02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Amaca (İlhakEnosis) ulaşmak için iç ve dış tahrikler izlenecektir. EOKA müdahalesinin son safhasında Kıbrıs davası dünya kamuoyuna ve diplomatik çevrelere "Kıbrıs Halkının selfdeterminasyon hakkına kavuşması" şeklinde sunulmuştu. Şimdi ilk hedef uluslararası alanda Kıbrıs probleminin çözümlenmediği ve yeniden gözden geçirilmesi gerektiği kanaatini yaymak olmalıdır. Bu amaçla, bulunmuş olan çözümün tatminkâr olmadığı adil olmadığı, iki toplumun bir arada yaşayabileceği belirtilmelidir. Kıbrıs liderliği yerinde bir davranışla anlaşmaları halkoyuna sunmamış ve bu durum koz olmuştur. Kıbrıs’ın şimdiye kadar Rumlar tarafından idare edildiğinin, Türklerin ise sadece olumsuz, köstekleyici bir fren rolü oynadığının vurgulanmasında yarar vardır. Gizliliğe uyulacaktır..." Rum planının diğer bölümlerinde imhanın yeraltında çalışmalarını sürdüren EOKA aracılığı ile nasıl gerçekleştirileceği anlatılmaktadır. Buna göre her bölgede ne kadar kuvvet bulundurulacağı, silah miktarı, bölge sorumluları, saldırı planları, ayrıntılı olarak şemalar üzerinde gösterilmiştir. Nitekim saldırıların da aynen bu planda öngörüldüğü gibi gerçekleştirildiği daha sonra ortaya çıkmıştır. Ne var ki Türk Halkının mukavemeti, planda öngörülen sonuçların, bütünü ile gerçekleşmesini önlemiştir. Rumlarca izlenecek stratejinin temeli ise, Anayasa’nın olumsuz maddelerini tadil etmek ve bunun sonunda "Garanti ve İttifak anlaşmalarını" de facto olarak ortadan kaldırmak olacaktır. merkezlerinde hapis edildi. Planın baş uygulayıcısı olan Kıbrıs Rum Cemaati’nin önde gelen isimlerinin ellerindeki kan izleri de tarihte özellikle aşağıda anlatılan ve Akritas vahşetini başlatan olayla anılacaktır. Aralık 1963’de GKRY’nin bugünkü Başkanı Papadapulos, EOKA liderleri ve 1974 darbesinin önderi Nikos Samson ile beraber bizzat soykırımı başlatıp Küçük Kaymaklı’da ve 6 Şubat 1964’de Arpalık’da onlarca Türk’ün katledilmesine önderlik etmişlerdir. Tassos Papadopulos, 23 Ekim 1967’de BM Günü’nde yaptığı konuşmada: "Bizim için özgürlüğün anlamı, Elenizm’in ileri karakolunun ulusal kimlikle birleşmesidir" diyordu. Bu ulusal kimlikle birleşme ihtirası da, bu konuşmadan bir ay sonra, 15 Kasım 1967’de Geçitkale ve Boğaziçi köylerimize yapılan saldırıyı gerçekleştirmek için katliamlara yön veren görüşün temelidir. Bu katliamlar sistematik şekilde şöyle sürdürüldü: C S TRATEJİ 9 Tanksavar Taburları ile 47. Muhabere Bölüğüne soykırımı uygulanacak Türk köylerinin isimlerini verdi. Verilen emirlerin, Kıbrıs Rum Muhafız Ordusu tarafından, Kıbrıs Hükümeti ve Yunan Birliği’nin Kıbrıs Komutanlığı’nın onayıyla yürütüleceği yazılıydı. Planda, gizlice gece yapılacak hücumlarla, Lefke, Akdeniz, Gaziveren, Doğancı ve Taşpınar gibi 400 yıldan bu yana Türk olan yerleşim yerlerinde Türklerin imhası ayrıntılı bir şekilde anlatılıyordu. Buna göre öncelikle elektrikler kesilecek, 356. Tabur’un 2. Bölüğü Lefke yakınlarındaki Cengizköy’e saldıracaktı. Yine 391. Yedek Piyade Taburu Bağlıköy’ü yok edecek, Lefke, Elenköy ve Yeşilırmak topçu ateşi desteğiyle temizlenecekti. 261. Tabur da Kurutepe’yi ele geçirecekti. 251. Piyade Tugayı’nın görevi Girne’deki Türkleri hedef alacak ve Zeytinlik’e saldırı ile soykırıma başlayacaktı. Amaç bu önemli Liman’ın tamamen Rumların eline geçmesiydi. Bilahare Rum Muhafız Ordusu, Rum Polis güçleri ve sivil Rumlar harekete geçerek Türkler için çok hayati olan GirneLefkoşa arasındaki ulaşımı tamamen ele geçireceklerdi. İşi hiçbir şansa bırakmak istemeyen plancıların, Taktik Grup Komutanlığı’na bağlı 2. ve 3. Bölümleri bu planın uygulanması ve hiçbir işin şansa bırakılmaması için hazırlanmışlardı. Bunlar öngörülen yerlerde suların telefon hatlarının ve elektriğin kesilmesi, BM askerlerinin üniformalarını giyerek ve araçlarını kullanarak planın yürütülmesinden sorumluydular. (1964’de BM güçleri Ada’ya ayak bastıklarında EOKA’cılar çoktan Barış Gücü askerlerinin elbise, miğfer gibi malzemelerinin sahtelerini yapmaya başlamışlardı.) Öldürülecek Kıbrıs Türklerinin gömülecekleri Türk mezarlıkları bile tespit edilmişti. Soykırıma özel görevlerle ve sivil kıyafetlerle katılacak Kıbrıs Komando Güçleri’nin 31., 32. ve 33. Birlikleri’nin görev alacakları yerler de saptanmıştı. Bu birliklerin subaylarının hepsi Yunanistan’da eğitilmişti. 31 Mayıs 1974 tarihli emir bu birliklerin hazırlıklarını 10 Temmuz’a kadar tamamlamalarını öngörüyordu. Bundan anlaşılacağı üzere soykırım 10 Temmuz’dan sonra yürürlüğe konulacaktı. Ifestos 1974’ün en önemli uygulayıcıları Kıbrıs’taki Yunan Birliği ile Yunanistan’dan gizlice gelen yüzlerce Yunan subayı olacak ve hareket bunların kontrolünde Yunanistan’ın başkenti Atina’dan doğrudan yönetilecekti. Bunun hedefi, Kıbrıs’ın tamamen Türklerden arındırılmış, Girit gibi bir Yunan Adası olmasıydı. EOKA’cı katil liderlerin hala başta olduğu bir GKRY ile müzakerelere oturanların bütün bunları hatırlarında tutmaları, bilmiyorlarsa öğrenmeleri gerekirdi. Ne var ki, 1974 Barış harekâtı ile Rumların bütün bu planları TSK’nın kararlı tutumuyla suya düşmüştür. Rum emellerinin, Akritas gibi planların sonu gelmeyeceği de düşünülerek ve hiçbir zaman zayıflık göstermeden, dimdik ve tam bir siyasi kararlılıkla, Türk Ordusu’nun gücü ve şehit kanlarıyla varlığımızı sürdürdüğümüz Kıbrıs’ın, Türkiye için stratejik önemi ve vazgeçilmezliği her platformda dile getirilmeli ve bu soykırım planlarının gerçeği ve amaçları bugünkü nesillere aktarılmalıdır. IFESTOS PLANI 1974’de başa gelen Yunan Cuntacı askeri hükümetinin ikinci kuşağı olan Generaller ile uzlaşmazlığa düşen Makarios’un ortadan kaldırılması konusunda Atina’daki Cunta Lideri General Dimitrios Ionnides’in kararıyla 10 Temmuz 1974’de Nikos Samson’un önderliğindeki EOKA’cılarca hükümet darbesi yapıldı ve "Akritas Planı"nın son perdesi sahneye konuldu. Amaç 1963 planının son versiyonunu sahneye koymak ve Türkleri imha ederek, Ada’yı Yunanistan’a bağlamaktı. Bununla ilgili olarak 7 Mart 1974’de Rum Muhafız Ordusu 3. Yüksek Taktik Komutanlığı’nca "Akritas"ın devamı olarak hazırlanmış plana göre (Ifestos Planı) (The Genocide Files, Harry Scott GibbonsCharles BravosYayınevi, 1997Londra); Rum Milli Muhafız Ordusu’nun önderliğinde PLANIN UYGULAMASI EOKA Terör Örgütü’nün 1950’lerden itibaren başlatmış olduğu çalışmalar sonucu, Türklüğü adadan çıkarmayı hedefleyen Rumlar sistematik bir şekilde silahlanmışlardı. Amaçlarına ulaşmak için gözlerini kan bürümüş şekilde 20–21 Aralık gecesi Lefkoşa ağırlıklı saldırılarını Akritas Planı çerçevesinde Türklere karşı başlattılar. Kıbrıs Rum Polisi’nin üniformalı olarak iştirak ettiği katliamlarda EOKA’cı teröristler sistematik şekilde Türklere saldırıp, Türk Polisi’nin silahlarını ellerinden aldılar, tutukladılar ve öldürmeye başladılar. Başlatılan bu katliama kılıf da hazırdı. Türklerin hükümete başkaldırdıkları, Rumlarca ele geçirilen Kıbrıs Enformasyon Dairesi’nce bütün dünyaya ilan edildi. Takip eden günlerde Ada’daki bütün Türk resmi görevlilerin işine son verildi ve Rumlar "de facto" olarak Ada’nın yönetimini ele geçirmiş oldular. "Kanlı Noel" hareketi olarak bilinen bu katliamın en önemli özelliği Rumların dünyada herkesin gözünün Noel kutlamalarına çevrildiği ve uluslararası örgüt ve misyonların tatilde olduğu sırada, 1963 Noel’inde bir oldubittiyle Türklerin Kıbrıs’taki varlığına son verilmesinin hedeflenmesiydi. Ancak Türk Mukavemet Teşkilatı başta bütün Türklerin yekvücut karşı çıkmasıyla Rumların "Akritas"ı ve dolayısıyla hedefledikleri soykırım Klerides ve Denktaş hareketi suya düştü. Lefkoşa’da bir Annan Planı yeşil hat meydana geldi. Türkler görüşmelerinde... kendi bölgelerine çekildiler. BM gücü Ada’ya geldi. Ancak olaylar bitmedi ve 1974 yılına kadar da Rumların soykırım bütün Kıbrıslı Rum erkekler kararlaştırılan Türk felsefesi bütün şiddetiyle sürdürüldü. Yunan köylerinde etnik temizliğe katılacaklar. Rumlar Gücü’nün de katkısı ve Kıbrıs Rum Milli Muhafız öldürecek, Türkler ölecekti. Ana fikir bu kadar basitti. Ordusu’nun EOKA’cılara verdiği destekle bir zamanBu çerçevede, Milli Muhafız Ordusu Komutanı lar Ada’nın en verimli topraklarının yüzde 35’inden Haralambos Hios, 256., 276. Piyade Taburlarına, fazlasına sahip Kıbrıs Türk’ü toplam alanı yüzde 3 222., 261., 306., 316., 321., 366. ve 391. Yedek gibi küçük adacıklar halindeki getto benzeri yerleşim Taburlar ile 183. Topçu Taburu, 173. ve 190.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle