Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 İZMİR / BALÇOVA Tükenen yarınlara umut Hakan Dirik ün geçtikçe büyüyor G kentler... Şehirler büyükşehire, büyükşehirler metropole, hatta “megapole” dönüşüyor. Buna karşın şehirlerin sınırı sabit; toprak olduğu yerde duruyor, ne bir metre öteye ne bir metre geriye... Ama metrekareye düşen kişi sayısı geometrik diziyle çoğalıyor. Zaten “iş ve aş“ umuduyla yola çıkanların ne yeyip ne içeceği bir yana, barınma sorunu gelip kapıya dayanıyor. Çözüm ne yazık ki, kibrit kutularında bulunuyor! Mimarinin sanat yönünden nasibini almamış, birbirinin tıpatıp aynısı, hiçbir çekiciliği olmayan kutu görünümlü evlerle donanıyor dört bir yan, kalabalıkları barındırmak için. Tüm bu olup bitene bir de “seyirci” yerel yönetimler eklendi mi, nefes alacak yerler giderek daralıyor. Hadi buradakilerin kaçışları yok “doyduğu yerde” yaşamak durumunda, ya akın akın buraları görmek için yananlara ne demeli? Dayanaksız değildir bu soru, örneğin deniz kenarında bir kentte denize girilemiyorsa kirlilikten dolayı... Yüzlerce, hatta binlerce yıl dayanan yapılar, hoyrat ellerde yok olup gittiyse... Bir kentin geçmişten günümüze, dilden dile dolaşan özellikleri, gaddarca yeryüzünden silindiyse, korunup yarına saklanmak yerine... Geçmiş bir yana, yarınlar bile tükenmeye yüz tuttuysa... Kolay değil, büyükşehirlere “gidin” demek, hele o şehir kimliğini koruyamadıysa. Bunu becerebilen üç beş nadir yer, zaten benzerlerinin arasından sıyrılmış, dünya çapında üne kavuşmuştur ki, artık oraya gitmemek olmaz. Karamsar düşüncelerle İzmir’i, daha doğrusu “büyükşehir sendromunu” geride bırakmaya hazırlanırken karşıda beliren Balçova, tükenen yarınlara umut gibi... İzmir’in çatısı Hiç zaman kaybetmeye gerek yok, ilk hedef İzmir’in çatısı!.. İlçenin sırtını yasladığı Dede Dağı‘nın tepesine teleferik çalışıyor. Dört kişilik kabinler doruğa doğru yükselirken, İzmir sanki bir halı oluyor, ayaklarımın altına doğru seriliyor... O boğucu büyükşehir hava ?