02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Özellikle anayasa metninin kısaltılarak mini bir anlaşma haline getirilmesi halinde referandumda Fransızların ikinci kere "hayır" demeyeceklerini savunan Sarkozy, Avrupa’daki "Anayasa Krizi"ni çözen isim olmayı hedefliyor. Buna ek olarak "AB’nin istikrarlı sınırlar kazanması" ile ilgili girişimleri, kendisine hem Fransa hem de AB genelinde taraftar kazandırıyor. ‘Sarko’ C S TRATEJİ 15 ve Fransa’daki yüzde 10 civarında seyreden işsizlik oranı ile ilişkilendirilmesi gereken bu sorunlu algılama, Fransa’nın Türkiye’yi hiçbir uluslararası davasında desteklememesi, sözde Ermeni soykırımı iddialarını yasalarla bağlayıcı hale getirmesi ve Türkiye’nin AB’den dışlanması için harekete geçmesi ile sonuçlandı. Fransa’daki bu tutum değişikliğini, ülkede son derece yaygın olan İslam korkusu ile açıklamak yerinde olacaktır. Göçün durdurulamaması (veya daha kalifiye hale getirilememesi), Fransa’nın ülkede yaşayan Müslümanlar tarafından düzenlenecek kanlı terör eylemlerine hedef olması ve işsizliğin azaltılamaması ihtimallerinin beslediği bu korku, Müslümanlığın Batı kültürü ile son derece uyumsuz olduğu ve hiçbir şekilde bütünleşemeyeceği kanısını yaygınlaştırdı. Bununla birlikte, yıllarca laik bir ülke olarak algılanan Türkiye’de son yıllarda yaşanan pek çok gelişme, Türkiye’nin de bu korkuyu besleyen "İslamî" ülkeler arasına katılmasına neden oldu. Artık Fransa’dan Türkiye’ye bakıldığında, Türk kimliğini oluşturan karakteristik özelliklerden din unsuru cımbızla çekilerek büyüteç altına alınıyor ve Türkiye bu şekilde algılanıyor. Sarkozy’ye döndüğümüzde ise, bu kurt politikacının toplumdaki bu korkuyu körükleyen bir söylem benimseyerek puanını artırdığını görüyoruz. Türkiye karşıtlığını hem Fransa hem de AB içinde bir meşale gibi taşıyarak Türkiye’nin AB’ye üyeliğini, dolayısıyla Müslüman Türklerin AB sınırları içerisine sızmasını önleyecek en önemli isim olduğu mesajını veren Sarkozy, Türkiye’nin Avrupa’dan en fazla imtiyazlı ortaklık alması için şimdiden kollarını sıvadı. Bu açıdan aşırı sağın lideri Jean Marie Le Pen’in 2002 yılındaki seçimlerde benimsediğine benzer bir söylem kullanan Sarkozy, aşırı sağdan oy çalmaya başladı. Yapılan tahminlere göre, önümüzdeki seçimlerde Le Pen’in alacağı oy oranı yüzde 9’u geçemeyecek. Le Pen’in geçmişte üstlendiği rolü bu sefer Sarkozy oynayacak. ‘SARKO’ SEGO’YA KARŞI! Türkiye’den bakıldığında Chirac’tan sonraki Fransa Cumhurbaşkanı olmaya en yakın isim gibi gözükse de Sarkozy, kamuoyu yoklamalarında Sosyalist Parti’nin adayı olması ihtimali kuvvetli olan Ségolène Royal tarafından çok yakından takip ediliyor. Diğer adayların da katılacağı birinci turda, Sarkozy’nin yüzde 36, Royal’in yüzde 34 oranlarında oy alacağı tahmin edilirken, sadece bu iki ismin katılması beklenen ikinci turda Sarkozy yüzde 51, Royal ise yüzde 49 oranlarında oy alacak gibi gözüküyor. Ancak seçim tahmini yapan çevreler, yüzde 6’lık bir kararsız kesimin varlığına dikkat çekerek bu oyların çok büyük bir kısmının, adaylığını kesin olarak açıklamasının ardından, Royal’e gideceğini savunuyorlar. Fransız halkı tarafından çok sevilen ve Sego diye hitap edilen Royal, benimsediği sol feminist söylemin yumuşak ve şefkatli tonu ile Sarkozy’nin şahin söyleminden ne kadar uzak olduğunu ve dışlamak yerine kapsamak, içermek istediğini her fırsatta vurguluyor. Bu duruşu en çok da göç politikasının tartışıldığı platformlarda belirginleşiyor. Politik manifestosunu "Gelecek için Dilekler" başlığı altında kendi internet sitesinde (www.desirsdavenir.org) tartışmaya açan Royal, potansiyel seçmenine, gündemi meşgul eden önemli konularla ilgili sorular yöneltiyor ve manifestosunun tamamlanmasında onların katkılarını istiyor. "Gelecek için Dilekler"in bu ayın sonunda kitap olarak yayımlanması bekleniyor. Ancak Fransızlarda geleceğe yönelik duyulan güvensizlik duygusu o kadar ağır basıyor ki, Royal’in "uygar, sofistike politikacı" imajı ulusal gururlarını okşasa da, işsizlik, yüksek suç oranı, satın alma ‘Sarko’, Amerikan yanlılığı ve ultra liberal tavrıyla tepki çekerken, göç yasası önerisi ve Türkiyeİslam karşıtlığı nedeniyle de tüm Avrupa’da taraftar topluyor. Rakibi Royal’in yaklaşımı ise ‘süslü’ ama kaygılara hitap etmekten uzak bulunuyor. oranındaki düşüş gibi ciddi sorunlar karşısında yetersiz (hatta muhaliflerinin deyimiyle "anjelik") bulunuyor. Fransız seçmen, bağrına taş bassa da, kendini güvende hissetme güdüsüyle yüzünü Sarkozy’ye dönüyor. Türkiye ve Fransa ilişkileri, Ermeni sorununun yarattığı büyük çıkmaza rağmen, uzun yıllar boyunca çok boyutlu bir dostluk anlayışı içinde gelişti. Ancak son beş yılda, Fransa’daki Türkiye algılaması son derece sorunlu bir hal aldı. AB’nin Türkiye’ye tam üyelik perspektifi sunması, 11 Eylül saldırıları ve El Kaide’nin Avrupa’daki eylemleri, çoğunluğu Kuzey Afrika ülkelerinden gelen Müslüman göçmenlerin Fransa’nın büyük şehirlerinin varoşlarına yerleşmesi NICOLAS SARKOZY arkozy, Macar bir baba ile Fransız bir annenin ortanca çocuğu olarak 1955 yılında Paris’te doğdu. Babaları tarafından çok küçük yaşta terk edilen Sarkozy kardeşler, annelerinin Rum asıllı Selanik göçmeni ailesi tarafından yetiştirildiler. Nicolas Sarkozy, ortaokul ve liseye Cours SaintLouis de Monceau isimli Katolik okulunda devam etti. Lisans derecesini Paris X Nanterre Üniversitesi’nden aldı. Science Po olarak da bilinen Institut d’Etudes Politiques de Paris’e başladıysa da bitiremedi ve bunun yerine kendine avukatlık mesleğini seçti. Sarkozy politik hayatına 22 yaşında Paris yerel yönetiminde yer alarak başladı. 1988’de Parlamento’ya girdi. 19931995 yılları arasında, Edouard Balladur kabinesinde Bütçe Bakanlığı yaptı. 2002 yılında Jacques Chirac kendisini İçişleri Bakanı olarak atadı. Sarkozy 2004 yılında, partisi UMP’nin genel başkanlığına yüzde 85 gibi çok yüksek bir oy oranıyla seçildi. S E G O L E N E R O YA L 953 yılında Senegal’de dünyaya gelen Royal, bugün Sarkozy’nin başkanlık yarışında en büyük rakibi olarak görülüyor. Nancy Üniversitesi’nde ekonomi okudu. Sarkozy’nin aksine Sciences Po’yu bitirmiş olan Royal, politikaya atılmadan önce idari mahkeme yargıcı olarak görev yaptı. Parlamento’ya 1988 yılında girdi. Pierre Beregovoy kabinesinde Çevre Bakanı ve Lionel Jospin hükümetinde Eğitim Bakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Çevre, eğitim ve aile gibi iç konularda son derece başarılı bulunan Royal’in ekonomi, maliye ve uluslararası politika konularında tecrübesinin bulunmaması cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisine puan kaybettirecek bir unsur olarak görülüyor. 1970 yılından beri birlikte yaşadığı Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Francois Hollande’dan dört çocuğu var. S 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle