17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 Uluslararası Ceza Mahkemesi… C S TRATEJİ Türkiye’ye uygun değil Cihangir DUMANLI [email protected] 17 Temmuz 1998’de imzalanan ve 1 Temmuz 2002’de yürürlüğe giren ROMA Anlaşması ile kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi UCM (International Criminal Court) son yıllarda Türkiye’nin AB serüveni kapsamında zaman zaman gündeme geliyor. Bu yazının amacı UCM hakkında kısa bilgi vererek, Türkiye’nin UCM karşısındaki durumunu değerlendirmektir. Kişilerin uluslararası bir ceza mahkemesinde yargılanması ilk kez Birinci Dünya Savaşı’nda gündeme geldi. Alman İmparatoru Kaizer WilhelmII’yi yargılamak isteyen galip devletler, Hollanda’nın kendisine sığınan İmparatoru geri vermemesi nedeniyle bu isteklerini gerçekleştiremediler. Sevr Anlaşması’ndaki benzer bir hüküm de Ulusal Kurtuluş Savaşımızla tarihin çöplüğüne atılmıştır. Kişileri yargılayan ilk uluslararası mahkeme, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Nüremberg Uluslararası Askeri Mahkemesi’dir. Japonya’da kurulan Uzak Doğu Askeri Mahkemesi Amerika’nın hakimiyetinde gerçekleşmiş ve Nuremberg kadar ilerisi için örnek bir uygulama olmamıştır. Nuremberg Mahkemesi’nin iki önemli ilkesi olan "kişilerin uluslararası ceza sorumluluğunun varlığı" ve "hukukun herkese eşit olarak uygulanması" 1946 yılında BM Genel Kurulu tarafından benimsenmiş ve bu ilkelere dayalı sürekli bir mahkeme kurulması çalışmaları başlatılmıştır. 1953 yılında hazırlanan UCM taslak statüsü "saldırı"nın tanımı yapılamadığı için soğuk savaşın sonuna kadar sonuçlanmamıştır. 1989’da yeniden başlatılan çalışmalar, 1998’de ROMA Anlaşması ile sonuçlandı. 160 ülkenin Uluslararası Ceza Mahkemesi, Roma Anlaşması’yla 1998’de soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş ve saldırı suçlarına bakması için kuruldu. ABD, Çin ve İsrail gibi devletler, egemenlik haklarını gerekçe göstererek anlaşmayı onaylamıyor. Terör tehdidi bitmemiş bir Türkiye’nin bu anlaşmayı onaylaması elini büyük ölçüde zayıflatır. katıldığı ROMA Anlaşması 120 olumlu, 21 çekimser ve 7 karşı oyla kabul edildi. Anlaşma 1 Temmuz 2002’de yürürlüğe girdi. ulusal yargılamanın sanığı aklamak için yapıldığı ve adil olmadığı kanaatine varırsa "iki defa yargılanmama" kuralı uygulanmaz. UCM’nin, gelecekteki olası savaş suçlarını caydırması ve çatışmaların sona ermesine yardımcı olması amaçlarının arasındadır. TARİHİ ALTYAPI UCM’NİN ÖZELLİKLERİ UCM’nin en önemli özelliği, kişileri uluslararası suçlarından dolayı yargılayan sürekli bir uluslararası mahkeme olmasıdır. Uluslararası Adalet Divanı sadece devletler arasındaki hukuki uyuşmazlıkları çözmek için kurulmuştur. UCM kurulana kadar insanlığı ilgilendiren bazı ağır suçlarda kişileri yargılayacak bir organ yoktu. UCM yargılamalarında kişilerin iç hukukta sahip oldukları ayrıcalık ve muafiyetler, makam ve rütbeleri dikkate alınmamaktadır. UCM dışında bazı olaylara özgü (Adhoc) uluslararası mahkemeler de kurulmaktadır. Bunun en güncel örnekleri Eski Yugoslavya ve Raunda mahkemeleridir. Ancak bu mahkemelerin yetkileri olayla sınırlıdır ve olay olduktan sonra mahkemenin kurulması, statüsünün belirlenmesi uzun zaman alacağından, kanıtların kaybolması, sanıkların kaçması gibi sakıncaları vardır. UCM, sürekli bir mahkeme olarak bu sakıncaları gidermektedir. UCM, ancak ulusal ceza yargılamasının yapılamadığı veya yapılmak istenmediği davalara bakabilir. Yargılamada öncelik ulusal mahkemelerdedir. (tamamlayıcılık ilkesi). Mahkeme UCM’NİN YARGI YETKİSİ UCM, gerçek kişileri yargılar. Komutanlar emri altındakilerin hareketlerinden de sorumludurlar (gerekli tedbirleri almalarına rağmen suç işlendi ise bu sorumluluktan kurtulurlar). Yer bakımından yargı yetkisi ise, anlaşmaya taraf devletlerin topraklarında (karasuları ve hava/deniz araçları bu kapsamdadır) işlenen suçları kapsar. UCM, anlaşmanın yürürlüğe girdiği 1 Temmuz 2002 tarihinden itibaren işlenen suçlara bakabilir. Anlaşamaya daha sonra taraf olan devletler için ise anlaşmanın bu devletler için yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yargı yetkisi başlar (devletler daha önceki bir tarihten itibaren yargı yetkisini de kabul edebilirler). UCM’nin yargı yetkisine giren suçlarda zaman aşımı yoktur. Bu kural, 1 Temmuz 2002’den önceki suçları kapsayacak anlamına gelmez. Mahkeme’nin yargı yetkisi aşağıdaki dört suçu kapsamaktadır: 1. Soykırım suçu, 2. İnsanlığa karşı suçlar, 3. Savaş suçları, 4. Saldırı suçu. "Kanunsuz suç olamaz" ilkesi gereği, bu suçlardan ilk üçünün tanımları statüde ayrıntılı olarak yapılmış, saldırı suçu ise ayrıntılı tanımı yapılıncaya kadar mahkemenin yargı yetkisi dışında bırakılmıştır. Mahkeme bu suçların münferit işlenmesi değil, insanlığı ilgilendirecek şekilde ağır ve sistematik şekilde işlenmeleri halinde yargılama yapar. Miloşeviç, savaş suçları nedeniyle Lahey’de yargılandığı sırada... UCM’NİN KURULUŞU Merkezi Lahey’de bulunan Mahkeme, Başkanlık, Yargılama bölümleri (Divisions), Savcılık ve Yazı işlerinden oluşmaktadır. Yargılama bölümleri işlevlerine göre ön yargılama, yargılama ve temyiz olmak üzere üç adettir. Toplam 18 yargıçtan oluşan Mahkeme aynı anda 2–3 davaya bakabilir. Mahkeme’nin kuruluşunda olmamakla birlikte, yargılama bölümleri hariç Mahkeme’nin idari ve mali yönden gözetimini yapan ve anlaşmayı onaylayan devletlerden oluşan "Taraf Devletler Meclisi" bulunmaktadır. MAHKEMENİN İŞLEYİŞİ UCM’ye, taraf devletlerden herhangi biri başvurabileceği gibi, savcı res’en de davayı başlatabilir. Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi BM Anlaşmasının 7. Bölümü (Barışın tehdit edilmesi, bozulması veya saldırı eylemleri ile ilgili tedbirler) kapsamında Mahkeme’ye başvurabilir. Başvuru kabul edilebilir görülürse, yargı yetkisine giriyorsa ve taraf
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle