14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C S aito: "Türkiye haksız bir şekilde adaylıkta geride kaldı. Ama Türkiye için bir avantaj var. Geçen 5 yıl N içinde Türkiye, Kopenhag Kriterleri’ne uymak için büyük çaba gösterdi. Başta hükümet olmak üzere vatandaşlar ve sivil toplum örgütleri çok iyi organize oldu, çalıştı. Türkiye zaman kazandı." tansiyeli var. Acaba Güney Kıbrıs’ı AB’ye acele almalarının sebebi Türkiye’yi üyeliğe kabulde zorluk çıkarmak mı? Bahane bulmak mı? Dr. Naito: Bence Güney Kıbrıs vatandaşları, AB’ye girmek için o kadar da istekli değildi. Yunanistan, yanında kendisi gibi biri olsun istedi. Yunanistan’ın yanına oturmaktan başka ne hedefi vardı ki GKRY’nin? Dikkat ederseniz 1990 senesinden itibaren Avrupa’nın içinde maalesef "Avrupa vatandaşlığı" gibi küresel bir kavrama sahip olmayan Ortodoks hıristiyanlar, bloklar çıktı. Sırplar gibi. Bunlar da örneğin Bosna Hersek’teki olayda ve Kosova’da da soykırım yaptılar. Ortodoks kesim Avrupa ile de uyumsuz gibi yani. Dr. Naito: Uyum sağlamak için zaman istedi onlar. Yani imkansız demiyorum ama bu onlar için o kadar kolay da değil. Orta Avrupa ülkeleriyle mukayese ettiğinizde ki tabi Doğu Bloku’nun çoğunluğu da, Güney Kıbrıs da Ortodoks’tur burada da problem çıkacak. Zaten Ortodoks ülkelerde laiklik diye bir kavram geçerli mi? Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tarihine baktığınızda, din adamlarının devlet yöneticisi olduğunu görürsünüz. Yine tekrarlamak isterim; Türkiye haksız bir şekilde adaylıkta geride kaldı. Ama Türkiye için bir avantaj var. Geçen 5 yıl içinde Türkiye, Kopenhag Kriterleri’ne uymak için büyük çaba gösterdi. Başta hükümet olmak üzere vatandaşlar ve sivil toplum örgütleri çok iyi organize oldu, çalıştı. Türkiye zaman kazandı. Türkiye’nin avantajına gelince: Siz AB’ye girmeden gelişmenin, kalkınmanın ne olduğunu öğrendiniz. Ama örneğin 2004 yılında üye olan ülkeler öğrendi mi? Öğrenmeden, kurumlarını geliştirmeden giriyorlar. Sonradan mı gelişecekler? Yani kalkınma nedir bilmeden üye olan ülkeler AB’ye sorun çıkaracaklar. Dr. Naito: Çıkardılar bile. Ayrıca Avrupa Anayasası’nda bile sorunlar var. Hollanda, Fransa gibi ülkeler bundan çok rahatsız. Bu konuda kendilerinin hataları var. Türkiye’yi geri çevirmek için çok tutarsız, mantık dışı ifadeleri dile getiriyorlar. Bence 2004’te 10 ülkeyi içlerine almaları hiç mantıklı değildi. Bu AB’nin sonu değilse de ortaya geleceğe dönük çok büyük sorunlar çıkardı değil mi? Dr. Naito: Tabi ki. Zaten Doğu Bloku ülkeleri ve Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliği vatandaşlığına uyum sağlamalarının uzun süre alacağı açık? Türkiye ise bir çok konuda hemen adapte olabiliyor. Bunu kanıtladı. Ama onlar olamıyor. Onun için "bu ülkeleri almakla AB, geleceğini tehlikeye sokacak kadar büyük bir hata yaptı" diyebiliriz. Tabi Türk vatandaşları çok farklı. O yüzden şimdiki duruma bakmanızı tavsiye ediyoruz. Türkiye’nin elinde başka imkanlar var mı? Bizim kurum olarak gö TRATEJİ rüşümüz; Türkiye’nin geldiği bir coğrafya var: Orta Asya. Dünya gözünü o tarafa dikmiş, Amerika oraya yerleşmek istiyor. Çin, Rusya orada mücadele ediyor, Türkiye aktörlükten çıkmış ama Asya’da önemli bir başka gelişme de var: Şangay İşbirliği Örgütü. Gerçi bu örgüt sınırların korunması amacıyla oluşturulmuş bir güvenlik örgütü ama bakıyorsunuz Çin geliştikçe, Rusya kendini kurtardıkça siyasal olarak da Amerika’ya tepki koymaya başladılar. Dolayısıyla ŞİÖ, AB’nin ötesinde bir örgüt olabilir mi? Türkiye’nin bu örgüte yaklaşmasında yarar olabilir mi? Çünkü Hindistan ve İran gözlemci olarak katıldılar. Dr. Naito: Bir ölçüde yararlı olabilir. Ama AB’nin yerine ŞİÖ’nün gelmesi mümkün değil. Türkiye tüm ülkelerle işbirliği yapabilir tabi ki. 19 adım adım böyle bir anlaşma gerektiğini kabul etmek zorunda kaldı. Çin çok büyük bir ülke. Devletin iradesi dışında bir kara pazar oluşmuş. Yasa dışı üretimi hala kontrol edemiyorlar. Mesela Japonlardan motorsikleti kopya çekip dışarıya satabilenleri kimse cezalandıramıyor. Tabi özellikle Türkiye ve Japonya bundan rahatsızlık duyuyor. Ancak Çin’in geleceği çok sağlam olmayacaktır. Çin’in yönetimi komünist ama ekonomisi kapitalist. Komünizm ve kapitalizm nasıl yan yana durabiliyor? Bir çelişki var yani. Bu, uzun vadede Çin’in gelişmesini engeller mi? Dr. Naito: Tabi engeller. Ama Çinliler çok pragmatik davranıyorlar. Hiç bir dönemde dinin etkisi altında kalmadılar. Bu yüzden de toplumsal ahlak diye bir şey yok. Dolayısıyla ister komünizm ister kapitalizm olsun kabullenirler. Yani hangi sistem olursa olsun benimserler. Dr. Naito: Kesinlikle. Çünkü biliyorlar ki Çin halkı, gözünü dünyaya açtığında, nasıl uyum sağlayabilirim diye düşünecektir. Peki Amerika daha ne kadar küresel güç olarak kalır. Yerine bir başkası çıkar mı? Dr. Naito: Amerika’nın küresel gücü bitmek üzere. Çünkü I. Bush döneminde başarılı olamadı. Yerine yenisi de yok. Boşluk var yani ve böyle kalır. Dr. Naito görüşlerinizi bizimle paylaştınız, bizi aydınlattınız. Çok teşekkür ediyoruz. Dr. Naito: Ben de teşekkür ederim. Peki bu örgüte alırlar mı? Dr. Naito: O örgütle uğraşmamanızı tavsiye ederim. Bir Japon olarak ben de istemem. Çünkü AB ile mukayese edilemez. Eskiden beri devam eden küçük ulus devlet kavramının bozulup daha küresel olan Avrupa vatandaşlığı kimliğinin oluşturulması çok önemlidir. "Artık kardeşiz, savaş yapmayacağız" anlamına geldiği için. Ama bu ŞİÖ’de öyle bir anlayış hiç olmadı. Dolayısıyla AB’den çok farklı bir oluşum. Geçici bir şey mi yani? Dr. Naito: Evet. Toplumsal kaynaşmayı sağlayacak bir proje değil. Öyle bir felsefe yok. Zaten Çin de çok pragmatik davranıyor. Tabi o zaman bizim de o örgüte karşı pragmatik davranmamız gerekiyor. Ama Türkiye’nin isteği kendi ülkesini, kendi toplumunu, kendi vatandaşlığını geliştirmektir. Bu amaçla o blokla uğraşmaktan vazgeçmenizi tavsiye ederim. Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’ndaki durumunun hatırlanmasını isterim. Atatürk, o dönemde, iyi ilişkiler kurmayı ama mesafeyi koymayı istemişti ve Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlığını, istiklalini kazandı. Ben tarihin yeniden canlandırılmasını isterim. Tam bağımsızlık yani. Dr. Naito: Evet önce tam bağımsızlık, sonra ikili ya da grup halinde işbirliği. Dünyada Amerika dışında bir süper gücün oluşacağına inanıyor musunuz? Yani Çin yakında bir küresel güç olur mu? Dr. Naito: Ekonomi açısından Çin aslında küresel güç olmuştur. Ama küreselleşme bireysel bir olay değildir. Uluslararası bir hakimiyet gerektiriyor. Ama Çin bazen uluslararası anlaşmaları ve kuralları tanımıyor. Ama şimdi Türk ve Yunan dışişleri bakanları BM toplantısı nedeniyle bulundukları newyork’ta 18 Eylül günü bir araya geldiler. AB’nin Kıbrıs deklerasyonunudan memnu kalan Yunanistan Türkiye’yi denetim altında tutabilmek için müzkerelerin başlamasını istiyor. Prof. Dr. Masanori Naito, 1956 yılında Japonya, Tokyo’da doğmuştur. Felsefe ve tarih bilimleri alanındaki lisans derecesini Tokyo Üniversitesinden,coğrafya alanındaki yüksek lisans derecesini yine aynı üniversiteden almıştır. Sosyal bilimler alanındaki doktora derecesini 1997 yılında Hitotsubashi Üniversitesinden almıştır. İslam ve Batı Avrupa ilişkileri, Batı Avrupa’daki Müslüman göçmen hareketleri ve Orta Doğu araştırma yaptığı konulardır. Japonya Orta Doğu Çalışmaları Merkezi Başkanlığı yapan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinde, Damascus Üniversitesi Coğrafya Enstitüsünde misafir öğretim üyesi olarak bulunan Prof. Dr. Naito halen esas görev yeri olan Hitotsubashi Üniversitesi Evrensel Konular Çalışma Enstitüsünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle