26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yükselişini durdurmak, * Avrupa’daki Rus etkisini azaltmak, * Orta Asya’da Rus ve Çin liderliğindeki siyasi ve askeri oluşumları engellemek, maksadıyla Hazar Bölgesinde kalıcı bir pozisyon almaya çalışmaktadır. İşte bu amaca ulaşmak için, Ortadoğu’daki mevcut sınırların değişmesi gerekmektedir. Bu sınırlar değişmedikçe ABD’nin Hazar ve Orta Asya stratejilerinin realize edilme imkanı azalmakta ve maliyeti giderek artmaktadır. Yani bir anlamda Yeni Ortadoğu, ABD’nin Ortadoğu ve Kafkasya’ya yerleşmesinin ön şartını oluşturmaktadır. Jeostratejik açıdan2 Ortadoğu ile Orta Asya arasında kesinti ve boşluk olmaması gerekmektedir. Aksi taktirde her iki alanda ayrı ayrı veya beraberce kontroldan çıkabilir. Kısaca, Hazar Bölgesine ve Orta Asya’ya yerleşmeye çalışan ABD güney eksenini (Ortadoğu bölgesini) emniyete almadığı taktirde askeri ve politik anlamda zor duruma düşebilir. Bulgaristan ve Romanya’dan sonra Gürcistan’daki ABD yığınaklanması Hazar bölgesine yerleşmeyi öngörmektedir. Yeni Ortadoğu gerçekleştiği taktirde ABD’nin askeri stratejisi de büyük ölçüde kolaylaşacaktır. Bu öngörü ve stratejiye göre,3 Basra Körfezi olmayan bir İran’ın hem petrol üretimi azalacak hem de pazarlara ulaşması ABD kontroluna bağlı kalacaktır. Özetle İran’ın eli kolu bağlanmış olacaktır. Türkiye’den kopartılan doğu bölgesindeki Kürtler, ABD ile birlikte İran’a karşı savaşacaklar ve güney ekseninin güvenliğini sağlayacaklardır. Ermenistan ve Gürcistan kolaylıkla Rusya’nın politik, ekonomik ve askeri baskısından kurtarılabilecektir. Askeri strateji açısından Kafkaslar ile Avrupa ( Romanya, Bulgaristan) arasındaki boşluğu dolduracak Karadeniz’in kontrolu ABD’nin Hazar ve Orta Asya stratejileri için hayatidir. Bu amaçla NATO’nun genişleme politikası ABD çıkarları yönünde geliştirilmektedir. Ukrayna, Gürcistan, Azerbeycan ve Kazakistan NATO üyeliği için cesaretlendirilmektedir. Gürcistan’ın bu yıl sonunda Riga’da yapılacak NATO zirvesinde NATO üyeliğine davet edilmesi beklenmektedir. Ukrayna parlamentosu hükümete NATO üyeliği için yetki vermiştir. Ukrayna, Rusya ile ilişkilerinin bozulması ve AB’nin bu aşamada NATO üyeliğinin bölgede yeni gerilimler yaratabileceği yönündeki yaklaşımları nedeniyle NATO için halk oylamasının 2008’den önce yapılmayacağını açıklamıştır. Karadeniz, Kafkaslar ve Orta Asya’daki devletlerin NATO vasıtasıyla ABD ekonomik ve askeri kontroluna girmesi ve NATO antlaşmasındaki bağlayıcı hükümler, Rusya’yı son derece rahatsız etmektedir. Rusya her platformda böyle bir oluşumun Rusya’yı son derece radikal önlemler almaya zorlayacağını açıklamıştır. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un son açıklaması şöyledir: Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliğinin anlamı devasa4 bir jeopolitik değişikliktir. Bu durum Rusya için en iyi çıkarları sağlayacak bir politika değişikliğini gerektirecektir.5 Bölgedeki ABDRusya güç mücadelesinin Rusya’nın Kırım Yarımadasını boşaltacağı tarih olan 2017’den sonra bir krize dönüşme olasılığı giderek güçlenmektedir. ABD’li bazı analistler ABD’nin Ortadoğu ve Kafkaslar yoluyla aşama aşama Orta Asya’ya yerleşme seçeneğini son derece riskli bulmakta ve onun yerine, Hint Okyanusu, Serbest Belucistan6 ve Afganistan üzerinden ulaşan bir stratejiyi önermektedirler. Her iki seçenek için de Afganistan’ın çok kritik bir coğrafya oluşturduğunu söylemeye gerek yok. ABD’nin bu ülkede Irak gibi kalıcı olmasının ana nedeni budur. Bu amaçla NATO’yu Afganistan sürecine dahil ederek kontrolu hızlandırmayı hedeflemektedir.Bu kapsamda NATO üyelerine baskı yaparak NATO’nun Afganistan’daki rolünü genişletme kararı aldırmıştır. 26 NATO üyesi Temmuz 2006 sonuna kadar Afganistan’daki asker C S TRATEJİ 19 ABD’NİN KORKU VE ENDİŞE STRATEJİSİ 11 trilyon dolarlık GSMH ile10 dünyanın en zengin ülkesi ve lideri olan ABD; bedelini ödemek suretiyle petrolü her yerden temin edebilir. Nitekim siyasi çatışma halinde bulunan Venezuela’dan bile petrol satın almaktadır. Başka bir açıdan bakıldığında ABD, Çin ve Japonya ile birlikte en büyük petrol pazarıdır. O zaman bu zengin ülke neden yılda 400 milyar dolardan fazla harcama yaparak ve binlerce insan kaybı vererek Ortadoğu ve Avrasya’daki enerji kaynaklarını kontrol altına almaya çalışmaktadır? Avrupa’ya. 4800 deniz mili, Asya’ya 6000 deniz mili uzaklıktaki bu ülke dünya kaynaklarının merkezi olan Avrasya’da ne aramaktadır, ne yapmak istemektedir? Her şey bu soruların cevabında yatmaktadır. İster Demokratlar ister Cumhuriyetçiler iktidarda olsun ABD’nin bu politikası kendisi çökünceye veya dağılıncaya kadar değişmeyecektir. Çünkü, ABD’nin nihai amacı dünyadaki ekonomik, askeri ve teknolojik üstünlüğünü devam ettirmektir. Varlığının devamı buna bağlıdır. Bunun için kendisi dışında potansiyel güç merkezi adaylarından AB(Almanya, Fransa) Rusya, Çin ve Japonya’nın mevcut durumlarını korumak, münferiden veya birleşerek kendisine rakip bir güç merkezi oluşmasına meydan vermemek zorundadır. Böyle bir güç merkezi oluştuğu taktirde 1970’li yıllarda olduğu gibi ABD kendi anavatanında sıkıştırılmış ve tehdit edilmiş olacak ve varlığı tehlikeye girecektir. Yukarıdaki analizler çocuk oyunlarından Lego’yu çağrıştırmaktadır. Yapılan kulenin etrafına duvar örerek kuleyi rüzgardan ve dış etkenlerden korumazsanız, kule bir gün mutlaka tehlikeye girecektir. Amerikan kulesi tarihinde dört defa tehlikeye girmiştir. Birincisi, İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Alman denizlatıları ve Japonya uçak gemileriydi. İkincisi 1962’de Kuba’ya yerleştirilen SB füzeleri, üçüncüsü 1970’li yıllarda SB nükleer balistik füze taşıyan denizlatılardı. Dördüncüsü asimetrik bir düşmandı ve 2001 Eylül ayında hedefini buldu. ABD’nin en büyük korkusu kendi anavatanında tehdit edilmektir. 12 Eylül saldırısından sonra ABD’nin gerek kendi vatandaşlarına karşı (arama, gözaltı, tutuklama, dinleme) uygulamaları yanında, Irak’ta, Afganistan’daki savaş kuralları dışına taşan uygulamalar bu korkunun boyutlarını gözönüne sermektedir. ABD stratejilerindeki görülen acımasız ve hukuk dışı uygulamaların bu korku ve endişeden kaynaklandığı açıktır. Ortaya koymaya çalıştığımız şudur; ABD’nin global stratejisi içinde yer alan Ortadoğu, Avrupa, Avrasya ve Pasifik alt stratejilerinin ana amacı doğal olarak jeopolitik gereksinimlere ve ulusal çıkarlara dayalı bir savunma ve güvenlik refleksini yansıtmaktadır. Bu strateji kendi çıkarlarını geliştirir ve güvenceye alırken potansiyel rakiplerinkini azaltmayı ve kısıtlamayı öngörmektedir. Dünyadaki ve çevremizdeki olayları bu perspektiften değerlendirirsek, ülkemiz ve bölgemiz için daha sağlıklı seçenekler üretebiliriz.. Kaynakça 1 New Europe No: 664 p.38 2 Yığınaklanma, ulaştırma, lojistik destek ve güvenlik gereksinimleri 3 Ralph Peters’in haritasına bakınız 4 İngilizce colossal kelimesini kullanmıştır. 5 New Europe No: 681 p.37 6 Ralph Peters’in haritasına bakınız. 7 New Europe No: 675 p.4 8 A.g. e p.45 9 Ortadoğu’da Irak’a ve Türkiye’ye, Orta asya’da Afganistan’a, Uzakdoğu’da Japonya’ya, Avrupa’da İngiltere, Bulgaristan, Romanya ve Polonya’ya, Kafkaslar’da Gürcistan’a yerleşmiştir. 10 Rusya’nın 600 milyar dolar (ABD’nin 20 de biri) ABD’nin Ortadoğu’daki planını tamamlamasının ardından bir sonraki hedefinin Orta Asya ve Hazar Havzası olacağı belirtiliyor. Bu durumun nedenleri arasında ise, bu bölgedeki petrol varlığı ve Rusya’nın bu coğrafyada yeniden yükselen değer olması yer alıyor. sayısını 9.000’den 16.000’e çıkaracaktır.7 Bu stratejinin Bush hükümetince de desteklendiği ABD Bakan Yardımcısı Richard Boucher tarafından şöyle açıklanmıştır: Bizim Orta Asya için olan siyasi hedeflerimiz tutkulu ve azimlidir. Bu nedenle başarısız olamayız. Güvenlik çıkarlarımızı, ticari ve enerji çıkarlarımızı, demokratik ve Pazar ekonomisi reformlarını aynı anda sürdürmeliyiz. Orta Asya, kültürel ve ticari gelişmesini daha ziyade güney Asya bağlantıları üzerinden yeniden kurabilir. İzim bu bölgeye olan desetğimiz hem Afganistan’ın istikrarı hem de bizim güvenliğimiz için anahtar rolündedir.8 Bu demeçten de açıkca görüldüğü gibi ABD’nin güvenliği Orta Asya’dan başlamaktadır. ABD global stratejisinin odak noktası, Avrupa, Asya, Ortadoğu, Afrika, Uzakdoğu coğrafyalarının kritik noktalarında tali güç merkezleri yaratarak kendisine karşıt siyasi, ekonomik ve askeri oluşumları engellemektir.9 Bütün bu açıklamalar rağmen Ortadoğu ve Avrupa’yı Rus nüfuz sahasına bırakmak niyetinde gözükmeyen ABD birinci seçeneği tercih etmiş gözükmektedir. Çünkü daha çetrefilli olmasına rağmen birinci seçenek, * Avrupa ve Rusya’nın kontrolu, * Ekonomik çıkarlar, * Afrika kıtasının dolaylı kontroluna yardımcı olması, * İran üzerinde direkt baskı yaratması yönüyle daha yüksek fayda sağlamaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle