09 Ocak 2025 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 masının ardından, işgal altındaki topraklar konusunda tekrar kalınan noktaya geri dönüldü. Ama bir farkla, 2005 yılı başları ve ortaları hem arabulucuların hem de Azerbaycan ve Ermenistan yetkililerinin ılımlı açıklamalarıyla geçmiş idiyse de, 2005 sonları göreceli olarak yine şahin tavırlara sahne oluyor. Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan’ın son ABD ziyareti sırasında “Karabağ hiçbir zaman Azerbaycan’ın bir parçası olmadı ve olmayacak”, Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan’ın da son Avrupa gezisi sırasında “Ermenistan ya Karabağ’ın bağımsızlığını tanıyacak ya da onu kendisine birleştirecek” şeklinde açıklama yapması Azerbaycan’da ciddi rahatsızlık yaratmıştır. Nitekim, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev Ermeni yetkililerin açıklamalarına, yeni parlamentonun açılışı sırasında yaptığı konuşmada kullandığı, “Azerbaycan’dan taviz bekleyenler yanılmaktadırlar. Azerbaycan’ın en büyük tavizi topraklarının işgal altında kalmasına bunca yıl sabretmesi olmuştur” ifadeleriyle cevap vermiştir. Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Ebiyev ise 5 Aralık 2005’te ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi John McDougal ile yaptığı görüşmede “Ermenistan, işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarını kendisine katmaya veya ayrı bir devlet olarak tanımaya kalkarsa Azerbaycan bu duruma seyirci kalmaz ve topraklarını işgalden kurtarmak için askeri yola başvurur” ifadelerini kullanmıştır. Kilit nokta kamuoyları Günümüze kadar ki gelişmelere bakıldığında, yapılan açıklamaların gerçekçi olmadığını, 2006 yılının çözüm yılı olması ihtimalinin düşük olduğu görülmektedir. Öncelikle, arabuluculuk görevini üstlenmiş olan uluslararası güçlerin çözüm konusunda buluştukları ortak noktanın varlığına ilişkin kuşkular mevcuttur. Her şeye rağmen arabulucu güçlerin ortak bir noktada buluştuklarını varsaysak bile, Azerbaycan ve Ermenistan yönetimlerinin bu ortak noktaya kendiliklerinden sıcak bakmayacakları açıktır. Bu iki ülke yönetimleri, dış baskılarla veya kendiliklerinden çözüm konusunda kendilerine dayatılanları kabul etmek isteseler bile, iç kamuoylarının bunu kabullenmesi ihtimali çok düşüktür. Ermenistan örneğinde buna ciddi şekilde diasporanın etkisi de eklenebilir. Diasporanın ve iç kamuoyunun ikna olmadığı “orta yol” nitelikli bir çözüm modelinin Ermenistan açısından kabul edilmesi ve uygulanması olanaksızdır. Ülke içerisindeki süreçler konusunda şimdilik Ermenistan’daki kadar etkili olamasa da, nicelik ve nitelik itibariyle giderek güçlenen Azerbaycan diasporası da bu tür tavizkar yaklaşımlara sıcak bakmamaktadır. Görüldüğü üzere, Azerbaycan toprakları yıllardır Ermenistan işgali altında kalmasına rağmen çözümün asıl niteliğinin ortaya konmaması, toprakları işgal edilenle başkasının topraklarını işgal edene aynı tarzda yaklaşılması, gerçekçi çözüm önerilerinden uzak kalınması, çözümsüzlük sürecini artırmaktadır. Aslında ortaya konan çözüm önerileri de içerisinde ciddi biçimde çatışma potansiyeli barındıran çözüm önerileridir. Yıllardır devam eden görüşmeler süreci ise, Türkiye’nin AB üyeliği sürecinin benzeri yeni bir sektör yaratmıştır: “Karabağ sorunun çözümü ile uğraşmakta olan diplomatlar sektörü.” Şimdilik durumdan en karlı onlar çıkmaktadır. Şu an ki gidişat itibariyle ise sorunun kısa vadede çözüme kavuşması ihtimali çok düşüktür. R C S TRATEJİ usya’nın Orta Asya’daki en sağlam müttefiki: Özbekistan Seyhun Şahin rta Asya ve Özbekistan merkezli değerlendirmeler yapılırken Mayıs 2005 ortasında Andican’da yaşanan olaylar neredeyse milat olarak alınmaya başladı. Uluslararası politik yönelimin kısa dönemli seyrine baktığımızda bunun haklı bir yaklaşım olduğu görülecektir. Karimov’un son altı ay içerisinde dördüncü kez Moskova’yı ziyaret etmesi de bu çerçevede değerlendirilebilecek diplomatik temas niteliğindedir. Çünkü geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen Stratejik Ortaklık Anlaşması’nın ardından, 14 Kasım 2005 tarihli RusyaÖzbekistan İttifak İlişkileri Anlaşması hem içerdiği hükümler ve hem de bölgesel aktörlerin gelecek perspektifi konusunda yeni açılımları ifade etmektedir. Kafkasya’dan Merkezi Asya’ya kayan gelişmeler, Kırgızistan ve Andican olayları, ÇinRusya eksenli yeni oluşumun kendini hissettirmesi, Amerikan üslerinin boşaltılması sonrasında Moskova’da imzalanan yeni metin artık safların belirginleştiğini, taşların yerine oturmaya başladığını gözlemliyoruz. Durum Analizi öz konusu yeni metin ve RusS Özbek ilişkilerini değerlendirmeden önce Karimov’un içerisinde bulunduğu psikolojiye yakından bakmak gerekiyor: ABD: Hanabad Hava Üssü’ndeki Amerikan askeri varlığının ne olacağı sorusu, buranın Afganistan’daki Bargam Hava Üssü’ne tahliyesiyle yanıtlanmış oldu. Her ne kadar söz konusu askeri alanda son birliğin ayrılışı nedeniyle düzenlenen törende bugüne kadar sürdürülen işbirliği konusunda karşılıklı olumlu görüşler dile getirilmiş olsa da Özbek lider için Uluslararası Adalet Divanı mekanizmasının işletilmesi ve ikili müzakereler çerçevesinde kararlaştırılan yardımların bloke edilmesi çabaları sürdürülmektedir. Bunun yanı sıra muhaliflerden Norveç’te yaşayan Muhammed Salih’in ardından Güneşli Özbekistan Hareketi Lideri Sancar Umarov Washington’da ağırlandı, ülkeye dönüşünde ise tutuklanarak cezaevine konuldu. AB: Andican olaylarının ardından Özbekistan’a yönelik sert tavrını, silah ambargosu ve çeşitli yardımları öngören anlaşmaların askıya alınmasıyla gösterdi. Son olarak da aralarında İçişleri Bakanı Zakircan Almatov, İstihbarat Başkanı Rustam İnayatov, İçişleri Bakanı Birinci Yardım O ndican’da yaşanan olaylar Orta Asya’nın etkin A ülkelerinden Özbekistan’ın tercihleri konusunda milat olma özelliğini ortaya çıkardı. Bu Orta Asya’daki küresel güçlerin mücadelesini de yakından ilgilendiriyor. Karimov, Andican olaylarıyla ilgili kendisini ve yönetimini eleştiren Batı ve ABD’den git gide uzaklaşmanın altyapısını oluşturuyor. cısı Tahir Mullacanov, görevinden alınan Savunma Bakanı Kadir Gulamov, bu göreve atanan Milli Güvenlik Kurulu Sekreteri Ruslan Mirzayev’in de aralarında bulunduğu 12 yöneticiye vize yasağı getirdi. Bu arada birliğin en önemli ülkelerinden olan Almanya’nın, yasak getirilen ve Andican olaylarından birinci derecede sorumlu tutulan İçişleri Bakanı Almatov’un Hamburg’daki bir hastanede kanser tedavisi için izin verdiği bilgisi Der Spigel’de yer almaktadır. (Almatov, İnayatov ile birlikte ülkenin en önemli kişiliklerinden biri olup, Semerkant Klanı olarak adlandırılan oluşumun da lideri konumundadır. Bu nedenle içerisinde bulunduğu sağlık koşulları ve yönetimde belirleyici polis teşkilatının başında yer alacak kişinin kimliği ayrıca değerlendirme konusundur.) Olayın insani boyutuna karşın Batılı basın organlarında ve insan hakları kuruluşlarında konu farklı bakış açılarıyla değerlendirilmekte, hatta tutuklanması yönünde Berlin yönetiminin adım atması talep edilmektedir. Andican Davası: Özbekistan Yüksek Mahkemesi’nde olaylara ilişkin ilk sorgulama tamamlanırken, yargılanan 15 sanık 820 yıl arasında ağır hapis cezasına çarptırıldı. Ardından Yüksek Mahkeme, 58 kişinin yargılama işleminin hızla başlatıldığını duyurdu. Bu uygulama, Batılı ülkeler ve insan hakları kuruluşlarının yoğun eleştirilerinin ardından, sürecin basın mensupları ve yabancı gözlemcilerden uzak tutma girişimi olarak değerlendirilmektedir. Buna paralel muhalif düşüncelere sahip olduğu ileri sürülen kişilerin de tutuklama işlemleri devam ederken, Washington ziyareti sonrası tutuklanan muhalif lider Umarov’un cezaevinde yaşadığı ileri sürülen sağlık sorunları kaygıyla takip edilmektedir. Türk pasaportlu bir işadamı ile evli olan bir diğer muhalif Nigara Hidayatova da baskıdan etkilenen kişiler arasında bulunmaktadır. Müttefikliğin iç yansıması Atamalar: Karimov, Andican sonrası ABD ve Avrupa ülkeleriyle yaşadığı sorunlarla eşzamanlı mevcut yönetimin yapısında da önemli değişikliklere gitti. Başbakan Birinci Yardımcısı ve ekonomiden sorumlu Azimov, geri planda bir göreve çekilerek, yerine uzun süre Cumhurbaşkanlığı’nda personelden sorumlu görev yapan Golişev getirildi. Washington, Berlin Büyükelçilikleri, Dışişleri Bakanlığı’nın ardından parlamento seçimleri sonrası Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanlığı görevini yürüten Sadık Safayev’in, prestijli görev olarak kabul edilen Diplomasi Üniversitesi Rektörlüğü iptal edildi. Yerine Paris Büyükelçiliği’nden dönen ve bir dönem etkili bakanlar arasında yer alan Karamatov atandı. Avrupa Komisyonu’nun vize koyduğu ikiliden Kadir Gulamov Savunma Bakanlığı görevinden uzaklaştırılırken MGK Sekreteri Mirzayev bu görevi üstlendi. Bu arada Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Alişer Şayhov, Dış Ekonomik İlişkiler, Yatırımlar ve Ticaret Bakanlığı’na getirildi. Valilerin ardından Karimov’un mutlak hakimiyetindeki Bakanlar Kurulu üyelerinin değiştirilmesi, dış politik yönelimin içerideki yansıması olarak değerlendirilmektedir. Uzun dönem Batı ile ekonomik ve siyasi ilişkilerin yönlendirilmesinde aktör olan Azimov ve Safayev’in devre dışı bırakılarak Rus yanlısı çizgiye sahip kişilerin ön saflara çekilmesi “müttefik” yapılanmanın içerideki yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Karimov bunu kendi iktidarının devamlılığı ve güvencesi olarak haklı gerekçelere dayandırırken, Rusya açısından bu gelişmelerin sonuçlarının ne olacağı belirsizliğini korumaktadır. Batı’nın ambargosunun ardından dış yardımların ve yatırımların önemli ölçüde azalması, zaten kötü olan ekonomik yapıda daha derin delikleri açması kaçınılmazdır. Doğal olarak bunun halka yansıması da pek iç açıcı olmayacak, mevcut yönetime desteği nedeniyle Özbek halkının uzun dönemli beklentisi içerisinde Rusya imajına muhalefetin artmasını da beraberinde getirecektir. Çünkü bölgedeki Rus varlığının artırılmasını aynı zamanda kendi iktidarı için önemli gören Putin, yerel halk üzerinde derin etkiler bırakan Andican’a rağmen Özbek yönetimine açık destek vermektedir. Diğer yandan son yıllarda geliş ?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle