02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Yrd. Doç. Dr. Kenan GÖÇER Beykent Üniversitesi [email protected] Ortadoğu denkleminin yeni aşamaları belirginleşmeye başladı C S TRATEJİ 3 İsrail savaşı Lübnan’ın derinliklerine taşıdıkça kaybettiğini anlamış ve hiç bir sonuç elde edemeden geri çekildi. 3 Haziran 2006’ya kadar İran karşısında soğuk savaşı anımsatan ABDAB ittifakı bozuldu. 4 Çin ve Rusya, İran ile olan ekonomik ilişkilerini güvenlik konseyindeki görüşmelerde daha fazla kendi lehine kullanma alanı buldular. 5 Son bir yıldır Lübnan’dan çekilen Suriye yeniden ülkede itibar kazanmaya başladı. Eski başbakan Hariri suikastından sonra Lübnan’da Suriye karşıtları ve taraftarları olarak toplum ikiye bölünmüştü. İki cephe arasında önceki iç savaşı anımsatacak şekilde etnik ve mezhepsel kutuplaşma beklenirken, tam tersine birlik görüntüsü ortaya çıktı. 7Lübnan’da Suriye ve Hizbullah karşıtı cephe İsrail saldırısı ile zayıfladı. 8Hizbullah’ın İsrail karşısında yenilmeyerek elde ettiği başarı, Suriye ve İran’ın bu gibi örgütleri ileri aşamada kararlılıkla desteklemesine yol açabilir. İ ran’ın dünya gündemini bir ay boyunca meşgul ederek Lübnan’daki Hizbullah’ı İsrail ile istediğinde çatışmaya sokup, kendi üzerindeki nükleer baskıyı önce gündemden düşürüp ardından kayda değer oranda bertaraf etmesi stratejik derinliğini Doğu Akdeniz’e taşıdığının kanıtı sayılır. ABD’NİN BAŞARISIZLIĞININ NEDENLERİ ABD’nin, Oradoğu’daki başarısızlığında son 50 yıllık geçmişe dayanan stratejik hataların payı bulunuyor. ABD’nin İran’da Musaddık’a karşı soğuk savaş koşullarında Şah’ı desteklemesi, anti emperyalist söyleme sahip Humeyni’nin solcuların bile desteğini alıp, (şimdiki hizbullah lideri Nasrallah gibi), ülkeyi 1979 yılındaki İslami devrim yaparak ülkeyi tamamen Amerika’nın kontrolünden çıkardı. ABD İran’daki İslami rejimi yıkmak için 1980’lerde Saddam’ı önce destekleyip ardından Birinci ve İkinci Körfez Savaşları ile zayıflatıp devirmesiyle oluşan boşluğu İran’ın doldurması ise Irak’ın da ABD kontrolünden çıkmasına yol açıyor. İran’ın doğusunda yine Sünni Taliban’ı devirip yerine Şiilerin de egemen olduğu aşiretlerin geçmesi İran’a kendi başına yapamayacağı bir avantaj daha sağlamış durumda. Batıda ise Suriye’yi hemen her savaşta kolayca yenen İsrail, artık İran faktörünü dikkate alacaktır. Lübnan’da Hizbullah sayesinde güçlenen Şiiler İran’ın askeri ve ekonomik desteğini alıyorlar. Sonuç olarak İsrail’in Afganistan, İran, Irak, Suriye ve Lübnan tarafından Şii hilali ile çevrilmesi Tahran yönetimini; Afganistan, Irak ve Lübnan savaşlarına karşın daha güvenli hale getirmemiş durumda. ABD işgal ediyor, İran kazanıyor ABD’nin, Ortadoğu’da etkinliğini artırmak amacıyla giriştiği harekatlar, yan etkileri nedeniyle iyiden iyiye sorun yaratmaya başladı. Gelinen aşamada küresel denklem şöyle oluştu: Çin üretiyor, ABD tüketiyor, ABD işgal ediyor, İran kazanıyor, AB ise seyrediyor. Ahmedinecad ABD İRAN’A VE ÇİN’E KARŞI ÇARESİZ İRAN’IN STRATEJİK HEDEFLERİ Irak’ın zamanla İran’ın kontrolüne geçmesine karşın hala ABD işgali altında olması İran’ı tedirgin ediyor. Güneyde İran Basra Körfezi ve denizden çevrelenmiş durumda. Doğuda yine Afganistan, ABD işgali altındadır. Kuzeyde ise ABD ile iyi ilişkiler kuran Azerbaycan’ın bulunması, İran’da ABD tarafından kuşatılmışlık olarak algılanıyor. Kuşatmayı kırmaya yönelik İran’ın stratejik hedefleri kısaca şöyle özetlenebilir. 1Nükleer güç elde ederek ABD’ye karşı rejimini teminat altına almak, 2 Enerji kaynaklarının güvenliğini sağlayarak satışını gerçekleştirmek, 3 Stratejik derinliğini Şii nüfuzunu kullanarak kendi sınırlarının ötesine doğuda Afganistan ve Pakistan’a, batıda Akdeniz’e, kuzeyde ise Türk devletlerine kadar genişletmek. İSRAİLHİZBULLAH SAVAŞI İran, İsrail ile Lübnan arasında Hizbullah üzerinden yapılan savaşta ABD aleyhine siyasal kazanımlar elde etti. Kazanımları ve savaşın siyasal sonuçlarını kısaca şöyle özetleyebiliriz: 1 Hizbullah’ı Şii olduğu için desteklemeyen Sünni Araplardan Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır yönetimlerinin çekimser tavrı kendi kamuoyları karşısında küçük düşmesine neden oldu. 2 İran ve Hizbullah gibi Şii örgütlerin Türkiye dahil Sünni halklar içinde bile itibarı arttı. ABD’nin İran’a karşı askeri, ekonomik ve diplomatik yolla nükleer girişimini engelleme aracı bulunuyor. Askeri seçenek Irak, Filistin ve Lübnan’daki gelişmelerden sonra çok zorlaştı. Ekonomik abluka ise petrol fiyatlarını dünya ekonomisini içinden çıkılmaz hale getirebilir. Petrol fiyatları Irak savaşı sırasında olduğu gibi 20 dolar civarında olsaydı, İran’a yönelik askeri müdahale şansı daha fazla olurdu. Petrolün 80 dolar civarında olması müdahale sonrasında daha fazla artacağı da dikkate alındığında ABD’den çok, Rusya Latin Amerika, ve Ortadoğu’daki ABD karşıtlarının işine gelecektir. Yine de petrolü kapsamayan bir ekonomik ambargo gündeme gelebilir. Diplomatik seçenek ise askeri ve ekonomik seçenek olmayınca İran’a zaman kazandırmaktan öteye gitmeyecektir. Ancak, İsrail dünya ekonomisinin geleceğini dikkate almadan İran’daki gelişmelerin nükleer silah üretimine yönelmesi nedeniyle, kendi stratejik derinliğinin sıkışıklığını biliyor. Bu nedenle İran’a askeri operasyon düzenleyebileceği gibi, ABD’nin de hava operasyonuna yönelik müdahalesi hep gündemde olacak. ABD’nin Ortadoğu fiyaskosu hemen her başkanın ağzından düşmeyen demokrasi söyleminin içinin boşalmasına neden oldu. Mısır, Ürdün, Suriye ve Suudi Arabistan’da seçimler yapılırsa radikal İslamcıların iktidara geleceği görülüyor. Bu yüzden ABD’nin Ortadoğu’daki başarısızlığı Büyük Ortadoğu Projesinin mimarlarından neoconların itibarını da zedeliyor. ABD bütçesi Ortadoğu’daki harcamalar nedeniyle büyük boyutlarda açık veriyor ve Çin lehine ticari açık sorunu ortaya yakıcı bir şekilde çıkıyor. ABD’deki cari açık, şimdilik ticaret fazlası veren Çin ve Japonya tarafından devlet tahvili alınarak finanse ediliyor. Çin, parasını yeniden kendisine ihracata dayalı talep olarak geldiği için düşük faize karşın ABD’nin Ortadoğu’daki maceralarını finanse ederek rezervlerini trilyon dolarlara çıkardı. ABD bütçe açıklarını kapamak için vergi oranlarını ciddi oranlarda arttırıp ekonomiyi soğutarak büyümesini yavaşlatırsa, Çin ticaret fazlası vermesini devam ettirmek için Türkiye gibi ülkelere yönelerek, cari açık sorunumuzu içinden çıkılmaz hale getirebilir. Çin ve Japonya tarafından devlet tahvilleri alınarak finanse edilen ABD’nin savaş giderlerinin bedeli, söz konusu tahvillerin geri dönüşü ile
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle