07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 H A L K L A C ekonomi İ L İ Ş K İ L E R C İ G Ö Z Ü Y L E 18 MAYIS 2007 CUMA Liderlik ‘ders’ olsun Güçlü bir lider, halktan gelen istekleri karşılayabilendir. Başarısı hürriyet, eşitlik, hakkaniyet ve herkesin nefes almak kadar olağan kabul ettiği yaşam gıdalarının temini dışında mutluluk konusunda da sunabileceği fırsatlardır. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Şapka Çıkarmak ke geleceğinin, çocuklarının geleceğinin kaygısını paylaşmada tartışmasız buluşma var ki... Ortak değerlerin oluşturduğu çimento öylesine sağlam ki... Çoğunlukla siyasetin çözüm üretmesini beklemiş, kendi çıkarları adına doğru yanlış çözüm üreteceğini varsaydığı partilere, kerhen de olsa oy kullanarak bir şeylerin değişmesini beklemiş bu milyonlar, en çok da deneye deneye başlarının dönmüş olmasının, siyasiler ve medyanın kendilerini yanıltması, düş kırıklığına uğratmasının tepkisinde, ayırdındalar. Dünyada ve ülkemizde bir bir yaşananların bütününden çıkardıkları sonuçla, tehlikenin büyüklüğü karşısında artık seyirci kalamayacaklarının refleksi ile buluşmanın, gücünün, bir şeyler yapma gereğinin, ilk kez belki de anlamlı sorumluluğunun farkına varmaya başlamanın, halk muhtırasından söz ediyoruz. Eski tas eski hamam yutturmacalar o kadar kolay değil yani. En azından bugünkü ortak yürek çarpmalarının ürünü, halk muhtıralarında öncelik almış, ortak değerlerle oluşmuş çimentonun, olmazlarına kulak vermeyen, eski tas eski hamam yöntemlerle siyasi çözümler, aldatmaca reçeteler geçersiz kılınmak istenecek. Yani bir önceki seçimde denenmiş partileri cezalandırma adına, ABD’den son dakikada programlanıp sunulmuş parti öyle kolay oy toplayamayacak. Yani tehdidin büyüklüğü karşısında, milyonlar ortak değerlerde çözüm üretecek güçlü bir ittifak isterken, birleşmeye sırtını dönen siyasiler ödüllendirilmeyecekler. Dahası tehlikenin farkında olan milyonlar bu kez yanlış tahtaya basmak istemiyorlar. Sonuç almak, önlerini görmek istiyorlar. Solda birliktelik için liderlerin, partilerin ne dediklerine, kendilerince çok haklı olabilecek gerekçelerine bakmadan, “birleşin” çağrısında diretiyorlar. Belki medyatik ayrımına varmadık, ancak İzmir meydanlarında solda üç partinin liderlerini kol kola göremediklerinde, geldiklerini de bir anlamda görmezlikten geldiler, en azından önemsemediler. Tablo üç partinin de başarı hanesine yazılmadı. CHP’liler, DSP’liler, SHP’liler partileri ve liderleri ile övünemediler. Partilerine sandıkta oy onayı vermek yerine, “birleşin” uyarısının altını kalın çizgilerle çizmeyi yeğlediler... soner?cumhuriyet.com.tr LİDERLİK ÜZERİNE Lider sevimli olmak zorunda değildir. Dürüst ve güçlü olmak zorundadır. Keating 4 yaşındayken başımızda kâğıt şapka, elimizde tahta kılıçlar, kendimizi matah bir şey sanırdık. Bazılarımız hâlâ öyle sanıyor. Peter Ustinov BETÛL MARDİN ir süre sonra, adım giAtatürk hem bi biliyorum, ‘lidersavaşta güçlü bir lik’ ders olarak öğrebaşkumandan, tilecek. Tarih, felsefe, sosyoloCumhuriyet ji gibi incelenmesi gereken bir devrinde ise bilim dalı olarak kabul edilemükemmel bir cek. Bugün henüz büyüme devlet adamıydı. evresinde. Lise ve üniversiteEşsiz bir lider lerde yaptığım tüm konuşmaolarak ondan larda bana ‘’Lütfen liderlik ilham almalıyız. üzerine de konuşur musunuz’’ diye rica ediyorlar. İşte geçen yıl Koç Lisesi mezuniyet törenindeki konuşmamın sonunda Hitler’in 2. Dünya Savaşı’nda sıfır not aldığı için gerçek bir lider olmadığını, halbuki Atatürk’ün hem savaşta güçlü bir başkumandan, Cumhuriyet devrinde ise mükemmel bir devlet adamı olduğunu, dolayısıyla eşsiz bir lider olarak ondan ilham almamız gerektiğini söylemiştim. Bütün bu süre zarfında sözlerimin altından Hitler’in haykırarak söylediği nutuk duyuluyor; Atatürk’ün ‘Türk insanı çalışkandır’ sözleri ile karışıp 10. Yıl Marşı’na dönüşüyordu. Törene gelen veliler ve mezun olan gençler bu sırada ayağa fırlayıp hep beraber marşı söyleyince, itiraf edeyim ki çok duyguLiderlik tek başına lanmıştım. Hâlâ oluşmaz. KarizmatikAtatürk... miş, becerikliymiş; bu Güçlü bir livasıflar hiç yeterli deder, halktan geğildir. Eylemlere ve len istekleri sonuçlara erişebilkarşılayabilenmek liderin gücündir. Başarısı den doğar.. ama yuhürriyet, eşitkarı doğru harekete lik, hakkaniyet geçen ümit ve huş ve herkesin nedalgaları destekleyici fes almak kadar tarafından oluşur. olağan kabul etLiderlik üzerine bir tiği yaşam gıdalakitapta okumuştum. Birının temini dışınYavuz Sultan Selim zim gibi insanlar düşündüda mutluluk konuğümüz vakit pratik, uygusunda da sunabilelamada bazen kurnaz, ekseriya ceği fırsatlardır. Bunlar ne olabikısa bir zaman birimini kapsayan lir: İş, güç, sağlık ocağı, doktor, planlarla durumu idare edermiilaç, okul ve eğitimci. İşaret edeşiz. Halbuki liderler, özellikle aslim, önemli olan hepsinin kişinin ker kökenliler, öyle bizim gibi üsyaşadığı yere yakın olmasıdır. B tünkörü hazırlanmıyoritibaren başka inançları da korular. Vaktiniz varsa, hata duğu anlaşılamadı. ‘’Fırtına mevdolu karmaşalı savaşları simi.. bu kadar gemiyi hareket have generallerin hikâyelelinde iken nasıl kontrol edeceğiz’’ rini Tolstoy’un kalemindiye sorulduğunda Philip, “Tanden okuyun. Ben kolejrı fırtınaları durduracaktır” diyordeyken (çok yıllar önce) du. Tarihçilere göre İngilizlerin kabul edilen en ünlü sacesaretini ve aşırı vatan sevgilerivaş hatası İspanya Doni kaale almamışlardı. Perişan nanması’nın İngiltere’ye olarak İspanyollar ülkelerine yenilmesiydi. döndüklerinde hep ‘şanssızlıktan’ söz ettiler, yardımcı gemilerİspanya Kralı II. Phile haberleşemediklerinden yalip 1588 yılında bir an kındılar. Halbuki ortada bir tek önce İngilizleri alt etmek gerçek vardı: Başarısız olmuşlariçin denize açılmadan dı. önce Osmanlılarla her Philip gerçek anlamda bir liyönde antlaşmalar imzader değildi. lamıştı. “Arkamı sıkıya Liderler ‘zamanlama’ taktiklebağlayayım” diyerek rini çok iyi bilmeli. Türklerden sonra AvusOsmanlı padişahları arasında turya ve Fransızlarla bir mukayese yapılsa, Yıldırım diplomatik ilişkilerini Beyazıt, Yavuz Sultan Selim ve düzeltti. Kraliçe ElizaKanuni Sultan Süleyman arasınbeth’in işi bitirilince daki en zeki lider Yavuz’dur. yalnız Katolikler zafer Cengâver Beyazıt savaştan önkazanmayacak, aynı zace, Ankara Ovası’nda askerlerle manda İskoçya Kraliçevakit geçirmek için ava çıkmış, si Mary’nin de intikamı düşmanı Timurlenk ise tüm su alınacaktı. kuyularını zehirleyerek ava çıkBiliyoruz ki durumlar manın bedelini Beyazıt’a ve Oshiç de böyle olmadı. İsmanlı’ya acı bir dersle ödetmiştir. panya tam bir hafta İnAvdan dönenlerin su ihtiyaçlarıgiltere adasının güneyinnı gidermeleri ölümle sonuçlande dolaşıp oraya buraya mıştır. ateş ettikten Yavuz Sultan Selim Mısonra süksır seferinden önce yıllık lüm püklüm memhava raporlarını inceleleketine döndü. miş ve ona göre harePhilip lider ket ederek çölde telef değil miydi? olmanın önüne geçDüşünmeden miştir. Halbuki oğlu mi hareket etSultan Süleyman, mişti? Hayır. tüm ihtarlara rağAmiral, genemen Viyana kuşatral, diplomatmasını kış mevsimine ları ile günlerce bırakarak hezimete tartışmış, sonunuğramıştı. da kesin bir plan Sanırım liderlerin en oluşturmuştu. 130 İspanya Kralı II. büyük problemi, aynaya Philip gemilik bir donanbaktıkları zaman sadece ma ile yola çıkmışgüçlü yanlarını görebilmeleri, aslardı. la zaaflarının farkına varmamaİspanya kralına göre Protestan ları ve tenkide açık olmamaları. İngilizleri yenmek emri TanDilerim liderlik derslerinde bunrı’dan gelmişti. Diğer taraftan, ları da öğretirler... Tanrı’nın nerede ve hangi andan alk muhtıraları, milyonlar karşısında kimsenin bir diyebileceği kalmadı. Herkes şapka çıkarma yarışında. Ders çıkaran var mı? İçlerinden gerçeği itiraf etseler de, halkın muhtıralarında sıralananların çoğunluğu işlerine gelmediğinden, kimi slogan ve pankartların anlamlarını da çarpıtma pahasına, hem halkın ne demek istediğine ilişkin okumalar çok farklı, hem de yönlendirmeler çok fazla. Şimdilerde halkın tepkisinden yola çıkılarak, destekliyor, benimsiyor, en azından hak veriyormuş ayaklarında, bazen milyonların söylediklerinin tam tersi sonuçlara bile ulaşabilme oyunları sahnede, siyasi rant, bireysel pay çıkarma yarışı ön planda. H Kimler halkın milyonlarla sokağa dökülerek, en örgütsüz, en sivil halleri ile ortaya koyduğu tepkilerine, muhtıralarına gerçekten şapka çıkarıyor, kimler en adisinden halk dalkavukluğu, oyunlarla kendi çıkarlarına yontmanın, rant sağlamanın, çok farklı yönlerde yönlendirmenin yollarını arıyor, ayırdına varmak gerekiyor. Atladıkları önemli bir küçük ayrıntının altını çizmek isterim; siyasi irade, çıkar odaklarının ittifaklarına, medya yönlendirmelerine yıllarca sesiz kalmış, bir şeyleri değiştirebilecek gücü olmadığını varsayan, umutsuz, örgütsüz kitleler karşısında değiller. Kendi kimliğinin, neleri isteyip neleri istemediğinin, neleri tehdit olarak görüp, nelere karşı çıktığının farkındalığında, kendi gücünün ayırdına varmış, milyonlar olarak bir araya gelmeyi başarmış, kelimenin tam anlamı ile sivil toplumla karşı karşıyalar. Yıllarca yaşamları hiç çakışmamış, üyelikleri varsa siyasi partileri, örgütleri çok farklı, aynı çizgide oy bile kullanmamış kitlelerin buluşmasından söz ediyoruz. Çok doğru, çoğunluk hiç sokağa çıkmamış, hiç muhalefet yapmamış, olup bitene seyirci kalmanın ötesinde umursamamış, kendi işine bakmış milyonların buluşması söz konusu. Siyasal ortak bilinç, ortak ideolojik yaklaşımı unutun, ortak gelecek algılaması, ortak çıkarlar ittifakından, hatta pek çok konuda ortak tepkilerden bile söz etmenin olanağı yok. Ama öylesine güçlü, olmazların çok net sayılabildiği, ortak bir çimento, değerlerde buluşma söz konusu ki... Cumhuriyet, laiklik, Atatürk devrimleri, ırkçılıkla ilişkisi olmayan ulus bilinci, ülke bütünlüğünde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık kimliği, ül Bahadır Selim DİLEK ANKARA Rusya Federasyonu’nun Türkiye’ye atanan yeni büyükelçisi Vladimir İvanovskiy, TürkRus enerji işbirliği konusunda, ABD’ye Ankara’dan önemli mesajlar gönderdi. İvanovskiy, “Bugüne kadar RusTürk işbirliğinde arabulucuya gerek yoktu. Bundan sonra da olmayacak. ‘Sen gazını buradan alacaksın, buraya göndereceksin, buraya göndermeyeceksin’ diyen bir trafik polisine ihtiyacımız yok” dedi. Büyükelçi, ABD’nin Karadeniz’e çıkma çabaları konusunda ise “Karadeniz, Karadeniz ülkelerine bırakılmalı” değerlendirmesini yaparken SamsunCeyhan’ın Çalık grubuna verilmesi konusunda ise Türkiye’ye kırgın olmadıklarını dile getirdi. İvanovskiy, Ankara’ya atanmasının ardından Türk basınında ilk olarak Cumhuriyet’e konuştu. SamsunCeyhan hattından dolayı bazı sıkıntıların ortaya çıkmasıyla ilgili ola ‘Trafik polisine gerek yok’ rak “Biz devlet olarak ‘şurada rafineri kurulsun, burada kurulmasın’ demiyoruz” diyen İvanovskiy, Rusya’nın bölgedeki tüm boru hatlarının Türkiye üzerinden geçmesini hiçbir zaman desteklemediğini, transit yolları çeşitlendirmeye çalıştıklarını, bunun için de darılıp kırılmaya gerek olmadığını da sözlerine ekledi. Rusya, Türkmenistan ve Kazakistan’ın, Hazar Denizi’nin çevresine yeni bir doğalgaz boru hattının döşenmesi konusunda anlaştığı bildirildi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 6 günlük Orta Asya gezisinin hedefini oluşturan boru hattı anlaşmasının ABD, Avrupa ve Çin’in Türkmen gazına doğrudan ulaşma ümitlerine darbe olarak değerlendiriliyor. Öte yandan, Azerbaycan, Gürcistan, Ukrayna, Polonya ve Litvanya başkanları, Hazar petrollerini Rusya’yı baypas ederek Baltık Denizi’ne ulaştırmayı öngören boru hattı projesine destek verdiler. Kiraz ihracatında ABD ile yarış ADANA (AA) Yaklaşık 260 bin tonla dünya kiraz üretiminde lider olan Türkiye’nin çeşit, paketleme ve taşıma sistemindeki modern yeniliklerle ihracat rakamlarını her yıl artırdığı ve yakın bir süreçte ihracatta ABD’yi geçerek ilk sıraya yerleşebileceği bildirildi. Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Küden, “Türkiye’nin, dünya kiraz ihracatında yüzde 20.2 paya sahiptir. Bu alanda yüzde 21.2 paya sahip ABD’yi yakın bir zamanda geride bırakacağını tahmin ediyoruz. ABD ve diğer ülkelerle rekabet gücümüzü arttırabilmek için de .Akdeniz Bölgesi’nin sahil kesimleri ile yüksek rakımlı yörelerin kiraz yetiştiriciliğine açılması gerekir’’ dedi. Küren, dünya kiraz üretiminin yıllık ortalama 1 milyon 827 bin ton olduğunu hatırlatarak Türkiye’nin, yaklaşık 260 bin tonla dünya üretiminde ilk sırada yer aldığını, İran’ın 224 bin ton, ABD’nin 205 bin ton, Almanya’nın da 120 bin ton üretim gerçekleştirdiğini söyledi. ransa’da Sarkozy’nin kazanması, soğuk savaş sonrası Avrupa’sında doğal bir sonuçtur. 1990 sonrasında Avrupa’da ne gibi özellikler gözlendi? Kimlik değişimine baktığımız zaman şunları gördük; 1) Daha tutucu bir Avrupa’yla karşı karşıyayız. Hıristiyanlığın özellikleri vurgulanmaya başladı. Avrupa, dışarıda “misyonerlik faaliyetleri’’ni artırdı. 2) Ekonomik olarak dışarıya daha fazla açılırken “kendisini, daha fazla korumaya aldı”; dışa karşı bu anlamda kapandı. AB iç bütünleşmenin yanında “dışarıya karşı duvar ördü”. Açılmayı, “tek boyutlu” hale getirdi. 3) Avrupa, ABD ile “yakınlaşmayı artırdı”. Doğu Avrupa’da AB üyesi olanlar aynı zamanda NATO’ya katıldılar. ABDAB örtüşmesi genişledi. Batı kapitalizmi (ve emperyalizmi) ABDAB çatısı altında oluşturuluyor. 4) Avrupa (AB), daha saldırgan ve “daha kapitalist” bir tavır almaya başladı. ABDİngiltere stratejik ortaklığı bu konuda etkili oldu. AB, Afganistan ve Irak işgallerinde ABDİngiltere ikilisine destek verdi. Balkanlar’da, “sömürgeci bir kimlikle” hareket etmeye başladı. ABD ile birlikte “yeni küresel kapitalizm de” patronluğa soyundu. Bu bağlamda ABD’ye sıcak bakan Sar F BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Sarkozy Neyi Değiştirir? kozy’nin yönetime gelmesi, soğuk savaş sonrası sürecin doğal bir sonucudur. Z. Brzezinski’nin savunduğu “ABD, küresel egemenliğini ancak AB ile birlikte sağlar” görüşüne Sarkozy seçilerek en büyük desteği vermiş oldu. ABD, İNGILTERE, FRANSA, ALMANYA DÖRTGENİ Batı’nın (ve AB’nin) yaramaz çocuğu Fransa, Sarkozy ile “Batı kapitalizminin uygun ve uyumlu’’ bir ortağı durumuna gelecek. Batı kapitalizminin (ve emperyalizmin) dört ayağı da tamamlanmış olacak. Sarkozy’nin Fransa’sı ile “dışa daha kapalı, ama daha saldırgan bir Avrupa Birliği” bekleyebiliriz. Amerika’daki “yeni muhafazakâr koalisyonu’’ gibi Avrupa’da da kapitalist bü tünleşme güç kazandı. TÜRKİYE Mİ DEDİNİZ? Herkes Türkiye’ye etkilerini sorguluyor. Sanki TürkiyeAB ilişkileri yolundaymış da Sarkozy’nin bozmasından korkuluyormuş havası yayılıyor. Korkulan şey başka; Sarkozy’nin açık açık karşı çıkmasının, “yürütülen sessiz ve sivil darbeyi bozmasından” korkuluyor. İçimizdeki oligarşi Avrupa’da Tony Blair gibilerini istiyor. “TürkiyeAB ilişkileri iyi gidiyor; görüşmeler sürüyor” demeleri gerek. Bu arada Türkiye, “AB ile özel ve tek yanlı bağlar aracılığı ile” Batı’nın parçalanmış bir arka bahçesi durumuna yavaş yavaş getirilecek. “Şeriatçı veya Batıcı oligarşi”, Batı adına Türkiye’de işini yürütecek. İşte Sarkozy gibi boşboğazlar pat diye gerçekleri söylerlerse bizdeki AB’ci oligarşinin maskesi düşecek, bütün korkuları bu. Merak etmesinler; Merkel’e söylendiği gibi Sarkozy’nin de kulağına fısıldanacaktır. Önce, bizim büyük patronlar Paris’e bir nezaket ziyareti düzenlerler. Yanlarına 35 ünlü “Frankoman” monte edenler, “Yapacağını yap ama sessiz yap” diye kulağına fısıldarlar. Bizim “hariciler” üstesinden gelemezse Tony Blair Paris’e uçar ve gereken mesajı verir. Aynen Merkel’e yaptıkları gibi. Alman ve Danimarka dışişleri bakanları 2002 Kopenhag doruğunda ne demişlerdi: “Türkiye’yi önce uyutacağız, sonra da unuturuz.” Sarkozy bu kadar da dangalak olamaz, o da havaya sokulur; önce uyutma, sonra unutma politikasına... Yalnız Avrupa’nın içimizdeki işbirlikçilerinin unuttukları bir şey var ki, artık halk uyandı; milyonlar, “Güç bende, gereken her şeyi yaparım, beni artık kandıramayacaksınız’’ dedi. Bu nedenle, Sarkozy’yi terbiye edeceklerini düşünenler fazla heveslenmesinler; halk artık gerçekleri görmeye başladı; “Artık ben varım, güç bende’’ diyor .... www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle