26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 Anar SOMUNCUOĞLU TUSAM RusyaUkrayna Araştırmaları Masası [email protected] Rusya’nın enerji güvenliği tanımı C S TRATEJİ konusu enerji şartının temeli, enerji üretim ve ulaştırma altyapılarının dışarıya açılmasıdır. Enerji kaynaklarının üretim, ulaştırma ve satış evrelerini birlikte ele alan Rusya yönetimi, enerji alanında işbirliği yaptığı ülkelerin enerji dağıtım ağına girme stratejisini izlemektedir. Kendi dağıtım ağlarına Rusya’nın girmesini engellemeye çalışan Avrupa ülkelerinin tutumuna karşı çıkan Rusya, enerji şartının imzalanması konusunda temkinli davranmaktadır. Rusya’ya eşit hakların tanınması halinde enerji şartı çerçevesinde işbirliğine hazır olduklarını belirten Putin, Avrupa ülkelerinin bu şekilde davranmaya alışık olmadıklarını da çok iyi bildiğinden önerilen formülün tek taraflı bağımlılık olduğunu ima etmektedir. Gazprom’un İngiltere’nin yerel doğal gaz dağıtım şirketini almaya niyetli olduğu duyumunun İngiltere basınında yarattığı infiali örnek olarak gösteren Putin, bu noktada liberal ekonomi prensiplerinin çalışmadığını işaret etti. H azır cevaplığıyla ve argoya kaçan şakalarıyla dünya televizyonlarında boy gösteren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, aslında sözlü egzersizler yapmanın çok ötesinde sözlere ve taşıdıkları anlamlara önem vermektedir. Putin’in bu anlamda postmodernist tutum takındığını da söyleyebiliriz. Dünyada hakim olan düzenin, kendi meşruiyetini sözle sağladığını, sömürü ve baskının sadece ekonomik ve siyasi anlamda değil, sözle de devam ettirildiğini gören Putin, Batı ülkelerinin sıkça kullandığı kalıplaşmış bazı klişe kavramların altını oymak ve tam tersi bir anlamda anlaşılmasını sağlamak için tutarlı ve azimli çabalar sarf etmektedir. Bu çabaların propagandist etkisini yaratacak altyapı yetersiz kalsa da, Rusya’da bu kadar üst düzeyde, söze verilen önem dikkate değerdir. Demokrasi karşıtı uygulamalardan dolayı dünya basınında çokça eleştirilen Rusya yönetimi, bu eleştirilere set çekemeyeceğini anlayınca, demokrasi tanımlarını sorgulamaya yöneldi. Gerçi bu aşamada tartışılan, liberal olan ve olmayan demokrasi arasındaki fark değildir. Rusya yönetimi, uygulamakla suçlandığı “yönetilen demokrasi” tanımından işe başladı. Putin’in de desteklediği görüşe göre, “yönetilen demokrasi”, seçim gibi liberal demokratik uygulamalarla meşruiyetini sağlayan yarı otoriter rejim değil, iç siyasi süreçler üzerinde ağır dış etkinin bulunduğu zayıf demokratik ülkelerdir. Kavramdaki “yönetmek” sözcüğünü sorgulayan Rusya yönetimi, netice itibariyle dış güçlerin etkisinin iç güçlerin etkisinden çok daha kötü olduğunu ima ediyor. Putin enerjide dengeleri değiştirdi GERÇEK KARŞILIKLI BAĞIMLILIK RUSYA’NIN ENERJİ GÜVENLİĞİ Putin’in baştan aşağı devirdiği kavramlardan bir tanesi de “enerji güvenliği” kavramıdır. 2006 G8 zirvesinde ana gündem maddesi olarak belirlenmeden önce, daha çok Batı ülkelerinin enerji taleplerinin karşılanması olarak ele alınan söz konusu kavram, artık enerji ihracatçısı ülkeler açısından da tartışılmaya başlandı. G8 zirvesinde G8 ülkeleri, enerji güvenliğinin üretim, ulaştırma ve satışı güvenliğini de kapsadığını, her evrenin aynı derecede önemli olduğunu kağıt üzerinde kabul etti. Böylece esasında 1970’lerdeki enerji krizinin aşılması için oluşturulan G8, bugün içinde barındırdığı tek net enerji ihracatçısı Rusya’nın tanımını kabul etmiş oldu. Ancak uygulamada enerji güvenliği kavramı tek taraflı olarak etkisini göstermeye devam etmektedir. Ürettiği enerji kaynaklarını dünya piyasasına ulaştırma güvenliğini sağlamak adına aktif adımlar atan Rusya, özellikle ulaştırma güzergahlarını ve ticaret yaptığı coğrafi bölgeleri çeşitlendirmeye çalışmaktadır. Çin ile petrol ve doğal gaz anlaşmaları imzalayan Rusya, genel olarak AsyaPasifik bölgesine açılmak için çaba sarf etmektedir. Avrupa piyasasını Asya piyasasıyla dengelemeye çalışan Rusya ayrıca, geleneksel pazarına giden yolları da çeşitlendirmeye çalışmaktadır. Avrupa’yı dehşete düşüren RusyaUkrayna doğal gaz krizinin Rusya’nın ve Avrupa ülkelerinin Ukrayna güzergahına olan bağımlılığını gözler önüne serdiğini iddia eden Rusya, Ukrayna güzergahına ek güzergahların geliştirilmesinin her şeyden önce Avrupa’daki alıcılarının menfaatine olduğunu savun Bu yıl düzenlenen G8 doruğu öncesinde daha çok Batı’ya giden gazın durumunu anlatmak için kullanılan “enerji güvenliği kavramı” artık enerji ithalatçısı ülkelerin konumunu tanımlamak için kullanılmaya başlandı. Avrupa’nın Rusya’ya dayatmaya çalıştığı Avrupa Enerji Şartı’nı ise Putin, “Benim çıkarım ne olacak” diyerek onaylamaktan kaçınıyor. maktadır. Enerji güvenliğinin kapsadığı üç evreye defalarca vurgu yapan Putin, Rus enerji sektörüne devletin ağırlığı, yabancı yatırımlarının sınırlandırılması ve engellenmesi konusunda yöneltilen eleştirilere karşılık vermeye çalışmaktadır. Özellikle Rusya’nın Avrupa Enerji Şartı’nı imzalamaması konusunda Avrupa tarafından gelen eleştirilere karşılık Putin’in öne sürdüğü gerekçe, “Benim çıkarım ne olacak?” ifadesine indirgenebilir. Putin’e göre söz Avrupa’nın en büyük doğalgaz ithalatçılarından Almanya, Rusya’nın Avrupa Enerji Şartı’nı onaylamasını istiyor. Batı’da savunulan karşılıklı bağımlılığın esasında eşit olmayan ilişkiler yarattığının farkında olan Putin, gerçek anlamda karşılıklı bağımlılık ilişkileri kurulmadığı sürece, enerji sektörünü dışarıya açmayı reddetmektedir. Net enerji ihracatçısı olarak Rusya’nın bu tutumu, çoğunlukla “gelişmekte olan ülkeler” olarak tanımlanan diğer net enerji ihracatçısı ülkelerle olan farkını ortaya koymaktadır. Üstelik Putin, enerji ihracatçıları ve ithalatçıları arasında bulunması gereken karşılıklı bağımlılığın alanını enerji sektörünün dışına yaymaktadır. Buna göre Batı ülkelerinin Rusya ekonomisinin kalbi olan enerji sektörüne girişleri, ancak Batı ekonomileri, kendileri için en az bu kadar önemli ve hayati olan sektörlere Rusya’nın girişine izin verdikleri takdirde, mümkün olabilir. Bir Alman kanalına röportaj veren Putin, Batı ekonomilerinin kalbi olarak neyi kastettiğini de açıkça ortaya koydu. Yüksek teknolojilere ihtiyaçları olduğunu belirten Putin, teknoloji ithalatı konusunda halen Rusya’nın sınırlamayla karşı karşıya kaldığını, bunun da eşit ticari işbirliğini engellediğini belirtti. Şüphesiz, Putin’in ortaya attığı yeni(den) tanımlama, bazı enerji ihracatçısı ülkelerin desteğini alıyor. Ancak genel olarak anlaşıldığı kadarıyla bu ülkeler Rusya’dan farklı olarak “sözün gücü”ne yeteri kadar önem vermemektedir. Hâlbuki enerji güvenliği kavramını yeniden ele alan Putin’in hareketi, kurulan tek taraflı bağımlılığın altındaki meşruiyet zeminini yıkma çabasından başka bir şey değildir. Putin’in sözleri bu anlamda da, sadece enerji ihracatçısı ülkelerin değil, ağırlıklı olarak hammadde, tarım ve imalat mallarını satan bütün ülkelerin haklarını savunan bir söylemdir. Ne var ki, uluslararası arenada Rusya’nın zaman zaman depreşen “zayıfların koruyucusu” misyonu, Rusya’nın eski Sovyet alanındaki politikasından dolayı inandırıcılık gücünü kaybetmektedir. Eski Sovyet ülkelerinin Rusya’ya tek taraflı bağımlılıklarının devam etmesi de esasen enerji kaynakları açısından bu ülkelerin Rusya’ya bağımlı olmasından ileri gelmektedir. ABD’nin sergilediği davranış biçimini eski Sovyet alanında sergileyen Rusya, yıllardır eski Sovyet ülkelerinin (Rusya’nın ele aldığı anlamda) enerji güvenliklerini sağlamalarını engellemeye çalışmaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle