Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 Kaan Kutlu ATAÇ Türkiye ile imzaladığı belge, bölgeye yoğunlaşan ilgisini ortaya koyuyor… C S TRATEJİ şiddet sarmalının olumsuz sonuçlarından direkt etkilenme sürecindedir ve doğaldır ki, kendisini daha güvenli hissedebileceği ve milli çıkarlarını daha iyi şartlarda koruyacağına inandığı bir arayışı hedeflemektedir. ürkiye, Batı ile bütünleşmeye ne kadar önem atfetse de bu yöndeki çabaları ancak, kısmı eklenmelerle şekillenen parçalı ittifaklarla sonuçlanmaktadır. Örneğin Soğuk Savaş’ın Batı Avrupa ve Atlantik ötesi ilişkilerine Türkiye kısmen güvenlik boyutunda ilişkilendirilmiş, savaş yorgunu Avrupa’nın ekonomik, siyasal ve kültürel bütünleştirilmesi politikalarının kapsama alanı dışında bırakılmıştı. Bu durum, Avrupa Birliği’ne üyelik müzakerelerinin yürütüldüğü günümüzde de böyledir ve Türkiye ucu açık bir süreçle karşı karşıyadır. Bu bütünleşme macerasının eklemlenme noktası, tarihsel altyapının ortaya koyduğu üzere, Türkiye’nin jeostratejik açıdan kanat ülke olma konumunun kendisine sağladığı avantajlarla güvenlik boyutuyla kendine yer edinme mücadelesidir. Batı başkentlerinde resmi toplantıların dışında, Birlik kurumlarının koridorlarında veya bir akşam yemeğinin samimi sohbetinde Avrupalı muhataplarınızdan işiteceğiniz sözler bu yöndedir. Hatta NATO gibi Türkiye’nin Avrupa ile bütünleşme konusunda çok önem atfettiği bir örgütün karargahında dahi, bir marka olarak yalnızca silahlı kuvvetlerine atıfta bulunulduğunu, ihtiyaç hasıl olduğunda bu marka değerinin ön plana çıkartılacağını duyabilirsiniz. Aslında konu ile ilgili Türk çevreler de bu çıplak gerçeğin gayet tabi ki farkındadır; ama milletlerarası oyunların temeli de uzun soluklu bir ikna ve inandırma süreci olduğuna göre taraflar bu gibi bariz gerçekleri resmi ortamlarda pek açıklamak istemezler. Şüphesiz ki, ekonomik nedenlerin ön planda olduğu globalleşmenin özel şartları içerisinde, gelişen dinamik ve canlı bir piyasa, stratejik enerji alanlarına yakınlık gibi faktörler de Türkiye’nin Batı ile belirli noktalarda T İngiltere’nin Ortadoğu arayışı İNGİLTERE İLE ORTAKLIK Türkiye ile İngiltere arasında stratejik ortaklık Erdoğan’ın Londra ziyaretinde açıklandı. İmzalanan ve daha sonra yeniden düzenlenen belgede İngiliz diplomasisinin etkinliği göze çarpıyor. Belge Türkiye açısından ‘hakimmahkum’ çerçevesinde ve pek de olumlu değil. eklemlenmesinde önemlidir ancak; burada belirleyici olan Türkiye’nin öneminin şartlara bağlı değişkenlik göstermesidir. Başka bir anlatımla, "dalgaların tepesinde" yer almak ve dolayısıyla kendisine önem atfedilmesi Türkiye coğrafyasının kaderidir. Bu anlamda Türkiye’nin toplam gücü, kendisi dışında gelişen ve büyük ölçüde, güvenlik boyutuna endekslenmiş parametrelere karşı geliştireceği akılcı politikalara bağlıdır. Çünkü Türkiye, komşu coğrafyasının süregelen Bu arayışlar çerçevesinde Başbakan Erdoğan’ın 23 Ekim 2007’de Downing Street 10 Numara’da İngiltere Başbakanı Brown ile açıkladıkları "Birleşik KrallıkTürkiye Stratejik Ortaklık 2007/8" belgesi özel bir önemi hak etmektedir. Söz konusu belgenin resmi tam metnini İngiliz resmi internet sitesinde bulmak mümkün. Ancak bu konuda Türk Dışişleri ve Başbakanlığın internet sitelerinde bırakın resmi bir metni, konu ile ilgili bir haberduyuru dahi, yazının kaleme alındığı an itibariyle, yer almamaktadır. Dolayısıyla on bir sayfalık İngilizce belgeyi İngiliz resmi sitelerinden okumak gereklidir. Bu durumu, "stratejik ortaklık" anlayışına Türkiye’nin verdiği önemi göstermesi bakımından dikkate değer bulmaktayız. Hemen belirtelim, bu yazıda söz konusu stratejik ortaklık yukarıda ifade edilen durumsal şartların ortaya koyduğu sıcak gelişmelerin bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. Çünkü, belge Türkiye’nin İngiltere nezdindeki stratejik çıkarlarının ortaya konabilmesi değil ve fakat geniş anlamı ile muhatabının Türkiye üzerinden sağlamayı ümit ettiği çıkarlarının belirtilmesi ve hayata geçirilmesiyle ilgilidir. STRATEJİK ORTAKLIK BELGESİ Kamuoyuna açıklandığı kadarı ile "Birleşik KrallıkTürkiye Stratejik Ortaklık 2007/8" belgesi on ana konu üzerinde iki ülkenin ortak hareket tarzını belirlemektedir. Buna göre, 1.Türkiye’nin AB’ye katılım süreci, 2. Kıbrıs Türklerinin izolasyonuna son verilmesi, 3. Daha derin bir savunma ilişkisi, 4.Küresel güvenlik, 5.Bölgesel güvenliğin artırılması, 6.İklim değişikliği ve enerji güvenliği, 7.Karşılıklı ticaret ve yatırımın artırılması, 8.eğitim, kültür ve bilim, 9.Sağlık ve 10. Tarım. Bu alanlarda ortaklığa gidilmesi öngörülmektedir. Her bir başlığın kendi içerisinde önemli olduğu gerçeğini akılda tutarak, yukarıda vurgusu yapılan ve uluslararası dengelerin günümüzde hızla gelişen doğası içerisinde ortaya çıkan ve ister istemez Türkiye’yi "dalgaların tepesi"ne taşıyan gelişmelerden önemli olduğunu düşündüğümüz gelişmelere yakından bakalım: AB, güvenlik ve enerji konuları. Buna göre İngiltere AB konusunda, Türkiye'nin katılım görüşmelerindeki ivmeyi desteklemek ve korumak; katılım müzakerelerine ilişkin Erdoğan ve Brown...