02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Strateji 4 Ağustos 2008 / 214 "aşağıdan yukarı doğru gelişim" temalı bir model öngörmekte ve dinsel doktrinlerin karşısında durmaktadır. Toplumun küçük sosyal kesimlerine ve topluluklarına, toplumun tabanı olarak bakan Kurtuluş Teolojisi, ünlü İtalyan teorisyen Antonio Gramsci’nin praxis tanımı ile de uyuşuyor. Mayıs 2007’de Brezilya’da kurtuluş teolojisini savunan 80.000 küçük toplumsal mekanizma olduğu saptanmış. Latin Amerika’yı yapısal ve dinsel olarak inceledikten ve Kurtuluş Teolojisini anlattıktan sonra din ve siyaset ilişkisini ülkeler bazında incelemek, din ve siyaset arasındaki ilişkinin anlaşılmasında kolaylık sağlayabilir. Bunun nedenlerinin başında tarihsel arka planlarıyla birlikte solun yükselişi ve kilise–siyaset arasında ilişkinin ve ilişkinin ilerleyişinin farklılıklar göstermesidir. KÜBA Küba’da devrimin ardından devletin resmi bir dini bulunmamaktadır. Öte yandan tüm diğer Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi Küba’da da halk yaygın olarak Katolik Kilisesi mensubudur. Bunun yanında Protestan inancına sahip olanlar da azımsanamayacak sayıdadır. İdeolojik açıdan diyalektik materyalizmi savunan kesimlerinde argüman olarak sunduğu üzere, din inancı Küba’da ikinci plandadır. Bunun yanında halkın inançlarına karşı bir baskı bulunmamaktadır. Küba’daki sosyal reformlar ve mevcut siyasi sistem sonucunda halk dine inanmanın yanında sadece devletsel yapıda değil kendi hayatlarında dahi laik bir yaşam tarzı belirlemiştir. başlattığı ve başarıya ulaştığı topraksızlar hareketinin içinde başından beri din adamları da bulunmaktadır. Rahipler, piskoposlar gerek toplantılar, gerek kurulan komisyonlarda gerek topraksızlar hareketi ve hükümet arasında yapılan görüşmelerde yer aldılar. Brezilya da topraksızlar hareketi başlamadan önce ülkenin topraklarının yarısı 5000 toprak sahibinin elinde bulunuyordu. Topraksızlar hareketinin kabul görmesi ve yaygınlaşmasındaki en önemli konulardan biri de dindir. Din adamlarının da onayı ve desteği ile halk İncil’de toprak eşitliği ve insan özgürlüğüne değinildiğini belirtmiş ve işgal ettikleri topraklara sahip olmaları gerektiği görüşünü dinsel argümanlar ile desteklemişlerdir. Bu noktada birçok din adamı hükümete karşı yoksul halkın yanında yer aldı. C S TRATEJİ 21 Son seçimlerle Daniel Ortaga, oyların yüzde 68’ini alarak en yakın rakibi muhafazakar Eduardo Motealegre’yi yenilgiye uğrattı. Ortega’nın yürüttüğü politikada ve daha önce aldığı yenilgiye rağmen, halkın refahını sağlayacağına dair halkta yarattığı inançta Kurtuluş Teolojisinin de önemi bulunuyor. Ortega, yürüttüğü programda yoksulları sahiplenerek devrimci bir pozisyon alabilen bir Hıristiyanlık anlayışını da savunarak, siyaset ve dinsel görüş arasında eşitliği esas alan bir görüşü savunuyor ve halka hitapları ile yürüttüğü politikalarda da bu görüşe bol bol yer veriyor. VENEZUELA Venezuela’nın lideri Hugo Chavez, 1999 yılında kendisine karşı girişilen başarısız darbenin ardından toplumsal alanda yaptığı reformlara hız verdi. Halkın gözünde Chavez, bir anlamda dini simgelerle birleşiyor. Hıristiyanlığa kendi geleneksel dini inançlarını da katan Venezuela halkı, ülkenin hemen hemen her yerinde satılan ikonalarda İsa, azize resimlerinin yanında Chavez’e de yer veriyor. Hatta bazı kırsal alanlarda ve kentin dış kesimlerinde İsa karakteri ile, halkın ikinci kurtarıcısı simgesiyle bütünleştirilebiliyor. Venezuela da ayrıca Evanglikan kilisesine de saygı mevcut. Cunta yönetiminde halkın yanında olan, onlara yiyecek yardımı yapan Evanglikan rahibeleri ve rahibelerin sol kanada yakınlıkları halkın din ve siyasette yoksulun yanında olan sol bir çizgi belirlemesine etki ediyor. Morales ve Chavez... ARJANTİN Arjantin’de