Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞIRNAK 19 GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr YANIT AĞAÇLAR! Bursa’ya gidince, görülecek elbette çok yer var. Beton yığınlarının arasından sıyrılıp çıkabilirseniz, kentin içinde tarihituristik bir dizi yapı size kucak açacaktır. Kentten kendinizi koparıp dağa vurduğunuzda da, Uludağ‘ın neresinde dursanız güzel. Tüm suyunu yabancılar kendi hortumlarını takıp bize satıyorlarsa da, ağaçlarından çiçeklerine, böceklerinden iklimine Uludağ‘a sözümüz çok... Bugün Uludağ‘ın eteklerinde kalacağız... Bursa’nın Çekirge çıkışındaki bir ağaca gezekalacağız... Öyle böyle değil... Uludağ‘ın dibinde ulu bir çınar... Altı asırı geride bırakmış... Yüksekliği 36 metre, çapı tamı tamına 9 metre 200 santim... Yan dalların her biri değme ağaçların gövdesinden kalın. Milyonlarca yaprağın altında oturduk, gökyüzü niyetine ağacın derinliklerini izledik. Sızan ışıklar tonlarca yaprağın arasından bir akarsu gibi aşağı iniyor. Ağacın altında, çevresinde gezintiye çıksam, ne zaman dönerim diye düşündüm! Yanıtı zor bir soru... Çınara yaşadığı köyden esinlenip İnkaya Çınarı adını takmışlar. İnkaya köyü de eski... Söylenen o ki, ilk Osmanlı köylerinden biri. Kanıtı da hazır; çınarı... Son aylarda Gezekalın’da o kadar çok ağaçlardan söz ettik ki; okuyanlar belki de, “ağaç olduk” diyecek ama, Anadolu’nun pek çok yerinde “anıt ağaç” olarak adlandırılan asırlık eser var... Hele çınarlardan yana Anadolu’nun zenginliğine diyecek yoktur... Ben de onlara, yolumun üzerindeyse uğranması gereken dostlar diye bakarım... Bunların başında Karadeniz Ereğli’deki Fatih’in beş çınarı gelir... Birlikte çekildiğimiz fotoğraflarımız vardır. Anadolu’da tarihituristik gezi güzergahlarının yanına bir de doğa eklense... İnsan böylesi anıt ağaçların önünde dünyayı bir başka algılıyor... Doğa insana değil, insan doğaya aittir duygusu gövdelenip dal budak salıyor. Anıt ağaçlar biraz da yanıt ağaçlardır... Doğanın ne olduğunu, dünübugünü insanın gözünün içine sokar, beynine işler... Tabii bakana değil, görene! Gezekalın... çocuk sesleri birbirine karışıyor.. Biz de yolumuza devam edip, Aşağı Mahalle’ye halk arasında Hıristiyan mahallesi diye bilinen yere doğru yola koyulduk. Birinci yüzyılda yapılan Meryem ana kilisesini gezmek için kapısını çaldık. Bizi kilise ile ilgilenen Şemu Gösteriş karşıladı. Kilisenin tarihçesini şöyle anlattı: “Aramilikten Süryaniliğe geçişte bu ismi aldı kilisemiz. Ondan beri de aynı isimle anılıyor. Hazreti İsa’nın Mor Aday aslı havarisi tarafından Hıristiyanlık burada müjdelendi. Mor Eşoya tarafından İdil Süryanileri vaftiz edildi. Ancak kilisemiz yüzyıllar içinde iki kez yıkılıp tekrar inşa ?