17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Turgut A. KARABEKİR [email protected] TürkiyeABD ilişkileri... C S TRATEJİ Savaşın sonunda gene galip ülkelerin politikacılarının aldığı yanlış kararlarla, 35 yıl süren soğuk harp ortamı yaratıldı. ABD’nin süper güç olduktan sonra başlatmış olduğu, Kore, Vietnam, Küba, Nikaragua, Afganistan, Çöl fırtınası, ve Irak savaşları, halkın oyu alınmadan politikacılar tarafından yaratıldı ve bunların bir kısmı tamamen başarısız oldu, bir kısmı da yetersiz sonuçlarda kaldı. Kore savaşına, ABD’nin kendi gemisini bombalayarak kamu oyunu kandırıp bu savaşa burnunu soktuğu söylenmişti. Sonuçta her ne kadar G. Kore korunmuşsa da, bugün hala K. Kore daha güçlü olarak var ve ABD’ye meydan okuyor. Vietnam savaşı ABD için tam bir hezimet, Vietkong için zafer oldu. Bugün Vietnam gelişmekte olan bir ülke. Güya korumaya gittikleri Güney’de, tarlalar zehirlendi, ormanlar ilaçla yakıldı, yüz binlerce insan öldü, kalanlar atılan ilaçlardan hastalıklara bulandılar. ABD her şeyi geride bırakarak kaçtı. aima barış içinde yaşamış Türkiye’nin, saldırgan ABD ile stratejik ortaklığa girmesinin anlamı var mıdır? Ortaklığının taraflarını incelediğimizde yanıt ‘hayır’dır. ABD’de ara seçimleri gücün Cumhuriyetçilerden, Demokratlara geçmesini sağladı. Meclis 19, Senato bir oy farkla el değiştirdi. Bu olaylar geleneklerin bozulduğunu, tarafların ortaya yaklaştığını ve seçmenlerin belirli programlar yerine, memnun olmadıklarından kurtulmak için oy vermeye başladıklarını gösteriyor. Bu seferki tepki Irak savaşı ve kötü idaresinden kaynaklandı. Cumhuriyetçilerin Irak politikasına evvela onaylayan sonra şiddetle karşı çıkan Demokratlar, yeni tutulacak yol için şimdiye kadar hiçbir olumlu öneride bulunamadı. Kampanyada savaşı eleştirmekle yetindiler. Halk iktidara olan bıkkınlığından oyunu Demokratlara verdi. Bu tür seçilme AKP için ne kadar başarı idiyse, ABD Demokratları için de ondan fazla başarılı sayılmaz, derin düşünülmesi gereken politik bir çöküşün belirtisidir. Yapılan yorumlar, Demokratların yükü taşımaya örgütlü olmadıkları yolunda devam ediyor. Gerçek sorun, bugünkü yönetimde ve iki yıl sonra gelecek genel seçimlerde, ‘Lider Amerika’ gereksiniminde, ne bir başkana, ne de ona yön verecek bir yönetime uygun kişiler bulunmadığıdır. D Stratejik ortaklığın sorgulanması kitabı, ve Baker/Hamilton Irak raporunun önerileri ile gündemde ilk defa dile getirilmeye başlamasının ne kadar devamlı ve yardımcı olacağı da henüz belli değil. Diğer yandan, zaten cari açık tehlikeli boyutlara erişmişken, 400 milyon dolar savaş masrafının da taşınması güç bir yük haline geldi. Çin’in bir trilyondan fazla dolar rezervi varken, ABD’nin açıklarını tahvillerle karşılamanın nereye kadar tehlikesiz gideceğine dikkatle bakmak gerekir. Yönetiminin acizliği, yapılan hatalardan ABD’nin dünya kamuoyunda itibarını yetirmesi, Müslüman toplumunu kendine karşıt olarak yaratması, süper gücün küçümsenmeyecek bir sarsıntı geçirmekte olduğunun gösteriyor. Türkiye’nin ABD ile stratejik ortaklığı, savaşta ortaklık anlamına geliyor. ABD, Vietnam’da olduğu gibi Irak’ta da bataklığa saplanmış durumda. Stratejik ortaklık, ABD KARŞITI SOSYALİZM ABD’nin yıllarca desteklediği ABD’nin bir şekilde çekilmesinin ardından Küba, diktatörlerin elinde sömürülürken, iç ile Fidel Castro komünist rejimin savaş mirasının Türkiye’ye kalmasıdır. darbe eline geçmişti. ABD’nin Castro’yu ADAY DEĞERLENDİRMESİ Demokrat Parti’de (DP) önde giden aday olarak, İsrail taraftarı Hillary Rodham Clinton (HRC) beliriyor. Clinton’lar arazi skandalından yakayı zor sıyırmışlardı ve HRC Beyaz Saraydayken üzerine aldığı sağlık programlarının yeniden yapılanmasını yüzüne gözüne bulaştırmıştı. Ondan, DP’ye ve ABD’ye hayır çıkacağı şüphelidir. Cumhuriyetçiler de, tamamen çuvallamış, yönsüz kalmış durumda. Önde giden başkan adayı Senatör John McCain evvelden zaten başarılı olamamış, ve büyük değişiklik yapacak nitelikte görülmüyor. Üstelik Irak savaşından sıyrılmak için, yüzde 74 hayır derken o gücü arttırmakta ısrarlı. Seçimden bir gün sonra işine son verilen Savunma Bakanı Ramsfeld’in yerine atanan CIA’in eski başkanlarından Robert M. Gates’i, eski bakanlardan George P. Shultz, CIA’deyken istihbaratı gayelerine uyacak şekilde değiştirmekle suçluyor. Gelenin gideni aratmayacağını düşünenler ise, şimdilik çoğunlukta. Hiçbir partinin, ne de yeni Savunma Bakanı Gates’in, iki yıl sonraki seçimlerin arifesinde İsrail sorununu ön plana çıkarmaları politik nedenlerden ötürü beklenemez. Halbuki herkes Filistin/İsrail sorunu ortadan kalmadan Ortadoğu problemine çare bulunamayacağını biliyor. Daha liberal temelde olan DP’nin Yahudi lobisine karşı çıkabilmesi için daha çok kötü şeyler olması gerekebilir. Sorunun konuşulabilmesine, Jimmy Carter’ın ‘Palestine Peace, Not Apertheid’ adlı KISA GÖRÜŞLÜ KARARLAR 1. Dünya Savaşı galip ülkelerinin politikacılarının aldığı yanlış kararlar, yirmi yıl gibi kısa bir süre sonra, 2. Dünya Savaşı’nın doğmasına neden oldu. ABD’nin yenilgiyi tattığı Vietnam’dan bir görüntü... devirme gayesiyle uyguladığı çıkartma akamete uğradı, Castro daha da güçlendi. Bugün hala aynı rejim Küba’yı yönetiyor. ABD kaybetti. Yurt içindeki bütün sefalete, yokluğa rağmen, komünizm dünyanın başka yerlerinde söndüğü halde, halkın emperyalizme karşı direnişi, Orta ve G. Amerika ülkelerine örnek olmaya başladı. ABD’nin karşısına şimdi Venezuela’nın Hugo Chavez’i, Ekvador’un Rafael Correa’sı, Bolivya’nın Evo Morales’i gibi, Küba ile işbirliği yapan, aşırı sosyalist yaklaşımla baş kaldıran liderler doğdu. Nikaragua’da ABD diktatör Daniel Ortega’yı düşürdü. Yirmi yıl sonra halk tekrar Ortega’yı iktidara seçti. ABD burada da kaybetti. Güneyde ABD karşıtı sosyalizm her geçen gün artıyor. SSCB’nin başarısızlığından sonra, ABD ayni gayelerle, bölgenin kaynaklarını başkasına kaptırmadan kontrolünde tutabilmek için, Taliban’ı devirmek bahanesiyle Afganistan’ı işgal etti. Taliban az zaiyattan sonra, birden halkın arasına karışarak ortadan yok oldu. Bugün yavaş yavaş daha örgütlü bir şekilde geri gelmeye çalışıyor. Gayeye erişilemedi, direniş gittikçe içinden çıkılması zor hale geliyor. ABD kontrolü NATO’nun üstüne yıkmaya çalışıyor. Çöl Fırtınası savaşı, İran sorunu nedeniyle Saddam’a yüz verilmesi neticesinde, onun Kuveyt’e saldırmasından sonra, ABD’nin bölgeye asker gönderebilmesini sağlayan ilk hareket olarak yapıldı. Sonunda zaten evvelce egemen olan Kuveyt’in kurtuluşundan başka bir işe yaramadı. İran ise şer ülke olarak belirlendiği halde hiç aldırmadı,. Saddam’ın varlığı devam etti. Bu da dokuz yıl sonra Irak savaşını açmalarına neden oldu. Irak savaşının kamu oyuna gösterilen nedenlerinin doğru olmadığı sonra meydana çıktı. Gayenin, zaten olmayan toplu imha silahlarının yok edilmesi, bölgeye demokrasi ve istikrar götürmek olmadığını artık herkes biliyor. Esas gayenin ABD’nin ekonomik çıkarlarını garantiye almak için, bölgenin kaynaklarını Rusya ve Çin’den evvel kontrole almak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle