Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KÜLTÜR 19 lanırdım. Şimdiyse öldürülmüş onca canlı ile yaratılmış olması sanırım biraz rahatsız ediyordu. Benzer bir duyguyu başka müzelerde, Mısır mumyalarına bakarken hissetmiştim. Hep kendime şu soruyu sormuştum “Sen öldükten sonra cesedini (hem de çürümüş haliyle) halka teşhir edeceğiz” diye sorsalar acaba ne cevap verirdim? Şimdi mumya konumundaki bu gerçek insanların hiçbirinin bu konudaki fikri alınmamıştı! Müzenin internet sitesinde Avrupa’nın en güzel doğa tarihi müzesi olduğu iddia ediliyor. Genellikle bu tür ifadelere biraz tedbirli yaklaşmakta fayda var ama müze gerçekten çok fazla tür içeriyordu ve güzel organize olmuştu. Göçüp gitmiş hayvanlara yeterince baktıktan sonra bir de geçici sergi bölümleriyle ilgilenmem gerekiyordu. Ekolojik felaketlerle ilgili bir sergi 8 Şubat 2008’e kadar açık kalacak. Çok özel kristallerin sergilendiği bir başka geçici sergi ise Temmuz 2008’e kadar duruyor. Ekim ayında kapanacak olan ise iki adet farklı sergi daha var. Günümüzde müzeler hep aynı eserleri gösterip “tiraj” kaybetmemek için sürekli geçici sergiler yapmak zorunda kalıyorlar, biraz şaka gibi gelecek olsa da dünya kültürel mirasının o müzeden bu müzeye taşınırken heba olma ihtimali artık gerçek bir tehlike haline gelmeye başladı. İşin bir iyi yanı da normal bir müzede hiçbir zaman kalıcı sergi statüsüne erişemeyecek pek çok konu ve eser de bu şekilde, kısa sürelerle de olsa, çok saygın müzelerde insanlarla buluşuyor. İki saat gezdikten ve kafeteryasında da hiç fena olmayan bir yemek yedikten sonra gayet keyifli olarak müzeden çıktım. Çok güzeldi ama günümüzün kavramlarına göre sanırım biraz modası geçmişti. Henüz sinemanın, televizyonun, internetin olmadığı ama insanların büyük bir merak ile dünyayı anlamaya çalıştıkları 1900 yılı Avrupa’sına daha çok yakışacaktı.