26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Aybike KOCA TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası [email protected] on günlerde hükümetin Merkez Bankası (MB) ile ilgili verdiği bir karar çok tartışılıyor. Bu kararın beraberinde getirdiği diğer sorunlar ise gündemde daha fazla yer alıyor. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan tarafından açıklanan karar, MB’nin İstanbul’a taşınmasını öngörüyor. Bu kararın arkasından gelen sorunlar ise taşınacak kişinin yani MB Başkanı Durmuş Yılmaz’ın önce durumdan haberdar olmadığını daha sonra ise kararı başından beri bildiğine dair çelişkili açıklamalar yapması. Gündemde kendine ilk sıralarda yer bulan konunun MB’nin bağımsızlığı ile yakından ilgili olması ve hükümetin MB’nin bağımsızlığını sadece yasa üzerinde tanıyor olması, atama belirsizliğindeki gibi bir sürecin tekrar yaşanmasına sebep oluyor. Hal böyle olunca hükümetin dilinden düşmeyen “güvenilirlik” ve “şeffaflık” gibi kavramlar da anlamını yitiriyor. Babacan’ın “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) gibi finansla doğrudan ilgili kuruluşların yanında MB İdari Merkezi, Halkbank ve Ziraat Bankası’nın merkezleri de İstanbul’a taşınacak.” açıklamasını doğrulamaya giden basın mensuplarına “Banka’mızın aldığı böyle bir karar bulunmamaktadır.” yanıtını veren ancak yaptığı telefon görüşmesi (!) sonrasında kararı bildiğini iddia eden Yılmaz, eski sorunu tekrar gün ışığına çıkardı. Aslında bu açıklamayla birlikte MBhükümet ilişkisinin istenilmeyen boyutu bir kez daha ortaya çıkmış oldu. MB’nin sadece yasa üzerinde bağımsız olduğu buna karşın “tam bağımsız” bir duruş sergileyemediği de talihsiz açıklamalarla ispatlanmış oldu. Gerçi geçmişten bu yana görev tanımı daraltılan MB’nin para politikasını yürütme görevi bile müdahaleye maruz kaldıktan sonra, idari merkezin taşınmasına karar verenlerin kim olduğu çok da önem arz etmiyor. Nitekim aynı anda hem “başmüzakereci” hem de “ekonomiden sorumlu bakan” görevi verilen birinin önemli kararları alırken karara odaklanamayacağını bilmek gerekiyor. Ayrıca MB’nin yanında finansla ilişkili diğer kuruluşların da taşınmasının gündemde olması olayı daha da MB Başkanı’ndan habersiz taşınıyor C S TRATEJİ karmaşık hale getiriyor. S Hükümet Merkez Bankası’nı taşıyor PAYLAŞILAMAYAN MB Hükümetin, ‘Merkez Bankası’nı İstanbul’a taşıyacağı’ açıklaması, kurumun başkanı tarafından bile hayretle karşılanırken, bu taşınmanın Banka’nın bağımsız yapısına olumsuz etki yapacağı tartışılıyor. MB’nin bağımsızlığının tekrar sorgulanmasına sebep olan bu karar, kendi başına bir sorun oluşturuyor. MB İdari Merkezi’nin İstanbul’a taşınması, üstelik bunun İstanbul’un uluslararası finans merkezi haline getirilmesi amacıyla yapılıyor olması yeni tartışmaları gündeme taşırken, hükümetin neden durduk yere böyle gergin bir hava yarattığı merak ediliyor. Ekonominin hala kırılgan olduğu bir ortamda spekülasyonları artırıcı hareket ve söylemlerden kaçınması gereken karar mercilerinin dış politikadaki kadar hassas ve özenli (!) olmadıkları görülüyor. Kararı kime danışarak verdikleri bilinmese de üzerinde çok düşünülmediği açıkça ortada. Aksi takdirde bu konuyu Almanya Merkez Bankası’nı (Bundesbank) örnek göstererek desteklemeye çalışmazlardı. “Almanya’nın başkenti Berlin ama Bundesbank finans merkezi olan Frankfurt’ta.” söyleminin kullanılarak iki durumun benzer gibi gösterilmesi oldukça yanlış bir yaklaşım. Çünkü Bundesbank, Berlin başkent olmadan önce 1957’de kurulmuş ve Berlin başkent olduktan sonra bankanın taşınması gündeme gelmiştir. Ne var ki, geçen sürede Frankfurt Almanya’nın hatta tüm Avrupa’nın finans merkezi haline gelmiş dolayısıyla merkez bankasını taşımak eskisi kadar akıllıca görünmemiştir. Türkiye’nin finans merkezi olmasına karşın aynı zamanda uluslarası finans merkezi yapılmaya çalışılan İstanbul’un, MB’ye ihtiyacı olup olmadığı ayrı bir tartışma konusudur. Kimi uzmanlar bu kararın maliyetler hesap edilmeden verildiğini kimi uzmanlarsa hükümetten uzak bir MB’nin çok daha bağımsız olacağını savunmaktadırlar. Eğer tam bağımsız bir MB yaratılacaksa elbette hükümetten uzakta varlığını sürdüren bir banka tercih edilir ki bunun İstanbul olması da şart değildir. Ancak hükümetin etkisi altında kalan bir bankanın finans sektörünün de etkisi altında kalabileceği unutulmamalıdır. Böyle bir durum şimdikinden çok daha vahim sonuçlara yol açabileceği gibi zaten bağımsızlığı sadece kâğıt üstünde olan bir kurumun itibarını da zedeleyebilir. MB’nin itibarını kaybetmesi para politikasının sekteye uğramasına, enflasyon artışına zemin hazırlanmasına ve spekülatif hareketlere açık bir piyasaya yol açabilir ki böyle bir konjonktürde kriz kaçınılmazdır. Finans sektörünün büyük balıklarının, taşınma kararını desteklemesinin altında yatan nedenlerden birinin de hakimiyet kurma ve etki altına alma anlayışı olabileceği düşünülmelidir. Bir de üstüne Dubai Prensi El Maktum’a ait olan Dubai Towers’a komşu olunacağı dikkate alındığında bu konunun belki de iki kat daha fazla düşünülmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Finans sektörünün kucağına itilen kuruluşların görevlerine bakıldığında konunun hassasiyeti de anlaşılıyor. Merkez Bankası, şu an Ankara’da... Fotoğraf: Necati Savaş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle