02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ve nazari olarak eskrim dersleri verilmiştir. Demir Çelik Tenis ve Velosipet (bisiklet) takımlarına ilave olarak pek yakında bir eskrim takımı ihdas edileceği memnuniyetle haber alınmıştır….’’ Evet, görüldüğü gibi Cumhuriyet İdaresi, düşünen insanın, sporun ve kültürel faaliyetlerin çağdaşlaşmak ve gelişmekteki önemini bilmektedir. Çevresinde bir yaşam ve kültür alanı oluşturan KARDEMİR’in bu yöndeki potansiyelini 2. Dünya Savaşı şartları ne olursa olsun çağdaş bir ortam yaratmak için kullanmaya çalışmaktadır. Türkiye sanayi ve insanının gelişiminde bir çok ilke imza atan KARDEMİR, bu ülkeye yöneticilik dersleri de vermiştir. Karabük Yenişehir Cami karşısındaki Parka ismi verilen Tayyip Baba (Tayyip Arı) 1930’lu yılların sonlarında çok uzun süre İdari İşler Müdür Yardımcılığı yapmış. Onun döneminde bir gün Yönetim Kurulunda bir karar teklifi önergesi okunur. Önergede mealen şöyle denilmekteymiş; "Maiyetindeki personelin…… işlerini deruhte etmeleri sırasında gerekli denetleme ve kontrolleri yeterince yapmayarak işletmelerin zarar görmesine sebep olan Müessese Müdür Yardımcısı Tayyip Arı’nın…..TL yevmiye cezasıyla cezalandırılmasını tensip ve müsaadelerinize arz ederim. İmza Tayyip Arı" Tayyip Baba, kendisi hakkında ceza verilmesi için önerge vermiş ve bu önergenin işleme konulmaması yönünde Yönetim Kurulu ısrarlarını da kabul etmemiş. KARDEMİR’in demir ocağı... C S TRATEJİ 7 olmak üzere hammadde ve vasıflı ürün gereksinimlerindeki dışa bağımlılık nedeniyle demirçelikte net ithalatçı konumdadır. Gelişme çabasına giren ülkelerde öncelikle şehirleşme çalışmalarının ve buna bağlı olarak inşaat sektörünün ağırlık kazandığı görülür. Bu nedenle çelik endüstrisinde ilk başlarda uzun ürün talebi fazladır. Zamanla gelişmişlik düzeyine bağlı olarak beyaz eşya, makina, otomotiv gibi sektörlerin yassı çelik ürünlerine talebi artar, aynı zamanda alaşımlı çelik çeşitlerine ve miktarlarına da gereksinim fazlalaşır. Demirçelik üretim projeksiyonları yapılırken ve buna göre yatırımlar yönlendirilip, teşvik edilirken bu temel kural gözetilir. Demirçelik üretiminden etkilenecek sektörlerin gelişimi de böyle yönlendirilir. 1960’larda ülkemiz uzman ve mühendislerinin 2000’li yıllara ait yassıuzun gereksinimlerinde doğru tahminler yaptığı bilinmektedir. Ancak, bu konuda da yabancı uzmanların yanlış yönlendirmeleri etkili olmuştur. Bu, Cumhuriyet demirçelik öyküsünün ilk dönemlerindeki geçmişine yakışmayacak bir kara mizahtır. Bugün Çin’in piyasayı domine eden etkisiyle demirçelik sektörü ve mamul fiyatları oldukça rahatlamış durumdadır. Bu sürecin ne kadar daha devam edeceği bilinmemektedir. 