26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

olduğunda işler oldukça Yenik Bush üzgün... zorlaşıyor; ancak şu anda Demokratlar için durum daha da zor çünkü Kongre’nin pek fazla etkisinin olmadığı dış politika konularında verdikleri seçim sözlerini yerine getirmeye çalışacaklar. Seçim sonuçları, Amerikan halkının Irak’ta devam eden savaş nedeniyle artık sabırsızlanmaya başladığına dair Başkana verdiği açık ve net bir mesajdı. Sandık başından ayrılanlar arasında yapılan anketler de bunu açıkça göstermekte. Ancak buna şaşırmamak gerek, çünkü son iki yıldır savaşın popüleritesi giderek azalmaktaydı. Bush ve Cumhuriyetçiler 2004 seçimlerinde iki önemli nedenle bu kurşundan kaçmayı başarmışlardı: İlk olarak, o dönemde de savaşa olan destek azalmaktaydı, ancak savaş karşıtlarının oranı kritik yüzde 50’nin üzerine çıkmamıştı henüz. İkincisi ve daha da önemlisi, Bush’un ‘cephede geri adım atmayalım’ söylemi karşısında Demokratlar ve John Kerry uygulanabilir bir alternatif ileri sürememişlerdi. Irak Savaşı tam anlamıyla çözümsüz bir problem. Irak’tan çıkmak da, işgale devam etmek de binlerce hayata malolacak ve Irak’ın kaosa sürüklenmesiyle sonuçlanacak. Ancak bu çözümsüzlüğün Cumhuriyetçiler için kısa vadedeki getirisi, ABD Irak’a girdikten sonra hiç kimsenin kabul edilebilir bir alternatif öne sürememesi olmuştu. Tartışmalar, Bush’un savaşa girme kararını ve bunun için öne sürdüğü gerekçeleri sorgulamaktan öte gidememişti. Bush ise ‘tarih geriye döndürülemez, artık Irak’tayız’ şeklindeki demeçleriyle bu tartışmalara rahatlıkla cevap verebilmişti. Sonra da ‘daha iyi bir planları varsa ortaya çıksınlar’ diyerek kendisini eleştirenlere meydan okumuştu. Durum tam anlamıyla çözümsüz bir problem olduğundan, kimseler ortaya çıkamadı. Kısa vadede bu durum Bush’un lehine oldu ve 2004’te hem Başkan yeniden seçildi, hem de Kongre’de Cumhuriyetçiler çoğunluğu sağladılar. Ancak zaman geçtikçe ölen ABD askerlerinin sayısı arttı, Irak’ta ilerleme kaydedilebileceği olasılığı eriyip gitti ve savaşı destekleyenler giderek azaldı. 2006 dönem ortası seçimlerine gelindiğinde savaş karşıtları artık kritik bir kütle oluşturacak oranlara ulaşmışlardı. Demokratların artık bir alternatif üretmelerine gerek kalmamıştı; sadece ‘alternatif çözüm gerekli’ demeleri bile oy kazanmalarına yetti. Ancak şimdi de Demokratlar siyasi hayatlarını Irak’taki gelişmeleri değiştirme yoluna adadıkları için kendilerini kazanması çok güç bir siyasi denklemin ortasına konuşlandırdılar. C S TRATEJİ 21 üzerinde sadece dolaylı bir etkisi olabilir. Bu demek değildir ki seçim sonuçları Bush’un dış politikada bazı değişiklikler yapmasına yol açmayacak. Kanaatimce bazı marjinal değişiklikler olacaktır, ancak hükümetin genel anlamdaki amaçları ve öncelikleri değişmeyecektir. Bu nedenledir ki Ulusal Demokratik Komite (Demokrat Parti’nin ulusal örgütü) Başkanı Howard Dean, seçmenlerin Kongre’den büyük değişim beklentilerini aktif bir biçimde azaltmaya çalışıyor. Donald Rumsfeld’in istifası da Bush’un seçmenden Irak konusunda gelen sinyalleri algıladığının göstergesi. Ancak herhangi bir seçimin sonuçlarına kesin anlamlar yüklemek, kahve telvesinden geleceği okumak kadar zordur; çünkü hikaye her zaman muallaktır ve yorum da okuyana bağlı olarak mütemadiyen değişir. Bu seçim de bir istisna değil. Açık olan, seçimin Irak’taki savaştan kaynaklanan memnuniyetsizliği gösterdiği. Bunu sandıkta oy vermekten dönen seçmenlerle yapılan anketlerden anlayabiliyoruz. Ancak durumu Bush’un dış politikasının topyekün reddi olarak algılamak yanlış olacaktır. Hatta sandıktan ayrılan seçmenlerle yapılan anketler, Bush’un ‘terörle savaş’ hususunda hala kayda değer bir seçmen desteği olduğunu gösteriyor. Amerikan halkı Afganistan’daki savaş ile Irak savaşı arasındaki farkları algılıyor ve NATO’daki müttefikleriyle birlikte objektif terör hedeflerine yönelik Afganistan’daki mücadeleyi destekler görünüyor. Demokratların halkın beklentilerini karşılamak için ellerinde fazla araç bulunmuyor. Bu nedenle Demokrat lider Dean, büyük değişim beklentilerini azaltmaya çalışıyor. Şimdiden 2008 başkanlık 2008 HESAPLARI... Son olarak, 2006 ara dönem seçim seçimleri için yorum yapmak da doğru değil. sonuçlarına bakarak 2008 başkanlık oldukça güç duruma düşebilirler. Anayasal olarak savaş ilan etme hakkı Kongre’ye verilmiş olsa da, George Washington’dan itibaren pek çok ABD Başkanı, Kongre’den resmi bir savaş deklarasyonu almadan cepheye asker göndermişlerdir. Başkanlar aynı zamanda dış politika alanındaki en etkin aktörler olan Savunma Bakanlığı (Pentagon), Dışişleri Bakanlığı ve CIA’deki üst düzey personeli atama yetkisine de sahiptirler. Tüm bu kurumların üst düzeydeki yetkilileri, Başkan’nın arzusuna göre işlerini devam ettirebilirler. Kongre’nin sahip olduğu anayasal yetki ise anlaşmaları ve Başkan’ın atamalarını onaylamaktan ibarettir. Atamaların onayında bile hükümetin kendi başına hareket etme kabiliyeti vardır. Örneğin ABD’nin BM’deki temsilcisi John Bolton için kullanılan ‘tatil dönemi ataması’(2) numarası, Kongre’den onay alamayan adayların ‘geçici’ olarak atandıkları pozisyonlarda çalışabilmelerini sağlar. Sonuç olarak, Kongre’nin dış politikada Başkan üzerinde kurabileceği baskı sınırlıdır. Bunlardan en önemlisi, Demokratların Kongre’deki komiteler aracılığı ile yürütmenin uygulamaları hakkında soruşturma açma imkanıdır. Kongre’nin tanıkları ifade vermeye mecbur kılan yetkisine (subpoena) dayanarak pek çok konuda Başkanı oldukça mahçup edecek gerçekleri gün ışığına çıkarabilirler. Şu anda Demokratların Halliburton gibi özel şirketlere ihalesiz verilen kontratları araştırma komisyonlarına getireceğine dair görüşler var. Ancak soruşturma yetkisinin dış politika DEMOKRATLARIN ZORLUKLARI Hem ABD Anayasası, hem de teamüller gereği, dış politikayı belirlemede ABD Başkanları en büyük yetkiye sahiptirler. Bu durumda Demokratlar seçmenlere verdikleri sözleri yerine getirmek için seçimleri için bugünden çıkarımda bulunmak yanlış olacaktır. Siyasette iki yıl adeta bir asır demektir. Bunu 1991’de asla bileği bükülemez zannedilip 1992’de Clinton yüzünden seçimi kaybeden baba Bush’a sorabilirsiniz. Beklenmedik pek çok gelişme olabilir ve 2008’de hangi konuların seçmen için belirleyici olacağını da bugünden tahmin etmek zordur. Önümüzdeki iki yıl içerisinde Amerikan dış politikasında radikal değişiklikler beklemek hatalı olur. Evet, Demokratlar zafer kazanmışlardır, ancak ABD siyasetinin yapısal ve kurumsal dinamikleri gereği ellerinde fazla bir değişime yol açacak güç yoktur. Daha da önemlisi, henüz tutarlı ve partinin tamamınca benimsenen bir alternatif öne sürebilmiş değiller. Başkan Bush ise bu seçimler sonrasında hafifçe eğilerek biraz tevazu göstermiş, ancak köklü değişiklikler yapacağına dair henüz bir sinyal vermemiştir. Dipnotlar: 1 Normalde bir yasanın geçmesi için yarıdan bir fazla, yani 51 oy yeterli. Ancak muhalefet tartışmaları uzatarak oylamaya engel olup yasama sürecini baltalayabilir. Tartışmaları sonlandırmak içinse en az 60 oy gerekli. 2 Kongre’nin tatilde olduğu dönemde yapılan bu atamalarda Kongre’nin onayı aranmadan adaylar işbaşı yaparlar. Ancak bir sonraki birleşimde bu adayların onay almak için Kongre’nin önüne gelmesi gerekmektedir. Genelde siyasi nedenlerle onay alması problemli adayları atayabilmek için Başkanların başvurduğu bir yöntemdir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle