Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C S BD’nin sorun yaşadığı alanlardan birisi de internetin kontrolünün kendi tekelinden alınmak istenmesi. Brezilya ve Çin, kendi ulusal sistemlerini kurma konusunda ciddi sinyaller veriyor. ABD ise internetin kontrolünden ödün vermek istemiyor. Tartışmalar, bu ay içinde yapılacak BM Bilgi Toplumu Dünya Zirvesi’ne taşınıyor. TRATEJİ ÇİZGİLİ DÜNYA? Internatıonal Herald Tribune 1 Kasım 9 A nelik girişimlerdir. ABD “günümüz bilgi çağında fazla bulunmayan güç kaynaklarını” elinde tutmaya çalışırken, rakibi olan, olmayan tüm ülkeleri bu haktan mahrum etmektedir. Nitekim, ABD’nin “kontrolcü” yaklaşımı, diğer ülkelerce hegemonyasını güçlendirmek adına atılan adımlarından sadece biri olarak algılanmaktadır. ABD’nin Suriye ve İran’a yönelik baskılarının yoğunlaştığı ve askeri müdahalenin Bush’un deyimiyle “masada olduğu” bir dönemde, bu durumdan hoşnut olmayan İngiltere dahil AB ülkeleri öncülüğündeki ekibin çeşitli platformlarda başkaldırışı ve gücünü ispatlama arayışı her fırsatta kendini göstermektedir. Modern ekonomi ve toplumun ilerleyişinde ve gelişmesinde önemli rol oynayan ve hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen internet ve dolayısıyla internetin (güvenli) kontrolü tüm ülkelerin ilgi odağındadır. Dolayısıyla, bugün bir çok ülke internetin kendi kontrollerinde olmayıp salt ABD’nin hakimiyeti altında olmasını, uygun ve adil bulmamaktadır. ABD’nin söz konusu politikası adeta son yılların Monroe Doktrini havasındadır. Nitekim, Brezilya ve Çin gibi ülkeler ABD’nin icadı olan internet ağının daha fazla küreselleşmesi durumunda, kendi yerel internet sistemlerini geliştirme ve yeni bir anlaşmaya dayalı bir örgüt kurma tehdidinde bulunmuşlardır. AB Telekomünikasyon Bakanları’na göre ise, ayrı bir kuruluş yaratılmasa dahi uluslararası işbirliğini öngören yeni bir model bulunmalıdır. Brezilya ve Güney Afrika da mevcut durumu eleştirirken, Fransa sadece bir grup gelişmiş demokratik ülkeden oluşan “hükümetlerarası” bir yaklaşımın egemen olmasından yanadır. Ayrıca, Küba ve Suriye de Washington’ın izole edilmesi ihtimalinden ötürü bu durumu kendi yararlarına bulmuşlardır. Washington’un tüm bunlara cevabı ise geçtiğimiz Haziran’ın sonunda internetin kontrolünü sınırsız olarak elinde bulundurduğunu belirtmesi olmuştur. Nitekim, ABD Temsilciler Meclisi Ekim ayı başında ABD’nin uluslararası baskıya karşı geleceği, söz konusu karara karşı çıkacağı ve internetin kontrolünü sınırsız süre ile elinde tutacağı kararını vermiştir. Özgürlük ve demokrasi kavramlarına toz kondurtmayan ABD’nin bakış açısına göre, internetin mevcut kontrolüne müdahale edilmesi ve dolayısıyla internetin “antidemokratik” aktörlerin emelleri doğrultusunda kullanılması ihtimali, serbest ifade özgürlüğünü engelleyecektir. Karşılıklı inatlaşmalardan ötürü internetin gelecekteki kontrolünün nasıl olacağı ve kimler arasında paylaştırılacağı tartışması, 1618 Kasım tarihleri arasında Tunus’ta yapılacak olan BM Bilgi Toplumu Dünya Zirvesi’nde devam edecek gibi gözükmektedir. Guantanamo, Irak ve Afganistan’da ortaya çıkan akıl almaz işkence ve insan hakları ihlalleri ile kendi çıkarlarıyla uyumlu olan antidemokratik ülkeleri destekleyerek “yumuşak gücüne” darbe üstüne darbe alan ABD, mevcut hakimiyetinin sebebini meşru nedenlere bağlayarak bu gücünü korumak istemektedir. Ancak ABD insanlığa mal edilmiş hizmetlerin ve kültürün tek varisi olmayı sürdürdükçe uluslararası platformlarda bu tarz girişimler ile liderler ve ülke politikaları arasında görülen belirgin faklılıklara şahit olmaya devam edeceğiz. The Economist 22 Ekim Afganistan, Irak bataklığı Bush’un şahinlerini dağıttı The Independent 30 Ekim Hergün canlı bombalar patlıyor The Guardian 1Kasım