11 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 ürkiye’nin tek tarafT lı deklarasyonuna gelen tepkilerinin ardından Fransa’nın adadaki sorunun çözümünü, Kıbrıs Rum Yönetiminden daha fazla istemesi de dikkat çekiyor. Bu durumun Türkiye Fransa ilişkilerini derinden etkileyeceği ve iki ülke arasında büyük krizler çıkabileceği de belirtiliyor. giren ülkelerde AB çok daha fazla tartışıldığından anayasayı çok daha kolay kabul etmektedirler. Fransa birliğin bir üst kimlik olarak gelişiminin zeminini hazırlamamış, başarısızlıkları AB’ye başarıları ise kendi ulusuna mal etmiştir. 2 Fransa’da Türkiye’nin üyeliğini savunmak bir siyasetçi için ölüm fermanını imzalamak anlamına gelmektedir. Bu yüzden iktidar partileri ülkedeki işsizlik bütçe açığı, referandum kriziyle İngiltere’nin rahatlatılması ve AB bütçesinin onaylanmaması gibi konular karşısında yapılacak en kolay ve getirisi en yüksek işin Türkiye karşıtlığı olduğu için Rumların da ötesine giderek ek protokolün imzası sonrasında Adanın tek temsilcisinin Rumlar olduğuna yönelik tanıma baskısı yapmaktalar. Böylece başbakan Villepin Türkiye karşıtlığı yaparak Cumhurbaşkanlı için en popüler aday Sarkozy’nin önünü kapamaya çalışmaktadır. 3 Fransa da Türkiye karşıtlığı birlik içi çelişkilerden de kaynaklanmaktadır. Fransa bir yandan AB’nin siyasal birliğe gitmesine öncülük ederken diğer yandan halkın referandumda anayasaya hayır demesiyle İngiltere’nin ekmeğine yağ sürmesi pozisyonunu zayıflatmıştır. İngiltere ise AB’nin siyasal birlik önündeki en büyük engelin Türkiye’nin katılımı olacağını dikkate alarak üyeliğini desteklemektedir. AB’nin Türkiye’ye karşı sorumluluklarını yapmasının gereği olarak 3 Ekim 2005 tarihinde müzakerelerin başlamasını söylemesi İngiltere’yi Fransa karşısında haklı duruma düşürmektedir. Çünkü 17 Aralık 2004 tarihindeki karar Komisyon’da ittifakla alındığı için Fransa’nın müzakereleri erteletmesi zor görünmektedir. Kıbrıs sorunu Rumların üyeliği ile AB Türkiye sorununa dönüşmüştü. Ek protokolün imzalanmasıyla AB içinde bir probleme dönüşebilir. Gerek AB ülkeleri Gerekse Rumlar Türkiye’nin Rumları Kıbrıs Cumhuriyetinin tek resmi temsilcisi olarak asla tanımayacağını bilmekteler. Bu yüzden Kıbrıs Cumhuriyetini tanımaması karşılığında limanların Rumlara açılması gibi bir öneriyi Türkiye’ye kabul ettirebilirler. Türkiye müzakerelerin başlaması karşılığında Kıbrıs Cumhuriyeti’ni resmen tanımadan Gümrük birliği kapsamında limanları AB lobisinin desteği ile Rumlara açabilir. Ancak Kıbrıs’ın Rumların istediği gibi tanınma talebi 3 Ekim sonrasında yine kaldığı yerden devam edecektir. Fransa’nın Kıbrıs politikasının olası sonuçları C S TRATEJİ aşta Fransa olmak üzere Bazı AB ülkelerinin son dönemlerdeki Türkiye üzerindeki Kıbrıs baskısı, Türkiye’nin Uluslararası hukuka dayanılarak tek taraflı müdahale hakkını kullanmasıyla gerçekleştirdiği 1974 Barış Harek?tı’nın Rumların da altında imzası olan sonuçlarını yok sayıp ada Türklerini azınlık olarak görmekte olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum Türkiye Fransa ilişkilerini derinden etkileyecektir. Ermeni soykırımı iddialarının Fransa’da kabul edilmesinden sonra diğer kabul eden ülkelerden farklı olarak ne kadar büyük tepki verildiği dikkate alınırsa Kıbrıs meselesi sonrasında büyük krizler beklenebilir. Fransa Osmanlı ilişkilerinde 16 yüzyılda Avrupa’nın birliğini engellemek için Fransa’ya kapütilasyonlarla ayrıcalık tanınmıştı. Benzer ayrıcalıklar Fransa’ya Özal tarafından 1980 sonrasında AB içinde Türkiye’yi desteklemesi için verilmişti. Bugün Türkiye de en çok yabancı sermaye bu yüzden Fransa’ya aittir. AB içindeki Türkiye karşıtlığının öncüsü olmaya aday görünmesi Özal’ın politikasının yanlışlığını ortaya koymaktadır. Ekonomik ilişkiler ile siyasal sonuçlar elde etme konusunda yıllık 10 trilyon dolar üretimle ABD bile istediği sonuçları alamamaktadır. B T Ruhban okulu ve azınlıklar ürkYunan çıkmazının perde arkası Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası gyasin?tusam.net ürkiye ile YunaT nistan arasında büyük sorun teşkil eden Ruhban Okulu’nun açılmasından çok hangi şartlarda eğitim vereceği tartışma yaratıyor. Yunanistan okulun Patrikhaneye bağlı olarak açılmasını isterken Türkiye eğitim birliği yasası nedeniyle bunun olanaksız olduğunu bildiriyor. me problemi olarak bakıldığında Batı Trakya Türklerinin de aynı sorunu yaşıyor olması, Yunanistan’ın da birtakım düzenlemeler yapmasını gerektiriyor. Mütekabiliyet esası şart eybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusunda, okulun açılıp açılmaması bakımından değil, okulun açılması durumunda tabii olacağı kuralların belirlenmesi bakımından sıkıntı yaşanmaktadır. Patrikhane, okulun devlet kontrolü ve denetiminde olmasını kabul etmeyerek, Patrikhane’ye bağlı bir kurum olarak açılmasını istemekte, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında bulunan bir okulun devlet denetimine tabii olmaması da kabul edilir bir talep olarak görülmemektedir. Öte yandan, ülkedeki Rum azınlığın çocuklarını ruhban okuluna göndermedeki muhtemel isteksizliğini dikkate alan Patrikhane, okula yabancı öğrenci ve öğretmen alımının mümkün kılınmasını istiyor. Nitekim, 19501969 yılları arasında eğitimini tamamlayan 225 öğrencinin sadece 38’inin Rum asıllı Türk vatandaşı olması ve 162’si Yunan uyruklu olmak üzere 187’sinin yabancı uyruklu olması bu noktanın önemini ortaya koyuyor. Türk vatandaşı Rum öğrenci ve öğretmenlerin sayısının, yabancı öğrencilere olan oranı, amacı sadece azınlığın ihtiyaçlarına Rumların çıtayı yükseltmesi Türkiye’nin en büyük avantajı Rumların Kıbrıs politikalarındaki geleneksel sabırsızlıklarıdır. Rumlar 1952 den 1974 yılına kadar sayısız fırsat ele geçirmiş olmalarına rağmen her defasında çıtayı kendilerinin de atlayamayacağı kadar yükseltmeleri adanın tamamen Rumların eline geçmesini geciktirmiştir. 1974 Temmuzunda askeri darbe yapılmamış olsaydı 1980 yıllara gelindiğinde Türkler adayı terk etmek zorunda kalacağından Kıbrıs Tamamen Rumlaşacaktı. Darbe sonrasında Türkiye’nin müdahalesi Rumların 11 yıldaki kazanımlarının fazlasıyla geri alınmasına enden olmuştur. Ancak ikinci Kıbrıs müdahalesi sonrasında Rumlar Dünya kamuoyuna haksız durumda olmalarına rağmen mazlum durumda olduklarını kabul ettirdiklerinden askeri zafer siyasi kazanıma yeterince dönüşememiştir. Bugün Rumların 1974’ü bir oldu bitti olarak görüp önceki statükoya dönülmesini AB aracılıyla kabul ettirmeye çalıştıkları bir noktadayız. Bu yüzden Rumlar için Demokratik Almanya’nın Federal Almanya’ya katılımı şeklindeki çözüm en ideal olanıdır. Kesin olan bir şey var ki o da Türkiye’nin AB’ye girişindeki en büyük engelin Kıbrıs sorununun tamamen Rumların zaferiyle sonuçlanmasıdır. unanistan Başbakanı Kostas Karamanlis’in Ağustos ayı sonunda gerçekleştirmeyi düşündüğü Ankara ziyaretini ertelemesi, hem Yunan hem de Türk basınında çeşitli spekülasyonlara sebep oldu. Ertelemenin nedenine dair resmi bir açıklama yapılmamış olsa da Ankara Antlaşması’nı 10 yeni üyeye genişleten protokole eklenen ‘‘tanımama’’ deklarasyonunun ve Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Yunanistan’ın tehdit olarak gösterilmeye devam ediliyor olmasının ertelemenin gerekçesi olabileceği ifade ediliyor. Ertelemenin nedenleri arasında ruhban okulunun açılması ile ilgili olumlu bir işaretin verilmemiş olması da gösterilmektedir. Karamanlis, eğer ruhban okulu sorununu bu denli benimsiyorsa bunu Türkiye’deki Rum azınlığın haklarını koruma altına almak olarak değerlendirmek ve bir noktaya kadar makul görmek gerekecektir. Nitekim, diğer tüm Rum ahali mübadeleye tabi tutulurken İstanbul Rumları Lozan görüşmecisi Venizelos’un aşırı baskısı nedeniyle Türkiye’de kalmaya devam etmişlerdi. Bu nedenle Yunanistan’ın İstanbul Rumlarının haklarını koruma altına alma çabası normal karşılanmalıdır. Ne var ki, Ruhban okulunun açılması ya da Patrikhanenin ekümeniklik iddiasının Türkiye tarafından kabul edilmesi konularının Rum azınlıktan ziyade Patrikhanenin hak ve yetkileri ile ilgili olduğunu da ifade etmek gerekiyor. Yine de konuyu azınlıkların korunması ve kollanması çerçevesinde ele alacak olursak Karamanlis’in aynı özeni kendi topraklarında yaşayan ve ‘‘Müslüman Yunanlılar’’ olarak tanımlanan Batı Trakya Türkleri için de göstermesi beklenecektir. Tam da ruhban okulunun açılmasına uygun ve karşılık düşen bir başka sorun varken bunun dile getirilmemesi Türkiye adına büyük bir eksiklik olacaktır. Nitekim, sadece din adamı yetiştir Y H ?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle