24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KÜLTÜR 29 GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.com KARNEDEKİ NOTLAR İYİ Üniversite sınavına giren yüz binlerce genç üç gün önce annebaba ve arkadaşlarının onlara sorduğu “nasıl geçti” sorusuyla karşılaştılar. Çarpık eğitim sistemi nedeniyle, hepimizin yaşamında “çok önemli hale getirilmiş” bir günü yaşadılar. Gönül isterdi ki üniversiteye devam etmek isteyen gitsin bir dört yıl daha okusun, gitmek istemeyen “ben çalışma hayatına atılmak istiyorum ve dört yılımı iş yaşamı üniversitesinde geçirmek istiyorum” diyebilsin. Ama ne yazık ki ülkeyi yönetenler böyle bir sistemi oluşturamamışlar bugüne kadar. Nasıl oluştursunlar ki? Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana 84 yıl geçmiş ama 60 “hükümet” var hayatımızda. Ortalama 1.5 yıl, hükümet yerine yaz boz tahtasına dönmüş her şey. Neyse biz buradan bugün iki iyi haber verelim. Birincisi üniversite sınavı sonucunda okumaya devam etmeyecek gençlerimiz için iyi bir meslek önerimiz var. Turizmci olmak! Evet, turizmci olmak için üniversite bitirmek zorunda değilsiniz. Bugüne kadar Türk turizminde görev yapmış veya yapan bir çok başarılı otel veya seyahat acente yöneticisi üniversite mezunu değildir. Turizm, hizmet üretirken bir çok teknolojiden yararlanır. Ancak ana nesnesi “insan”dır. Bu nedenle insanları seviyorsanız, yardımsever bir kişiliğiniz varsa ve güler yüzlü iseniz, başarılı bir turizmci olmaya adaysınız demektir. İyi bir turizmci olmak içinse “işin mutfağından” başlamak deyimi tam da yerinde bir sözdür bu meslek için. Yani mesleğe en alt kademeden başlamak gerek. Mesleğin alt kademelerinde çalışırken de kendinizi gerek yabancı dil, gerekse mesleki kurslarla geliştireceksiniz. Turizmde üst kademelere geldiğinizde, hukuk, mimarlık veya mühendislik mesleklerinde olduğu gibi bir diploma gerekmiyor imza atmak için. Mesleğini iyi yapan bir turizmci rahatlıkla genel müdür olabilir. Hiçbir kısıtlama yok. Bence pazar günü “nasıl geçti” sorusuna “iyi” bir yanıt yoksa, hem sınava girenler, hem de dışarıda beklemiş olanlar buna çok da üzülmemeli ve üzmemeli. Türkiye’nin genç turizmcilere gereksinimi var. Bakın neden... Almanya’nın turizm sektörü dergilerinden “Touristik Report” son sayısında her yıl yaptığı “Akdeniz ve Karadeniz Turizm Destinasyonu” araştırmasını yayınladı. İkinci iyi haberimiz bununla ilgili. Turizmdeki tüm rakiplerimizin de yer aldığı ve dokuz dalda yapılan karşılaştırmada 34 kişi ve kuruluştan oluşan sektör jürisinden üç dalda birincilik aldık. Yani karnedeki notlar iyi geldi. Birinci seçildiğimiz dallar bana göre en önemli dallar. Otel kalitesi, en iyi hizmetfiyat ilişkisi ve en iyi servis kalitesi. İspanya ana karasını, Kanarya Adaları’nı, Yunanistan’ı, İtalya’yı, Mısır’ı, Tunus’u, Fas’ı, Bulgaristan’ı, Hırvatistan’ı, Portekiz’i geride bırakmışız. Pazarlama ve alt yapı konusunda ilk üçe girememişiz ama diğer dereceye girip de birinci olamadığımız dallarda da ilk üçteyiz. Tüm turizm yatırımcılarını ve çalışanlarını buradan kutlamak istiyorum. Yaşadığımız bunca olumsuzluklara rağmen başarıyı yakaladığınız için teşekkür ederiz. Bu arada aslında bir konuda daha birincilik hakkımızın elimizden alındığını da üzülerek belirtmek zorundayım. Dokuz dalda yapılan bu değerlendirme her şeyden önce 10 dalda yapılmalıdır. Çünkü bu durumda bayanlara ayrı havuz, ayrı plaj ve alkolsüz hizmetleri içeren oteller dalında birinci olurduk. Son 4.5 yılda bu otellerin sayısında yüzde 400 artış olmuş. 27 otele çıkmış sayıları. Akdeniz’deki diğer Müslüman veya aşırı muhafazakar olarak bilinen Katolik ülkelerde böyle oteller yok. Yani “rakipsiz” birinciyiz. Hakkımızı versinler yeter. Acaba yakında aynı odaya ayrı koridorlardan girilen oteller de yapar mıyız, ne dersiniz? hazırlanmasını gerçekleştirecek ekibin oluşturulmasındadır. Müzeyi başarılı bir şekilde yönetecek bir uzman aranır. O yıllarda Türk Müzeciliği atağa kalkmış ve peş peşe başarılı adımlar atılmaya başlamıştır. Ülkemizde ilk kez 1988 yılında kazanılan Avrupa’da Yılın Müzesi ödülü Antalya Müzesi’nindir. Antalya Müze Müdürü Kayhan Dörtlük ve ekibi ülkemizin çağdaş müzecilik alanında yüzünü ağartan sonuç ile diğer müzelerimize de örnek olmuşlardır. Kayhan beye götürülen teklifle devlet müzelerimizden bir yıldız kayarken, aynı kentte bir başka sanat ve kültür merkezi parlamaya başlar. Aya Yorgi Kilisesi Dr. Sinan Genim tarafından aslına uygun olarak restore ettirilir. Kilisenin hemen yanı başındaki tarihi Antalya evi satın alınarak, proje müzeden enstitüye doğru genişler. Suna hanım enstitünün yerel değil evrensel olmasına karar verir. Bu nedenle tüm Akdeniz kültür ve medeniyetlerini kapsayan ilk özel enstitü ve müze (AKMED) kente kazandırılır. Müzenin hemen yanındaki başka bir ev daha restore edilerek Tarihi Antalya Evi olarak düzenlenir. Bu evde odalar An talya halkının geleneksel ev yaşamı tarzında bölümlendirilir. Ev içinde dolaşırken 1890’lı yıllarda yaşanan düğün gecesini müzik ve sesleriyle birlikte duyup görürsünüz. İlk odada Kabal töreni için gelen şık giyimli her şeyiyle Antalyalı hanımlarla tanışmak hoş olur. Yan oda da ise damadı tıraş olurken yakalarsınız. Tıraş anında arkadaş ve yakınlarıyla yapılan sohbet sırasında damadın “bu iş zor” diyerek utanıp terlemesi sizi gülümsetir. Üçüncü odada dönemin önemli müzisyeni udî Zeynep Hanım’ın uduyla çaldığı melodiler ile kına gecesi gelinini ağlatması sırasında sizde ağlayabilirsiniz. Çağdaş müzecilik anlayışının temel ilkelerinden birisi, olayın ya da objenin halka anlayabileceği biçimde sunulabilmesidir. Başarılı müzecimiz Kayhan Dörtlük yönetimindeki Sunaİnan Kıraç Müzesi, sergilemeye sesleri de katıp sunumu renklendirmiş. Antalya’nın merkezinde kale içinde konumlanan bu merkez bölgenin turizm potansiyeline de katkılarda buluyor. Sunan İnan Kıraç Müzesi (AKMED) (0.242. 243 42 74), akmed@aakmed.org.tr. sengulaydingun@kocaeli.edu.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle