Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C S halkının yüzde 90’ının “ulusal bir kahramanın savaş suçlusu olarak teslim edilmesine” razı olmadığını gösteriyordu. Gotovina’nın teslim edilmemesinin uluslararası arenada yarattığı sorunlar da bu görüşü değiştirmedi. Nitekim, Gotovina’nın 7 Aralık’ta Kanarya Adaları’nda (İspanya) yakalandığının açıklanmasının ardından Hırvatistan’ın bir çok kentinde geniş çaplı protestolar yapıldı, hükümeti suçlayan halk polisle karşı karşıya geldi, hükümet binaları tahrip edildi. Gotovina’yı bir savaş kahramanı olarak gören Hırvat halkı ile uluslararası baskılar arasında kalmış olan hükümet, arananın Hırvatistan sınırları dışında yakalanmasının rahatlığını yaşadı. Bu davada Mart 2004’ten beri uluslararası polis güçleriyle işbirliği içinde çalışan İspanya güvenlik güçlerinin Gotovina’nın Kanarya Adaları’na sadece birkaç gün önce gelmiş olduğunu açıklaması da daha önce nerede gizlendiği konusunu muallakta bırakıyor. Carla Del Ponte’nin ısmarlama görünen olumlu raporundan hemen önceki açıklamalarının zanlının Hırvatistan’da gizlendiği yönünde olması da Hırvat General’in ülkesi için bir fedakarlık yapmaya zorlanmış olması ihtimalini güçlendiriyor. Yine de bir şekilde Hırvat hükümeti için böylesi çetrefilli bir konu çözümlenmiş oldu. Nitekim AB üyeliği açısından Hırvatistan'ın 1997'den beri iki kat artan kamu borçlanması, yüksek vergiler, zayıf mali ve sosyal güvenlik sistemleri, kamu idaresindeki problemler, yavaş ve düzensiz adli işleyiş, çalışma hayatını engelleyen katı iş hukuku düzenlemesi bir yana bırakılarak savaş suçlusu bir generalin yakalanması konusunda yapılacak işbirliği ön plana alınmıştı. Henüz yakalanamadığı için yargılanamayan savaş suçluları gibi bir şekilde uluslararası mahkemelerce suç isnat edilemeyenler de var. Srebrenika kampının güvenliğinden sorumlu Hollandalı Barış Gücü birliğinin Sırpları durdurmak yerine onlara yardım ettiği yönündeki suçlamalar ICTY’nin önüne getirilemedi. Srebrenika’da 8 bini aşkın Boşnak’ın katledilmesinin sorumluluğunu Ratko Mladiç ve Radovan Karadziç ile paylaşması gereken başkaları da var elbette. Ancak, NATO, BM gibi uluslararası kolluk güçlerinin “barışı tesis etme ya da koruma” görevleri esnasında işlenen suçların uluslararası mahkemelerin önüne getirilmesi mümkün görünmüyor. Öte yandan, bugüne dek oluşturulan uluslararası ceza mahkemelerinin hiç birisi (Nürnberg ve Tokyo Askeri Ceza Mahkemesi’nde de olduğu gibi) savaş galiplerini yargılamadı. Savaşı kazananlar savaşın yargıcı oldular. Uluslararası hukuk, bugün de uluslararası ceza adaletini bir yana bırakarak galip devletlerin adaletini sağlıyor. Soykırım, insanlık suçlarının uluslararası mahkemelerce yargılanmasının sağlanmasının öncülerinden olmasına rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü’ne taraf olmaktan kaçınan ABD’nin Ebu Garib Cezaevi’nde yaptığı işkenceler, özellikle Felluce’dekiler başta olmak üzere yaptığı bütün ihlaller de cezasız kalacak gibi görünüyor. Savaş suçları yönünden kendisini uluslararası denetimin dışında tutan ABD’nin işkence ve kötü muamele suçu zanlılarının yargılanacağının garantisini vermesi ise suçluların ABD’nin ulusal mahkemelerinde yargılanacak olması nedeniyle bir adalet güvencesi vermiyor. Irak’ta bir savaş başlatan ABD’nin “vatansever” olarak gönderdiği askerlerini adil bir şekilde yargılaması mümkün olmadığı gibi uluslararası kamuoyunun vicdanını yaralayacak şekilde açığa çıkarılmadıkça herhangi bir suçun yargı önüne getirilmesi de mümkün değil. Nitekim, ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın aslında hukuk dışı buldukları işkence ve kötü muamelenin engellenmesi için garanti veremeyecekleri yönündeki ifadesi de bunun işaretlerini açıkça veriyor. ABD’nin savaşındaki “vatansever”lerin Gotovina’dan farklı Protesto eyleminden. (13 Aralık) olarak savaş suçunu kendi ülkelerinin topraklarında ve kendi sınırlarını korumak için işlememiş olmaları da işin cabası. [1] http://www.un.org/icty/rappannue/2004/index.htm [2] ICTY’in 20042005 bütçesi 271,9 milyon Dolar olarak hesaplanmıştı. TRATEJİ ÇİZGİLİ DÜNYA? 11 Le Monde 7 Aralık Kuralsız çalışma düzeni giderek artıyor... Le Monde 13 Aralık The Guardian 8 Aralık The Independent 8 Aralık Mahkeme’ce hala arananlar: Radovan Karadziç: Eski Bosnalı Sırp lider 199295 Srebrenika katliamında soykırım suçundan aranıyor. Ratko Mladiç: Bosnalı Sırp komutan Srebrenika katliamındaki rolü nedeniyle aranıyor. Zdravko Tolimir: Mladiç’in emrinde çalışan Tolimir Srebrenika katliamı suçlularından. Goran Hadziç: Hırvatistan’dan kopan Sırp tarafının eski cumhurbaşkanı, Karajina’da binlerce Hırvat’ı öldürmekle suçlanıyor. Stojan Zupljanin: Bosnalı Sırp komutan Bosna’da işlediği savaş suçları nedeniyle aranıyor.