02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Mustafa Kemal ŞEN TUSAM Ekonomi Araştırmaları Masası [email protected] A BD İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yardımlar ve ticaretle birlikte doları dünyaya kasıtlı olarak yaymış ve parasını uluslararası bir değer haline getirmişti. Bu, ABD’nin ekonomik gücünün teminatı haline gelmişti. Ne var ki, ABD ekonomisinin aşırı tüketim anlayışı ve finans sektörünün krizde olması nedeniyle dolar tüm dünyada son dönemde itibar yitirdi. Uluslararası geçerliliği sorgulanmaya başlanan doların petrol üreten ve cari fazlası bulunan ülkelerde rezerv olarak eritilmesi gündemde. Doların yanında Euro ve altın da ağırlıkla tutulmaya başlandı. ABD ve onun ticari etki alanı içindeki Batı Avrupa ülkelerinin ekonomilerinin gelişmesinde önemli bir yavaşlama söz konusu son yıllarda. Onların dünya üzerinde gittikçe boşalan hâkimiyet alanları yeni sanayileşen ülkeler tarafından doldurulmaya başlandı. Dünyanın ekonomik dengelerinin değişmesi söz konusu olurken, ekonomik dengenin uzantısı, siyasi, diplomatik ve askeri güç dengeleri de değişme sürecinde. Dünyanın yeni patronları ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin birbirine eklemlenmiş ekonomilerinden kriz haberleri geliyor. Türkiye’nin örnek almaya çalıştığı İspanya’da emlak işleri iyi gitmiyor, İngiltere’de finans piyasası sarsılıyor. Brezilya, Hindistan, Rusya, Çin ve Japonya büyük patronları zorluyor. güç dengesizliklerindeki mesafe ABD ve AB ekonomisi istenilen ekonomik yavaş yavaş da olsa kapanma eğiliminde. ölçüde büyümüyor… GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER Koç Üniversitesi ve TÜSİAD tarafından ortak hazırlanan "Yükselen Piyasaların Rolü" isimli konferansta da dünyanın artık ABD’ye eskisi kadar bağlı olmadığının altı çizilmiş ve dünya ekonomisindeki büyümenin yarısından fazlasının gelişmekte olan ülkelerden geldiği belirtilmişti. Bu durumu görmek için ülkelerin son dönemdeki ekonomik performanslarına bakmak gerekir. Anadolu Ajansı tarafından yayımlanan bir araştırmaya göre 2008 yılında 500 milyar doların üzerinde satın alma gücü paritesiyle gayri safi yurtiçi gelire sahip olacak 15 yeni sanayileşen ülke ile G8 ülkeleri karşılaştırıldığında, G8 ülkelerinin dünya ekonomisindeki ağırlıklarının giderek azaldığı görülüyor. G8 ülkeleri 2004 yılında dünya ekonomisinin yüzde 44.69’unu karşılıyordu. IMF tahminlerine göre bu rakam 2008 yılında yüzde 41.39’a inecek. Çin, Hindistan, Brezilya, Güney Kore, Meksika, Endonezya, Türkiye, Tayvan, Arjantin, İran, Tayland, Güney Afrika, Polonya, Filipinler ve Pakistan’dan oluşan 15 yeni sanayileşen ülkenin ağırlığı ise yüzde 35.04’ten yüzde 38.53’e yükselecek. Unutmayalım ki Rusya G8 ülkeleri arasında bu rakamları en fazla yukarı çeken ülke. Her ne kadar CIA, 2015 Küresel Eğilimler raporunda, ABD’ye alternatif stratejik koalisyonlar olamayacağını söylese de karşıt ekonomik birlikler kurumsallaşmamış olsa da bugün mevcut adımlar ve atılımlar ABD’nin tek küresel hegemonik güç olarak varlığını devam ettirmesinde risk oluşturuyor. Yine ABD tarafından hazırlanan aynı raporda ABD hükümetinin dışarıda ekonomik ve kültürel etkide daha küçük bir paya sahip olacağı öngörülüyor. ABD harici çok uluslu şirketlerin sayısında da artış bekleniyor. ABD’nin küresel güç olmasında çok uluslu şirketlerin belirleyici etkisini düşünürsek bu önemli bir tespit. Brezilya tarımda, Çin sanayide ve bankacılıkta, Japonya teknolojide, Hindistan yazılımda, Rusya enerjide, ABD’ye tahtını bıraktırırsa şaşmamak gerek, çünkü göstergeler bunu işaret ediyor. Bu ülkelerin dış işleri bakanları geçenlerde bir araya gelerek dünyanın geleceğini tasarlamaya koyuldular. Bu ülkelere göre Türkiye 2050 yılında 15. sırada olacak. ABD yıllarca yatırım yaptığı savunma sanayisini tek hegomon güç yetkisini kaybetmemek için kullanır mı şimdiden bilinemez ama ülkeler dışarıdan bir müdahale olmadığı takdirde "dünya sahnesinde ben de varım" diyebilecekler. Bunu şu şekilde de söyleyebiliriz: dünya artık uyandı, yeni ekonomik güçler ve patronlar dünyaya kendisini hissettiriyor. ABDAB ekonomilerinin her istediklerini yaptıkları bir düzenden bütün dünya bıkmış durumda. Dünya sahnesinin yeni aktörleri, ekonominin yeni patronları batının çıkarlarına daha fazla hizmet etmek istemediklerinin mesajını veriyorlar. "Yepyeni dünya düzeninde" ABD hegemonyası her gün biraz daha güç kaybediyor. C S TRATEJİ Cumhuriyet Strateji 4 Ağustos 2008 / 214 ABD EKONOMİSİ ABD’de şu an herkesin mutabık olduğu bir ekonomik sarsıntı yaşanıyor. Bu konuda ABD Hazine Bakanı Henry Paulson, "Mortgage (tutsat) krizi, mali piyasalardaki karmaşa ve yüksek enerji fiyatlarının" büyümede yol açtığı yavaşlamanın giderilmesi için aylar gerekeceğini belirtti. Ünlü dolar milyarderi çıkmıştı. Ancak bugünlerde piyasaları sallayan yeni spekülatör George Soros da ABD'nin en büyük kriz dalgası Türkiye gibi ülkeleri de derinden konut finansman şirketleri Fannie Mae ve Freddie etkilemesine rağmen en çok gelişmiş ülkelerde Mac ile ilgili krizin sonuncu olmayacağını yaşayanları etkiliyor. ABD ekonomisi ve finans söylemişti. Soros, kredi krizinin sadece mali sisteminin diğer gelişmiş ekonomilerle sıkı bağlara piyasalarda değil, ABD’nin ekonomisini önemli sahip olması, artan enflasyon ve zayıf dolar derecede etkilemekte olduğunu belirterek, sorunlarının daha da büyümesine neden oluyor. ekonominin etkilenmeyeceği bir krizin olabileceğini ABD son dönemde içine girdiği ekonomik açmaz düşünmenin "boş bir rüya'' olacağını savundu. ile boğuşurken Rusya hariç G8 ülkelerinde Amerikalılar böyle düşünüyorlar. ABD dışındaki ekonomik büyüme yavaşlarken, diğer gelişmiş ve dünya bu gidişatı daha karamsar değerlendiriyorlar. gelişmekte olan ülkelerde ise tam aksine ekonomik Başta İngiltere ve İspanya olmak üzere Almanya büyüme hız kazanmış durumda. Bu yüzyılda ABD, hariç bütün Batı Avrupa ülkelerinde de ekonomik AB, Rusya veya Çin değil çok sayıda ülke ekonomik durum ABD’den farklı değil. Avrupa Birliği de genel bir güç haline gelmeye başladı. Ülkeler arası olarak son yılların en büyük enflasyon oranları ile karşı karşıya. OECD’ye göre Euro bölgesi bu yıl yüzde 1,7, Japonya’da gelecek yılsa ancak yüzde yapılan G8 1,4 büyüyecek. Bu rakamlar zirvesindeki da Avrupa’nın uzun protestolardan... yıllardan beri karşılaştığı en düşük büyüme oranları. İnşaattan kaynaklanan büyümeyi incelemek üzere Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın incelemelerde bulunduğu İspanya'da yeni ev satışları geçen yıla kıyasla yüzde 28 oranında düştü. İspanyada emlak piyasasında ve inşaat sektöründe ciddi sıkıntılar olmakla birlikte büyüme de dibe vurmuş durumda. Hatırlarsınız, 1990'lı yıllarda Asya'da, 2000’lerin başında Arjantin'de ve Türkiye’de yaşanan krizlerden gelişmiş ülkeler yara almadan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle