02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası [email protected] Arafat’ı anarken… C S TRATEJİ 21 nereye gidecekti? Neredeyse bir Arafat biyografisi olan Filistin Davası, Arafat’tan sonra nasıl şekillenecekti? El Fetih’in, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün, Filistin Özerk Yönetimi’nin yeni lideri kim olacaktı? Peki ya Arafat’ı genç nesil ile karşı karşıya getiren, Arafat Efsanesi’ne en büyük darbeyi vuran "barış süreci"? İşte 2004 yılının gri bir Kasım gününde bu sorular ve daha onlarca türevi yankılanmıştı işgalin o aşılmaz gibi duran duvarları arasında…" Bu soruların cevaplarını "şimdi" vermek sofistike kehanetlerde bulunmaktan ileri gitmeyecektir" denilmişti bundan yine tam 3 yıl önce, Arafat bu dünyadan göçüp gittiğinde… "Fakat kesin olan şu ki, sonsuza ıraksayabilecek bu sorular zinciri, Arafat sonrasının ne kadar çetin bir süreç olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor da artıyor bile" diye de eklenmişti… Aradan geçen zamana karşın bu sorulardan birçoğuna halen bir cevap bulabilmiş değil Filistin. Başka bir deyişle Arafat’ın ardından tam 12 mevsim geçti ama Filistin’de bağımsızlığın baharı halen gelmedi… Bırakın bağımsızlığı, bırakın baharı Filistin’in elindeki yegane gücü "ulusal birliği" bile paramparça oluverdi. Bir yanda El Fetih, bir yanda Hamas… Bir yanda Batı Şeria bir yanda Gazze Şeridi… Filistin Davası ak bir vuslat beklerken karalara çalınmış kapkara bir vukuatla karşı karşıya kaldı… Filistin, güçlü, bağımsız, birlik içerisinde bir "devlet" hayali kurarken ansızın kardeş kanı ile yazılan bir kâbusu bizzat yaşamaya başladı. Yani Filistin, Filistin olmaktan çıkmaya başladı… İşte tam bu noktada, yaşarken özellikle son dönemlerinde şiddetli bir şekilde eleştirilmeye başlanan Arafat kendisine ve siyasi kimliğine yöneltilen tüm eleştiriler bir kenara bırakılarak "efsanevi karizması" ile yeniden gündeme geldi. Öyle ki giderek bir iç karmaşaya ve hatta bir iç savaşa sürüklenen Filistin’de yürekler Arafat’tan izler bulmaya, kalan izleri yeniden ortaya çıkarmaya başka bir deyişle Arafat’ın Filistin’i Filistin yapan o karizmatik enerjisine yeniden kavuşmaya dua eder oldu… Bugün, Filistin’in yeniden "Filistin" olması mucizelere kalmış görünürken Filistin’in asıl ihtiyacının kirlenmemiş, halkı birleştirmeye, iktidar hırsının alev alev yanan ateşini söndürüp, bağımsızlık meşalesini yeniden yakmaya muktedir bir lider bir önder olduğu apaçık ortada. Bir yanda yolsuzluk bataklığına boğazına kadar batmış, iktidar uğruna ülkeyi bölmeyi bile göze almış bir El Fetih; bir yanda ise şiddeti bırakmamakta ısrar eden, siyasi acemiliği bir türlü üzerinden atamayan ve bir türlü üzerindeki "Batı" baskısından kurtulamayan, kurtulmak için de aslında pek de bir çaba sarf etmeyen ve sonuçta halkın kendisine verdiği "iktidar" görevini eline yüzüne bulaştıran bir Hamas… Ve bu iki zıt kutup arasına sıkıştırılan, bu iki "olmaz" arasında seçim yapmaya zorlanan Filistin halkı… HamasİsrailEl Fetih üçgeninin ördüğü dikenli tellerin arasına sıkıştırılan Filistin, bu işgalden de beter tel örgülerden ne vakit kurtulur hatta kurtulabilir mi bilinmez ama birliğini arayan Filistin’in yeniden "ulusal bilinç" oluşmadan eski Filistin olması çok ama çok zor görünüyor… Arafat mı? Şimdi Her nerdeyse, bıraktığı Filistin mirasının gün be gün yok olduğunu yaşlı gözlerle ve çaresizce seyrediyor olmalı… Dipnot: 1 H. Miray Vurmay, "Yeniden Tanımlanma Sürecinde Filistin", Cumhuriyet Strateji, 15. Kasım.2004, Yıl:1, Sayı:20, Sf. 4 "S uya yazı yazmak gibidir Arafat’ı yazmak. Hele bir de Arafat sonrasını yazmak… Arafat’lı zamanlarda cevapları bulunamamış sayısız soru ve sorun varken Filistin’de, şimdi de bilinmezliklerin sayısı hızla artan Arafat sonrasını tartışmak tam anlamıyla suya "destan" yazmak." diye yazmıştık Cumhuriyet Strateji’nin sayfalarına, bundan tam 3 yıl önce…(1) Öyle ya dile kolay tam 3 yıl oldu Yaser Arafat, namı diğer Ebu Ammar hayata veda edeli. Arafat, hayata veda edip giderken ardında yarım yüzyıllık bir Bağımsız Filistin Rüyası bırakmıştı. Sadece Arafat’ın değil tüm Filistin’in düşlerini süsleyen bu rüya Arafat ve arkadaşları ile birlikte sadece bir rüya olmaktan çıkıp bir mücadele, bir dava haline gelmişti. Ancak Filistin yönetiminde fazlasıyla kişisel bir tutum takındığı gerekçesiyle özellikle son dönemlerinde sık sık eleştirilen Arafat’ın yıllarca sürdürdüğü bağımsız Filistin devletini kurma mücadelesiyle kazandığı destek, yetkilerini paylaşmayı reddetmesiyle son yıllarda büyük oranda azalmıştı. Özellikle Oslo Barış Sürecinin başarısızlığa uğramasının ardından, Filistinliler Arafat'ın katı yönetimine karşı çıkmaya başlamıştı. "Arafat da diğer Arap liderlerine benziyor. Arap liderlerin hepsi demokrasiye inandıklarını söylerler ama kendileri demokratik değildir. Hepsi küçük birer Arafatlaşmıştı. Hem olumlu hem de olumsuz diktatördür. İşte Arafat da onlardan biri…" diyerek algılamalara açık olan bu ifadeden de anlaşılacağı Arafat’a yöneltilen eleştirileri özetleyen El Kuds El üzere Filistin’i tek adam stratejisi ile kişiselleştiren ve Arabi Gazetesi editörü Abdülbari Atvan gibi birçok aynı zamanda varını yoğunu bağımsızlık davasına Arap yazar özelikle de barış görüşmelerinden sonra adayarak "Filistin’i Filistin yapan" Arafat’ın ardından Arafat’a karşı deyim yerindeyse "bayrak açmıştı". akla gelen ilk soru hiç kuşkusuz "şimdi ne olacak"? Ancak İsrail'in, Arafat'ı devre dışı bırakma girişimleri olmuştu. Filistin Sorunu, Davası Arafat’ın ardından ve Ariel Şaron hükümetinin Arafat’ı Ramallah’taki karargâhı Mukata’ya hapsetmesi, Filistin’in Arafat’ı yeniden "gerilla günlerine" götürmüş sembolleşen lideri ve mum ışığında, bomba sesleri, mermi Arafat... kovanları arasında verdiği röportajlarda İsrail’e ve ülke içindeki rakiplerine karşı meydan okuyan tavrı Filistinli liderin kaybettiği desteği hayatının son yıllarında yeniden kazanmasını sağlamıştı. Bunun yanı sıra "tek adam olma" tutkusu eleştirilse de, Arafat, Filistin sorununu dünya gündemine taşımayı başarmış karizmatik bir siyasi kişilik ve ayrıca Arap dünyasındaki az sayıda halk önderinden biri olması nedeniyle ne kadar eleştirilse de kendisine duyulan saygı bir o kadar büyüktü. Hatta öyle ki Arafat’ı son derece sert ifadelerle eleştirenler, Arafat ile iktidar mücadelesine girişenler hatta Arafat’ı devirmeye çalışanlar bile Filistin’de her şeye rağmen bir efsane haline gelen "Arafat Efsanesi" karşısında saygı duruşunda bulunuyorlardı. Çünkü biliyorlardı ki Arafat demek artık Filistin demekti… Her ne olursa olsun Arafat ismi Filistin toplumunun birleştirici harcıydı, eleştirilse hatta zaman zaman yerden yere vurulsa da Arafat Filistin’in dokunulmazıydı… Filistin ‘birliğini’ arıyor Filistin’de adı ‘Ebu Ammarkurucu’ olarak anılan Yaser Arafat’ın ölümünün üzerinden üç yıl geçti. Arafat sonrası geleceği merak edilen Filistin şu anda ikiye bölünmüş durumda. Bir yanda El Fetih, diğer yanda Hamas. Filistin’de bir kesim, sağlığında eleştirdiği Arafat’ı yeniden arıyor. FİLİSTİN, FİLİSTİN OLMAKTAN ÇIKTI... Takvim yaprakları 11 Kasım 2005’i gösterdiğinde Filistin, dokunulmazını, Ebu Ammar’ını sonsuza dek yitirmiş efsane "Arafat" hayata gözlerini yummuştu. Yetmiş beş yıllık yaşamının neredeyse her anını Filistin’le yaşayan Arafat’ın hayatı Filistinleşirken, Filistin de bir yandan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle