18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kamilmasaraci?gmail.com 28 KASIM 2009 CUMARTESİ 3 Cumartesi Şairi Çocuklar hayatın ölüme verdiği gözdağıdır. ??? Gül çiçeğinin taban fiyatı açıklanabilir mi? ??? Olağanüstü kıskanç ve bencil birine soruyorum: Nasılsın? Ben çok iyiyim. ??? Çay, sigara, kağıt, kalem: Kuş sütü eksik. SÜREYYA BERFE Toplu Şiirler Parayı veren sera gazı kotasını aldı, şimdi sıra Kyoto’nun süresi iki yıl sonra doluyor. Önümüzdeki ay Kopenhag’da yapılacak İklim Zirvesi, Kyoto’nun yerini alacağı için önemseniyor. Fakat sera gazı salınımını azaltmayı öngören Kyoto’nun delik deşik edildiği gerçeği de herkesin malumu... Aralık ayında Kopenhag’da yapılacak BM İklim Zirvesi için gerek katılacak ülkeler, gerekse zirveyi protesto edecek gruplar METE aylardır hazırlıklarını KIZIK sürdürüyor. Aralık’ta Kopenhang’da yapılacak BM İklim Zirvesi, iki yıl sonra süresi bitecek olan Kyoto Anlaşması’nın yerini alacağından bazı çevrelerce çok önemseniyor. Çevre örgütleleri ve medyanın bu toplantıdan beklentisi yüksek. Toplantıyı “sorunlara çözüm üretemeyecek bir buluşma” diye nitelendirenler de var. Birçok ülke zirveye üst düzey yönetecileriyle katılacak. Türkiye’nin hangi düzeyde temsil edileceği belirsiz. Greenpeace Türkiye Temsilciliği, Tayyip Erdoğan’ın zirveye katılması için açtığı imza kampanyasını sürdürüyor. Neo liberal küreselleşmeye karşı olanlar, radikal çevreciler ve sol gruplar ise “aldatmacadan öte bir şey değil” söylemiyle zirveye karşı çıkıyorlar. Bu arada çeşitli eylem hazırlıkları sürdürülüyor. yeni oyunda İspanya gaz salım şampiyonu oldu BM’in 13. İklim Zirvesi’nin yapıldığı 2007 Bali buluşmasında Kyoto sonrası için yapılacaklar tartışıldı ve bazı kararlar alındı. Kararlardan biri de 2009 yılında iklim korunmasına yönelik yeni bir anlaşmanın yapılmasıydı. Kyoto Önsözleşmesi gelişmiş ülkeleri kapsarken bu kez dört ayaklı sandelye biçimine bir yapı geliştirildi. Bireysel çabalar, endüstri ülkeleri, gelişmekte olan ve geri bıraktırılmış ülkeler. Örneğin AB komisyonu yıllık 100 milyar avroluk yardımla gelişmekte olan ülkelerin iklim korumacalığına destek vereceğini açıkladı. Önsözleşmenin imzalandığı 1977’den beri atmosfere salınan gazda azalma yok, tam tersi yıllık yüzde 1,5 düzeyinde bir artış söz konusu. 2005 yılından bu yana artış oranı yüzde üçe yükseldi... Bu noktada temel soru sanayileşmiş ülkelerin artıştaki rolü değil mi? Kyoto anlaşmasına giden beklenti, iyimserlikler ve umutlar neydi, neler oldu. BM İklim Değişim Gurubu’nun (www.unfccc.int) verilerine göre, sosyalist bürokratik sisteme bağlı son ülkelerin de çökmesinin ardından sanayileşmiş kapitalist ülkelerin 199297 yılları arasında atmosfere saldığı zehirli gaz oranı nasıl yaklaşık yüzde sekiz arttı. Oysa Kyoto’yu imzalayan Rusya ve diğer eski “demir perde ülkeleri” 1995 yılına kadar sözleşme oranlarının yüzde 3050 altında kalmışlardı. Bugün bile bu ülkeler limitin yüzde 35 altında. Protokol kirlenmenin zirve yaptığı 1990 oranlarını kıstas alıp bunu yüzde beş oranında düşürmeyi hedeflerken dünyamız nasıl daha fazla kirlenmişti? İspanya bu anlaşmayla Macaristan’ın kotasını da satın alarak yüzde 50, Avustralya ise yüzde 30 artış elde etmişti. Kyoto’yu imzalayan bu ülkeler “sıcak hava” sayesinde gaz salım şampiyonu oldular. Maskeli balo Herkesi çağırmasalar olmaz.. Bilsem gitmezdim. Espirisentır Sahibinin sesi İyi konuşan,iyi yalan söyler. Başka ülkede hırsızlık yapmak isteyenin,yerli bir yardımcıya ihtiyacı vardır. Korku ne denli büyük olursa tehlike o denli yaklaşır. Off the record Bir yılda 13.2 milyon Amerikalı plastik cerrahi ameliyatı yaptırmış. Esnek olmak ilazım.. Kyoto’nun totosu Dünyanın başını ağrıtan küresel ısınma kapsamında Kyoto’nun anlamı ne? 1997’de Kyoto’da, bugüne kadar 179 ülkenin imzaladığı Uluslararası İklim Zirvesi için toplanıldı. İlk kez sanayileşmiş ülkeler gökyüzüne saldıkları sera etkisi yapan zehirli gazları azaltma iradesini sergiledi. 2008’den 2012’ye kadar saldıkları zehirleri gazları yaklaşık yüzde beş oranında azaltmayı kararlaştırdılar. Atmosfere salacakları karbondioksit gazı oranı, 1990 yılı ölçümleri kıstas olarak alındı. Bu yılın seçilmesi tesadüf degil. Atmosferin en fazla zehirlendigi yıldı. Hazırlanması iki yıl süren Kyoto Önsözleşmesi Şubat 2005’te yürürlüğe girecek, ömrü ise 2012’de bitecekti. ABD, Çin, Hindistan, Avustralya, Güney Kore ve Türkiye sözleşmeyi imzalamadı. Türkiye’nin sera gazı salımında dünya 17.’si olduğu söylendi. Özellikle Greenpeace Türkiye Temsilciliği ve Küresel Eylem Grubu bir dizi etkinlik ve eylem düzenledi. Oysa bu gruplar Kyoto’nun arka bahçesinden hiç söz etmedi. Yani “ince ayak oyunları” gerektiği gibi vurgulanmadı. Özellikle gençler, romantik devrimciler ve “dünyayı güzelleştirmek isteyenler” “Türkiye Kyoto’yu imzalasın” düzeyinde bir muhalefetle yetindi. Pet şop Fabrikalar taşınıyor... Farklı oyunlar da söz konusu. Clean Development Mechanism (CMD) uygulaması var. Bu sayede örneğin sanayileşmiş bir ülkenin karbondioksit üreten şirketi, geri ya da gelişmekte olan ülkelere fabrikalarını taşıyıp kotaya sözde uymuş görünüyordu. Böylece hem kendi ülkesinin kamu kaynaklarından yardım alıyor, hem de fabrikasını açtığı ülkedeki birçok vergi, arsa ve ucuz işgücü gibi avantajları kullanıyordu. Oysa kirlettikleri kendilerinin de dünyasıydı... Kyoto’nun bilançosu ürkütücü Son dönemde yapılan bilimsel araştırmalara göre 20002050 yılları arasında en çok 1000 gigaton karbondioksit atmosfere salınmalı. Bu sayede küresel ısınma sadece iki derece artışla sınırlı kalabilecek. Oysa 2007 verilerine göre bu salınımın dörtte biri gerçekleşti. Sanayileşmiş ülkeler gelecekte temel politikalarından vazgeçmeyeceklerine göre geri dönülmez zararlara yol acacak, insanların ve diğer canlıların yaşamlarına mal olacak açlık, kuraklık, susuzluk, sel baskınları ve kitlesel göçler kapıda. Kutuplarda gözlenen erime en önemli tehlike çanlarından biri. Konunun bu yanıyla Kyoto benzeri yeni bir anlaşma aldatmacadan öteye gider mi? Milyonların “başka bir dünya” özlemi bu türden girişimlerle durdurulabilir mi? [email protected] Misafir çizer: Atay Sözer Bugün doğanlar için Sayısal Loto Şans Topu Süper Loto On Numara Milli Piyango İddaa Spor Toto Daha n’ossun! Topus Uzatmalar tekerrürden ibarettir. Bir arabaya dört kişi nasıl sığar? Üstelik İstanbul’da... Yanıt: İşe giderken aynı güzergâhı kullananlar bir internet sitesinde buluşur ve arabalarını ortak kullanırlar. Ulaşım, hele de büyükşehirde yaşıyorsanız büyük bir hengame. Gerek trafik derdi, gerekse ulaşım araçlarına yapılan zamlar, insanları içinden ZUHAL çıkılmaz bir çileye sürüklüyor. taşıma hem çok pahalı, AYTOLUN Toplu hem de trafikten yorulduk diyorsanız, onun da bir çözümü var artık. Ortak araba (car pooling), yurtdışında uzun yıllardır kullanılan bir sistem. Bu sistemle aynı güzergahı paylaşan şoför ve sürücüler internet ortamında buluşarak yolu birlikte kat edebiliyorlar. Hem trafik sorununa bir nebze çözüm getirmiş oluyor hem de yolda kaybedilen vakit azalıyor. Hepsinden önemlisi bu yöntem yakıt tasarrufu sağlayarak, çevre için daha az egzoz gazı salınımı sağlıyor. Çevreye dost bu ulaşım sistemi Türkiye’de de günden güne yayılıyor. www.ortakaraba.com adlı sitenin editörlerinden Fuat Raat, ortak araba sistemini yurtdışında çalıştığı sıralarda tanımış ve kullanmış. Türkiye’ye döndüğünde ise trafik ve park sorununun keşmekeşe dönüştüğünü deneyimleyince kendisi de bir mağdur olarak alternatif çözüm getirmek üzere kurmuş siteyi. Çevreye nasıl bir yarar sağladığını sorduğumuz Raat, bakın nasıl yanıtlıyor sorumuzu: “Araç paylaşım sisteminin tanıtılması ve kullanılması uluslararası seviyeye geldiğinde yılda 11 bin 500 araç trafiği azaltılması ile 1.5 milyon litre yakıt tasarrufu yapmak hedefimizdir. Bu miktar yakıtın doğurduğu CO2 gazını oksijene çevirmek için 10 bin 500 fidan dikmek gerekir.” Bu anlamda geçen yıl çalışma dahi yapmış site. Argodan al haberi KAPAK KÂĞIDINA PİŞTİ VERMEK: Enayileşmek. KAPUT GİTMEK: Hiçbir sınavı verememek. KAŞAR PEYNİRİ: Kurnaz,uyanık. Aynı yolun yolcusuyuz Ege Orman Vakfı ile Özdere ormanlarında ‘ortakaraba.com’ korusu yapıyorlar. Sitenin kayıtlı dört bine yakın üyesi var. Günde yaklaşık 45 bağlantı yapılıyor. Araç sahiplerinin plaka numaraları site üzerinden kontrol ediliyor. Hatta tüm haberleşmeler ve mesajlar server üzerinde saklanıp dosyalanıyor. Siteler güvenliği sağlıyor ve denetliyor. Ancak tabii ki yine iş büyük ölçüde yolculuk edenlere düşüyor. Raat siteyi “Bir araba bir kişi politikasından vazgeçirmek için çalışan çevre dostu ulaşım sitesi” olarak tanımlıyor. Site bu hafta yeni bir hizmet daha vermeye başlayacak: Üniversiteliler ve futbol maçları deplasman linkleri. H sınıfı ehliyetli engelliler için özel link açma çalışmaları da sürüyor. Ayrıca UNESCO ve Birleşmiş Milletler’le de tatil dönüşü olan ve okulların açıldığı 1 Eylül’ün dünya araç paylaşım günü ilan edilmesi konusunda çalışma yapıyorlar. www.ayniyolunyolcusuyuz.com sitesinin editörlerinden Fatih Bayrak ise sistemin avantajlarından bakın nasıl bahsediyor: “En önemlisi enerjiye harcanan paranın azalması. Bir kişinin yolculuk ederken tükettiği 200 liralık yakıt masrafı dört kişi bölüşünce 50 liraya denk geliyor. Bu da öncelikle maddi olarak cazip yanı. Diğer avantajları ise trafiğe çıkan araç sayısı azalacak ve hava kirliliği de önlenecek.” Güvenlik ise esas. Kullanım şartlarına uymayanlar anında tespit edilebiliyor ve sistem dışında bırakılıyor. Kimi sabahları evinden getirdiği poğaçayı paylaşıyor, kimi de arabasını kullanmak istemediği için dönüşümlü olarak devrediyor. Bayrak, ilginç bir ilana da dikkat çekiyor. Bir kadın üyenin ilanında: “Ben her gün Sarıyer’den Levent’e aracımla gidiyorum. Fakat araç kullanmayı pek sevmiyorum. Zaten kullanmaya fazla da hakim değilim. Benimle aynı semte çalışmaya giden iyi bir şoför varsa aracımla her gün gidip gelebiliriz.” Site yalnızca normal kullanım değil, farklı organizasyonlara da imkan sağlamayı hedefliyor. Bu sistemlerin fiyatları esnek. Birlikte yolculuk edeceklerin ortak bir noktada buluşması sonucunda ortaya çıkıyor fiyat. Zaman tasarrufu ve çevreye faydası da cabası. !f kısa filmleri bekliyor !f İstanbul 2010, “Türkiye’den Kısalar” gösterimleri için başvuruları bekliyor. Film ve video üreten Türk yönetmenler kurmaca, belgesel, animasyon ve hareketli görüntü ile üretilmiş her türdeki kısa filmleriyle 8 Aralık Salı gününe kadar başvurmalılar. Başvuruların değerlendirmeye alınabilmesi için filmlerin belli bir konuda ya da belli bir formatta olması beklenmiyor. Hatta diğer yarışmaların aksine daha önceden gösterilmemiş ve ödül almamış olması gibi şartlar da bulunmuyor. !f İstanbul’un önemli bulduğu bir konuya özgün bir biçimde eğilen, festival komitesinin onayını alan filmler, belli tematik programlar içinde derlenerek !f İstanbul kapsamında AFM Fitaş Beyoğlu Sinemaları, Kadıköy KargART ve !f Ankara kapsamında Ankara’da izleyiciler ile buluşacak. AFM Fitaş Beyoğlu Sineması’ndaki gösterimler sırasında gerçekleştirilecek izleyici oylaması sonucunda, en çok oy alan filmin yönetmeni !f İstanbul’un film endüstrisi konuğu olarak yabancı bir film festivaline katılma, yabancı yönetmenler, yapımcılar ile tanışma şansı yakalayacak. ‘!f İstanbul Türkiye’den Kısalar’ gösterimlerine başvurabilmek için ‘www.ifistanbul.com’ adresindeki ‘Türkiye’den Kısalar Başvuru Formu’nun doldurulup DVD Video formatındaki yapımla birlikte “Bankalar Caddesi Yanıkkapı Sok. No:3 Suma Han 1. Kat Karaköyİstanbul” adresine ‘Orton Akıncı/!f İstanbul Türkiye’den Kısalar’ adına gönderilmesi gerekiyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle