Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 C S ran’ın Irak’taki rejime yaklaşımı Cavid Veliev TRATEJİ İ Tahran’ın taktik savaşları TUSAM Yakın Doğu Araştırmaları Masası cveliev@tusam.net rak Başbakanı Celal Talabani’nin 2124 Kasım 2005 tarihleri arasında yaptığı İran ziyareti sırasında görüşülen konular, iki ülke ilişkileri açısından büyük önem taşıyor. Celal Talabani’nin İran Cumhurbaşkanı ve dini lideri ile yaptığı görüşmelerde ana konu güvenlik sorunları oldu. Irak ve İran için birincil öneme sahip olan güvenlik sorunları, İran Savunma Bakanı Sadun elDulayimi’nin 7 Temmuz 2005 ve Irak Başbakanı İbrahim elCaferi’nin 16 Temmuz 2005 tarihli ziyaretlerinde de ön plana çıkmıştı. Saddam Hüseyin’in devrilmiş olması İran’a güvenli bir Irak sunmadı. Kendi güvenliği için birincil tehdit olarak gördüğü ABD ve müttefiklerinin Irak’a yerleşmesi ile birlikte müttefik askerlerinin veya istihbarat birimlerinin Irak sınırından İran’a sızma tehlikesi, Irak’ın Kuzeyi’nde İsrail’in etkinliğinin artması ve Irak’ta ortaya çıkabilecek İsrail veya ABD destekli bir Kürt devleti, İran’ın ulusal güvenlik stratejilerinde Irak’ı ön plana çıkarmıştır. Irak’ın yeni durumu aynı zamanda İran’a yeni fırsatlar da sunmaktadır. İlk olarak, Irak yönetiminde Şiilerin rolünün artması İran’a Irak içerisinde etkin olabilme fırsatı doğurmuştur. Böylece İran, istikrarsız bir Irak’ta Şiiler üzerinden politika yürütebilecek ve güvenliğine yönelik tehditleri bertaraf edebilecektir. I rak’ın ABD tarafından işgali, İran için ezeli düşman, Arap milliyetçiliğinin kalesinin düşmesi anlamına geliyordu. Diğer yandan Tahran, günümüzde en çok tehdit algıladığı ABD ile komşu oldu. İran, Kürt guruplar kanalıyla da İsrail’in kendi iç bünyesini karıştırmak istediğini savunuyor. Mevcut durum, Şii çoğunluk nedeniyle İran’ın elini de güçlendiriyor. Tahran, her koşula hazırlıklı olmak için değişik kartları da elinde tutmaya çalışıyor. I duğunu dile getirmiştir. Irak’ta ortaya çıkabilecek federal bir yapıdan veya parçalanmadan İran’ın da nasibini alacağı kuvvetli bir ihtimaldir. Halkın Mücahitleri slami Rejim için birincil tehdit niteliğinde olan Halkın Mücahitleri de Irak topraklarında barınmaktadır. Muhalif Halkın Mücahitleri Örgütü, 1965 yılında İran’da kurulmuştur. Örgüt o yıllarda Rıza Şah Pehlevi’ye karşı başlatılan savaşın ve İran İslam Devrimi’nin gerçekleşmesinde itici güç olmuştur. Örgüt, devrimden iki yıl sonra 1981 yılında Humeyni yönetimine karşı askeri darbe girişiminde bulunmuş, başarısız olunca Fransa’ya yerleşmiş ve siyasi hayatına burada devam etmiştir. Fransız yönetiminin baskıları sonucu örgüt Irak’a taşınmış ve Saddam Hüseyin’den maddi destek görmüştür. Saddam’ın himayesindeki örgüt, 8 yıllık İranIrak Savaşı sırasında Saddam orduları ile birlikte İran’a karşı savaşmıştır. Halkın Mücahitleri, 1997’de ABD, 2002’de de Avrupa Birliği tarafından “terörist örgütler” listesine alınmıştır. Kendini İslami rejimin alternatifi olarak nitelendiren örgüt, Avrupa ve ABD’den destek aramaktadır. ABD’nin Irak’ı işgali sırasında tarafsız kalan örgüt, daha sonra ABD ordusu tarafından silahsızlandırılarak en büyük kampı olan Eşref Kamp’ında koruma altına alınmıştır. Stratejik araştırma kurumu “American Policy Committee”, ABD’nin stratejik çıkarları gereği Halkın Mücahitleri Örgütü’nün terörist örgütler listesinden çıkarılması gerektiğini savunmaktadır. İ ABD’siz Irak ran devlet yetkilileri her fırsatta Irak’ta güvenliğin sağlanabilmesinin ön koşulunun, ABD’nin Irak’tan çıkması olduğunun altını çizmektedirler. ABD’nin Irak’ta kaldığı her gün İran açısından tehdit olarak algılanmaktadır. ABD askerlerinin Irak’ta kalması Irak liderlerinin ABD’ye bağımlı hareket etmesi anlamına gelmektedir. Bu durumdan rahatsız olan İran, durumu kendi lehine çevirmeyi hedeflemektedir. İran’a göre ABD hem Irak’a hem de İslam dünyasına yönelik “bölyönet” politikası izlemektedir. ABD bu bağlamda, Irak’ta Sünniler, Şiileri ve Kürtleri biri birine düşürmeyi hedeflemektedir. Irak’taki istikrarsızlık her an İran’a sıçrayabilir. İran, Irak’taki istik rarsızlığın bilinçli bir şekilde ABD tarafından körüklendiğini ve istikrarsızlığın ABD’nin Irak’ta kalmasına hizmet ettiğini düşünmektedir. İran’ın yeni cumhurbaşkanı Ahmedinecad bu duruma söyle açıklama getiriyor: “Terörist faaliyetler İran’ın ve Irak’ın düşmanlarının çıkarlarına hizmet ediyor ve düşmana, İslam Dünyasına saldırmak için bahane veriyor.” Fakat unutulmamalıdır ki İran da Irak’ın bugünkü etnik ve mezhep merkezli kaosundan göreli bir fayda sağlamaktadır. Yani, ABD Irak’ta bulunduğu sürece devam edecek olan kontrollü bir istikrarsızlık İran’ın işine gelmektedir. Irak’taki bu istikrarsızlıktan yararlanan İran, Irak’ta ABD’yi köşeye sıkıştırmayı hedeflemektedir. Kısacası kendi güvenliğini sadece ülke içinde değil, ülke sınırlarının ötesinde de aramakta ve öncelikli önlemlerini almaya çalışmaktadır. İran’ın bu yaklaşımından İngiltere ve İsrail de kendilerine düşen payı almaktadır. İran, Ahvaz Bölgesi’nde Mart 2005’den itibaren yaşanan etnik çatışmalardan İngiltere’yi sorumlu tutmaktadır. İran’ın güney batısında bulunan Ahvaz Bölgesi, Irak’ta bulunan İngiliz askerilerinin konuşlandığı bölge ile komşudur. İsrail ise, İran’ın ba İran meclisinden 13 Aralık tısında yaşanan Kürt ayaklanmalarını desteklenmekle suçlanmaktadır. Parçalanmamış Irak ran’ın etnik yapısını göz önünde bulundurduğumuz zaman Irak’ın toprak bütünlüğü İran açısından önem kazanmaktadır. Bu nedenle Irak’ın geçici Başbakanı İbrahim Caferi’nin İran ziyareti sırasında görüştüğü İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, İran’ın Irak’a yönelik önceliğinin “bağımsız ve parçalanmamış bir Irak” ol İ Arap yanlısı olmayan Irak ran için yeni kurulacak Irak hükümetinin izleyeceği dış politika da büyük önem taşımaktadır. Saddam Hüseyin döneminde Irak’ın Arap Milliyetçiliği’nin kalesi olması, İran’ın bölgedeki hareketalanını bir hayli kısıtlamıştır. Yeni kurulacak hükümetin de tamamen Arap yanlısı olup Arap Birliği’nin içinde yer alması, İran’ı rahatsız edecektir. İran’ın Tehran Times gazetesinde 7 Aralık 2005’de yayınlanan “Irak’ta Darbe” başlıklı makalede yer alan iddialara göre, 15 Aralık’ta yapılacak parlamento seçimlerinde Şii Arapların kazanması durumunda Ayyat Alavi bazı Arap ülkelerinin ve ABD’nin desteği ile askeri darbe gerçekleştirecektir. İran, Arap yanlısı her hangi bir siyasetçinin iktidara gel İ İ ?