02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Strateji 4 Ağustos 2008 / 214 DIŞ Bu koşullarda Almanya’ya kim gelir? Deutsche Welle/17.07.2008 Sabine Kinkartz Almanya hükümeti, yüksek nitelikli işgücüne kapıları açmak için yeni bir eylem planı kabul etti. Ancak iş dünyası hayal kırıklığı içerisinde. DW'den Sabine Kinkartz, planın başarısız olduğu görüşünde: "Düşünün. Yüksek mesleki niteliklere sahip birisiniz. Üniversiteyi en iyi notlarla bitirip, birkaç yıl bir şirkette mühendis ya da bilişimci olarak çalıştınız, mesleki deneyim edindiniz. Meslek eğitimine devam edip uzmanlaştınız ve iyi para kazanıyorsunuz. Belki arada bir aile de kurup, arkadaşlar edindiniz. Kısacası yaşamınızdan memnunsunuz. Bu hayatı terk edip Almanya’ya gitmek ve orada çalışmak için ne tür bir neden olabilir? Aklınıza bir şey gelmiyor mu? Gelmemesini anlayabiliyorum. Ama Alman hükümeti bunu anlayamıyor. Bilgi, deneyim ve yüksek mesleki niteliklere sahip akademisyen ve uzmanları hala Almanya’ya çekebileceğini umuyor. Bu umut yeni değil. Ama şimdiye kadar hayal kırıklığından başka bir şey getirmedi. 2006 yılında 456, 2007’de ise 466 yüksek nitelikli uzmana süresiz oturma izni verildi. Yüksek nitelikli işgücünün önündeki en büyük engel, asgari kazanç sınırı. Diğer engeller bir yana, Almanya'ya göç etmek isteyen birinin muazzam miktarda para kazanması gerekiyor. Bu sınır 86 bin 400 eurodan 63 bin 600 euroya düşürüldü. Ancak yine de ortalama bir Alman’ın gelirinin iki katı ediyor. Bu kadar parayı kim kazanabilir ki? Sadece kıdemli uzmanlar. Ancak Alman sanayisinin aradığı, meslek hayatının başında, daha esnek yapıdaki genç uzmanların bu kadar parayı kazanması zor. İşte bu nedenle uzman işgücü tabanı oluşturmak üzere hazırlanan yeni eylem planı iş dünyasında hayal kırıklığı yarattı. Alman istihdam piyasasının ihtiyaçları ve başvuru sahiplerinin uyum imkanı hesaba katılmadan kurulan bir sistem işleyemez. Bilişim sektöründe her iki şirketten biri eleman açığından dolayı işlerin gerilediği şikâyetinde bulunuyor. Alman Mühendisler Derneği 96 bin kişilik açık olduğunu belirtiyor. Bu, dört yıl önceki açığın ikiye katlandığı anlamına geliyor. Alman hükümeti iş dünyasını dinliyor, ama gerçek anlamda algılamak istemiyor. Çalışma Bakanı uzman işgücü açığının sanayinin söylediği kadar kötü olmadığını söylüyor ve aslında piyasadaki durumu çok iyi bilmediğini de kabul ediyor. Niye bilsin ki? Onun için önemli olan istihdam piyasasının açılmasından çok, korunması. Ne de olsa Almanya’da BASINDAN Vimont C S TRATEJİ 23 3 milyon işsiz varken eski bir Sosyal demokrat sınırları açamaz! Diğer ülkeler ise bunu yapıyor. Ve dünyanın en zeki beyinlerini kapma yarışında önde gidiyorlar. Örneğin Hollanda’da göç etmek isteyenlerin kanıtlaması gereken asgari kazanç sınırı işe yeni başlayan kalifiye elemanlarınkine uyarlandı. Alman istihdam piyasası ise Almanya’ya gelmeye aslında hiç ihtiyacı olmayan kişilere açılıyor. Bu kişiler, kendi ülkesinde kalma, ya da yabancı olarak daha hoş bir şekilde karşılanabilecekleri örneğin İngilizce konuşulan ülkelere gitme tercihini yapabilecek kadar yetenekliler." ‘Türkiye ile iki müzakere başlığı açılabilir’ VOA/21.07.2008 Avrupa Birliği dönem başkanlığını üstlenen Fransa'nın Washington Büyükelçisi Pierre Vimont, Türkiye ile üyelik müzakerelerinde en az iki başlık açmayı planladıklarını söyledi. Vimont, kapatma davasından çıkacak sonuca Avrupa Birliği'nin nasıl tepki göstereceği konusunda yorum yapmadı. Fransa'nın Washington Büyükelçisi Pierre Vimont, Evrim Bunn'ın sorularını yanıtladı. BUNN: Fransa'nın Avrupa Birliği dönem başkanlığını devralmış olması Türkiye'de, Türkiye açısından olumsuz bir gelişme olarak algılanıyor. Fransa'nın, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğiyle ilgili ulusal görüşü biliniyor. Sizce bu görüş, Avrupa Birliği başkanlığı sorumluluklarıyla çelişecek mi? VİMONT: Avrupa Birliği dönem başkanlığı belirli sorumlulukları beraberinde getirir. Belli şekillerde davranmanız gerekir. Fransa, dönem başkanı olarak adil ve tarafsız olacaktır. Ulusal görüşümüz ne olursa olsun başkanlık görevini dengeli yapacağız. Genişleme konusunda da amacımız sorumluluklarımızı gerektiği gibi yerine getirmek. Türkiye'nin müzakere sürecini de bu çerçevede ele alacağız. Avrupa Konseyi müzakerelerde yeni başlıklar açmamızı talep ederse böyle yapacağız. Hatta bunu yapmaya hazırız, bu konu üzerinde bir süredir çalışıyoruz. Müzakerelerde iki hatta, üç yeni başlık açmayı planlıyoruz. BUNN: Bu müzakere başlıkları neler? VİMONT: Biri sermayenin serbest dolaşımı, diğeri ise enformasyon topluluğu başlığı altında yeni enformasyon teknolojileriyle ilgili. Ancak öncelikle Avrupa Birliği Komisyonu’ndan resmi teklif Almanya, halihazırda yıllık 63 bin euro kazancı olan göçmenler arıyor. gelmesini beklememiz gerekiyor. BUNN: Türkiye'de iktidar partisine karşı açılan kapatma davası, partinin aleyhine sonuçlanırsa, Avrupa Birliği'nin tutumu ne olur? VİMONT: Öncelikle ne karar alınacağını beklememiz gerekiyor. Bu konuda bütün Avrupalılar bir araya gelerek ve kararı değişik açılardan değerlendirerek karar verecek. Dönem başkanı ülke burada sadece Avrupa Birliği'nin temsilciliği görevini görüyor. Şimdiden nasıl bir karar vereceğimizi söylemek zor. BUNN: Fransa Meclisi’nde üye ülkelere referandum uygulanması kararına Cumhurbaşkanı gerekli gördüğü takdirde referandum yapılmaması paragrafı eklenmeye çalışılıyor. Bu Türkiye'ye karşı atılmış bir adım mı? VİMONT: Hayır tabii ki değil. Bu tartışma hala devam ediyor. Anayasamızda yeni üye olmak isteyen bütün ülkelere referandum uygulanması maddesi yer alıyor. Bu yeni bir şey değil. İlk kez 1972 yılında İngiltere, İrlanda ve Danimarka'nın üyeliğinde uygulanmıştı. Bazı Meclis üyeleri, bu maddenin kaldırılması, ancak sadece belirli birkaç ülkeye uygulanmasını teklif etti. Biz hükümet olarak bunun Türkiye'yi hedef aldığını ve adil olmayacağını düşündük. Şu anda bu anayasa maddesinde gerektiğinde cumhurbaşkanına referandumu kaldırma yetkisi veren bir değişiklik yapılması tartışılıyor, ancak dediğim gibi henüz bir karara varılmış değil. BUNN: Fransız Hükümetinin, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği karşıtı görüşü Fransız halkının da görüşünü yansıtıyor mu? VİMONT: Kamuoyu yoklamalarına baktığınız da yansıttığını görüyorsunuz. Fransa'da genişleme konusunda bir çekince var. Bu sadece Türkiye ile ilgili değil. Son 1520 yıldır Fransızlar genişleme konusunu kabullenmekte güçlük çekiyor. BUNN: Bu çekincenin nedenleri ne olabilir, İslamafobi veya bilinmeyenden korkmak mı? VİMONT: Hayır, dediğim gibi bu sadece Türkiye'ye karşı bir tavır değil. Birçok Fransız, Avrupa projesinin amacının saptırıldığına inanıyor ve kimse Avrupa Birliği'nin gidişatını halka tam olarak anlatabilmiş değil. Avrupa Birliği kimliği, coğrafi sınırlar gibi konularda belirsizlik yaşanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle