Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman yhacisuleyman?xanaduresort.com.tr Xanadu Resort Genel Müdürü 28 ANTALYA’DAN AH İSTANBUL! Avrupa turizminin kalbinin attığı bir fuarı, ITBUluslararası Turizm Borsası’nı geride bırakırken, dönüş yolumu uzatarak başka bir çalışma için Prag’a geçtim. Berlin Turizm Fuarı veya adına yakıştığı gibi ‘‘borsa’’sı malum nedenlerden ötürü Türkiye açısından çok parlak bir öngörü vermedi. Ancak turizmciler bugüne kadar birçok krizin üstünden gelmelerine rağmen sağlık (kuş gribi) ve dinsel endişelere (karikatürler) dayalı bu kriz için devletten yardım istemektedirler. Devletin ve özel sektörün eylem planı, krizlere tecrübeli turizm uzmanları tarafından derhal tespit edilmesine rağmen üzücüdür ki henüz harekete geçilmemiştir. Neyi bekliyoruz; kimi bekliyoruz anlamış değiliz? Aslında sorunun kaynağı sorunlarla karsılaştığı zaman Türk insanın yapısında, takındığı tavırda yatıyor sanki: biz bir sorunla karsılaştığımızda ya sorunu görmeyiz, ya sorunu görüp görmezlikten geliriz, ya da sorunu görüp bir başkası çözsün diye bekleriz; ya da sloganlarla çözeriz ‘‘ya olacak, ya olacak’’ gibi, ya da sorunu birbirimizden biliriz. Başka milletlerde de böyle midir? Turizmde KDV ve ÖTV gibi iki önemli konu devletin baş gündeminde olması gerekirken; yok! Sorunu görüp de görmezlikten gelme sınıfına giriyor herhalde bu. Turizmciler akıllı bir yönetim ile bu yılı atlatırlar ama olan bu ülkenin genç insanlarına olur, çalışmak isteyen veya zorunda olan bir milyon insan bu krizden etkilenecek, issiz parasız kalacak. Neyse bu sorunu bir başkası çözsün o zaman deyip konuyu burada kapatalım hatta kapatırken: ‘‘Turist ya gelecek, ya gelecek’’ diyelim, belki duyarlar da gelirler. Ah İstanbul, diye girdim konuya, Prag’ı bir kez daha gördükten sonra. Çok şirin bir şehir, huzur verici, insanlar yavaş yavaş yürüyor, gürültü yok, ne insan ne araç gürültüsü. Otellerdeki servis güler yüzlü ve ilgili. Ancak İstanbul’un turizmden almış olduğu payı Prag ile karşılaştırdığımızda İstanbul’un sundukları ile Prag’ın sunduklarını yan yana koyduğumuzda İstanbul’u anlatamadığımızı bir kez daha gördüm. İstanbul’un yılda tek başına 40 milyon yabancı turisti ağırlaması yalnızca bir imaj çalışmasına dayanmaktadır. Bunu yapmak hiç de zor değil çünkü bütün turistik, tarihsel ve kültürel yapılar İstanbul’da gerçek olarak yaşamaktadır. Mesele onları anlatabilmektir, haydi İstanbullular, İstanbullu turizmciler şehrinizi anlatın, anlattırın, 1001 gece masallarını yazdırın, okutun. Okutun, farklı medeniyet ve din kültürlerini, saray yaşamından ‘‘Bosphorus’’a kadar. Prag çok güzel bir şehir, ya İstanbul? İstanbul da resepsiyonist olarak çalışırken iki gün rezervasyon yaptıranlara hep şunu derdim: İstanbul için en az bir hafta lazım, o da yarısını görebilmeniz için... İstanbul’u anlatabilmek, anlattırabilmek! İşte mesele orada yatıyor, hayalimizdeki 40 milyon orada yatıyor. Ülke turizminin buna ihtiyacı var, gençlerimizin buna ihtiyacı var. bir paket program hazırlığı içerisine girdik. Tur operatörlerinin Türkiye’de en çok turist aldığı bölgeleri tespit ederek bu illerimizde Türkiye’yi tanıtıcı etkinlikler düzenleyeceğiz. Bunu tatil eğitim programı olarak düşünebiliriz. Öncelikle tatil nedir, nasıl yapılmalıdır, nasıl ucuza alınır, nereler görülmelidir, gibi bir dizi çalışmaya öncelik vereceğiz. Ev kredisi alır gibi tatil kredisi projeniz vardı. Bir sonuca ulaşıldı mı? Pek çok özel banka ile görüştük ve görüşmelerimiz devam ediyor. Önerimiz konut kredileri gibi uzun vadeli tatil kredisi çıkartılması. Bankalar 1224 yıl konut kredisi vermeye başladılar. Bize de diyoruz ki 5 yıllık bir tatil kredisi verin böylece kredi kartlarıyla yapılan 12 ay taksitlendirme sisteminden kurtulun. İnsanlar ayda 1520 yeni lira ödesin ve gidip çok güzel bir tatil yapsın. Peki bu yaklaşım yerli turist için karlı mı olur? Yoksa bir yaz yapacağı tatilin ücretini yıllarca ödemek zorunda kalacağı için sıkıntı mı yaratır? Bence karlı olur. Bunun nedeni; ocakşubat aylarında alacağınız temmuzağustos ayının tatil paketini erken rezervasyon ile çok daha ucuza almış olacaksınız. Yüzde 50’lere varan fiyat indirimin den yararlanacaksınız. Bizim tüketiciye acil tavsiyemiz ciddi tur operatörlerinin bağlı olduğu Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nden biriki dolar fazla ödeyerek garanti paketi çerçevesinde sunulan turları almaları. Bu garanti paketi yoksa sakın tatil paketi almasınlar. Bu yaz insanlar kaliteli ve en uygun maliyetli tatili nasıl yapabilirler? Bugünden satın almaya başlamaları gerekiyor. Bir de biz bu yıl herkesin bütçesine uygun tatil paketleri hazırladık. İnsanlar gazetelerde hep dörtbeş yıldızlı otellerin reklamlarını görüyor ki bunlar hep belli bir sınıfa hitap eden seçenekler. Halbuki kamplar, karavanlar, çadırlar, pansiyonlar var. Birinci ve ikinci sınıf otellerimiz ve tatil köylerimiz var. İlle de beş yıldızlı otel seçeneğinden kopalım. Bir kere beş yıldızlı otelle ikiüç yıldızlı otel arasındaki fark nedir? Kapalı yüzme havuzu, fitness’ı, saunası vardır. Bunların hiçbirine yazın zaten ihtiyaç duymuyorsunuz. Düşük yıldızlı otellerin yüzde 80’inde yüzme havuzu var. Hatta pek çoğunun denize çıkış noktası var. İlk etapta otellere gelmek yerine seyahat acentelerinden alternatif tur paketlerini sorsunlar. Kesinlikle kendi bütçelerine uygun paketler bulacaklardır. (ANKARA, Cumhuriyet)