02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ilintili, aynı şekilde diğerleri de. Koalisyon ortaklarının üzerinde uzlaşma sağladığı beş ana ilkeden diğer üçü; Kosova’nın Sırbistan’ın ayrılmaz parçası olarak korunması, Avrupa entegrasyon sürecine devam edilmesi, Eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi (ICTY) ile işbirliğinin tamamlanması. Bunlar zaten yönetim kadrosunun temel anlaşmazlık konusunu oluşturuyordu. Kosova’nın muhtemel bağımsızlığı konusunda Kostunica çok daha güçlü ifadeler arıyordu ancak Tadiç’in seçim döneminden itibaren Kosova konusundaki ılımlı söylemlerini terk etmesi onun "Batı tarafından yönlendirilen lider" imajını düzeltmeye yetmedi. Tadiç her zaman Batı isterse Batılılaşmak için Kosova’dan vazgeçebilecek bir "ihanet" timsali olarak algılandı. Kaldı ki Tadiç, şartlı bir bağımsızlığa razı bir görünüm sergilerken Kostunica’nın Sırbistan Anayasasına atfen seçtiği ifadeler ise çok net: "Sırbistan’ın uluslararası tanınmış sınırları kesinlikle değiştirilemez ve Sırbistan bugünkünden daha küçük olamaz". Çeşitli zamanlarda AB üyeliği için Kosova üzerindeki egemenliklerinden vazgeçmeyeceklerini, toprak tavizlerinin üyelik için karşılanması gereken şartlara dâhil olmadığını ve bir ödün için Sırbistan’ın topraklarının yüzde 15’inden vazgeçmesinin mümkün olmadığını yineleyen Kostunica’nın mesajı yeterince açık. Bu sözler Avrupa ile bütünleşme süreci hakkındaki yaklaşım farkını da sergiliyor. Radikal milliyetçilerden farklı olarak Kostunica, AB ile bütünleşme sürecinin gerekliliğini yadsımıyorken bunun bedelleri konusunda Sırp Radikal Partisi’ne yakın bir tutum sergiliyor. Nitekim Tadiç Sırbistan’ın geleceğini sadece AB’de görürken Kostunica Kosova söz konusu olduğunda açık bir geri adım atıyor. Yeni hükümetin hassas noktasını Bosna’da katliama karışmaları nedeniyle yargı önüne çıkarılması istenen eski Sırp askerler oluşturuyor. Bunların ICTY’ye teslim edilmesini sağlayacak makamların iki parti arasında paylaşılması kararsızlığı ortaya koyuyor. teslim edilmesi DSS bakanlarının hükümetten ayrılmasına sebep olmuştu. Dolayısıyla koalisyona giden bu iki partinin kaçakların yakalanması ve dolayısıyla AB ile bütünleşme adına verilebilecek tavizler bakımından ciddi görüş ayrılığı bulunuyor. Sırp halkının dünya kamuoyunun savaş suçlusu olarak gördüğü isimleri birer milli kahraman olarak görme eğilimi de ana hedef olarak belirlenen bu ilkenin yürütülmesini güçleştirecek. Bundaki en büyük payın Lahey Adalet Divanı’ndan Sırbistan’ı Bosna’da işlenen soykırımlardan sorumlu tutmayan bir karar çıkmasını sağlayan Batı’ya ait olduğu belirlemesinin yapılması gerekir. Öldürmelerin "soykırım değil toprak genişletmek niyetiyle" yapıldığı belirlemesinin "Büyük Sırbistan" için çalışmış insanların Sırplarca daha da yüceltilmesine sebep olması şaşırtıcı olmamalı. Mahkeme, ortada Sırbistan’ın işlediği bir suç görmeyince Sırpların da kapılarının önünden geçen birisini aranan bir suçlu olarak görmesi imkânsız olacaktır. Kaçakların yakalanması ile görevli Sırp güvenlik ve istihbarat güçlerinin de farklı düşünmesi beklenemez. Nitekim Tadiç ve Kostunica’nın en ciddi pazarlık konusu da bununla ilgiliydi. C S TRATEJİ 5 uygulandı ve eşit yetkilerle donatılmış başkan ve başkan yardımcısının DS ve DSS tarafından atanacağı belirlendi. Tüm güvenlik ve istihbarat teşkilatlarının çalışmalarını koordine edecek olan Ulusal Güvenlik Konseyi’ne de Cumhurbaşkanı Tadiç başkanlık edecek. Bu dağılım, açık bir şekilde, NATO ile entegrasyonu sağlayacak reformların ordu üzerinde sürdürüleceğini ancak AB ile müzakerelerin yeniden başlatılmasının şartı olarak görülen savaş suçlularının iadesinin bir süre daha askıda kalacağını gösteriyor. Sırp halkını incitmeden AB müzakerelerinin devamını sağlayacak tek çözüm de herhalde kaçakların ölü bulunması / ele geçirilmesi olurdu. Yaklaşık 65 yaşında olan savaş suçlularının ise doğal ölüm yaşlarından uzak olduğu açık ancak endişelenmeleri için yeterli nedenlerinin bulunduğu su götürmez gerçek. KOSOVA’DAN SONRASI AB’den gelen Batı yanlısı ve demokratik bir hükümet kurulduğu yönündeki sözler geçerliliği olmayan varsayımlar gibi görünüyor. AB’nin derdinin Sırbistan’ın AB ile ortak değerleri paylaşması olmadığını kabul etsek bile Sırbistan’ın (da) Rusya’dan uzaklaştırılarak Batı’ya çapalanması konusunda da AB "yumuşak gücü"nün şimdilik yetersiz kaldığını belirlemek yerinde olacaktır. Lahey’in Srebrenitsa kararından sonra Eurovision birinciliği de Sırpların kendilerini daha çok Avrupalı hissetmelerini sağlayacaksa da Kosova’nın koparılması milliyetçi duyguları daha uzun süre diri tutacaktır. Avrupa kültürünün, siyasetinin, demokrasisinin cazibesi ve çekiciliği Sırbistan için Kosova’nın yok sayılmasını yetecek güçte değil henüz. Sırbistan’ın geleceğini olduğu gibi çiçeği burnunda koalisyon hükümetinin ömrünü belirleyen de aslında Kosova olacak. Kostunica açıkça Kosova’ya bağımsızlık tanınmasının "bölgeyi karıştıracağını" ve Kosova’nın "sadece zincirin bir parçası" olduğunu söylüyor. Kostunica’yı Radikal Parti’den ayıran tek noktayı Radikallerin silaha sarılma önerisini şiddetle kınaması oluşturduğuna göre Kostunica’nın bu tarz açıklamalarını yeni bir Miloseviç şiddetinin başlatılması olarak okumak mümkün değil. Kostunica Karadeniz’i işaret ederek Romanya, Moldova ve Gürcistan’ı uyarıyor görünse de BosnaHersek federasyonunun parçası olan Sırp Cumhuriyeti’ni derhal harekete geçirebilecek etkiye sahip olduğu yadsınamaz. Bu anlamda Kostunica’nın aslında tehdidini BosnaHersek üzerinden yaptığını düşünmek gerekiyor. Zaten Batı’nın da tek atımlık kurşun olamayacağını, Kosova’nın bağımsızlığının Balkanlar’daki dengeyi tamamen bozacağını hesaba katmadığını düşünmek mümkün değil. ‘ÇİFT ANAHTAR’ MODELİ Tadiç’in DS’si kapsamlı reformları gerçekleştirebilmek ve ICTY ile tam işbirliğinin önünü tıkayan engelleri ortadan kaldırmak için polis ve güvenlik teşkilatlarının kontrolünü istiyordu. Kostunica, Sırp Radikal Partisi kozunun da etkisiyle içişleri bakanlığını aldı fakat yerine savunma bakanlığını ve askeri istihbarat birimini bıraktı. Ordunun kontrolü DS’ye, polis teşkilatının kontrolü DSS’ye bırakılırken gizli polis teşkilatı başkanlığına da herhangi bir partiye üye olamayan bir ismin getirilmesi konusunda anlaşıldı. Devlet Güvenlik Teşkilatı’nın (BİA) idaresinin belirlenmesinde çift anahtar prensibi açık bir şekilde AB Mİ, SIRBİSTAN MI? AB ile İstikrar ve Ortaklık Anlaşması müzakerelerinin durdurulmasına sebep olan savaş suçlularının iadesi konusu da iki lider arasındaki anlaşmazlığın bir diğer nedeni. Bir önceki hükümet döneminde parlamento içerisinde kaybettiği çoğunluğu Sırp Radikal Partisi’nin desteğiyle dengeleyebilen Kostunica, ısrarla Sırbistan’da gizlendiği söylenen Ratko Mladiç’in yakalanarak yargılanmak üzere Eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi’ne (ICTY) iadesini "gerçekleştirememişti". Nitekim Tadiç her nasılsa tekrar koalisyon kurma konusunda anlaştığı Kostunica’yı daha düne kadar kaçakların iade edilmemesi konusunda açıkça suçluyordu. Aynı şekilde 2001’deki Cinciç Hükümeti döneminde de Slobodan Miloşeviç’in ICTY’ye Tadiç Kostunica
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle