02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÖNEMLİ FİNANS KURULUŞLARI Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK): Finansal piyasalarda güven ve istikrarı sağlamak, finansal sisteme rekabet gücü kazandırıcı ortamı hazırlamak, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını temin etmek, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerini korumak, denetime tabi kuruluşların piyasa disiplini içerisinde sağlıklı, düzenli ve emin bir şekilde çalışmasına yönelik gerekli tedbirleri almak. (www.bddk.org.tr) Sermaye Piyasası Kurulu (SPK): Sermaye piyasasının güven, açıklık ve kararlılık içinde çalışmasını, tasarruf sahiplerinin yani yatırımcıların hak ve yararlarının korunmasını sağlamak. (www.spk.gov.tr) Merkez Bankası (MB): Finansal sistemde istikrarı sağlayıcı ve para ve döviz piyasaları ile ilgili düzenleyici tedbirleri almak, mali piyasaları izlemek, açık piyasa işlemleri yapmak, hükümetle birlikte Türk Lirası’nın iç ve dış değerini korumak için gerekli tedbirleri almak ve kur rejimini belirlemek, zorunlu karşılıklar ve umumi disponibilite ile ilgili usul ve esasları belirlemek, reeskont ve avans işlemleri yapmak, ülke altın ve döviz rezervlerini yönetmek, ödeme ve menkul kıymet transferi ve mutabakat sistemleri kurmak ve bunların kesintisiz işlemelerini sağlamak. (www.tcmb.gov.tr) Bu görevler aslında kurumların ekonomi politikalarına yön veren ve bu politikaları etkileyen güçlü birer unsur olduklarını gösteriyor. Şimdilik senaryodan öteye geçmeyen bu yaklaşımın gittikçe artan oranda destek bulması, konunun çok boyutlu olarak ele alındığının da bir göstergesi. Her şeye rağmen İstanbul’un uluslararası finans merkezi olmasının amaçlanmasından ziyade MB’nin bağımsızlığının sağlanmasının birincil hedef olması gerektiği açıktır. Dolayısıyla Almanya Merkez Bankası Bundesbank ya da Avustralya Merkez BankasıReserve Bank of Australia (RBA) gibi bankaların başkentte değil de o ülkelerin finans merkezlerinde yer alması değil, bağımsızlıkları ve işlevsellikleri örnek alınmalıdır. (!) yaklaştığını gösteriyor. Kurumsallaşmanın en önemli ayağını oluşturan MB’nin Ankara’da kalması ya da İstanbul’a taşınması bağımsızlık açısından çok da farklı sonuçlar doğurmayacak gibi. Yine de hükümetin avucunda kalan bir MB, kurtlar sofrasına düşmüş bir MB’den daha iyidir savı destek kazanıyor. Ve yine maliyet açısından bakıldığında gözden çıkarılan tutarla ekonomi politikalarına yönelik ArGe çalışmalarının yapılması daha faydalı olacaktır. Nitekim yasa üzerinde desteklenmese de ABD Merkez BankasıFederal Reserve (FED), bu yolla bağımsız olmuş tek bankadır. Önemli olan binanın yeri değil, yönetimin sergilediği duruştur. Aksi takdirde Keynes’i yıllar sonra haklı çıkaran, Merkez Bankası’ndan başka para basabilen tek kuruluş olan IMF’nin ABD Hazine’sinden etkilenmesi sonucu güvenilirliğini kaybetmesi gibi bir durum çok da uzak bir ihtimal gibi durmuyor. C S TRATEJİ 9 Bilinmesi gereken bir şey var ki o da, MB’nin bağımsızlığının ekonomi politikalarının yürütülmesi açısından oldukça büyük önem arz ettiği ve bağımsızlığını eline alması durumunda krizleri bile önleyebilecek güce ulaşacağı gerçeğidir. Mahfi Eğilmez 22.04.2001 tarihli “Bağımsız Merkez Bankası” adlı makalesinde bu durumu şöyle desteklemişti: “19 Ekim 1987’de Wall Street’in çöküşüne yol açan gelişmelerin piyasada likidite sorunu yaratmasının hemen ertesi günü borsa açılmadan önce FED Başkanı Alan Greenspan’in çıkıp “Finansal sisteme gerekli olan likiditeyi sağlamak bizim görevimizdir.” demesi ve gerekli likiditeyi kimseye sormadan derhal vermesi o krizin dünya çapında bir ekonomik çöküntüye dönüşmeden atlatılmasını sağlamıştır.” Sonuç olarak, tam bağımsızlık yasada yazılı olandan farklı olarak “bağımsız” imajını verebilmek ve güven oluşturabilmektir. MB’nin bağımsızlığı neden önemli? Şüphesiz ekonomiyle siyasetçiden, yatırımcıya kadar herkes ilgileniyor. Öyle ki bu durum, bazen oldukça karışık ve içinden çıkılması güç bir hal alıyor. Örneğin Türkiye’de Adalet Bakanı bile ekonomi hakkında yapılması gerekenleri söylüyor. Bu açıklamalar, her ne kadar halkı, yerli ve yabancı yatırımcıyı rahatlamak için yapılsa da, profesyonel girişimciler açısından “şüpheli davranış ve söylem” olarak algılanıyor. Dolayısıyla oluşturulmak istenen güven ortamı bir yana mevcut olan istikrar (!) da bozuluyor. 2001 yılından bu yana özerk bir kuruluş olan MB, para politikasının uygulanmasında tek yetkili ve sorumlu. Ancak iktidarın para politikasına müdahaleleri, MB’nin bağımsızlığına gölge düşürüyor. Bu durum Türkiye’nin uluslararası kuruluşlarla ilişkilerini dahi etkiliyor. Bunun yanında iç piyasalarda hükümetin MB yerine kararlar verdiği ve bunun piyasalara yansıdığı konuşuluyor. İç para likiditesi bol, sığ ve kırılgan bir piyasaya sahip olan Türkiye’de, MB bağımsızlığının zedelenmemesi, güven ortamının sağlanması için şart gözüküyor. Ve bilinmesi gereken bir şey daha var ki, o da IMF politikalarıyla hareket eden bir gemide kaptanın kim olduğunun açıklanması. Aksi takdirde merkez binasının taşınmasından bile sonradan haberi olan Başkan Yılmaz’ın para politikası uygulayıcı rolü zarar görecektir. BİR BAĞIMSIZLIK (!) ÖRNEĞİ Dönemin başkanı Gazi Erçel tarafından İstanbul’a taşınması için hazırlıkları başlatılan bankanın stratejik yeri de bazı sorunlar doğuruyor. Örneğin füze atış menzilinde olduğu için binanın kat sayısında azaltma yapılan projenin gerçekleşmesinin güvenlik bakımından istenmediği de söyleniyor. Genelkurmay Başkanlığı’nın bile titizlikle yaklaştığı bu kararın bir çırpıda alınmış olması, hükümetin konuya ne kadar hassas MB Başkanı Yılmaz, ilk önce yalanladı sonra doğruladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle