10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Beyaz Rusya, Ukrayna ve Güney Kafkasya’da karşılıklı bölünmüşlükleri körüklercesine köşe kapma peşinde olup, daha önce Çeçenistan Sorunu’nu dış müdahalelerden uzaklaştırmayı başaran Rusya kendi stratejik derinliğini etkileyen kuzeydeki ülkelerde terazinin ağır tarafı olmaktadır. Güney Kafkasya’da ise ABD’nin müttefiki olan Türkiye’nin konumu ve buradaki yerel siyasi ilişkilerin karmaşıklığı şu anda Rusya’yı sınırlamaktadır. Dolayısıyla Rusya’nın daha çok Kuzey Kafkasya’nın güvenliğini elinde bulundurarak Güney Kafkasya’daki aleyhine durumu lehine dönüştürebilmek için biraz daha uzun vadeye ihtiyacı vardır. Ancak ABD’nin gücünün yıpranmakta olması gerçeği, ortaya çıkabilecek birçok fırsatın Rusya’ya bu kazanımları beklediğinden daha erken sağlayabileceğini akla getirmektedir. Orta Asya’daki durum ise biraz daha farklı olup ABD’nin Afganistan’daki geleceği ve Şangay İşbirliği Örgütü’nün gelişimiyle daha ilgilidir. Ancak görünen o ki, Rusya için hayati öneme sahip tüm bölgelerin gizli öznesi ABD olup, kendi güvenliğini sağlamak ve dış politika hedeflerine ulaşmak isteyen Rusya, ABD’nin bu bölgelerden siyasi çekilmesini sağlamak için elinden geleni yapacaktır. Bütün bunlara dayanarak son zamanlarda ABD ile Rusya arasındaki gözdağlarına varan stratejik savunma ve stratejik saldırı konularının ağırlıkları da bu bağlamda ABD’nin belli bölgelerde gücünü hissettirmesine karşılık Rusya’nın ileriye yönelik uyguladığı bir sınırlama gösterisi olarak düşünülebilir. ABD ile Rusya arasında son dönemdeki gözdağları dikkat çekiyor. ABD, Rusya’nın yakın çevresinde gücünü hissettirmeye başladı. Rusya ise ileriye yönelik uyguladığı sınırlamaları göstermeye çalışıyor. Rusya’nın, İran’ın da düşmesiyle Türkiye ve Pakistan’ın yer alacağı ikinci bir çevrelemeye izin vermesi beklenemez… sıçramak isteyen Rusya’nın Irak’taki direnişe İran aracılığıyla örtülü destek vererek burada bir çeşit "ileriden savunma" uyguladığını düşünebiliriz. C S TRATEJİ 21 korunuyor olması bunun en büyük handikabıdır. Radarlara yakalanma, helikopterlerle sızma, helikopterlerin İran üzerinde yakıt ikmali yapması basit işler değildir. İran’ın savunma teknolojisi hala bir soru işareti olup, İran radarları tamamen köreltilse bile Rusya’nın kendi çıkarları doğrultusunda İran’a istihbarat desteği sağlayabileceği de önceden hesaba katılmalıdır. Ayrıca tarihten kalan acı bir deneyim olarak ABD’nin daha önce Tahran Elçiliği’ndeki rehineleri kurtarma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması gerçeği de hafızalardadır. ABD’nin İran ile topyekun bir savaşa girmesi, tutarı açısından ABD’nin askeri sisteminde radikal değişiklikler yapmasını gerektirebileceği ve Amerika’da toplumsal çalkantılara yol açabileceği için en son çare olarak düşünülebilir. İran’da ayaklanma çıkararak yönetimi devirmesi ihtimali ise artık iyice sönmektedir. Dolayısıyla son bir ihtimal olarak ABD’nin, aralarındaki coğrafi engellere rağmen Türkiye ve Pakistan’ı İran aleyhine kışkırtabileceği bir ortam hazırlaması senaryosunun üstüne eğilmekte fayda vardır. Buna dayanarak yapılabilecek basit bir analizle Pakistan’daki son karışıklıklarda Rus parmağı aramak mümkün olup, Türkiye’nin ekonomik gidişatındaki aşırı borçlanma, aşırı dışa bağımlılık ve ülkedeki fakirleşmenin hız kazanması da "Türkiye’ye bir şeylere mi hazırlanıyor?" sorusunu akla getirmektedir. ABD’nin İran’a müdahalesine karşı olan Rusya’nın böyle bir duruma hazırlıklı olmak için Türkiye ile işbirliğini geliştirmek isteyeceğini söyleyebiliriz. RUSYA VE İRAN Yeltsin ve Putin sayesinde sistemini oturtmayı başaran Rusya, öncelikle kendi çevresindeki yakın güvenliğini sağlayabilecek hamleler yapmaktadır. Ancak Rusya’nın yakın güvenliği Amerika’nın Orta Asya’daki enerji kaynaklarının kontrolüne sahip olma isteğiyle doğrudan çatışmaktadır. ABD’nin İran’ın üzerine gitmesi, bu devlet ile hem yakın ilişkileri olan, hem de güvenliği bir ölçüde İran’ın jeopolitiğine bağlı olan Rusya’nın çıkarına değildir. Aslında ABD ile şu anda işbirliği içinde gözüken Türkiye ve Afganistan ile yalıtıldığını düşünürsek, Rusya’nın güneydeki tek çıkış yolu İran olarak göze çarpmaktadır. Dolayısıyla teknolojik yardım da dahil, İran ile bağlarını geliştirmeye devam eden Rusya’nın bölgedeki düşüncesi sadece ticari bağların gelişmesiyle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda ABD’nin bölgeye baskısının azaltılması yönünde seyretmektedir. Buna dayanarak Irak’tan sonra İran’a da TÜRKİYE’NİN KONUMU ABD’nin İran’ın nükleer silah geliştirme çabasına karşı son çare olarak bir askeri harekâta başvuracağı artık kaçınılmazdır. Şu ana kadar İran üzerine bu derece baskılı bir şekilde giderek harekâttan açıkça bahsetmişken zamanı geldiğinde geri adım atarsa, bu durum ABD’nin uluslararası siyasetteki kesin yenilgisi demek olur. Çünkü uluslararası siyasette güvenilirliğini zaten Irak Savaşı ile yitirmiş olan ABD ciddi bir şekilde kan kaybetmeye başlayarak her alanda evine çekilme eğilimine girer ve bu da Amerikan ekonomisi için tehdit oluşturacak boyutlara gelebilir. Dolayısıyla geleceğe yönelik "Yeni Amerikan Yüzyılı" rüyasının da sonu gelir. Bütün bu gelişmelere rağmen ABD’nin İran’a müdahale yapabilmesi de mevcut gücüne rağmen çok zor görünmektedir. İran’daki farklı bölgelere dağılmış olan nükleer tesislere yapılması düşünülen sınırlı hava harekatı, hava keşfi ve uydu ağırlıklı istihbaratın ne denli aldatıcı olabileceği 1991’deki Körfez Savaşı’nda kanıtlandığına göre hiç de kolay olmayacaktır. HUMINT’teki, yani insana dayalı istihbarat faaliyetindeki açık başarısızlıklar da hem 2001’deki "İkiz Kuleler" saldırısı, hem de Irak’a harekatın nedeni olan kimyasal ve biyolojik silahların bu ülkede bulunamaması ile belirginleşmiş, hatta bunlar CIA’de ciddi değişikliklere neden olmuştur. Farklı alanlara yapılacak sızmalarla topyekun başarı getirmesi beklenen bir özel harekat düşüncesi de İran’ın coğrafyasında oldukça zordur. Kaldı ki, bu tür durumlarda ABD genellikle özel harekat destekli hava harekatı uygulamaktadır. Ancak İran’ın stratejik derinliği ve çevresinin dağlarla RUSYA NASIL BAKAR? ABD’nin İran’da bir taktik nükleer silah kullanması ihtimali de Rusya’nın tepkisine bağlı olup, Rusya’nın komşu bir ülkede kendi çıkarları aleyhine girişilecek böyle bir saldırıya seyirci kalacağı beklendiği takdirde uluslararası güvenlik mekanizmalarının başarısızlığı 1930’lu yıllardan beri belki de ilk kez netleşecektir. Bölgesel etkinliğini tam sağlayamasa bile ABD’nin İran, Pakistan ve Türkiye ile birlikte olması, geniş kaynaklarıyla ve tarihten gelen bölgesel etkinliği sayesinde büyümekte olan Rusya’nın stratejik seviyede güneyden ikinci kez çevrelenmesi demektir ki, Sovyetler Birliği’nin tecrübelerinin en büyük mirasçısı olan bir ülkenin buna izin vermesi düşünülemez. Kısacası Rusya böyle bir harekâta izin vermez. Eğer verirse bu Rusya’nın ABD’nin Irak’ta başlayan yıpranma sürecinin İran’da tamamlanmasını istediği anlamına gelir ki, o zaman bundan ABD’nin gerilemesinden sonra Rusya’nın yeniden süper güç olarak dünyada öncelikli konumda olmaya çalışacağı sonucunu çıkartabiliriz. Esas olan o ki, her iki durumda da İran’a yönelik her Amerikan faaliyetinin Rusya tarafından esnek mukabeleye maruz bırakılacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bush Putin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle