Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İZMİR / KONAK 7 killenen ve etrafı çam ormanlarıyla kaplı Karagöl’e mutlaka çıkıp piknik yapacağımıza dair söz verdik. Bayraklı‘dan asma köprü ile sahile geçiş artık çok kolay olmuş. Sahile indikten sonra, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin körfez içinde çalıştırdığı bir vapur ile Pasaport’a geçtik. Vapurda çayımızı yudumlarken, karşı tepede görkemli bir Türk bayrağının dalgalanması dikkatimizi çekti. Bayrağın ardında, Kadifekale surları çok net bir şekilde iskeleye yaklaştıkça ilgi alanımıza girdi. Pasaport iskelesinde indikten sonra, İzmirlilerin “seyir terası“ diye adlandırdıkları yerde yorgunluk kahvesi içtik. Birinci Kordon, iş saati olmasına karşın yine hareketli. Denizden, iyot ile karışık İmbat rüzgarı esiyor. Burnumuza lokma kokuları geldi. Daha sonra öğrendik ki, İzmir’de, iyi günde, kötü günde ve anma gibi önemli olaylarda lokma dökülüyor, döktürülüyor. Kentin içinde gezerken bu olaya çok kez tanık olduk. Önce Tepekule’den izlediğimiz kenti bu kez de Kadifekale’den kuşbakışı izlemek için İkiçeşmelik yoluyla Eşrefpaşa’ya oradan Kadifekale’ye uzandık. Kadifeka Kurucularının Amazonlar mı, Frigya Kralı Tantalos mu, Lelegler mi olduğu hala tartışılan, İ.Ö. 700’lerde İon’ların eline geçip zenginleşen, bilim ve sanatta parlayan, parıltısıyla pek çok devletin iştahını kabartan Smyrna şehri, önce Lydya’lıların saldırısına uğramasına, İ.Ö. 500’lerde de Pers istilasıyla çökmesine karşın kurulduğu yerde halen bekliyor. li olduğu sanılıyor. Araştırmalarımızda, bu kutsal alanın Halkapınar’da kaynağı olabileceği öne sürülüyor… İzmir’in kuruluş tarihi ve yeri konusundaki bilgiler, düne kadar tartışılıyordu. Ancak, arkeolojik kazılardan çıkan verilere göre, 8 bin 500 yıllık bir tarihi geçmişi olduğu konusu kabul görmüş. İzmir’in 8 bin 500 yıl öncesinden bugüne kadar gelebilen izlerini takip ederek kent turumuza başlıyoruz.Rotamızı öncelikle Karşıyaka bölgesine çevirdik. Düne kadar semt, bölünmenin ardından ilçe olan Bayraklı‘da yer alan Tepekule ören yeri İzmir’in kuruluş yeri olarak tescillenmiş.Bölgeye işaret levhaları ile ulaşmamız çok kolay oldu. Troya ile yaşıt Burasının Ege’nin en eski, en ünlü, en zengin yerleşmesi olan Troya ile yaşıt olduğunu öğrendik. Troya, güzellik yarışmasının düzenlendiği kent ve batı ile doğu arasındaki ilk ekonomik, siyasal ve kültürel üstünlük savaşının yapıldığı alan. Smyrna da bu yarışmayı ve bu savaşı destanlaştırarak sonsuzluğa ulaştıran ve çağımıza getiren Homeros’un doğduğu, yaşadığı, eserini yarattığı ünlü bir kent. Rahmetli Ord. Prof. Ekrem Akurgal, Bayraklı‘daki SmyrnaEski İzmir’i (Tepekule Höyüğü), tam yarım yüzyıl kazmış,yoksa buraları çoktan gecekondular ile donanırmış. Çünkü çevresi bu tür kaçak yapılarla sıkışmış kalmış. Yine de binlerce yıl öncesinden günümüze kadar ayakta kalabilmiş yapıları görebilmek çok keyif veriyor insana. Tepekule Höyüğü’nün çevresini otlar kaplamış. Ama, asırlar öncesindeki yaşamın izlerinin üzerinde dolaşmak ve dokunmak farklı duygular yaşatıyor insana. Tantalos Tepesi Bayraklı‘ya gelmişken, Tantalos diye de bilinen tepeden İzmir kentini Mustafa Kemal Atatürk gibi kuşbakışı izledik. Hafif bir sis olmasına karşın kentin içlerine kadar sokulan körfezin İzmir’e ekonomik anlamda çok şey kazandırmış olduğunu gördük. Körfezin ortasında onlarca geminin yük boşaltmak üzere beklediğini gözlemledik. Bir de, körfezde karşılıklı gidip gelen vapurlar dikkatimizi çekti. Bir daha gelişimizde, Yamanlar Dağı üzerindeki tektonik kökenli bir kayma sonucu oluşan çukurlukta şe “Hoş geldin, ey uzak yolların yolcusu,/ Ey güzel haberlerin müjdecisi/ Seni bekliyordum/ Uzun geceler, uzun günler boyunca/ Neşeli baharlar,/ Doygun yazlar,/ Yorgun sonbaharlar,/ Kavruk kışlar boyunca,/ Uzun, çok uzun yıllar boyunca./ Evet, bekliyorlar./ Öylece bekliyorlar.” O kadar eskiye giden bir tarihe ve birbirine geçmiş öyle çok uygarlığa ev sahipliği yapmış ki İzmir, ilk kurulduğu Yeşilova 8 bin yıldır bekliyor. İkinci kez bir Aiol kenti olarak kurulduğu, Bayraklı Tepekule’de, denize dönük evleriyle birbirini dik kesen parke döşeli cadde ve sokaklarıyla 5000 yıldır.