Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 C S TRATEJİ ğüne Karşı Savaşım Veren Savaşçıların Hukuki Statüsü’nü belirleyen kararı, 3070 sayılı karara ayrı bir açılım getirmiştir. Bu karar aynen; ‘Silahlı çatışmalarda insan haklarının korunmasında uygulanan uluslararası hukukun gelişim çerçevesi içinde, gelecekteki tekemmülüne zarar vermeksizin sömürge yabancı üstünlüğü ve ırkçı rejimlere karşı mücadele eden savaşçıların hukuki statülerine ilişkin müteakip temel hakları ilan eder: 1Sömürge yabancı üstünlüğü ve ırkçı rejimler altındaki halkların selfdeterminasyon ( kendi kaderlerini tayin hakkı) hakkının kullanılması ve bağımsızlık müği ya da bilerek özendirdiği bir grubun, sınırdaş ya da sınırötesi bir devletin ülkesinde terörist faaliyetlere giriştiğini ve bu faaliyetleri sürdürdüğünü varsayalım. b) Bu varsayımı, yaşanmış bir olaya uyarlayarak ‘vak’a metodu’ ile irdeleyelim. PKK terör örgütünün Öcalan dahil lider kadrosu önemli ölçüde silahlı militanı ile birlikte Şam ve Türkiye sınırına neredeyse bitişik bölgedeki Kamışlı’da barınmakta, barınma olanakları PKK lider kadrosuna Suriye devletince sağlanmakta, örgüt üyeleri himayeye mazhar kılınmakta, militanlar zaman zaman sınırı aşıp Türkiye’ye girerek eylem yapmakta ve eylem sonrası sınırı geçerek Suriye topraklarının koruması altına girmektedirler. Aynı şekilde bir başka PKK’lı silahlı militan grubu, İran topraklarında, Türk sınırına bitişik bölgelerde konuşlanmakta, eylem için zaman zaman sınırı aşarak Türk topraklarına girmekte, eylem sonrası tekrar egemen İran sahasına geri dönmektedirler ve İran’ın bu faaliyetlerden bilgisi bulunmaktadır Bir üçüncü silahlı grup ise Irak’ın kuzeyinde, Türk sınırına bitişik bölgelerde üslenmekte, buralardan sızma yaparak gerek sivil gerek askeri hedeflere terörist eylemler düzenledikten sonra geriye, Irak topraklarına kaçmaktadırlar. Saddam güçleri Körfez savaşı sonrası 32. paraleli aşamadıkları için ‘no man’s land’ görünümündeki bu bölgedeki otorite boşluğu, Türkiye’nin gerek sıcak takip hakkını kullanması (Saddam Hükümeti ile varılan anlaşmadan doğan bir hakkın kullanımı) gerek bölgede geçici nitelikli askeri güç bulundurması ile nötralize edilmeye çalışılmaktadır. Bu örneklerden yola çıkıldığında; bir başka devletin topraklarında konuşlanan (Suriye) ve sınırdaş bir ülkede (Türkiye) terörist faaliyetlerde bulunduktan sonra geriye kaçan terörist gruplar ve eylemleri, uluslararası hukuk açısından ne anlam ifade etmekte ve hukuk, dolaylı saldırıya uğrayan devlete hangi yasal hakları sağlamaktadır. Çünkü dolaylı ya da devletlerin içinde yer almamasına karşın devlet destekli olduğu bilinen ya da açık saldırılar, BM tarafından 1974 yılında tanımlanmış ve bu tanım Genel Kurulda oy birliği ile kabul edilmiştir. (3314 sayılı karar) BM, silahlı saldırıyı; ‘Bir devlet tarafından ya da devlet adına, başka bir devlete karşı yukarıda listelenen hareketlere ulaşacak yoğunlukta silahlı hareket icra eden silahlı çetelerin, grupların, gayrı resmi ya da paralı askerlerin gönderilmesi ya da oraya karışılması’ biçiminde tanımlamıştır. 1Dünyada ve Türkiye’de Terör, TC Merkez Bankası Yayını, Ankara 2002, s.223 Not:Yazının ikinci bölümü önümüzdeki sayıda yayımlanacak... alan ise günümüzde, kimler özgürlük kına sahip halkların ayrı Uluslararası savaşçısı kimler terörist sorusunun yaHukuk kişiliğini tanımışlardır ve bu nıtını havada bırakmakta ve bu alan halklara karşı kuvvet kullanılmasını içinde oynamak isteyen güçlerin yeni aktakbih etmişlerdir... BM tarafından tanınan ulusal kurtuluş hareketlerinin sotörler yaratmasına olanak sağlamaktadır. rumluluğu ilgili topraklardaki halkın Bu kitabın temel amacı, çoğu kez görüşlerini ifade etmektedir. Bu görüşyanlı olarak terörizmle birlikte anılan lerin ifade edilmesinin ötesinde onlave tarafların kendi çıkarları doğrulturın uluslararası ilişkilerini yürütmeyi sunda değerlendirdikleri ulusal kurtuiçermez. Bir halkın görüşlerinin ifade luş hareketleri ve selfdeterminasyon edilmesi ile idari ve icrai sorumluluk hakkının hukuki temellerini açıklamak arasındaki farkın iki sonucu vardır. Bu olmadığı gibi, uluslararası hukuku ililkin ulusal kurtuluş hareketlerinin gileyen bu konunun derinliğine irdeUluslararası Hukuk kişiliğini sınırlanlenmesi, yazarın bilgi alanı dışındadır. dırır. Halkın temsilcisi olarak tanınUlusal Kurtuluş Hareketleri ile selfmak, idare eden gücün ülkeyi yönetme determinasyon hakkının kullanılması ve uluslararası ilişkilerini yürütmeye ilişkin her hangi bir yetkisini kaybetme anlamına gelmez..” Çocuklar tetörün içinde (31 Ağustos) (1) Dr. Başeren’in ayrıntılı bu açıklamasından da anlaşılacağı üzere; ulusal kurtuluş hareketleri eskiden, genelde sömürgeci ve kolonici arasında bir sorunsal iken günümüzde bu düzlemin dışına çıkmış, selfdeterminasyon hakkına sahip halklar gibi ayrı bir kavram oluşturmuştur. Ne var ki, ulusal kurtuluş hareketlerinde silah kullanımını hoşgörü ile karşılayan düşünce, BM’in uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını yasaklayan görüşü ile çatışmakta, öte yandan bir devletin, ulusal kurtuluş hareketini iç savaş olarak nitelemesi halinde her iki tarafında silaha başvurması bir iç soruna dönüşebilmektedir. Burada bir başka önemli nokta da; kurtuluş savaşlarının uluslararası ya da uluslararası olmayan bir çatışma olduğunun belirlenmesinde ortaya çıkya da bu hakkın kullanımının engellenmaktadır. Uluslararası anlaşmazlıklarmesi kaynaklı çatışmaların terörizmle da kuvvete başvurulmasını yasaklayan özdeşleştirilmesi ya da doğrudan teröBM görüşü ile uluslararası olarak nirizmi içeren bir hareketin ulusal kurtutelenmeyen bir iç savaşta, tarafların luş savaşı maskesi ile piyasalaşması kuvvete başvurmalarını, ortaya çıkaarasındaki farklılıklara özetle dikkat cak zararlı sonuçlar açısından hüküçekmek istediğimiz bu bölümü Bmetlere yükleyen görüşler arasındaki M’in aldığı kimi kararlara yer vereçelişkilerin yarattığı kavram kargaşası rek noktalayalım. ve sübjektif değerlendirmelerle yargılara açık ortam, kimlerin kurtuluş saBM’nin ilgili kararları vaşçısı kimlerin terörist, hangi hareketlerin ulusal kurtuluş, hangilerinin M; 3070 (XXVIII) sayılı Genel iç savaş olduğu konularındaki gri alaKurul Kararı ile, ‘halkların silahnı ortadan kaldırmamaktadır. Bu gri lı mücadele dahil’ mümkün The Independent 27 Ağustos olan tüm yollarla sömürge ve yabancı üstünlüğü ile yabancı işgalinden kurtulmak için savaşımlarının yasallığını kabul etmiştir.Buna ek olarak BM Genel Kurulunun 12.12. 1973 gün ve 3103 (XXVIII) sayılı kararı ile ‘Sömürge ve Yabancı Üstünlü B cadelesi meşrudur ve Uluslararası Hukuk ilkelerine uygundur.’ denilmektedir. BM’in; 3070 ve 3103 sayılı Genel Kurul Kararları, aynı konuda alınan başkaca kararlarla karşılaştırılsa dahi, üç ayrı konumda halkların silahlı mücadelesinin uluslararası hukuka uygunluğunu onamaktadır. Bunlar; yabancı işgali, sömürge yabancı üstünlüğü ve ırkçı rejimlerdir. Olaya bu bağlamda bakıldığı, örneğin ABD’nin Irak’ı işgali, BM Genel Kurul Kararlarına göre ‘yabancı işgali’ olarak algılandığı ve değerlendirildiğinde Irak’taki işgal güçlerine direnişin terörizm olarak adlandırılmaması gerekmektedir. Eylem örnekleri ve hukuk u noktada; devlet destekli terörist bir aktivitenin arkasındaki devlet ya da devletlerin, yadsınması olası bulunmayan kanıtlarla açığa çıkması halinde; terörist faaliyete muhatap devletin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının irdelenmesinde yarar görülmektedir. Yaşanan ve güncelliğini henüz yitirmemiş bir örnekten yola çıkarak bir değerlendirme yapmak gerekirse; a) Bir devletin ülkesine, bilgisi dışında yerleşen ya da yerleşmesine izin verdiği, faaliyetlerini bildiği halde engellemedi B