din ve siyaset arasındaki ilişkiyi Eva Peron’u( Evita) aziz mertebesine yükseltmek isteyen Arjantin halkının tutumundan anlayabiliriz. Diğer Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi yoksullara yardım, din ile birleştiriliyor ve halk dinin ezilenlerin yanında olduğu inancıyla sol söylemin ezilenin haklarının iyileştirilmesi prensibini harmanlayarak, Arjantin’e "peronist" geleneğe olduğu gibi sol kanada ılıman bir tutum takınmasına neden oluyor. Son olarak Nestor Kircher ve ardından devlet başkanı olan eşi Isabel Kircher’in de peronist gelenekten geldiğini düşünürsek, din ve siyaset arasındaki yakın ilişkiyi somut bir örnek yardımıyla daha iyi algılayabiliriz. ŞİLİ Şili de sol görüşlülerin kilise ile yakın olmasının temelleri 1972 yılında başkan Salvador Allende’ye karşı yapılan darbeye ve General Pinochet yönetimindeki cunta yıllarına dayanıyor. Şili de sol görüşlü bir devlet başkanı olan Salvador Allende’nin askeri bir darbe sonucu devrilmesi sonucunda muhafazakar ve Amerika yanlısı Pinochet yönetimi başa geçti. Allende yanlısı halka büyük baskılar başladı. Tutuklamalar, infazlar ile dolu süreç içinde askeri cuntadan kaçan sol görüşlü insanların bir kısmı kiliselere sığındılar. Kiliselerin bazıları halkı sakladı ve yeri geldiğinde ezilenlerin yanında güç olarak Pinochet yönetiminin karşısında durdu. Pinochet yönetimi her ne kadar genel anlamda Roma Katolik Kilisesi ile son derece iyi ve barışık ilişkiler yürütse de, halk bazında, sokaktaki kiliselerde ve kırsal kesimlerde din adamları darbe baskısından kaçan halkın yanında yer almaya çalıştı. Isabel Allende’nin Şili de darbe sonrası dönemi anlatan "Aşktan ve Gölgeden" (From Love and Shadow) adlı yapıtında bu dönemde kilisenin elinden geldiğince cunta yönetiminden kaçan insanların yanında olmaya çalıştığına dair bölümler bulunuyor. Şili de şu anda babası da Pinochet döneminde öldürülmüş ve kendisi de işkenceden geçmiş olan Michelle Bachelet iktidarda bulunuyor. Kurtuluş Teolojisi, özellikle Paraguay’da ve Nikaragua’da kendini gösteriyor. Paraguay’da devlet başkanı olan Lugo ‘Kızıl Papaz’ olarak anılıyor. Nikaragua’da Ortega, kendi sol anlayışını son dönemde dinsel yaklaşımlarla süslemiş durumda… NİKARAGUA Nikaragua Devlet Başkanı Daniel Ortega Sandist hareketinden ve Kurtuluş Teolojisi geleneğinden geliyor. Nikaragua’da 1979’da FSLN’nin önderlik ettiği bir halk devrimi gerçekleşti. Ortega, diktatör Anastasio Somoza’yı devirerek iktidara gelmişti. ABD tarafından desteklenen Kontralar ile hükümet arasında süren iç savaşın yarattığı kaos yüzünden tepkili olan halk tarafından seçimle devlet başkanlığından indirilmişti. MEKSİKA Diğer Latin Amerika ülkelerinin aksine Meksika da sağ kanada daha yakın muhafazakar bir yönetim hakim. Yine de burada siyaset ve din arasındaki ilişkiden söz edebiliriz. Mexico City Belediye Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador, sol kanadın başarılı siyasetçilerinden gösteriliyor. Meksika politikası ve politikacıları üzerine yapılan analizler Obrador’un başarısının nedenlerinden birini Kilise ile kurduğu yakın ilişkilere bağlıyorlar. PARAGUAY Paraguay’ın yeni seçilen başkanı Fernando Lugo, eski bir din adamı. Aynı zamanda Marksist gelenekten de gelen Lugo’nun oyların yüzde 48’ini alarak seçilmesinde politika ve dinsel anlamdaki ilişkileri yoksulların ve alt sınıfların çıkarı bakımından yorumlaması ve halkçı bir söylem kullanmasının büyük önemi buluyor. Fernando Lugo halk arasında "Kızıl Papaz" olarak da anılıyor. BREZİLYA Brezilya’daki din ve siyaset arasındaki ilişkiyi en iyi topraksızlar hareketi üzerinden açıklayabiliriz. Brezilyadaki yoksul halkın, gelir arasındaki uçuruma ve hiçbir haklarının olmaması dolayısı ile
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle