02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 Rusya, Batı yanlısı sivil toplum örgütlerinin denetimine ilişkin yasayı uygulamaya başladı C S TRATEJİ Putin ‘iç temizlik’ yapıyor Anar SOMUNCUOĞLU TUSAM RusyaUkrayna Araştırmaları Masası [email protected] 90’lı yıllarda ekonomik çöküntü, siyasi irade zafiyeti ve dağılma tehlikesi yaşayan Rusya Federasyonu’nda serbestleşmeye yönelik ekonomik ve siyasi reformlar itibar kaybetmişti. Bu durum "demir kol" ve düzen özlemine yol açmış, rejimin otoriterleşmeye doğru gitmesi için elverişli şartlar yarattı. Özellikle ekonomik reformların başarısızlığı, Rusya’da "reform" ve "reformcu" sözcüklerinin neredeyse "küfür" olarak algılanmasına yol açtı. Rus yönetimi, her ülkenin kendi gelişme yoluna sahip olduğunu savunuyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, en iyi yönetim biçiminin demokrasi olduğu inancına açıktan karşı çıkmasa da, Rusya’nın kendi bildiği yoldan ve bildiği şekilde demokratikleşmesi gerektiğini sık sık vurguluyor. 19 Rusya, ‘yakın çevre’de gerçekleşen renkli devrimlerin kendisine yansımasını önlemek amacıyla, Batı destekli sivil toplum kuruluşlarının denetimini sıklaştıran yasayı uygulamaya koydu. Geçtiğimiz yıl 300 kuruluş kapatıldı, 825’i de mahkemeye sevk edildi. edilen ve devlet kontrolünde olan Toplum Meclisi kuruldu. Uluslararası alanda en üst düzeyde dile getirilen eleştirilere rağmen Rusya’nın STK’lara karşı tutumunu giderek sıkılaştırması, Batı’nın "demokrasinin desteklenmesi" çalışmalarından ciddi anlamda tehdit algıladığını gösteriyor. Batı ülkelerinin, muhalif gruplara verdiği desteğin meşruiyetini dünyaya tartışılması yersiz doğrular gibi sunmaları, Rusya’nın ve diğer bazı eski Sovyet ülkelerinin hiç olmazsa yurtiçinde buna karşı propagandayla cevap vermelerine neden oluyor. Propagandanın gücünü iyi bilen Rusya, Putin’in iktidarıyla sonuçlanan kontrollü iktidar devrinin sağlanması bile büyük ölçüde kitle iletişim araçları aracılığıyla yürütülen propagandayla gerçekleşti. Yönetime ilk geldiği dönemden itibaren ülkede sağlam bir iktidarın yolunun enformasyon alanını ele geçirmekten geçtiğini bilen Putin, alternatif güç odaklarının (oligarklar) elinde bulunan kitle iletişim araçları üzerinde devletin kontrolünü tekrar tesis etmişti. Kitle iletişim araçları üzerindeki bu kontrol, RusyaBatı mücadelesinde halkın kendi yönetiminin yanında yer almasını sağlıyor. Rusya’da "renkli devrim" olasılığını olabildiğince zayıflatıyor. Ocak ayında Rusya’da istihbaratın desteğiyle çekilen bir belgeselde bazı İngiliz diplomatlar ajanlıkla suçlandı. Suçlanan diplomatların aynı zamanda bazı Rus sivil toplum örgütlerine para aktardığı, bu STK’ların yabancı istihbarat servisleri tarafından yönetildiği ima edildi. Konuyu daha da ileri götüren Putin, STK’ların yurtdışındaki "kuklacılar" tarafından yönetilmemesi gerektiğini savundu. İçeride kamuoyu oluşturma çalışmalarına başarılı bir şekilde devam eden Rusya, dışarıda ise enformasyon savaşını yürütmekte zorlanıyor. Batı, Rusya’yı demokrasi karşıtı faaliyetleri yürütmekle suçlarken, aynı zamanda Rusya’nın G8 dönem başkanlığını ve hatta üyeliğini tartışma konusu yapıyor. Buna karşılık Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’daki istikrarsızlık ve son olarak da Filistin seçimleri, Rusya’nın tezini destekliyor. DIŞ DESTEK VE MEŞRUİYET Batı’nın demokrasi ve insan hakları kavramlarıyla oynayıp demokrasi destekleme çalışmalarını dış politika aracı olarak kullanmaları, normalde olumlu olan demokratik kavramların yıpranmasına neden oluyor. Rusya’da geniş toplum kesimlerinde STK’lar, yabancı devletlerin çıkarları doğrultusunda kullandıkları maşalar olarak algılanmaya başlandı. Batı’nın "demokrasi teşviki" çalışmalarının neden olduğu bu algılama gittikçe yaygınlaşıyor. Moskova’da lise öğrencileri arasında yapılan kamuoyu araştırmasına göre, 1996’da demokratik yönetim biçimini destekleyenlerin oranı yaklaşık olarak yüzde 70 iken, bugün bu oran yüzde 59’a düşmüş durumda. On yıl önce Rusya’nın açık bir ülke olmasını destekleyen öğrencilerin oranı yüzde 50 iken, bugün bu oran yüzde 40 düzeyinde Basına yansıyan kamuoyu araştırmaları, yetişkinler arasında demokratik kurumların daha da az desteğe sahip olduğu, bu desteğin 1990’ların ilk yarısına göre önemli ölçüde azaldığını gösteriyor. Demokrasinin teşvik edilmesini başlıca milli çıkar olarak ilan eden ABD, demokrasi ve insan hakları söylemini kullanarak ülkelerin içişlerine karışmayı meşru gösteriyor. Diğer Batı ülkelerinin yaptıkları da bundan farklı değil. Bu anlamda Rusya’nın STK’ları zan altında bırakan operasyonu, sadece münferit bir olay olarak değerlendirilmemelidir. Aynı zamanda Batı tarafından bütün dünyaya meşru olarak kabul ettirilen "demokrasinin desteklenmesi" çalışmalarının meşruiyetini sorgulayan bir girişim olmuştur. Diğer taraftan Rusya ve müttefikleri, "yakın çevrede" gerçekleşen "renkli devrimlerdeki" dış destek olgusunu ve "devrimlerin" ardından baş gösteren istikrarsızlıkları akıllıca kullanarak, hem kendi içlerinde benzer hareketlere karşı savunma yapıyor, hem de dış destekle ilgili olmayan muhalif STK’lara ve genel olarak rejim muhaliflerine karşı kullanıyor. Batı’nın STK’lara sağladığı destek, reformlar meselesinde olduğu gibi, "sivil toplum" kavramının yıpranmasına yol açıyor, Rusya ve diğer bazı eski Sovyet ülkelerinin demokratikleşmelerine değil, otoriterleşmelerine katkı sağlıyor. ‘RENKLİ DEVRİM’ KAYGISI Rusya, "yakın çevresindeki" "renkli devrimlerle" sarsıldıktan sonra, kendi içinde benzer girişimlere temel sağlayacak yapının oluşmasını engellemeye yönelik çabalarını artırdı. ABD, Gürcistan "devriminden" sonra, "devrime" yaptığı katkılarla, sivil toplum kuruluşlarına (STK) verdiği mali destekle övünürken, Putin harekete geçti, Mayıs 2004’de Federal Meclis önünde yaptığı yıllık konuşmasında Rusya’daki STK’ları dışarıdan mali destek almakla ve şüpheli grupların menfaatlerini gütmekle suçladı. "Renkli devrimlerden" kendisine göre ders çıkaran Rusya, çoğu resmi olarak tescillenmemiş binlerce STK’nın faaliyetlerini kontrol altına almayı amaçlıyor. Tasarı aşamasından beri Batı basınında eleştiri konusu olan STK’lar ile ilgili yeni yasal düzenlemeler, 2006 yılının başında Putin tarafından imzalandı. 2005 yılı içerisinde, yeni yasa yürürlüğe girmeden önce, Rusya Adalet Bakanlığı Federal Kayıt Servisi tarafından yaklaşık 300 STK kapatılmış; toplam olarak ise 825 STK’nın kapatılması için dava açılmıştır. Buna karşılık, sivil toplumun sözcülüğünü yapacağı iddia Putin Rusya’daki STÖ’lerin eylemlerinden...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle