17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili [email protected] Stratejik hedeflere ulaşmanın yollarından biri… C S TRATEJİ savaşa" göre daha çeşitli ve uzun sürelidir. Ayrıca siyasal ve askeri çatışmayı öteki savaş türlerine göre bir arada yürütme olanağı vermesi açısından da önemlidir. Politik açıdan manevra sağlama esasına da dayanan daha uzun süreli bir savaşı ve bununla ilgili olarak ideolojik manevraları da içerir. Karşı tarafın politik sistemini ve rejimini çöküntüye uğratmadan, toplumun içindeki unsurları karıştıracak, huzursuzluk ortamı yaratacak her çeşit taktiği de içerebilir. Soğuk Savaş günlerinde, dünyanın ve kendi ülkelerinin topyekün tahribata uğramasından çekinen küresel güçler sınırlı konvansiyonel savaş, sınırlı nükleer savaş ve terörizme karşı "sınırlı savaş" gibi savaş doktrinlerini gündeme getirmişlerdir. Bu bağlamda yine havakara savaşı çerçevesinde nükleer seçeneği de içeren "esnek mukabele" doktrini "sınırlı savaş" konseptine dâhil edilmiştir. Sovyetlerin parçalanmasından sonra nükleer güç kullanma olgusu ABD’ce şimdilik, terör odaklarına karşı sınırlı güç kullanma ve bölgesel savaş konseptlerine yerini terk etmiştir. Sovyet sonrası Rusya Federasyonu "sınırlı savaş" yaklaşımına ağırlık vererek gelecekteki savaşların sınırlı ve konvansiyonel olacağını, ancak her halde nükleer güç kullanımını gerekli kılacak boyutlara da erişilebileceğinin dikkate alınmasını öngörmüştür. Günümüzün askeri, ekonomik ve siyasi alanda giderek etkinleşen süper gücü, Çin Halk Cumhuriyeti ise geçmişte benimsediği erken bir topyekun nükleer darbe doktrininden vazgeçmiş ve ileri teknoloji kullanımlı bir "sınırlı savaş" doktrinini kabul etmiş gözükmektedir. Günümüzdeki "sınırlı savaş" teorileri paradigmalarının temelde, savaş olgusuna yeni boyutlar kazandıran nükleer silahlara da giderek dayandırıldığını söylemek mümkündür. Özellikle Hiroşima ve Nagazaki’deki nükleer vahşetin etkin ve netice alıcı boyutlarının, nükleer güce sahip olmuş ülkelere, "sınırlı savaş" yapmada daha büyük imkân ve hatta heves sağladığı da söylenebilir. Çünkü böyle bir güce sahip olan ülke hem kendine engel olacak üçüncü ülkelere ve hem de karşısındaki ülkeye göre en son çare olarak nükleer güç kullanmayı hesaba katacak rahatlık içindedir. ABD’nin Vietnam Savaşı’nda Sovyetler Birliği, ABD’nin nükleer gücünden korkarak karşı çıkamamış, ABD’de aynı gerekçeyle Sovyetlerin Afganistan’ı işgaline açıkça karşı koyamamıştır. Böylelikle bu iki ülke işlerine gelen üçüncü ülkelerde, "sınırlı savaşlara" kalkışabilmişlerdir. Ancak ne var ki Küba krizinde olduğu üzere karşı karşıya gelince de topyekün savaştan kaçınmışlardır. J eopolitik konumunun gereği ve komşularının ülkemiz üzerindeki çok boyutlu emelleri nedeniyle Türkiye, son topyekun savaşımız olan Kurtuluş Savaşı’ndan sonra çeşitli kereler değişik savaşların eşiğine getirildi veya savaşma durumunda bırakıldı. Özellikle 1980’den sonra PKK terör örgütüne karşı verilen asimetrik mücadelenin yanı sıra daha önceleri, 1974’de Kıbrıs’taki soydaşlarımızı korumak ve Türkiye’nin Akdeniz’deki yaşamsal çıkarlarını korumak amacıyla sınırlı bir savaşa da girişmek durumunda kaldık. Yine Kardak Krizi ve S300 füzeleri gibi sorunlarda özellikle Yunanistan ile savaş eşiğine gelindi. 1998’de Suriye’ye terörist başı ile ilgili verilen ültimatomun kabul edilmemesi halinde de bu ülke ile bir savaşa girilmesi söz konusu olabilecekti. Türkiye böyle komşularla bu coğrafyada yaşamaya mecbur olduğundan, AB’nin standart ve baskılarının ötesinde, içte ve dışta bağımsızlığımızı ve üniter yapımızı koruyacak bir orduya sahip olma durumundadır. Nitekim ancak böyle güçlü, disiplinli ve dünya çapında etkinliği kabul edilmiş bir ordunun varlığı sayesinde üzerindeki potansiyel tehditlere göğüs gerebilmiştir. Üzerimizdeki halen en önemli güncel tehdidin de bu sıralarda Irak’taki gelişmelere bağlı olduğu açıktır. Cadı kazanına dönen Irak’taki gelişmeler bizi sınır güvenliğimizin de ötesinde tehdit ettiği gibi Irak’taki Türkmenleri de yaşamsal ölçüde doğrudan tehdit etmektedir. Gelişmeler bir savaş olasılığını bile söz konusu edebilecektir. Böyle bir savaş tehdidi durumunda, komşumuz Yunanistan’ın bizi arkadan vurma cüretinde bulunamayacağı varsayımıyla, Irak’ın kuzeyinde sınırlı bir savaş olacağı düşünülebilir. ‘Sınırlı savaş’ ve Türkiye Ülkelerin çıkarlarını korumak için başvurduğu yollardan biri de ‘sınırlı savaş’. Bu yöntem, hedefe ulaşmak için ağır bir savaş yerine iyi kurgulanmış sınırlı çatışmaların diplomasi ve diğer unsurlarla desteklenmesini içeriyor. Asıl hüner hiç savaşmadan düşmana boyun eğdirmektir" diyen askeri stratejist Sun Tzu’nun savaş öğretisine göre, harcanacak güç ve maliyetin, kazanılacak edinimlerden fazla olmamasını öngörür. İslam düşüncesine göre de savaşın, kendine yöneltilmiş tehlikeye karşı oranda bir güçle mukabele edilmesi, yaşlıların, çocuk ve kadınların savaş dışı tutulması, onlara dokunulmaması, düşman doğasının tahrip edilmemesi, savaş esirlerinin öldürülmemesi, ölenlerin cesetlerine saygısızlık edilmemesi şeklindeki bir görüşle ortaya çıkar. Yine insan doğasına ve çevreye aykırı, düşmana gereksiz zarar verecek şekildeki savaşların gereğinden bahsedilmesi geçmişten günümüze savaş üzerinde sınırlamaları söz konusu etmiştir. "Sınırlı savaşın" benzeri olarak düşünülebilecek "düşük yoğunluklu savaş"tan çeşitli farkları vardır. "Sınırlı savaş", tarafların belli amaç uğruna, bütün güçlerini kullanmaksızın giriştikleri bir savaşı esas alır. Yine pazarlık esasına dayanacak bir sonuca razıdır. Düşük yoğunluklu savaş ise, topyekün savaşın daha alt seviyesinde seyreder ve kuvvet İsrail, uzun kullanımı da süredir "sınırlı Filistinlilere yönelik sınırlı bir çatışma yürütüyor.. ‘SINIRLI SAVAŞ’ NEDİR? Genelde bütün olanakların, kaynakların tümüyle kullanıldığı topyekün savaşa göre "sınırlı savaş"; ? Belli politik amaçlara ulaşmak için sınırlı imkân ve güç kullanımıdır, ? Sivil halkı ve mevcut askeri gücü tamamen etkilemeyen, ancak genelde sonu çetin müzakerelere açık olabilecek savaştır ve yine genelde hedeflenen amaçların değeri ve büyüklüğü oranında askeri güç kullanımını öngörür. ? Savaşla ilgili sınırı koymak inisiyatifinin sınırlı savaşa niyet edende olması ve onun kontrolü dışında savaşın topyekun bir harbe dönmemesi de sınırlı savaş özelliğini belirler. Yine bu durumda savaşın tırmandırılması, zaman, mekân ve kuvvet bakımından (kuvvetin yapısı, büyüklüğü, uygulayacağı şiddetin derecesi ile ilgili olarak) gerektiği kadar ileriye götürülebilmelidir. Sınırlı savaş bir "kriz yönetim biçimi" olarak da kullanılabilir. Her adımda düşmana şu mesaj verilir: "Bütün gücümü kullanırsam bu savaş senin için çok pahalıya mal olur." Tarihte "sınırlı savaş"; "Kazanmak için yüz muharebenin yüzünde de zafere ulaşmak hüner değildir. ‘SINIRLI SAVAŞ’IN ÖZELLİKLERİ Temelde, bir ülke için "sınırlı savaş" sayılabilecek bir girişimin öteki ülke için sınırlı kalamayacağı olgusu da göz önünde bulundurularak "sınırlı savaş"ın erişebileceği boyutlar ve özellikleri incelenmelidir. Bu bakımdan "sınırlı savaş" ele alınırken özellikle bunun cereyan edeceği alanın coğrafi boyutu ve karşı taraf için doğal kaynaklar ve hayati tesisler bakımından ifade edeceği önem de hesap edilmelidir. Yine "sınırlı savaş"ta
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle