17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ortadoğu’ya özgü, paramiliter gücü var olan, bir yandan da legal siyasal kimliği bulunan örgütlerin, inandırıcılık sorunlarının dışında, kendi ulusal birliklerini sağlayamama problemleri vardır. Bütünleştirici olamadıkça ve şiddet kullandıkça, kendi halklarının meşru taleplerine zarar vermektedirler. Filistin’de yaşanan sıkıntının temelinde, iki Hamas’ın kendi aralarındaki siyasal liderlik kavgası yatmaktadır. İsrail, Suriye’de konuşlanan askeri kanadın güçlenmesi için, şiddetin dozunu arttırmaktadır. Bu sayede legal Hamas zayıflayacak, İsrail karşısındaki olası bir muhataptan kurtulacaktır. Zira, legal Hamas iktidara geldikten sonra ülke gerçeklerini algılamaya başlamış, İsrail’i resmen tanıma noktasına gelmediyse de, söz konusu zeminde ısınma turlarına başlamıştır. İsrail, militan Hamas’ın varlığını, tek yönlü harita çizmek açısından yaşamsal görmektedir. Bu sayede, Filistin, dünya kamuoyu nezdinde meşru temsilcilerinden yoksun, terör yöntemlerini kullanan, mülteci bir halk statüsüne indirgenecektir. Böyle bir statü, 19631974 döneminde Kıbrıs Rumları’nın ellerine geçirdikleri Kıbrıs Cumhuriyeti ünvanını ve kamu yönetimini Kıbrıs Türkleri’ne karşı uygulaması sonucu, Kıbrıs Türkleri’nin düştüğü konumu anımsatmaktadır. Kıbrıs Türkleri de, ‘hymatlos’ yani vatansız konumuna düşürülmüşlerdi. O yüzden, devlet sahibi olmanın önemi bir halk açısından varoluş sorunudur. Bugünkü bazı kalemşörler, umarız Filistin’in tarihinden ders alırlar. C S TRATEJİ rahatlığı, Filistin’de tek başına çizdiği haritayla pekiştirmektedir. Gazze’de yükseltilen tansiyon, olası bir Ortadoğu Krizinin habercisidir. 5 Ortadoğu denklemini geçmişten gelen deneyimiyle bilen Türkiye, AKP’NİN HATASI son gelişmelerde hükümeti Bu noktada Türkiye’ye önemli işlevler düşmektedir. İsrail, planlı bir politikayla, aracılığıyla olumlu tepki Türkiye’yi ısrarla, İsrailFilistin çatışmasındaki girişimlerinden uzak tutmak istiyor. vermedi. Hükümetin Hamas’ın arabuluculuk Türkiye’de siyasal iktidar, Hamas’ın askeri lideri Meşal’i ağırlayarak, stratejik bir askeri kanadı ile temas kurması kanadının hata yaptı. Zira, legal olmayan Hamas’la ilişki kuran, çözümsüzlüğe eğilimli kanada destek veren Ankara’yı zorlayabilir. bir ülke görüntüsü çizmiştir. Öyle ki, Cumhurbaşkanı Sezer, söz konusu ziyaretin Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet politikasıyla ilgili olmadığını açıklamak durumunda kalmıştır. Başbakanlık danışmanlarından sayın Davutoğlu’nun çizdiği pergelin yönü, dışarıya doğru çizdiği yay itibarıyla Genişletilmiş Ortadoğu’yu işaret etmektedir. Söz konusu projede, ülkemiz, etkisi fazlalaşan değil, ne yazık ki, daralan, hatta olası toprak kayıplarını barındıran bir yüzeyde değerlendirilmektedir. O yüzden Suriye büyükelçimizin olmadığı tutanaksız görüşmelerde, Suriye yetkili makamlarıyla ne konuşulduğu, ortak geleceğimiz açısından da fazlasıyla önem taşıyor. Türkiye, Ortadoğu Krizi’ni, kuruluş felsefesinden gelen dinamiklerle aşabilecek etki alanına sahiptir. Genişletilmiş Ortadoğu’nun, küreselleşerek parçalayan, alt kimliklere dayanan, klan, kabile, aşiret yapılarıyla ifade edilen sahte devletçikleri yerine, yurttaşa dayanan, sosyolojik ulus tabanındaki ulusdevletin modelinin sahibi Atatürk ve onun kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti’dir. Atatürk’ün modeli tüm bir Ortadoğu, Orta Asya ve Güneydoğu Asya için geçerlidir. Mazlum ulusların evrensel kurtuluş modelidir. İsrailFilistin barışı, iki devletli çözüm, ülkemizin içtenlikle desteklediği bir vizyonu ortaya koymaktadır. Ancak bu noktada devletin muhatabı, militan silahlı örgütler değil, yasal siyasal yapılardır. Aksi takdirde, kendi ağırlığını sadece Ortadoğu’da değil, dünyada da kaybetmiş, kuşkuyla karşılanan bir ülke konumuna indirgeniriz. Gazze’deki saldırılar, ele aldığımız zeminde çılgınlıktan çok, planlı bir siyasayı ifade eden, sistemli eylemlerdir. Bu çerçevede, Türkiye’deki siyasal iktidarın işlevsizliği ve günü birlik yaklaşımları, var olan umutsuzluğu fazlalaştırmaktadır. Unutmamak gerekir ki, Türkiye gerçek anlamda ağırlığını koymadan Ortadoğu Krizi çözülmez. Siyaset biliminde her kriz sonrası yeni bir düzenin yerine oturduğu varsayılır. Bu bağlamda iki yeni düzen olasılığı bulunmaktadır. Ya ülkemizi de sarsacak Genişletilmiş Ortadoğu haritası, parçalanacak bir coğrafya, ya da Atatürk’ün öngördüğü, ulusların kardeşlikle ve işbirliği içinde yaşadığı, ulusdevletlere ait bir barış dünyası doğacaktır. Bu dünyadan Türkiye’nin yararı olduğu kadar, Filistinlilerin, İsrail’in ve tüm mazlum ulusların da yararı olduğu açıktır. kaynakça (1) Cumhuriyet Strateji ekinde, 10/04/2006 tarihli sayıda, "İsrail Seçimlerinin Bölgeye Etkileri...Zıtlıklar Üzerine Kurulu Denge" adlı makale, s.1416’da yayımlanmıştır. ORTADOĞU’DAN GOP’A İsrail’in Hamas üzerinden Filistin’le ilişkilerini gün geçtikçe gergin bir zemine kaydırması, şiddetin dozunu arttırması, insani yaşam koşullarını yok edecek bir saldırı ve tecrit politikasını yükseltmesi, Genişletilmiş Ortadoğu fotoğrafıyla yakından ilintilidir. Yazının başında belirttiğimiz söz konusu haritanın yaşama geçebilmesi için, bölgedeki ulusdevlet yapılarının zafiyete uğraması gerekiyor. İsrail Filistin’deki gerilimi yükselterek, öncelikle kendi kalıcı haritasını, tek başına çizmeye çalışıyor. Irak’ın bölünmesi, İran’ın parçalanması sürecindeki olası işbirlikleri ancak yakın güvenliğini tam sağlamış bir İsrail’in varlığıyla yaşama geçebilir. İsrail’in Gazze saldırısı, Filistin konusundaki olası barış görüşmelerini ve müzakere girişimlerini tamamen yok etmek için bilinçli bir eylem planı olarak gözükmektedir. İsrail açısından konunun bir başka boyutu da, İsrail’in iç siyasetindeki dengenin sağlanmasıyla ilgilidir. İsrail’de Filistin konusu paradoksal bir nitelik taşımaktadır. Bir gün gerçekten beklenen çözüme kavuşulursa, İsrail’deki iç toplumsal sorunlar tartışılmaya başlanacaktır. Kadınerkek uzun askerlik hizmetine alınan, militarist toplum yapısı, farklılıklar zemininde kendini hissettirecektir. Toplumsal kırılmalar belirginleşerek, iç çöküntü hızlanabilecektir. Bu zeminde çözüm(süz)lük, İsrail’in varlığını, devlet politikalarını sürdürücü bir temel zemin konumundadır. Seçimler de, hükümetlerin sık sık yaşadıkları meşruiyet krizine, insülin etkisini veren, onaylama mekanizmasını ifade ediyor. Bu bağlamda, Hamas gibi siyasal yapılar çözümsüzlüğü besleyerek, İsrail’in siyasalarını güçlendiriyor. El Fetih’in laik demokratik siyasal yaşama uygun anlayışı, İsrail açısından kabul görmüyor. Zıtlaşma, mevcut siyaseti ayakta tutmaktadır. Filistinli militanlar SURİYE’YE GÖZDAĞI İsrail iç bütünlüğü ve Genişletilmiş Ortadoğu’daki konumu açısından, Gazze saldırısını bilinçli bir Ortadoğu Krizi yaratma siyasasının başlangıç noktası olarak görmektedir. Hamas’ın askeri kanat lideri Meşal’i barındıran Suriye, İsrail’in ateş hattı üzerinde konumlanmaktadır. İsrail, Gazze zemininde Suriye’ye gözdağı vererek, söz konusu ülkenin Ortadoğu’da olası rol oynama manevralarını kısıtlamaktadır. Lübnan eski başbakanı Hariri’nin öldürülmesinden sonra, suikast sorumlusu gösterilen Suriye, Lübnan’daki askeri varlığını sona erdirmek durumunda kaldı. Hamas liderine ev sahipliği, Suriye’yi daha da köşeye sıkıştırmakta, İsrail’e karşı tedirgin bir davranış kalıbı içine girmeye zorlanmaktadır. Şu kadarını söyleyebiliriz ki, Suriye bu aşamada, İsrail açısından bir engel olmaktan çıkmıştır. İsrail, Gazze’yi vurarak, Meşal’i barındırmasını sorgulayarak, Suriye’yi edilgenleştirmiştir. İsrail, Lübnan’da yaşadığı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle