02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Anadolu’da Son yıllarda halk, Ata’sını gömütünde yoğun olarak ziyaret ediyor... Türkler" (E Yayınları 1979) adlı kitabında "Anadolu’nun Türkler tarafından fethedilmesi ve Türkiye diye bir ülke haline gelmesi, Avrupalılara her zaman, kavranamayacak, kabul edilemeyecek, sindirilemeyecek bir durum olarak gözükmüştür" diyerek, gerek Avrupa'nın gerekse Amerika'nın başta Atatürk olmak üzere Türklere karşı neden 'hazımsız' olduğunu gayet net olarak açıklıyor. Avrupa Birliği Uyum Yasaları bahane edilerek devlet dairelerinde Atatürk resimlerinin duvarlardan indirilmesi, tarih kitaplarında bakalım... Atatürk'e neredeyse Cesar kadar bile yer Yıl 1976, UNESCO üyelerine "Atatürk'ün verilmemesi, ilkeleri ve inkılaplarının kırpılıp doğumunun yüzüncü yılında UNESCO'nun 152 budanması bu düşmanlığın ilk adımlarıdır. Avrupa ülkesi aynı anda kutlasın" önerisi ile gelir. Birden ve Amerika'nın gerek uyum yasaları, gerekse İsveç delegesi ayağa kalkar "Ne yani dünyada bu Kopenhag ve Masskrit Kriterleri ile sözüm ona kadar devlet adamı var hepsinin doğum gününü 'Türkiye'nin çağdaşlaması ve gelişmesi' için çözüm böyle kutlayacak mıyız?" diyerek kinayeli bir ve öneriler geliştirdiğini düşünenlere en anlamlı şekilde karşı çıkar. Rus delegesi bu sözleri duyar cevabı 6 Mart 1922 tarihinde yine Atatürk duymaz ayağa fırlar yumruğunu masaya vurur ve vermiştir: 152 ülkenin delegelerine şunları söyler: "Artık durumu düzeltmek, hayat bulmak, insan "Hatırlatmak isterimki ATATÜRK öyle dünyadaki olmak için, mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, herhangi bir lider değildir, bırakın onu bir yıl bütün işleri Avrupa'nın emellerine uygun yürütmek, anmayı her ülke her problemimizde çare olarak bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım aramalıyız". Sonra UNESCO tarihinde ilk defa zihniyetler ortaya çıktı. Oysa hangi istiklal vardır ki negatif ve çekimser oy olmadan 152 ülke şu metne ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla imza atar; yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. " Bugün Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne ve TATÜRK KİMDİR: Amerika'ya 'mecbur' ve 'mahkum' etmek isteyen " ATATÜRK ULULARARASI ANLAYIŞ, çevreler, Atatürk'ün şu günlerde sıkı sıkıya İŞBİRLİĞİ, BARIŞ YOLUNDA ÇABA sarılmamız gereken bu sözlerini bir 'siyaset dersi' GÖSTERMİŞ ÜSTÜN KİŞİ, OLAĞANÜSTÜ olarak anlamaktan ve uygulamaktan ziyade, inat DEVRİMLER GERÇEKLEŞTİRMİŞ BİR edercesine bir 'kuruntu' olarak algılamayı tercih İNKİLAPÇI, SÖMÜRGECİLİK VE ediyorlar. Ama bu inatlaşmadan bu ülke hiç bir YAYILMACILIĞA KARŞI SAVAŞAN İLK zaman fayda görmedi, görmüyor. ÖNDER, İNSAN HAKLARINA SAYGILI, Elbette ki Atatürk'ü putlaştırma niyetinde DÜNYA BARIŞININ ÖNCÜSÜ, BÜTÜN YAŞAMI değiliz. Ancak bütün dünya bu değerli asker ve BOYUNCA İNSANLAR ARASINDA RENK, DİL, devlet adamını takdir ederken, böylesine büyük bir DİN, IRK AYIRIMI GÖSTERMEYEN, EŞİ asker ve siyaset adamının kendi ülkesinde azınlıkta OLMAYAN DEVLET ADAMI, TÜRKİYE da olsa bazı gruplar tarafından hırpalanması CUMHURİYETİNİN KURUCUSU." düşündürücüdür, üzücüdür. İsveç delegesi imza atıldıktan sonra mikrofona Araştırmacı Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı, gelir ve "Ben ATATÜRK'ü inceledim bütün ‘İçimizden Biri Atatürk` isimli çalışmasında Yunan ülkelerden özür diliyor ilk imzayı ben atıyorum" Başkomutanı Trikopis’in, hiçbir zorlama ve baskı der. olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina’daki Yazımızın bu bölümüne Hilmi Yücebaş'ın Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk’ün resminin Atatürk’ün Hatıraları isimli eserinden 'hoş' bir alıntı önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu ile nokta koyalım: yazıyor. Ama biz denize döktüğümüz Yunan'ın Yıl 1938 10 Kasım, İstanbul Üniversitesi Hukuk Başkomutanı kadar olamadık. Bize tarihin en son Fakültesinde bir Alman Profesör, Atatürk’ün Türk Devleti'ni, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni öldüğünü duyunca şaşırmış, derse girip girmemeye miras bırakan bu büyük devlet adamına, onun karar verememiş. Rektöre müracaat eserlerine yeteri kadar, gerektiği gibi sahip ederek,"Efendim mütereddidim acaba ne yapsam?" çıkamadık. diye sormuş. Rektör "Sizde büyük bir adam ölünce Bakın kimler sahip çıkıyor Atatürk'ümüze... ne yapılıyorsa onu yapın"diye cevap verince Alman Gelin yakın tarihten bir ibret vesikasına birlikte C S TRATEJİ 5 Profesör kollarını iki yana sarkıtarak "Ama bizde bu kadar büyük bir adam olmadı ki" demiş. İşte bizim Atatürk'ümüz bu... İşte büyüklük bu... İşte itibar bu… BUGÜN... Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, 2007 yılının 10 Kasım'ında şöyle bir yerinden doğrulup Türkiye'nin manzarai umumiyyesine baktığında 'iyi şeyler' göremeyecek, bunu biliyoruz… Bıraktığı eserin tanınmayacak halde olması belki onu bin kere daha öldürecek... Bugün ülkeyi yönetenlerle arasındaki derin uçurumları, aydın görünümlü karanlık insanların düşüncelerine, devrimlerine saldırılarını gördüğünde kahrolacak belki de... Amerika'nın ve Avrupa'nın Türkiye'de istediği gibi at koşturmasına, ülkenin içinde bulunduğu 'müstemleke' tablosuna bakıp üzülecek... Gördüğü bu hazin tablo karşısında belki de gücünü toplayıp o tarihi sözleri bir kez daha sıralayacak: "Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir." Sonra da gözlerimizin içine baka baka,"Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!" diyerek tamamlayacak sözlerini... A BAKALIM BİZ NE YAPACAĞIZ? Bir sonraki doğum ve ölüm yıldönümlerinde bu ülkeyi devletiyle, milletiyle bölmek, parçalamak ve harcamak isteyenlerin oyununa gelip Mustafa Kemal’e kabrinde bile acılar yaşatmaya devam mı edeceğiz? Yoksa Türklük bilincini, onurunu, gururunu ve heyecanını millet olarak yaşamamızda en önemli role sahip olan bu büyük asker ve devlet adamına, millet olarak düşünceleriyle, ilkeleriyle, hedefleriyle, saygı ve sevgi ile sahip mi çıkacağız? Şimdi hepimizin ikinci şıkta buluşma zamanıdır…
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle