17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 C S TRATEJİ 21. yüzyılın siyasi dengelerini belirleyecek mücadele… Avrasya’da askeri kutuplaşma Cihangir DUMANLI [email protected] oğuk savaş döneminde SSCB’nin bir kısmını oluşturan Orta Asya ve Kafkaslar coğrafyası, Sovyetlerin dağılmasından sonra siyasal, ekonomik ve askeri bakımlardan büyük bir değişim yaşıyor. Tarihte ilk kez bir imparatorluk (Sovyetler) büyük bir savaş verilmeden dağıldı, bunun sonucunda SSCB’den ayrılan devletler savaşmadan bağımsız oldular. Kendilerinin dahi beklemedikleri ölçüde hızla gelişen Sovyetler Birliği’nin dağılma süreci sonunda bağımsız olan devletler, birden bire Sovyetler’in sağladığı güvenlik sistemi dışında kalmışlar, ortaya çıkan stratejik boşluk Rusya Federasyonu, ABD ve kısmen Çin tarafından doldurulmaya başlanmıştır. Sovyetler’in dağılması soğuk savaş döneminde baskı altında tutulan bölgesel anlaşmazlıkları su yüzüne çıkarmış, siyasal İslam güç kazanmaya başlamıştır. Soğuk savaş sonrası için yapılan değerlendirmelerin büyük bir çoğunluğu, bu dönemde büyük güçler arasındaki çatışmaların ortadan kalktığını, güvenlik sorunlarının asimetrik tehditlerle başa çıkmaya dönüştüğünü ileri sürmektedir. Terörizm başta olmak üzere asimetrik tehditler güvenlik gündeminde ön sırada yer almakla birlikte, özellikle eski Sovyetler Birliği coğrafyasında büyük güçler arasında egemenlik mücadeleleri açıkça sürmektedir. S RUSYA’NIN MÜCADELESİ Batısında 450 milyon nüfuslu ve 10 misli GSMH’ya sahip Avrupa, Güneyinde 1,3 milyar nüfuslu ve 4 misli GSMH’ya sahip Çin, yine güneyinde 300 000 nüfuslu yoksul ve her türlü aşırılığa açık Müslüman ülkeler ve Ortadoğu, Kafkaslar, Orta Asya ve Doğu Avrupa’da etkinliğini artıran ABD ile çevrilmiş bulunan Rusya’nın hedefi, soğuk savaş sonrasında kaybettiği bölgedeki üstünlüğünü yeniden kazanmaktır. Rusya, geleneksel olarak etrafındaki geniş coğrafyadan tehdit algılamış ve güvenliğini bu coğrafyayı kontrol altına almakla sağlamıştır. Bu nedenle Sovyetler birliği dağılıp, etrafındaki devletler bağımsız olunca Rusya kendisini adeta çıplak hissetmiş ve kendi güvenliği açısından bölgede yeniden kontrolü sağlamak istemiştir. Ancak bu dönemde ABD ve kısmen Çin’in aynı bölgeye ilgilerinin artması Rusya’nın işini daha zorlaştırmıştır. Aslında ne Orta Asya cumhuriyetleri ne de Kafkaslar’daki küçük devletler teker teker veya birleşerek Rusya’ya askeri tehdit oluşturma yeteneğine sahiptirler. Tehdit bu ülkelerin kuvvetli olmalarından değil, zayıf olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu ülkelerdeki terörizm, bölgesel çatışmalar, uyuşturucu kaçakçılığı ve siyasal İslam’ın güç kazanması Rusya’nın tehdit algılamalarının başında gelmekle birlikte; Rusya’yı asıl endişelendiren, etrafındaki zayıf ülkelerin ABD ve Çin’in etkisi altına girmeleridir. Rusya’da yaşayan 20 milyon Müslüman ve Sovyetlerden ayrılan ülkelerde yaşayan 10 milyon Rus, Rusya’nın güvenlik denklemlerini daha karmaşık hale getirmektedir. Putin ve yönetimi bölgede yeniden egemen olmanın ön koşulunun güçlü bir ekonomi olduğunun bilincindedir. Rusya bu maksatla ABD, Çin ve Avrupa için yaşamsal önemde olan, bölgedeki enerji kaynaklarını ve yollarını kontrol altına almaya çalışmakta, ekonomik büyümesini Batı’yı karşısına almadan gerçekleştirmek istemektedir. Rusya’nın eski SSCB ülkelerinde halen 14 000 askeri bulunmaktadır. Bunların bir kısmı (Moldova, Gürcistan ve Tacikistan’da), çatışma sonrası güvenliği sağlamak için; bir kısmı da (Ukrayna, Ermenistan, Kırgızistan, Beyaz Rusya’da) ikili anlaşmalara dayanarak bu ülkelerde bulunmaktadır. Tacikistan’da (Ani) ve Kırgızistan’da (Kant) üslere sahip olan Rusya, Özbekistan’la stratejik işbirliği anlaşması imzalamıştır. Rusya bu ülkelere kendi ürettiği silahları ucuza satmakta ve ucuz askeri eğitim olanakları sunmaktadır. Sovyetlerin dağılmasının ardından oluşan boşluk Rusya, ABD ve Çin tarafından doldurulmaya çalışılıyor. Rusya ve ABD, etkinliklerini çeşitli örgütlenmelerle sağlamaya çalışıyor. Çin ise diğer iki gücün egemenliğini önlemeyi hedefliyor. ABD’NİN EGEMENLİK ÇABALARI Soğuk savaş sonrası yakaladığı tek kutuplu anı tek kutuplu çağa dönüştürmek isteyen ABD, bu hedefini gerçekleştirmek için, geri kalmış ve demokrasiye geçememiş çoğunlukla Müslüman ülkeleri küreselleşme adı altında Batı’ya entegre etmek, kontrol altına almak ABD tarafından kullanılan Kırgızistan Manas üssü ve bu ülkelerden kaynaklanan asimetrik tehditleri kaynağında önlemek istemektedir. Dünya egemenliğini sürdürmenin koşulları ise, rakip güçlerin çıkmasını ve ABD’ye karşı birleşmelerini önlemek, enerji kaynaklarını ve yollarını kontrol etmek ve oyunun kurallarını koymaktır. Brzezinski’nin deyimi ile ABD’nin küresel üstünlüğü, Avrasya kıtasındaki egemenliğini ne kadar sürede ve nasıl bir etki ile sürdüreceğine bağlıdır ve "ABD için küresel ödül Avrasya’dır." Soğuk savaşın bitiminden 11 Eylül’e kadar geçen sürede SSCB ve Varşova Paktı’ndan geriye kalan stratejik boşlukları doldurmaya çalışan ABD, öncelikle Doğu Avrupa’da bu hedefine ulaşmıştır. Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya’daki üstünlük mücadelesini ise hala sürdürmektedir. ABD, bu maksatla 1992’de çıkarttığı "Özgürlüğü Destekleme Yasası" (Freedom Support Act) ile 1992–2003 yılları arasında bölge ülkelerine 700 milyon dolar askeri yardım yaparak özellikle askeri ilişkilerini geliştirmiş, 1999 yılında çıkarttığı "İpek Yolu Strateji Yasası" ile bölge ile ilgili politikalarını yasal çerçeveye oturtmuştur. 11 Eylül’den sonraki politikaların esasını ise bölgede askeri varlığını fiilen artırmak, üsler ve hava sahalarından yararlanma hakları kazanmak oluşturmuştur. ABD’nin Orta Asya ülkelerinde elde ettiği askeri kazanımlar şunlardır: Kırgızistan’da Manas üssü ve eğitim işbirliği anlaşması, Özbekistan’da Kansi Hanabat (K2) üssü (Mayıs 2005 ‘deki Andican olaylarından sonra boşaltmıştır), Kazakistan’da Savunma İşbirliği Anlaşması, tüm hava sahasının kullanımı, Alma Ata hava alanının acil durumlarda kullanımı, Hazar kıyısında ortak eğitim tesisi, Türkmenistan’da Askeri Eğitim Anlaşması, insani maksatlı uçuşlarda hava sahasının kullanımı ve havada yakıt ikmali, Tacikistan’da Terörizme Karşı İşbirliği Anlaşması, Duşanbe hava alanının yakıt ikmali için kullanılması, Afganistan’da askeri güç bulundurma ve iki büyük üs (Bargam ve Kandahar), Pakistan’da üç büyük üs. ABD ayrıca Hazar Denizi ve buradan geçen enerji koridorlarını kontrol edebilmek maksadıyla Hazar bölgesinde kendisine dost olan ülkelerle ortak hava savunması, denizin kontrolü (radarlar ve sahil güvenlikle), sınır güvenlik tedbirlerinin artırılması, müşterek reaksiyon gücü oluşturulması gibi tedbirleri içeren, merkezi Bakü’de olacak bir "Hazar Muhafızları" (Caspian Guards) projesini yürürlüğe koymaktadır. Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan’daki "renkli devrimler" de ABD’nin Avrasya egemenliği projesinin unsurlarıdır. Stratejik önceliğini ekonomik kalkınmaya veren
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle