Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 M C S TRATEJİ üşerref, Vizyon 2030 hedefine kararlı ilerliyor… Pakistan’ın kalkınma başarısı Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net eçtiğimiz günlerde büyük bir deprem felaketine uğrayan gerçek dost ve kardeş ülke Pakistan on binlerce yurttaşını yitirdi. Halkının çoğunluğunun Müslüman olmasına karşın, haksız bir şekilde bir bölümü Hindistan tarafından işgal edilen Keşmir’de meydana gelen depremin yaraları umarız kısa zamanda sarılır ve felakete uğrayan kardeşlerimiz normal yaşantılarına dönerler. Türkiye’nin bu güne kadar Pakistan’a bu felaket nedeniyle uzatmış olduğu dostluk elinin azami ölçülerde devam ederek kanayan yaranın tedavisine katkısının olmasını dileriz. Çünkü insani değerlerin bunu gerektiriyor olmasının yanı sıra, Pakistan halkının Türkiye’ye ve Türklere tarihin her aşamasında göstermiş olduğu dostluk ve desteğin gereği de budur. Özellikle Kurtuluş Savaşımız sırasında, bugünkü Pakistan’ı sonradan kuracak olan Hint Müslümanlarının, istiklal ve bağımsızlığımızın gerçekleşmesi ve başarısı için Ankara’ya, Atatürk’e göndermiş oldukları 1,5 milyon sterlinlik maddi yardım unutulamaz. Pakistan’ın büyük şairi Muhammed İkbal’in gayretleriyle Pakistan halkının tüm birikimlerini Anadolu’ya göndermiş olması savaşımızın kazanılmasında büyük anlam ifade eder. O dönemde fiilen İngiliz işgali altında bulunan Hint Müslümanları, Osmanlı, İngiliz, Fransız ve Yunan işgaline uğrayınca gerek Batılı ülkeler nezdinde yaptıkları protestolarla ve gerekse kendi geçimlerine ayırdıkları paralarla Türk halkının yanında yer aldı. Hemen Ankara’ya ulaştırılan bu para, zamanın Maliye Bakanlığı kayıtlarına veya Hazine’ye girmemiş, doğrudan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın emrinde durmuş, Osmanlı Bankası’nda muhafaza edilmişti. Büyük Taarruz öncesinde, Ankara hükümetinin bütün parasal imkanları tükenince, yardımların bir kısmı Garp Or G iktidara gelmesinden sonra borsa göstergelerinin sürekli artmasıyla kendini göstermiştir. Büyük toprak sahiplerinden vergi alınmaya başlanması da ekonominin ve devletin güçlenmesinde önemli ve kararlı bir adım olmuştur. Sağlanan istikrar ve atılan olumlu adımlar, IMF ve Asya Kalkınma Bankası’nın desteklerini de yıldan yıla arttırmıştır. Bu noktada, Pakistan’ın şu anda Hint Okyanusu’nu kontrol eden ve Orta Asya ile bir köprü görevi gören jeopolitik konumu da önemlidir. Özellikle ABD ve diğer batılı ülkeler Pakistan’ın sağlanan bu istikrarının sürmesini arzulamaktadırlar. Başarılı Pakistan ve vizyon 2030 1 Kasım depremzedelerin yaşamından dusu’nun teçhizine harcandı. Paranın artakalanı Atatürk’e teslim edildi. Atatürk de parayı, yeni kurulan İş Bankası’na kuruluş sermayesi yaptı. Pakistan’ın ünlü şair ve düşünürü Muhammed İkbal, yardım toplama çalışmalarının bayraktarlığını yapmıştı. Muhammed İkbal ve Pakistan’ın büyük önderi Muhammed Ali Cinnah’ın fikirleri ve Mustafa Kemal’den aldıkları ilham ve çalışmaları da sonradan bağımsız Pakistan’ın kuruluşunu sağladı. Türkiye’nin muzafferiyetinde ve emperyalizme vuracağı tokatta, kendi gelecekteki bağımsızlık ve özgürlüğünü gören Hint Müslümanlarının, bu çok büyük miktardaki parayı, özellikle İstanbul’a Halife’ye değil de, Mustafa Kemal’e göndermeleri, Türk ulusuna ve Atatürk’e olan inançlarının bir göstergesiydi. Bu sevgi ve inancın bugünlerde hala süregeldiğini, 2005 yılı başlarında Ankara’ya gelen Pakistan Başbakanı Şevket Aziz “Atatürk’ün resimlerini hala bir çok Pakistanlının evinde, işyerinde asılı olarak görebilirsiniz” sözleriyle dile getirmişti. Sorunların gölgesindeki Pakistan 1 Eylül olaylarından sonra, biz nasıl Irak’ta ABD ile güneyden komşu olmuş isek Pakistan da Afganistan üzerinden ABD ile kuzeyden bir 1 on dönemde yaşadığı depremle anılan Pakistan halkı, S Kurtuluş Savaşımız sırasında yaptığı kritik yardımla dostluğunu gösterdi. Deprem sonrası Türkiye’nin bu ülkeye yardımları sürmeli. Hint Müslümanları tarafından kurulan bu ülkede Türkiye ve Atatürk sevgisi üst düzeyde. Devlet Başkanı Müşerref de, Türkiye’deki laik sistemi hedeflemesine karşın bu konunda büyük sıkıntılarla karşı karşıya. anlamda komşu olmuş oldu. ElKaide ve Taliban militanlarının kuzeyden ülkeye sızmaları ve Pakistan içinde sorunlar çıkarmaları ile bu teröristlerin diğer ülkelere Pakistan üzerinden sızmaları olasılığı Pakistan hükümetini özellikle sıkıntıya soktu. Devlet Başkanı General Pervez Müşerref ’in güçlü yönetimi şimdilik jeopolitik olarak dünyanın bu en sıkıntılı bölgesini kontrol altında tutuyor. Ülkede köktencilik olgusunun sürmesi yönetimi uğraştırıyorsa da, bu hareketin Pakistan askeri gücüne karşı başarılı olma olasılığı çok zayıf. Ayrıca General Müşerref ’in temel olarak önem verdiği laiklik anlayışı, ülkenin jeopolitik gereklilik ve gerekçeleri nedeniyle, özellikle Afganistan ve Keşmir’deki İslamcı gruplarla işbirliği yapmasına engel değil. Şimdilik ve daha uzun bir süre Pakistan’da bir Türkiye laikliği benzeri kurumsallaşmanın oluşumunu da beklemek zor. Jeopolitik sorunlarla dolu bölgede bu sorunlara bir de Hindistan’la süregelen sorunlar eklendiğinde, General Müşerref ’den sivil yönetime geçmesini ve uygulamayı düşündüğü laiklik anlayışını harekete geçirmesini beklemek realiteye aykırı olur. Ancak bütün bu sıkıntılara karşın, istikrarlı ve akılcı bir yönetim anlayışıyla son yıllarda ekonomik gelişmenin gerçekleşmiş olması da Devlet Başkanı General Müşerref’in doğru yolda olduğunu ve Pakistan’ın bu çizgide halkına daha mutlu bir gelecek hazırladığını gösteriyor. Gelişmenin, artan petrol fiyatlarına ve ülke içindeki birbirine düşman denebilecek konumda olan fraksiyonlara rağmen olması önemli. Ekonominin canlanmasında ve 1984’den bu yana en yüksek Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) artışı göstermesindeki etkenler hiç şüphesiz General Müşerref’in 999’da dünya yeni bir binyıla umutla girerken ekonomik kargaşa ve ciddi bir kaynak sıkıntısı Pakistan’ı derinden etkiliyordu. Ancak General Müşerref’in istikrarlı ve güven veren yönetimi sayesinde, geçtiğimiz 6 yıl içinde ülke, sosyal, ekonomik ve siyasal açılardan ciddi bir transformasyon geçirmeye başladı. Kararlı ve istikrarlı bir yönetim anlayışı ile özellikle 20022003 mali yılından bu yana, yukarıda belirtilen karanlık umutsuz günlerin geride kalmış olduğunu kardeş Pakistan halkı adına mutlulukla izliyoruz. Ürettikleri sofistike balistik füze sistemlerinin isimlerini Türk adlarından seçtiklerini özellikle belirten kardeşlerimizin, dost Pakistan halkının refah ve huzur içinde yaşayacağı günlerin yakın olduğunu düşünmek Türk halkı için de mutluluk vesilesi olacaktır. 2002 yılında toparlanmaya başlayan Pakistan ekonomisi özellikle 20042005 döneminde GSMH’sini yüzde 8.5 arttırarak, son 20 yılın en hızlı kalkınma hızını yakalamıştır. Ülke ekonomisi bu performans ile tarihinde beşinci kez yüzde 8 sınırı aşmıştır. Pakistan, Çin’in ardından ikinci en hızlı kalkınan ülke sıfatını kazanırken kişi başına düşen milli gelir de 700 dolar sınırını aşmıştır. Bu dönemde tarihinin en yüksek pamuk üretimini 14.6 milyon balya ile yakalarken yine buğday üretimi de 21.1 milyon ton ile çok etkileyici bir düzeye erişmiştir. Özel sektör kredilerinin en yüksek düzeye erişmiş ve IMF programından başarıyla çıkmış olmasının yanı sıra, Malezya, Katar, Bahreyn’in ardından İslam Bonosu (Sukuk) uygulayan dördüncü ülke olarak ülkenin kamu ve dış borçları son yılların en düşük düzeyine inmiştir. Yine, makroekonomik göster 1 ?