1990’ların ortalarında gözlenen sıkıntıların olmaması için, ülkemizde yassı ürün ve alaşımlı çelik üretimi konularında gerekli adımların atılması çok önemlidir. ERDEMİR’İN DOĞUŞU Tarihe düşülen bu notu bugünkü yöneticiler okuyorlar mı acaba? KARDEMİR, daha sonraları, ülkemizin sanayisini geliştirmeyi hedefleyen demirçelik üretimini artırma gayretlerine paralel olarak, kendini geliştirmiştir. Kapasite bugün 1 milyon ton/yıl’ın üzerine çıkmıştır. Uzun ürüne yönelik bu ilk entegre tesisin ardından, yassı ürüne yönelik ve yine cevher ve kömürden üretim yapmak üzere, ikinci bir entegre demirçelik tesisi kurulması yönündeki girişimler sonucu ERDEMİR, yassı mamul üretmek üzere 1965 yılında işletmeye alınmıştır. ERDEMİR’in 600 milyon TL ’lik kuruluş sermayesinin yüzde 21’i ‘Koppers Assoc.’ isimli bir konsorsiyuma ve yüzde 8,25’i de ‘Chase Int. Investment Co.’ firmasına aitti. SÜMERBANK ile TDÇİKARDEMİR de 153’er milyon TL ile yüzde 25,5’erlik iki ayrı hisseye (veya yüzde 51’lik kombine bir çoğunluğa) sahiptiler. Sonradan yabancı ortaklar hisselerini yerli ortaklara satmışlardı. Ülkenin tek yassı mamul üreten tesisi olan ERDEMİR bugün 3 milyon ton/yıl üzerinde üretimi, ana ve yan üretim tesislerinin yanı sıra iki liman, iki baraj, 1.500 lojman, bir hava limanı ve sahibi olduğu diğer fabrikalarla ülke ekonomisinin temel taşlarından biridir. Sermaye takviyesinin yanında, ERDEMİR’in devreye alınmasında da yoğun çabalar harcayan KARDEMİR, ülkemizin üçüncü ve son entegre demirçelik tesisi olan İSDEMİR’in devreye alınması sürecinde de sayısız fedakarlıklarda bulunmuştur. 1970’te temeli atılan İSDEMİR’de, 1975’te ilk yüksek fırın devreye alınmıştır. Genç Türkiye sanayi çağını yakalamak için, doğru bir öngörüşle, entegre demirçelik tesisini kurarak ağır sanayi hamlesine başlamış; ancak, zaman içinde demirçelik üretimi ile ilgili olarak alınan bazı yanlış kararlar, büyük yapısal bozukluklara neden olmuştur. Cevher ve taşkömüründen demirçelik üreten bu entegre tesisler dışında, hurda demirçelik girdisiyle çelik üreten EAO (Elektrikli Ark Ocağı) Tesisleri de –bu kapsamdaki ilk tesis olan Kırıkkale Çelik Bir ara kapatılması dahi gündeme gelen fabrikanın Türkiye ile kaderi özdeştir. Başarmanın simgesi olan Kardemir, halen daha ayakta ve üretim yapıyor… Fabrikası istisna kalmak kaydıyla– 1950’lerin sonlarına doğru, ülkemizde kurulmaya başlanmıştır. 2002 yılı sonu itibarıyla, Türkiye’nin toplam ham çelik kapasitesi yaklaşık 20 Mt/yıl ve üretimi de 16,47 Mt/yıl olmuştur. 2002’de dünyada üretilen toplam 886 Mt çeliğin yüzde 1,8’ini üreten Türkiye, dünyanın en büyük 13. üreticisi olmuştur. Gelişmiş ülkelerdeki kişi başına demirçelik tüketimi 400500 kg. iken bu rakam Türkiye’de son beş yılda yüzde 118 gibi çok yüksek bir artışa rağmen 2006 sonu itibariyle 300 kg. civarındadır. 2006 yılında Türkiye’nin ham çelik üretimi bir önceki yıla göre yüzde 11’lik artışla 23.3 milyon ton’a ulaşmış ve dünyada 11. sıraya yerleşmiştir. 2006 yılı sonunda dünya toplam çelik üretimi ise 1.239 milyar ton’a ulaşmıştır. Son yıllardaki çelik üretim artışının lokomotifi diğer pek çok alanda olduğu gibi Çin’dir. Çin’in üretimi bir önceki yıla göre yüzde 18 artışla 419 milyon ton’a ulaşmıştır Ülkemizde özellikle son 30 yıldaki yanlış politikalar sonucu gerek entegre tesisler ile Elektrikli Ark Ocaklı (EAO) Tesislerin toplam üretim içindeki payları ve gerekse de uzun ürün, yassı ürün ve alaşımlı çelik ürünleri payları, bu konularda dünya istatistikleri ile tam tersi bir özellik göstermiştir. Türkiye’de mevcut durumda 3 entegre tesis ve 19 EAO’lı tesis bulunmaktadır. Türkiye’nin 2006 yılı rakamlarıyla toplam ham çelik üretiminin yüzde 74’ü EAO tesislerde, ancak yüzde 24’ü entegre tesislerde üretilirken bu oranlar dünyada yüzde 60’ların üzerinde entegre tesisler lehinedir. Gelişmiş ülkelerde yassı ürünlerin payı yüzde 60’larda iken bu oran Türkiye’de yüzde 13’dür. Vasıflı çelik üretimi ise dünyada yaklaşık yüzde 15’ler civarında iken ülkemizde sadece yüzde 2’dir. Bu nedenlerle, ülkemiz yassı mamul, hurda başta CİNAYET ÖNLENDİ Unutmayalım, 5 Nisan 1994 kararları içinde KARDEMİR’in kapatılma kararı da vardı. Bu kararın geri alınması için büyük mücadeleler verildi. Sonunda, durumun incelenmesi için bir komisyon kuruldu. 1930’ların ortasında KARDEMİR’in yer seçiminde görev yapmış olan, 1939 Eylülü’nde buradan sıvı metalin alındığı ilk gün orada bulunan Selahattin Şanbaşoğlu ile KARDEMİR’in yolları da son kez bu komisyonda kesişti. Ülkemizin DemirÇelik öyküsünde önemli bir yer tutan Selahattin Şanbaşoğlu, Komisyon’un en çalışkan üyesiydi; tam 55 yıl sonra, KARDEMİR’i kurtarmak için yine en ön safta mücadele ediyordu. Komisyon çalışmalarının sonuna doğru inceleme için KARDEMİR’e gidildi. Buraya şov yapmak için gelen siyasilere, ülke sanayisinde derin izler bırakmış 87 yaşındaki bu kişi, ‘Bu tesis ülke için gereklidir, kapatmak cinayettir!’ dersleri veriyordu.... 5 Nisan 1994 kararları öncesi ve sonrası tüm olanlara o dönem Metalurji Mühendisleri Odası Başkanı olan ve KARDEMİR İnceleme Komisyonunda da yer alan bu satırların yazarı şahittir. KARDEMİR Raporu da ucuz siyaset malzemesi yapıldı. Selahattin Şanbaşoğlu ise, engin bir vicdan huzuru içinde, "Biz görevimizi yaptık...." diyordu. Ve bu onun son görevi oldu; bir yıl sonra kendisini trafik terörüne kurban verdik, aramızdan ebediyen ayrıldı. Hatırlarsanız, ilk yazıya KARDEMİR’de üretilecek hızlı tren rayları ile başlamıştık. KARDEMİR, kurulduğu ilk zamanlardaki demiryolu rayı üretmenin heyecanını, aradan geçen onlarca sene ve badireden sonra bugünlerde tekrar yaşayacak. O ilkleri yaşayan ve yaratanlar artık aramızda değil ama bizler KARDEMİR’de üretilen her rayda onları tekrar anacağız. Ne mutlu memleket tesislerini kuranlara, oralarda ülke için gerekli üretimleri yapanlara. Bu memleket kolay kurulmadı. Son tesisi de satılmadan ve de memleketi ihya eden tesisler hafızalardan silinmeden yıkılmaz!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle