Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr KUM ZAMBAKLARI Kum deyince Sedir Adası geliyor akla, değil mi? Hani şu güzelim Gökova’da, Kleopatra söylencesindeki altın kumlar... Çocukluğumdan, Kefken’in kumsalı da aklımda... Ama şu Çeşme Çiftlikköy’den sonraki Tur İzmir Kooperatifi’nin 160 dönümlük kum sahilini, bu güzelliği nasıl anlatmalı? Beyaza yakın renginden ve tanelerinin özelliğinden ötürü olağanüstü nitelikteki ışık sahilinden söz ediyorum. Neresi mi tam olarak? Geçen hafta gazetelerde yer aldı, kimilerine göre Rusya’nın sayılı zenginlerinden Roman Abramoviç’in kimilerine göre de yine ünlü Rus milyarderi Mihail Prohorov’un 17 milyon dolara satın aldığı sahiller... Karşısında Sakız, iki ucu kapalı, korunaklı, olağanüstü bir cennet koy, yabancıların oldu. Liberal tayfa “Türkiye’nin zenginleşmesi!” adına, “Ne var canım bunda, yabancı yatırım geliyor ya, sen ona bak” diyecektir elbet. Desinler! Yine de itirazım var, en güzel kıyılarımızın, koylarımızın, ormanlarımızın hatta ve hatta göl, akarsu ve denizlerimizin yabancılaşmasına. “Zenginleşme” adına, zenginliklerimiz, parça parça elden gidiyor... Şimdi ben bu olağanüstü sahildeki, olağanüstü kum zambaklarının geleceğini merak ediyorum. Diğer bitkiler elden ayaktan çekilirken, kumların içinden fışkıran, temizliğin, saflığın, direncin, özgürlüğün simgesi beyaz kum zambaklarına ne olacak? Sahilin bugünkü işletmecisi Alev Çağlar’ın gözü gibi koruduğu, sevdiği kum zambakları, Rus milyarderinin kuracağı tesisin altında bir daha asla gün yüzü görmeden yok olup gidecek mi? Kum zambakları giderken, insanlığımız da eksilmiyor mu biraz? Bir yolculuğu yarıda kesip, oyun yazarı, şair, sanatçı Haluk Işık’ın düğününe yetiştim. Gelinliğiyle kum zambağı zarafetinde Aslıhan Özen’le, gözleri ışıltılı Haluk’u izliyorlardı, uzaktan, Termal Otel’in Norveçli konukları. Uzun yollardan gelip, türkülerle, şarkılarla farklı bir Türk düğününe tanık oldular, davetliler gibi. Sonra, Romanlar çıktı çalgılarıyla, şarkılarıyla. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Danışmanı Haluk’un yazıp yönettiği “Yurdum Kılındığında Bütün Dünya”nın, yaşlı genç amatör Roman oyuncuları... Ege Mahallesi’nde bir Roman yaşamı kendi devinimiyle sürüp giderken, Haluk’un tiyatro sahnesine sürüklediği sıcak kanlı bu dost insanlar düğünde de coştukça coştu ve coşturdular... Bazen yarım kalan yolculuklar da iyidir, demek... Düzeltme: Geçen sayıda bahsettiğimiz, Adana’da yer alan tarihi kent Karatepe, yalnışlıkla “Adatepe” olarak yazılmıştır. Doğrusu “Karatepe” dir. Düzeltir, özürdilerim.