02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

konusunda hepimiz hemfikiriz… Ama bu noktaya neden geldiğimizi düşünmek, bu konuda kafa yormak bazıları tarafından sanki ‘teferruat’ gibi algılanıyor… Böyle olduğu için gazetelerde okuduğumuz, televizyonlarda görüntülenen adeta bir ‘sosyoloji dersi’ niteliğindeki bu vahşet tabloları birer birer unutulmaya terk ediliyor… Polisler arasında genç bir kız… Adliyeye, karakola ya da hastaneye getirilirken, gazeteciler soruyor: Annenizi neden öldürdünüz? Genç kız hiç istifini bozmadan olayın vahametini beyinlere sanki çakarcasına bu soruya karşılık olarak tüylerimizi ürperten şu cevabı veriyor: Annem öldü mü? Son iki ay içinde çocukları tarafından öldürülen anne sayısı 8 olarak açıklandı… Anneler, aslında çocukların en değer verdikleri kişiler… Böyle olması gerekirken, bu olaylar neden böyle çoğalıyor? Psikologlar, ‘çocukları tarafından öldürülen anne’ olaylarının toplumsal, psikolojik ve dini açıdan değerlendirilmesi gerektiği görüşünde… Elbette ki psikologların ve sosyologların bu konudaki analizleri büyük önem taşıyor. Biz konunun toplumsal boyutuna biraz daha farklı bir gözlükle bakmaya çalışacağız… Türkiye son 25 yılda inanılmaz bir şekilde kabuk değiştirdi. Öyle bir değişiklik ki anlayana aşk olsun… Kimileri "Büyük bir transformasyon" diyerek başlayan yeni süreci göklere çıkardı… Ama bu sürecin artıları ve eksilerinin bölüşümü maalesef adil olmadı. Türkiye’nin modern teknoloji ile iç içe olduğu bu yeni süreç, hem insana hem de insanın emeğine, üretkenliğine hak ettiği saygınlığı teslim etmedi… Renkli televizyonların devreye girmesiyle birlikte, sosyal yaşam da renklenmeye başladı… Hiç bilmediğimiz, tanımadığımız insanlar, adısanı duyulmamış kuruluşlar ortaya çıktı… 2530 yıl çalışarak sarfettiği emeğin, alınterinin karşılığında hayatını normal bir insan gibi devam ettirme alışkanlığı birden bire "kısa yoldan köşe dönme" gibi ilkesiz, ülküsüz bir macerayı karşısında buldu… Çalışmanın, okumanın bir anlamı kalmayınca, insanın da emeğin de saygınlığı yerle bir olmaya başladı. İnsanlar, yeni yaşam tarzlarının nimetlerinden faydalanacaklarını umut ederek kafileler halinde köylerden kentlere göç etmeye başladılar… Kısa yoldan köşe dönenlerin pire gibi çoğaldığı bu dönemde, siyasal iktidar tepkileri sindirmek, durdurmak için ‘orta direk’ diye bir sınıf peydahladı. Geleneksel aile yapısına uygun bir şekilde yaşayan, devlete ve işleyişe sitemini kalbine gömen bu insanların gelişmesi, büyümesi, bilinçlenmesi hep kısa yoldan köşe dönenlerin siyasetçileri tarafından engellendi. C S Babacan ve Rice... TRATEJİ 5 İslamcılar ise Amerika’ya tapıyor… Ilımlı İslamcılar, gençleri kullandılar, kullanmaya devam ediyorlar.. Ilımlı İslam’ın gençlerinin damarlarından Aile ve ülke sevgisi çekilmiş… Gençliğin içindeki vatan ve bayrak sevgisi ile birlikte aile sevgisinin, anne baba sevgisinin de giderek yok olmasında bu ucubeyi ortaya atanların payı büyüktür. Kısaca söylemek gerekirse gençlik büyük bir yalnızlık ve kimsesizlik yaşıyor… Soranı yok… Sahip çıkanı yok… İktidarı, muhalefeti, sivil toplum örgütleri, kamu kuruluşları, öğretmenleri, okulları, televizyonları, gazeteler ve daha sosyal hayatta yer alan birçok kişi ve kuruluş… Cinayet mahallindeki parmak izleri işte bunlara ait… Pir Sultan Abdal, "Kul Olayım Kalem Tutan Ellere" derken bir özlemi dile getiriyordu… Şimdi ise biz ‘tetik çeken ellere’ bakıp sadece dövünüyoruz… Unutmayalım ve kabul edelim: Annelerini öldürenler bu gençler değil, onları unutan, ihmal eden bir toplumun unsurları olarak bizleriz… Sonra bir gün birde baktık ki bir ülkenin güçlü dinamiği olan ortadirek yok olmuş… Renklenen ama her renginde ayrı bir kirlilik taşıyan sosyal hayatın içinde artık orta direk görülmüyor… Gazetelerde, televizyon ekranlarında hep aynı yüzler… Türkiye’yi, Türk’ün değerlerini taşıyan insanların yerine, kendi toplumuna, beraber yaşadığı insanlara yabancılaşmış, onların yaşamını küçümseyen, eğlenceyi yaşam biçimi haline getiren kadınlı erkekli gruplarla birlikte adına ‘magazinel’ denilen yeni bir yaşam tarzı ortaya çıkmaya başladı… Dans, müzik, eğlence, ziyafet ve rezaletle bezenen bu yeni yaşam biçimini izleyen, seyreden milyonlarca genç, magazin dünyasının cazibesine kapılarak şöhret arayışına girdi. Bu arayış sırasında şöhret uğruna eldeki paralarla birlikte sahip oldukları erdemler birer birer gençlerin elinden uçtu gitti. Gençlerin gelecekleri umutları çalındı… Hayal kırıklıkları ile dolu bir gençlik, çaresizlik içinde sadece kendisine değil, etrafındaki insanlara hatta ve hatta en yakınlarına bile zarar vermeye başladı… Bugünün gençleri işsiz… Genç işsizlik bakımından OECD ülkeleri arasında birinci durumda… Öte yandan 15–19 yaş grubundaki iki genç kızdan biri, dört delikanlıdan biri okumuyor… İşte bu işsizlik yüzünden, okuyamamak yüzünden gençler adeta cinnet noktasına geldi… "Cennet annelerin ayağı altındadır" felsefesini benimseyen yüce İslam dini, toplumun çekirdeği olan ailenin bütün fertlerini bilgi, hikmet, sevgi ve saygı ile donatan yüce kitabı Kur’an ile bizlere yol gösterir… Ancak, Türk gençliğini yozlaştırmak, bu yolla Türkiye’yi karanlıklara gömmek, güçsüz düşürmek isteyenler dolarlarıyla, avrolarıyla satın aldıkları birçok kişi ve kuruluş ile ortaya ‘Ilımlı İslam’ adıyla bir ucube çıkardılar… İslamiyet’in yol göstericisi Kur’an… Ilımlı İslam ucubesini ortaya atanların kitabı ise Büyük Ortadoğu Projesi… İslamı benimseyenler Allah’a, Ilımlı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle