17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 Cihangir DUMANLI [email protected] ç yıldan fazla bir zamandır ABD’nin işgali altındaki komşumuz Irak, tarihinin en zor dönemini yaşıyor. Bir kısım Iraklılar işgale karşı direnirken, önemli bir kısmı ise mezhep çatışmaları ve hatta mezhepler içindeki çatışmalarda yaşamını yitiriyor. İşgalci ile işbirliği yapan Kürtlerin hakim olduğu kuzeyde durum şimdilik göreceli olarak sakin görülmekle birlikte, önümüzdeki yıl Kerkük’ün kaderinin belirlenmesi aşamasında oranın da iç savaşa dahil olması büyük bir olasılık. ABD’de ise, hala "iç savaş çıktı mı çıkıyor mu?" tartışması yapılıyor. Oysa ölenler için, iç savaşta ölmekle dış savaşta ölmek arasında hiç bir fark yok. Bağımsız araştırma gruplarının raporlarına göre işgalin başlangıcından bu yana işgal nedeniyle ölen Iraklıların sayısı 655 000. Günde ortalama 180 eylemde ayda ortalama 3000 Iraklı ölmeye devam ediyor. İşgal döneminde 1,6 milyon Iraklı yerinden edilirken 1,8 milyon Iraklı ise başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı.(1) Ülkede 141 000 (diğer koalisyon güçleri ile birlikte 157 500) asker bulunduran ABD ise, sorumlusu olduğu bu şiddeti önleyeceği yerde seyirci kalıyor ve kendi canını kurtarmaya bakıyor. Savaşın maliyeti yükseliyor, işler kötüye gidiyor… C S TRATEJİ da çok kötü durumda. Lojistiği ABD sağlıyor. Polisin durumu silahlı kuvvetlerden kötü. Suçların üstüne gitmek için ne yetkileri, ne silahları ne de eğitimleri var. Polisler kişisel etnik veya mezhep bağlantılarına göre diğer gruplara karşı işlenen suçlara kendileri katılıyorlar. Polis gücünün dışında her bakanlığın ayrı silahlı birliği var ve bu birlikler de öncelikle bakanlığın ait olduğu mezhebin veya etnik grubun çıkarlarına göre hareket ediyorlar. ABD’nin taktiği, sorunlu bölgeleri şiddetten temizlemek, temizlenen bölgeleri Iraklılara bırakmak ve onarımına yardım etmek (clear, hold, build). Ancak temizlenen bölgeleri yukarıda anlatılan Irak güvenlik güçlerinin tutması olanaklı değil. Bu nedenle yeniden inşa faaliyetleri yapılamıyor. Ü ABD Irak’ta seyirci numaralı tümenler etnik ve mezhep esasına göre kuruluyor. Bu tümenler kendi bölgeleri dışında harekata katılmak istemiyorlar. ISK lojistik bakımdan Irak’ta savaşın mağduru çocuklar... AİDİYET AŞİRETLERE Ülkedeki siyasi duruma gelince. Halkın yüzde 75’nin öncelikli aidiyet duygusunun aşiretlere olduğu Irak’ta siyasi yapı, etnik gruplar ve mezhepler üzerine kurulmuş. Yönetimdekiler Irak devletine hizmet etmekten çok bağlı oldukları gruplara hizmet ediyorlar. Nüfusun yüzde 60’nı oluşturan Şiiler ilk kez ele geçirdikleri iktidarı korumak ve sağlamlaştırmak istiyorlar. Sünniler ise iktidarı kaybetmenin üzüntüsü ile bir yandan işgal kuvvetlerine, bir yandan Şiilere saldırıyorlar. Kendi aralarında bölünen Şiiler ise hem birbirleri ile hem de Sünnilerle savaşıyorlar. Kuzeyde ise, birleşen iki Kürt grup, emperyalistlerle işbirliği yaparak bağımsız olacağını sanıyor. Bu karmaşık yapı içerisinde Irak’ı bekleyen önemli sorunlar var. Bunların başlıcaları: Petrol gelirlerinin paylaşımı, ISK dışındaki askeri güçlerin silahsızlandırılması, Kürt bölgesine sağlanan otonominin Şiilere de sağlanması, Federal yapının geleceği, Anayasanın değiştirilmesi ve Kerkük’ün kaderinin belirlenmesi. Irak devleti ise bu sorunları çözebilecek durumda değil. Bu sorunlar bir yana; elektrik, su, temizlik, sağlık, eğitim gibi temel hizmetler dahi verilemiyor. Çünkü bu hizmetleri verecek kurumların başındakiler, sadece kendi gruplarına hizmet ediyorlar, güvenlik yok ve hizmetleri sağlayacak eğitimli personel yok, bilim adamları ve doktorların büyük bir kısmı ülkeyi terk etmiş. Yolsuzluğun yılda 5–7 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor. Irak ekonomisi de çok kötü durumda. 1970’lerde polis devleti ekonomisi, 1980’lerde savaş ekonomisi, 1990’larda ambargo ekonomisi yaşayan ülkede işsizlik oranı yüzde 20 ile yüzde 60 arasında tahmin ediliyor. GSMH’nın yüzde 70’ni, devlet gelirlerinin yüzde 95’ni oluşturan petrol ihracatı, savaştan önce günde 2,5 milyon varil iken, şimdi günde 1,5 milyon varile düşmüş. Petrol üretimini artırmak için güvenlik, yatırım ve ehliyetli personel yok. Üstelik günde 500.000 varil petrol çalınıyor. Irak’ın yukarıda özetlenen askeri, siyasi ve ekonomik durumunun görünebilir bir gelecekte düzelmesi, ülkenin uluslaşma sürecine girmesi ve üniter bir devlet olarak kalması olasılığı çok düşük. Bu durum ise sadece Irak’ı etkilemekle kalmaz, başta komşuları olmak üzere bölgeyi ve dünya barışını tehdit eder. Türkiye’nin, önümüzdeki yıllarda en KENDİNİ KANDIRMAK İşgalden önce ülkede bir tek silahlı kuvvetler varken, bugün Irak’ta sekiz ayrı silahlı güç var.(2) Oysa bir ülkenin egemenliğinin temel koşullarından en önemlisi, devletin silahlı güç kullanma tekeline sahip olmasıdır. Bu karmaşık askeri oluşum içerisinde egemen bir Irak devletinin varlığını iddia etmek, Amerikalıların kendilerini ve dünyayı kandırmasından başka anlama gelmez. Bağdat ve kuzeyinin güvenliğinden sorumlu olan Amerikan kuvvetleri, kendi üslerine çekilmiş, bazen Irak Silahlı Kuvvetleri (ISK) ile ortak küçük çaplı operasyonlar yapıyorlar. Birer yıllık (deniz Piyadeler 7 aylık) rotasyonlarla Irak’ta görev yapan Amerikalı askerlerin de moralleri bozuk. Rotasyon döneminin önemli bir kısmı bölgeye ve koşullara alışmakla geçiyor. Bu güne kadar ölen Amerikalı asker sayısı 3000’e yaklaştı. 21 000 de yaralı var. ABD’nin Irak’ta harcadığı para ise ayda 8 milyar dolar. Şimdiye kadar savaşın ABD’ye maliyeti 400 milyar dolar civarında. Irak Çalışma Grubu’nun tahminine göre savaşın toplam maliyeti 2 trilyon doları bulacak. Oysa bu para ile insanlığın pek çok derdine çare bulunabilir. Bütün bu maliyete karşın işler daha da kötüye gidiyor. ABD’nin çıkış stratejisinin esasını oluşturan ISK’nin ülkeyi savunacak duruma gelmesi ise bir hayal. Bu güne kadar 138 000’i asker, 188 000’i polis olmak üzere 326 000 kişilik bir güvenlik gücü koalisyon güçleri tarafından eğitilmiş durumda. Yine Irak Çalışma Grubu’nun raporuna göre bu birliklerin özellikle tugay ve tümen komutanları çok zayıf, teçhizatları noksan. ISK’nin teçhizat bakımından iyileştirilmesi için bir yılda gereken para (3 milyar dolar) ABD’nin bu savaşta 15 günde harcadığı paradan az. ISK’nin personel durumu daha da kötü. Ülkede banka sistemi olmadığı için askerler aldıkları maaşlarını memleketlerine götürmek maksadıyla ayda bir hafta izinliler. Firara ceza verilmiyor. Ordunun yarısı firarda. ISK’nin 10 tümenden (bunlara bağlı 36 tugay ve tugaylara bağlı 118 tabur) oluşması öngörülüyor. Çift Türkiye emperyalizme karşı bağımsızlık ve sonrasında aydınlanma savaşı verirken, Irak’ta krallar iktidara geliyor, mandalar kabul ediliyordu. ‘Bir başkasının himmetiyle kalkınmanın’ ne olduğu Irak’ta açıkça görülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle