02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bilinmektedir. 1921 Temmuzu sonlarında Buhara’ya kültür nerede olursa olsun Türkün malıdır… Her varan İsmail Suphi Bey’in vazifesi, Atatürk’ün Türkü de Türkiye’yi de alâkadar eder" diyerek de direktifleri istikametinde, Türkistan milli birliğinin Türkiye’nin dış Türklerle kültür varlıklarını idame kuruluşu için Türkistan Türkleri arasında çerçevesinde ilgilenmesinin gereğini vurgulamıştı. arabuluculuk yapmaktı. Yeryüzünde ne kadar çok Türk, ne kadar çok Türk Mustafa Kemal tarafından İsmail Suphi Bey’e ülkesi, ne kadar yaygın Türk Kültürü olursa, verilen talimat, Türkistan’da bir Türk Türkiye o nispette rahat eder ve İsmail Gaspıralı birliğinin oluşabilmesi için, Türkistan yalnızlıktan kurtulur diyerek büyük Türklerini bir araya getirecek Türk Birliği’nin gerekliliğine işaret örgütlenmeyi sağlamaktır. İsmail etmişti. Suphi Bey, Zeki Velidi Togan’ın Asya, Atatürk’ün iki temel başkanlığını yaptığı Türkistan noktada ilgi alanına giriyordu. Milli Birliği adlı örgütü daha Bunlardan biri, Asya’nın da genişleterek Milli İttihat Anayurt olması ve orasının; Fırkası’nı kurar. Fırkanın dili Türk, kültürü Türk, başına Zeki Velidi Togan uygarlığı Türk, tarihi Türk getirilir. Türkistan’da milli olan halkların diyarı birlik hareketi olması, diğeri de, etkinleşmeye başlar. Bir geleceğin dünyasının süre sonra Rusya’nın şekillenmesinde Asya’nın yoğun baskıları sonucu yükleneceği işlevlerdi. birliğin liderlerinden Zeki Atatürk’ün tarih ve strateji Velidi Bey, Osman Hoca bilinci, Anadolu’daki Türk ve Sadruddin Han varlığının korunmasının Türkistan’ı terk etmek Türkistan’la birlikteliğe zorunda kalırlar. Feyzullah bağlı olduğunu; Asya’daki Hoca, 6 Ekim 1920’de Türk varlığının, kültür ve kurulan Buhara Halk uygarlığının korunmasının da Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı Türkistan Türklüğünün ve Dışişleri Bakanıdır. Bizim Anadolu Türklüğü ile Milli Mücadelemize Lenin’in bütünleşmesinden geçtiğini gönderdiği söylenen para öngörüyordu. Bütün bu noktalardan yardımının kaynağı, işte bu hareket ederek de Büyük Türk Cumhuriyettir. Osman Hocaoğlu ve Birliği’nin mayasının ve yapı taşlarının Feyzullah Hoca’nın Lenin’le Orta Asya’da olduğunu da tespit etmiş ve yaptıkları görüşmelerde bir kurul eyleme geçmişti. Çünkü O bir eylem adamıydı. Galiyef kurulmasına karar verilir. Bu kurulda Feyzullah Hoca da yer TATÜRK’ÜN BÜYÜK ÜLKÜSÜ alır. Kurulun yaptığı Türkistan aşığı olduğu çeşitli yaklaşım ve değerlendirmeler sonunda düşüncelerinden anlaşılacak Atatürk’ün Ali Şir Nevai yardımın miktarı hayranlığı bilinir. Yine tarihi şahsiyetlerden Emir belirlenir. Bu miktar Timur’a hayran olduğunu dile getirmesi, onun 100.000.000 altın ruble Türkistanlılara olan sevgisinin bir başka tezahürüdür. olacaktır. Bu para Atatürk 1402’de Ankara’da Osmanlı Ordusunu Buhara Halk yenmesi sebebiyle genelde Osmanlı aydınlarının Cumhuriyeti soğuk durduğu Timur’u dünyanın en büyük komutanı tarafından temin olarak görmektedir. Bunla ilgili düşüncelerini de; edilerek, Türkiye’ye "Ben Timur zamanında olsaydım, onun yaptığını aktarılmak üzere yapabilir miydim? Onu söyleyemem. Fakat o benim Lenin’e teslim zamanımda olsaydı, belki daha çoğunu yapabilirdi" edilir. Lenin bu ve "Bence, dünyanın en büyük komutanı Timur’dur. paradan yaklaşık Hiçbir savaşını şansa bırakmamıştır. Her savaşına 15.000.000 altın senelerce önceden inceden inceye hazırlanmıştır" rubleyi Türkiye’ye diyerek dile getirmişti ve bu deyişlerden Atatürk’ün gönderir, gerisine el ünlü Türk komutanı çok iyi incelediği koyar. Buhara Halk anlaşılmaktadır. Cumhuriyeti, Milli Atatürk’ün Orta Asya ve buradaki Türklerle Mücadeleye yardım somut ilişkisi Kurtuluş Savaşı günlerinde başlamıştı. etmekle kalmaz Mustafa Türklerin yoğun olarak yaşadıkları bu ülkeye o Kemal’le diplomatik zaman güçlü ve kıymetli bir düşünür, edebiyatçı ve ilişkiler de kurar. Sakarya dışişleri mensubu Memduh Şevket Esendal büyükelçi zaferini kutlamak üzere 17 olarak gönderilmişti. (Büyük Oyundaki Türk: Enver Ocak 1921’de Buhara Halk Altaylı, İrfan Ülkü, İlgi Kültür Sanat, İstanbul, Ocak Cumhuriyetinden bir heyet 2008, S:26) Ankara’ya gelir ve Mustafa Kemal ile Esendal’ın yanı sıra çeşitli alanlarda uzman görüşür. Bu heyet, Mustafa Kemal’e zaferin danışmanlarla Ankara, Türkistan’da o günlerde hediyesi olarak üç adet kılıç ile Timur’a ait bir bugünkünden daha büyük bir aktördü. Kurtuluş Kuranı Kerim’i hediye eder. Mustafa Kemal heyetle Savaşı’nın ve sonrasının güçlüklerine rağmen yaptığı görüşmeden sonra meclis kürsüsünden bir Mustafa Kemal Orta Asya’ya ve büyük Türk konuşma yapar: Dünyası’na el atmaya kararlıydı. "Türkistanlı kardeşlerimiz Sakarya zaferi Temelde yüzü Batı’ya dönük gibi değerlendirilen münasebetiyle bize üç kılıç ve bir de Kuranı Kerim yüce Atatürk’ün yüzünün Doğu’ya, Türkistan göndermişler. Türk milleti adına kendilerine teşekkür coğrafyasına dönük olduğu böyle birçok hususla ederim. Bu mukaddes kitabı Türk milletine hediye ortaya çıkmaktadır. O, Cumhuriyet döneminde ediyorum. Bu üç kılıçtan birini ben aldım. İkincisini, oluşturduğu Balkan Paktı ve Sadabad Paktı gibi Batı Cephesi kumandanı olarak İsmet Paşaya verdim. kuruluşlarla, bir yandan ülkemizin güvenlik Üçüncüsünü de İzmir fatihine saklıyorum. Bu kılıç duvarlarını oluştururken, diğer yandan da bir Avrasya İzmir’e ilk giren kumandanın beline takılacaktır." açılımı yaratmak istiyordu. Bu bağlamda; görev ile Üçüncü kılıç, 9 Eylül sabahı saat 10.30’da İzmir’e Moskova’ya gönderdiği ilim heyetinden İsmail Suphi girerek, yaralarından kanlar sıza sıza Hükümet Bey‘in bir müddet sonra Türkistan’a da gönderildiği Konağına şerefli Türk bayrağını çeken İkinci Süvari C S TRATEJİ 17 Tümeni 4. Alayında Bölük Komutanı olan Yüzbaşı Şerafettin Bey’e verilmiştir. Atatürk, bu kılıçla birlikte Yüzbaşı Şerafettin Bey’e "İzmir" soyadını da vermiştir. Görüldüğü gibi, Atatürk Millî Mücadele’nin o ateşli günlerinde bile Türkistan Türklüğü ile bağlarını güçlü tutmuş, onlarla yakından ilgilenmiştir. (Prof. Dr. Hüseyin KARADAĞ arşivi::http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=465& kat=31) Atatürk çalışmaların gizli surette yürütülmesine dikkat etmiştir. Çünkü bu sıralarda Sovyetler Birliği hükümeti ile diplomatik ilişkiler iyi yolda gitmektedir. 18 Mart 1921 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti ve Sovyetler Birliği arasında imzalanan Moskova Antlaşmasıyla da, Sovyet Rusya, tespit edilmemiş bir süre için Türkiye’ye her yıl 10 milyon altın ruble vermeyi taahhüt etmiştir. Bu şartlar altında Atatürk, Dış Türkler konusunda ölçülü hareket etmek, onu şuurlu bir ülkü meselesi görmek ve şuurlu ülküyü müspet ilme, ilmi usullere dayandırılmış bir hedef ve gaye şeklinde tanıtmak istemiş ve olumlu yöntemlerle, bilhassa propagandaya önem vermenin gerekliliğini öne sürmüştür. Durum böyle olunca, Rusya mahkumu Türk ülkelerine bağımsızlıklarını kazanmaları yolunda tam anlamıyla kuvvetli bir destek sağlanamamıştır. Buna karşılık, Sovyetler Birliği’nden bir yolunu bularak kaçıp Türkiye’ye sığınan çok sayıda Rusya Türküne kucak açılmış, bu aydın sınıf, halklarının bağımsızlık davasını, Bolşevik hükümet aleyhine olmak kaydı şartıyla buradan yürütmüştür. Bu dönemde, Sovyet zulmünden dolayı Türkistan’dan kaçan gençler himaye altına alınıyor ve Türkiye’ye gönderiliyordu. Bunlar arasında Doğu Türkistan’dan kaçanlar da vardı. Bu gençlerin büyük bir kısmının askeri okullarımızda okutulup Silahlı Kuvvetlerimize katılmaları heyecan verici bir olaydı. Yine Bolşevik zulmünden kaçarak Türkiye’ye sığınan Rusya Türklerine büyük bir sevgi ile kucak açan Atatürk, birçoğu Sovyet Rusya hükümetince yasaklı siyasetçi olan bu aydınların, Türkiye’de ülkelerinin bağımsızlığı yolunda mücadele vermelerine imkân sağlamıştır. Bunlardan, Kazan Türklerinden Prof. Dr. Sadri Maksudi Arsal, Prof. Dr. Yusuf Akçura, Başkurt Türklerinden Prof. Dr. Zeki Velidi Togan, Prof. Dr. Abdülkadir İnan, Kırım’dan Cafer Seydahmet Kırımer ve Azeri Türklerinden Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu, Ahmet Ağaoğlu, Mehmet Emin Resulzade, Mirza Bala Mehmetzade ve daha pek çokları Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş kadroları içinde yer almıştır. Esendal’ın Türk Dünyasındaki çalışmalarının yalnız Afganistan ile sınırlı kalmaması ve Büyükelçi olarak bulunduğu Azerbaycan ve İran’da da benzeri çalışmaları gerçekleştirmiş olması Atatürk’ün vizyonunun eseriydi. Yine Esendal’ın Türk Dünyası ile ilişkilerinin Hindistan’a kadar uzandığı ve burada da faaliyetlerde bulunduğu bilinmektedir. Atatürk’ün Afganistan’a olan ilgisinin yoğunluğu büyük stratejik dehasının sonucudur. Çünkü nasıl İngilizler 19. yüzyıldan bu yana Afganistan’a ilgi duymuş Amerikalılar, 2001 yılında 11 Eylül’ü bahane ederek bu ülkeyi işgal etmişlerse Atatürk de bu ülkenin Türkistan’a uzanan kilit taşı olduğunu biliyordu. Hatta Kurtuluş Savaşı esnasında Atatürk’ün bazı subayları Afganistan’a göndermesi üzerine karşı çıkan Mareşal Fevzi Çakmak’a; "Biz Anadolu’da verdiğimiz İstiklal Savaşı’nın güvenliğini A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle