Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 KUZEY YUNANİSTAN rap evler ve bunları sıkıştıran, iyi beslenmiş, şişko oğlan çocukları gibi itiştiren, sıvası kurumamış çimento apartmanlar. Sokak sokak yürüyor, arada çay kahve molası veriyoruz.Yeşil derinliklere uzaktan bakarak, göçmen kuşların cenneti Vistonis Gölü hizalarından teğet geçtik. Şimdi Xanthi, İskeçe Xanthi, 11. yüzyılda kurulmuş. 1361’de Türkler almış. 1800’lerde tütüncülükle parlamış. Bir konakta Folklor Müzesi, meydanda bir çeşme. Az ötedeki pazaryeri, cumartesileri pek canlı olurmuş. Bir pastanede oturduk; dondurmalı kazandibi yedik ve kurabiye... Vitrinde baklava tepsileri var. Garsonlarla muhabbetteyiz. Kız Türkçe biliyor. Tuhaf bir duygu doğrusu. Sinemacı arkadaşım, Şerif Gören’i soruyor onlara; İskeçeliymiş 1950’lerde gelmiş Türkiye’ye. Tanımıyorlar. Canı sıkılıyor arkadaşımın. ‘‘Ya hu adam Yol’u yaptı, Cannes’da büyük ödül aldı.’’ Orpheos Caddesi’ni sorduk pastaneci çocuğa. Düştük yola. Tek katlı uzuuun bir yapı vardı. Kiremitleri, duvarları yosun tutmuş, tuğla dokusu şiir gibi... Eski tütün fabrikasıymış, şimdi restore ediliyor, Tütün Müzesi ve tiyatro. Eski mekanların, günlük yaşamda, kullanılan yerler olması, ne hoştur. Yaşasınlar, hep yaşasınlar. İskeçe’de dar sokaklardan yukarı doğru tırmandık. Tenekedeki sardunyaları sulayanlar, komşularımız. Bahçeli eski evlerle dolu bir mahalle; yokuş yukarı dolana dolana çıkıyoruz, her köşe dönüşünde yeni bir avlu. Saat kulesi, her kasabanın vazgeçilmez buluşma ye ri. Dünya güzeli, sıcacık mahalle araları. Eleni ve Ali nerede buluşurdu? Ayşe ve Niko hangi duvar dibinde öpüşürdü, büyüklerinden saklı, İskeçe’de ılık gecelerde... Mahallede eski servi ağaçları, balkonlarda saksılar, kahve hüpleten kadınlar. Tütün üreticileri, dünyaya sattıkları kaliteli tütünle çok para kazanmışlar; dünya ile tanışmışlar seyahatlerinde. Avrupa’daki hayatı görüp, Xanthi’ye elli kadar konak yaptırmışlar. Kasabanın güneyinde Erasmio, Maggana, Avdera sahilleri plaj arayanları; meydanda Archondissa, Mirovolos, Kipos ve daha birçok taverna, gece eğlenmek isteyenleri bekliyor. Güzel bir akşamüzeriydi, İskeçe’de aklım kaldı. Doğaya teğet geçtik, içeri davet etti, kocaman kollarına. Rodop Dağları, Nestos Nehri deltası, size borcumuz olsun; ilk fırsatta yine geliriz, bu gezi sadece komşu kasabalaraydı... nesterend@yahoo.com