02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 Melek KIRMACI TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası [email protected] Rapor, Türkiye açısından ‘ilerlememeyi’ ortaya koyuyor… C S TRATEJİ zedelendiğinin farkında. Bu nedenle Olli Rehn, tıpkı Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Hristiyan Demokrat Ria OomenRuijten gibi, sert bir dille kaleme alınan İlerleme Raporu’nun Türkiye’yi AB’den daha da uzaklaştırmasından endişe ediyor. Rehn’in deyişiyle Komisyon, "Ormanda bağıran ancak sesini yalnızca yine kendisinin duyduğu" bir duruma düşmek istemiyor. Aynı zamanda AB’deki Türkiye karşıtlarının ekmeğine yağ sürmek de istemiyor. Çünkü Komisyon, Anayasa’nın yerini alacak Reform Sözleşmesi’nin önümüzdeki Aralık ayında yapılacak Liderler Zirvesi’nde üye ülkeler tarafından imzalanarak üye ülkelerin parlamentoları ya da referanduma gidilmesi yoluyla sorunsuz bir şekilde onaylanmasını böylelikle Reform Anlaşması’nın 2009 yılındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce yürürlüğe girmesini istiyor. Başka bir ifadeyle Komisyon’un, Reform Anlaşması’nın onaylanma sürecine zarar verebilecek bir Türkiye tartışmasına tahammülü yok. Hatırlanacağı gibi yaklaşık iki yılda hazırlanan AB Anayasası’nın Fransa’da ve Hollanda’da yapılan referandumlarda "Anayasa’ya Hayır" kampanyasını yürütenler Anayasa’ya evet demenin Türkiye’nin AB üyeliğine evet demek anlamına geleceğini söyleyerek kamuoyunu büyük ölçüde etkileyerek referandumlardan çıkan sonuca etki etmeyi başarmışlardı. Komisyon, böylesi bir durumun bir daha yaşanmasına fırsat verebilecek bir ortamın yaratılmasından özellikle kaçınıyor bu defa. AB’deki Türkiye karşıtlarının elini güçlendirmemek kadar AB’nin Türkiye tartışmasına saplanıp kalmasını engellemek düşüncesiyle Komisyon, bu yılki İlerleme Raporu’nu daha yumuşak bir üslupla kaleme almış görünüyor. Ayrıca, Komisyon, AKP iktidarını bugüne dek göreve gelmiş hükümetler içinde en AB’ci hükümet olarak gördüğünden Türkiye’nin oldukça uzun sürecek AB serüveninde AKP’yi yıpratmak istemiyor. Yanlış anlaşılmasın, Komisyon, AB ile üyelik müzakereleri yürüten Türkiye’nin hayata geçirme sözü verdiği ancak sözünü tutmadığı reformları görmezlikten geliyor değil. Aksine Komisyon, Türkiye’nin bir yıl boyunca neleri yaptığından ziyade neleri yapmadığını açık bir dille belirtiyor. İfade ve basın özgürlüğünden yeni anayasa çalışmalarına, Türkiye’nin terörle mücadele kapsamında Irak’ın kuzeyine sınır ötesi operasyon ihtimalinin Irak’ın toprak bütünlüğüne olası etkilerinden ordunun siyasetteki rolüne, Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulunması talebinden Ermeni sorunu konusunda Türkiye ve Ermenistan arasında diyalog kurulmasına kadar pek çok şey açıkça dile getiriliyor İlerleme Raporu’nda. Başka bir deyişle AB’nin Türkiye’den yerine getirmesini istediklerinde herhangi bir değişiklik yok. Bu satırlar kaleme alındığı sırada İlerleme Raporu henüz Komisyon tarafından açıklanmamış olduğundan bu yazı raporun yayımlanmasına sayılı günler kala AB’den Türkiye’nin nasıl göründüğünün resmini çizmeyi amaçlıyor. Geçen yıl AB Komisyonu’nun Türkiye’nin Gümrük Birliği Ek Protokolü’nden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesi ile Türkiye ile müzakerelerin kısmen askıya alınması yönünde tavsiye kararı almasının ardından yaşadığımız gergin günler geride kalmış görünüyor ancak o günden bugüne herhangi bir şey değişmiş değil. Yani sorun aynı sorun, geçen yıl nerede bıraktık ise halen orada duruyor. Müzakere sürecine bakacak olursak Sarkozy, Akil Adamlar Komitesi kurulana dek "eğitim ve kültür" faslının yanı sıra "tüketicinin korunması" ve "Avrupa üzerinden ağ ulaşımı" fasıllarının açılmasını bloke ediyor. Oysa Türkiye’nin sıra arkadaşı AB’ye aday ülkeler sınıfının gözdesi Hırvatistan, Birliğin 28. üyesi olarak AB’ye gireceği güne gün sayıyor şimdiden. ice zamandan sonra Türkiye’de Avrupa Birliği’nin adı yeniden ağza alınıyor. AB Komisyonu, Türkiye’ye ilişkin yıllık ilerleme raporunu yayımlamaya hazırlanıyor bu satırlar yazılırken. Avrupa Birliği’nin işinin ehli öğretmeni AB Komisyonu, haylaz öğrenci Türkiye’nin yanı sıra AB’ye aday ülkeler sınıfının gözdesi Hırvatistan ile derslerinde pek de başarılı olmayan ancak öğrenmeye hevesli Makedonya’ya yıllık karnelerini dağıtacak. Türkiye’nin karnesinde geçen yılın aksine sürpriz yok... Baştan aşağı kırıklarla dolu bir karne. Yine de öğrencinin kötü bir yıl geçirdiği göz önünde bulundurularak hazırlanmış bir karne... Okulundan, AB’den, uzaklaşmasından endişe duyan Komisyon, ev ödevlerini yerine getirmeyen öğrencisini eksikleri konusunda yumuşak bir üslupla uyarmayı tercih etmiş görünüyor. Çünkü Türkiye’nin mezuniyetine, AB üyeliğine, daha çok var. Yayımlanması planlanan 6 Kasım tarihinden önce basına sızan Türkiye’ye ilişkin İlerleme Raporu, daha önceki yılların aksine, fazla ilgi uyandırmadı. Önce sivil anayasa sonra da Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine yönelik olası sınır ötesi operasyon tartışmaları, TürkiyeAB ilişkilerinde nerede olduğumuza ilişkin tartışmayı büyük ölçüde engellemiş görünüyor. AB ile ilgili tartışmaların adeta bıçak gibi kesildiği ancak 22 Temmuz seçimlerinden sonra iktidarın yeni(den) sahibinin AB hedefinden sapmadığını aksine Türkiye’nin AB’ye üyelik yolunda kendisinden beklenenleri gerçekleştirmede kararlı olduğuna ilişkin açıklamaları ile Türkiye’nin gündeminde yeniden üst sıraya yerleşen TürkiyeAB ilişkilerinde görünen o ki unutulanlar dışında yeni bir şey yok. Genişlemeden sorumlu AB Komiseri Olli Rehn’in çok sevdiği futbol terimleriyle bugün gelinen noktayı yorumlayacak olursak TürkiyeAB maçında devre arası sona erdi ancak ikinci yarıda Türkiye tarafı maça konsantre olamadığından maç oldukça düşük seyirde devam ediyor. Ancak AB tarafında Fransa başta olmak üzere Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan ülkelerin işbaşında olduğunu akıldan çıkmamalı. N AB’nin ‘tadı kaçtı’ AB’nin Türkiye hakkındaki ilerleme raporu, bir önceki ile aynı noktada bulunuyor. Bu anlamda ‘ilerlememe’ özelliği taşıyor. Türkiye’nin ve AB’nin öncelikleri son bir yılda dramatik şekilde değişti. Türkiye Irak konusu dururken AB’ye; AB de, anayasa sorunu dururken Türkiye’ye pek odaklanamıyor. ‘İLERLEYEN’ HİÇ BİR ŞEY YOK Komisyonun 6 Kasım’da açıklamayı planladığı İlerleme Raporu’nun hemen öncesinde Türkiye’de tartışılan ne AKP iktidarının AB’ye üyelik sürecinde Türkiye’nin gerçekleştireceği reformlar ne de Avrupa Birliği’nin Türkiye’den gerçekleştirmesini istediği reformlar konusunda Türkiye’nin hiçbir adım at(a)madığı oldu. Ortada ne ev ödevlerini son dakikada yerine getirmek için sabaha kadar çalışan bir Meclis var ne de ev ödevlerini yerine getirmediği için Türkiye’ye aday ülke olmaktan kaynaklanan yükümlülüklerini sert bir biçimde hatırlatan bir AB var. İlerleme Raporu’nun aslında İlerlememe Raporu olduğunu hatırlatmaya bilmem gerek var mı? Bu yüzden bu yılki İlerleme Raporu’nda Türkiye için hiçbir sürpriz olmamasına şaşırmamak gerek. Şaşırtıcı olan tek şey AB’nin elinde fazlasıyla gerekçe bulundurmasına rağmen raporun Türkiye’ye yönelik sert nitelikte bir üslup yerine daha yumuşak bir üslup ile kaleme alınmış olması. Olli Rehn, Türkiye’nin AB’ye üyeliğini en çok destekleyen kurumların başında gelen Komisyon’un, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan birliğe üye devletler nedeniyle, itibar kaybetmesinden oldukça rahatsız. Çünkü Fransa’nın geçmişte de Avusturya’nın yaptığı gibi Türkiye’nin AB üyeliğine inatla karşı koyan ülkelerin izledikleri uzlaşmaz politika nedeniyle Komisyon’un "güvenilir kurum" imajının bir hayli Rehn
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle