Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 C S TRATEJİ Büyük Taarruz: Atatürk Kocatepe’de Ali KÜLEBİ 30 Ağustos 1989 törenlerinden (Fuat Kozluklu) TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi?tusam.net 922 yılı Ağustos ayı. Ülke Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın son aşamasında? Birinci, İkinci İnönü ve Sakarya Savaşları’ndan utkuyla (zaferle) çıkılmış. Fakat özellikle İngilizlerin sürekli desteğini alan Yunanlılar hala Ankara’yı ele geçirme hülyaları içindeler. Ama Türklerin eski savaşçı ruhu canlanmış. Başlarında bir önder var. Türk ulusu son dört yıldır düşmana son darbeyi vurmak için hazırlanıyor. Kurtuluş için savaşa ve bu sonuca gidici saldırıya hazır Türk ulusu. Anadolu’nun cefakar insanı, en başta kadınlarıyla yememiş, içmemiş, bütün varlığıyla, canla, başla çalışmış ve orduyu bugüne hazırlamış. Mecliste ‘‘Her ne pahasına olursa olsun barış anlaşması yapalım’’ diyen mebuslara karşı Mustafa Kemal kararını veriyor: Düşmana kesin darbe vurulacak. Yunanlı 14 günde denize dökülecek!... Atatürk’ün Türk ulusu ve ordusuna güvenerek verdiği bu karar, 9 Eylül günü bütün olumsuz koşullara karşın gerçekleştirilmiş, Yunanlılar denize dökülmüş ve onların ağababaları olan Avrupa ülkeleri Türk ulusunun kararlılığı karşısında şapka çıkarmıştı. Büyük zafere giden yol hiç kuşkusuz ki Gazi Mustafa Kemal’in askeri dehası, savaş taktikleri ve özellikleri ile kazanılmıştı. Atatürk’ün önem verdiği üç öğenin: 1) Süratli hareket, 2) Gizlilik, 3) İstihbarat? olduğunu tarihçiler kaydeder. 26 Ağustos sabahı başlatılan Büyük Taarruz’da Atatürk, Başkomutan olarak gizlilikle ilgili uygulamaları alabildiğine ve dikkatli bir şekilde kullandı ve kullandırdı. Silah arkadaşları Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü ile beraber hazırladığı Büyük Taarruz ile ilgili planlar 9 ay boyunca herkesten itina ile gizlendi. Planların temeli sürpriz bir hücuma dayanıyordu. Bu nedenle taarruzun ayrıntılarını çok az kimse biliyordu. Düşmanı yanıltıcı bir gizlilik içinde esas hücum Afyon cephesinde gerçekleştirilecekti. Afyon, İzmir’e giden demiryolu üzerindeydi. Bu nedenle stratejik bir önem taşıyordu. Böylece Yunanlılarda bir kez daha taarruzun Eskişehir’de olacağı izlenimi sağlanmış oldu. 1 0. yüzyılın en büyük askeri dehası olarak kabul edilen Ulu Önder Atatürk’ün aylar öncesinden hazırladığı bir strateji ile kazanılan 30 Ağustos zaferi, bitmiş kabul edilen bir milletin yeniden diriliş öyküsünü anlatıyor. 2 25 Ağustos akşamı Mustafa Kemal, Anadolu’nun bütün dış dünya ile ilişkisinin kesilmesi buyruğunu verdi. 26 Ağustos sabahı saat 05:30’da Gazi Mustafa Kemal artık paşalarıyla Kocatepe’dedir. Büyük Taarruz bütün görkemiyle başlatılmıştır. Atatürk yalnız Kocatepe’de değil, sonuna kadar savaş meydanlarındadır. Her şey o kadar gizlilik içinde gerçekleştirilmişti ki 26 Ağustos sabahı gürleyen Türk toplarının sesleriyle uyanan Yunan askerlerinin çoğunun üzerinde hala Afyon’daki akşamdan kalma eğlencenin mahmurluğu vardı. Sabah saat 09:30’da öngörülen tepelerden ikisi dışında hepsi ele geçirilmişti. Tam bir yıldırım harekatı söz konusu idi. Düşmanı yanıltıcı bir taktik uygulayan Gazi, bu aşamada ağırlıklı olarak doğudan taarruz bekleyen düşmana güneyden hücum ettiği gibi ayrıca ve özellikle süvari birliklerini de süratle daha da batıya kaydırarak hem Afyonİzmir demiryolu hattını ele geçirerek Yunanlıların lojistik destek yollarını kesmiş hem de batıdan da kuşatılmalarını sağlamıştı. Gizli istihbarat sağlanması da ordu muzun başarısını önemli ölçüde etkilemiştir. Gerek tutsak (esir) düşen, moralsiz düşman askerlerinin verdiği bilgiler gerekse özellikle Yüzbaşı Fazıl’ın tek keşif uçağı ile Yunanlıların bir filo keşif uçağına bedel istihbaratı ve bu istihbaratların doğru değerlendirilmesi, vurulacak noktaların ve düşmanın gerçek durumunun bilinmesini sağlıyordu. Atatürk düşman birliklerinin durum ve yerlerini kendi birliklerimiz kadar ayrıntılı bir biçimde biliyordu. Türk ordusunun geleneksel süratli intikal özelliğini de bu savaşta her aşamada görebiliriz. Beklenmedik cephelerden ani darbeler yiyen Yunan kuvvetlerinin denize dökülmesi de böyle gelişti. Büyük Taarruz’un 26 Ağustos’ta başlamasından iki gün sonra birliklerimizin ana gücü Dumlupınar önündeki İzmir’e giden yola ulaştı. Yunanlıların geri çekilme yoluna doğru günde 60 kilometre hızla ilerleyen süvari birliklerimiz daha da ötede, batıda kaçan Yunan birliklerinin yolunu kesti. Gene bu sürat ve kararlılıkla 9 Eylül günü İzmir ele geçirildi ve Atatürk’ün öngördüğü sürede Akdeniz’e ulaşılmış oldu. Atatürk’ün lojistik dehası ise yine halkımızın topyekun savaşa hazırlanmasında kendini çok açık bir şekilde gösterir. Anadolu’nun bütün köyleri, şehirleri hane hane bu savaşa yardım için organize edilmiş ve ordunun kesin vuruşunu yapabilmesi için gereken yiyecek, silah ve malzeme olağanüstü bir disiplinle sağlanmıştır. Bütün bunlar büyük strateji ustası olan Atatürk’ümüzün savaş alanındaki taktik üstünlüğü ve kararlılığının kimi örnekleridir. Ancak Atatürk’ün en büyük ve kalıcı öbür eseri ise iflas etmiş bir imparatorluğun kalıntıları üzerinde bütün kurumlarıyla uygar bir ulus yaratmasıdır. Bu ulus bir ülkü ve kültür birliği içinde kendine güvenen, vatansever ve enerjik bir toplum olarak muasır uygarlıklar içinde yerini aldı. Büyük Atatürk’ü sevmeyenlerin en önemli bilinçaltı tepkileri ve düşmanlıkları O’nun böyle uygarlıkçı, ulusçu, bölünmez bir toplum ve devlet modelinin temelini atmış olmasıdır. Bütün bölücü ve ümmetçi takımı buna tepki göstererek hareket ederlerken Kurtuluş Savaşımızı başarmış olan başta ordumuz, çağdaş Türkiye’nin bütün kurumları bunlara karşı gerektiğinde kararlı ve ilkeli bir şekilde savaş vermiş ve verecek. Kurtuluş Savaşı’mızda şehitlerimizin kanının boşuna akmadığını, bu ülkenin bölünmez bir bütün olduğunu gereken her seferde kanıtlayacaklardır. Türk ulusunun geleceği bu mücadelenin devamlılığına ve kararlılığına bağlıdır.