Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ROPÖRTAJ 21 bilimsel makale tadında sürüyor. Yaş ortalamasını göz kararıyla söylüyorum; 60 civarı... Kilo ortalaması ise yine göz kararıyla; 100... Yani biraz göbekli oluyorlar ve bu çok normal. Alt tarafı bir sopayla bir topa vuruyorsun. Sopa elinde, top yerde... İlk bakışta çocuk oyuncağı gibi... Fakat her şeyin bir usulü var: Oyunun topa vururken popon şöyle duracak, omuzun buraya bakacak, sağ bacak arkada, sol bacak önde veya tam tersi gibi kuralları var. Ardından vuruş üzerine en az bir saat süren tartışma... Bu esnada ikiüç bira daha tüketme... Bu sporu sevdim; eğer yeterli param olsaydı ben de yapabilirdim. Ne var ki epey pahalı... Golf sahalarına sıradan bir günlük kıyafetle girmek, benim gördüğüm kadarıyla akıl alacak bir iş değil. Yazılı olmayan golf kurallarına göre bir golf sporcusunun giydiği her şeyin bilinen bir markası olmalı... Hatta bu marka mümkünse en pahalı marka olmalı. Ucuz markalarla bile bu sahalara girmek yadırganmalı... Anladığım kadarıyla bu sporun bir anlamı da şu: ‘‘Sen hayatta başarı kazanmış birisin. Paraya para demiyorsun ve bu kadar parayı ne yapayım diye çimenlerin ortasında durmuş düşünüyorsun.’’ Bu arada kadın golfçü çok az. Ya kadın sporu değil ya da kadınlar henüz bir deliğe top sokmaktan ne gibi bir zevk alınabileceğini fark etmiş değiller. GÖRÜŞ Yaşar Sunal ysunal?sarayregency.com.tr Saray Regency Hotel Genel Müdürü ilk bakışta çok az hareketli hatta hareketsiz bile denebilir, bir spora benziyor. En sık rastlanan manzara şu: Golf sopalarına dayanmış ayakta duran insanlar. İçlerinden biri atış yapacağı zaman hareketsizlik, kısa bir süre için bozuluyor. Eğer top deliklerden birine girmişse yarım saatle bir saat arasında süren bir fırtına esiyor. KOZLARI İYİ OYNAMALIYIZ 1983 yılı bize göre ‘‘Birinci Turizm Kalkınma Hareketi’’nin başladığı yıldır. Teşvik, kredi ve tahsislerle desteklenen hatta arkadan ittirilen yatırımcılar bugünü hayal bile edemeden sektöre girdi. Çok parlak günler yaşandı. Bir tesisi olan, ikinciyi, üçüncüyü, beşinciyi yaptı. Sektör dışındakiler, sektöre girmek için tüm olanaklarını seferber etti. Bakanlıkça planı hazırlanan ilk bölge olan ManavgatTitreyengöl’le başlayan yatırım bombardımanı, Akdeniz’de Kemer, Belek, Kundu ve Lara’daki milyon dolarlık tesislerle devam etmekte. Ancak bir sitedeki bakkal bile satacağı mallarla ilgili satış fizibilitesi yaparak, açılıyor. Daire sayısını hesaplayarak, ekmek siparişi vermek zorunda olan bakkal, hesapsız çalışırsa sadece ekmek yüzünden bile batabilir. Turizm yatırımları da konaklatacağı misafir kapasitesini iyi hesaplamaz, hangi pazarlardan pay alacağını etüd etmez, mevcut pazarı hedefleyerek sektörde yer almaya çalışırsa; uzun vadede sadece kendine değil diğer tesislere de zarar verir. Türkiye’ye gelen misafir sayısının üzerinde artan yatak sayısı bugün hesapsız açılan bakkal hesabı kadar basit bir denklemdir. Ekonominin en önemli eğrileri olarak adlandırılan arztalep eğrilerinin birlikte gidişi son yıllarda arzın artıp, talebin daha az artması şeklinde cereyan etmektedir. 2006 ise talebin yerinde durmasının bile başarılı sayılacağı bir yıldır. Bu nedenle özellikle ‘‘Turkish Riviera’’da işler iyi gitmemektedir. Her yeni tesis, daha önce kurulmuş tesisin pastasından yararlanma çabasına girince, son koz olan fiyat kozunu ortaya koymakta, acil durumda kullanmak için daha sonraya son koz bırakmamaktadır. Türk misafirperverliği, Türk mutfağı, tesislerimizin yeniliği, hizmet kalitesi, denizin temizliği, tarihi değerler, doğanın çeşitliliği gibi kozlarımız üzerine çalışmalar yapmak yerine, en kolay yolu seçmek ve fiyatla hareket etmek beklediğimiz gelirlere ulaşmamızı engellemekte. Yapılacak şudur; Turizm Bakanlığı turistik tesis yapmak üzere yer tahsisini en az 10 yıl için durduracak, bu 10 yıl tamamen bölgesel ve ülkesel imaj üzerine çalışmalar yapılacak, yerel yönetimler yeni tesis yapımına ruhsat vermeyecek, kredi ve teşvikler yeniden devreye girecek eskiyen tesislerin yenilenmesi sağlanacaktır. Tüm yatırımlar alt yapı üzerine yoğunlaşacak, yollar yenilenecek, rekreasyon alanları yaratılacak ve kirlenmeye başlayan denizlerimizin kurtulması için arıtma tesisleri modernize edilerek, sağlıklı çalışmaları sağlanacaktır. Bu 10 yıl içinde personel eğitim çalışmalarına ağırlık verilecektir. Turizm bölgelerine yakın yerlerde temalı parklara özel izinler verilecek, yeni yat limanları oluşturulacak, deniz, güneş, tabiat olgularına alternatif turizm çeşitleri katılacak ve alt yapı oluşturulacaktır. Elimizdeki değerleri hoyratça kullandığımız bu günleri ileride üzüntü ile anacağımız için ne kadar çabuk toparlanır ve doğru kararları hayata geçirirsek yani zararın neresinden dönersek karlı olacağız. Fakat bu fırtına sahada değil, daha çok sporcuların gönüllerinde esiyor. Dışardan bakıldığında fazla bir değişiklik görülmüyor. En fazla akülü arabalara atlayıp o deliğin başına gidiliyor ve bu kez orada sopalara dayanmış ayakta duruluyor. Birkaç bira eşliğinde yapılan tartışmalar