Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 KAPAK Hacı Bektaş Veli Müzesi H acı Bektaş Veli zamanında yapılarak bugünkü mimari yapının çekirdeğini oluşturan ve, ‘‘Kızılca Halvet’’ adı da verilen Çilehane’ye, 14. yüzyıldan itibaren eklenen bina ve yapılarla, 16. yüzyılda Hacı Bektaş Veli Dergahı tamamlanmıştır. Ayrıca Hacı Bektaş Veli Dergahı ve Türbesi, 1807’da padişah IV. Mustafa, 1862’de padişah Abdülaziz ve 1895’te padişah II. Abdülhamid tarafından tamir ettirilip, zaman zaman yapılan değişikliklerle bugünkü halini almıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 19581964 yılları arasında büyük bir kısmı restore edilen Hacı Bektaş Veli Külliyesi, 16 Ağustos 1964’te Hacı Bektaş Veli Müzesi olarak açılmıştır. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair 25 Kasım 1925 tarihinde çıkarılan yasa ile Hacıbektaş’ta bulunan Hacı Bektaş Veli Dergahı da kapatılmıştır. Hacı Bektaş Veli Dergahı’nda bulunan eserler, Milli Eğitim Bakanlığı Müzeler Genel Müdürlüğü’nce gönderilen bir heyet tarafından saptanarak, önemli ve taşınabilir durumda olanları Ankara Etnografya Müzesi’ne götürülmüştür. Götürülen bu eserler, 1964’ten itibaren Hacı Bektaş Veli Müzesi’nde sergilenmeye başlanmıştır. Şimdi müzenin bölümlerini gezelim: BİRİNCİ AVLU kalan Ekmek Evi’ne girilmektedir. Avlunun kuzey tarafında, giriş kapısının tam karşısında, ikinci avluya girişi sağlayan Üçler Kapısı bulunmaktadır. Bu kapı ile aynı hizada, Dergahın hamam ve çamaşırhanelerinin giriş kapıları vardır. İKİNCİ AVLU Üçler Kapısından girilen ve bu avluya ‘‘Dergah Avlusu’’ da denilmektedir. Eskiden tekke teşkilatı binalarını etrafında toplayan, dikdörtgen biçiminde taş döşemeli olan avlunun güneyinde bir havuz bulunmaktadır. Havuzun Üçler Kapısına bakan duvarı üçgen alınlık biçimindedir. Üçgenin tepesine mermerden 12 dilimli Hüseyni bir taç yerleştirilmiştir. Üçgenin havuza bakan yüzü üzerindeki 12 mısralık kitabeden, havuzun 19061908 yılları arasında Beyrut Valisi olan Halil Paşa’nın eşi tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Avlunun doğusunda ve batısında kesme taşlar ile yapılan kemerler vardır. Üstü örtülü ve önü açık kemerlerin ortasında küçük beyaz mermer taşlarla yazılmış, dergah ile ilgili tamir yazıtları vardır. İlk kemerdeki birinci sütun yazıtının, Aslanlı Çeşme’nin eski yazıtı olduğu, 1853 yılında çeşmeye ‘‘aslan’’ takıldıktan sonra yeni yazıt konulduğu, çeşmenin eski yazıtının ise şimdiki yerine konulduğu anlaşılmaktadır. İkinci Avlu’da havuz ve Aslanlı Çeşme’den başka, Tekke İKİNCİ AVLU ASLANLI ÇEŞME BİRİNCİ AVLU Nadar Avlusu da denilen Birinci Avlu’ya, 1963 yılında eskisine uyularak yeniden restore edilen, tonozlu büyükçe kapıdan girilir. Anadolu sanat eserlerinin güzel bir örneğini oluşturan kapı, oldukça geniş ve yüksektir. Ön cephesi bir dik prizmayı, iç kısmı ise bir tünel çatısını andıran kemeri, oldukça büyüktür. Külliyenin ana girişi olan bu kapıdan girince, geniş bir bahçe ile karşılaşırız. Bu bölümde, eskiden kapının sol tarafında mevcut olan at evi ile sağ taraftaki ekmek evinden hiçbir eser kalmamıştır. Bir üçgene benzeyen avlunun doğusunda Fevzi Baba Çeşmesi bulunmaktadır. Bu çeşmeye Üçler Çeşmesi de denilmektedir. Çeşmeyi 1897 yılında Fevzi Dedebaba yaptırmıştır. Çeşmenin etrafı renkli taşlar ile süslenmiş olup, üzerinde Arapça bir yazıt yer almaktadır. Yazıtın aşağı kısmında ise altı çıkıntılı bir yıldız işlenmiştir. Üçler Çeşmesinin biraz ilerisindeki kapıdan, bugün mevcut olmayan, ancak izi