23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tahtından inmeyen tek kral: Şarlatanlık “Tarihi iki defa okuruz, ilk okumada kullanılabilir ‘gerçeklerin’ peşine düşeriz. ESRA Bu bir papazın okuması AÇIKGÖZ İncil’i gibi bir şeydir. İkincisinde bu işin aslı neymiş diye okuruz. Bu da şeytanın İncil’i okuması gibidir.” Lars Morris‘in Kırmızı Yayınları’ndan çıkan “Şarlatanlığın Tarihi” kitabı böyle tanıtılıyor. Kitap gerçekten de başka bir tarih okuması yaptırıyor insana. Üstelik bunu tarihin “büyük” karakterleri üzerinden değil, toplumları etkileyen, yüz binleri arkasından sürükleyen, ancak şimdiye kadar tarihte bir yere yerleştirilmemiş şarlatanlar üzerinden yapıyor. Ve İnsan, Hurafeler tarihi, Hadlerini Fazlasıyla Aşanlar, Saçmalama Sanatı, Sosyal ve Ekonomik Hatalar, Dini Hatalar, Teknoloji Her Zaman İyi Sonuçlar Vermedi kitapta yer alan başlıklar. Kimi zaman kahkahalarla güldüğünüz, kimi zaman “yok artık” dediğiniz bir kitap bu. Anlatılan sadece dünün hikâyesi de değil, şarlatanlık her çağda var, yaşıyor. Peki insanlık gerçekten ilerliyor mu? Kitabı kapattığınızda aklınızı kurcalayan bu soruyu herkes kendine göre yanıtlayacak, ama önce kitaptan birkaç alıntı... tehlikeli bir hale geldi. Öyle ki, birçok insan lale ticareti yapabilmek için gerekli parayı evini satarak bulmaya çalışıyordu. Bir adam 1635’te 100 bin florinlik servetini yalnızca kırk lale soğanı almak için harcadı. O zamanlar 30 florine bir domuz ve 100 florine de bir öküz alınabiliyordu. Altın ve gümüş yerine artık laleler daha güvenli bir zenginlik ölçütüydü, insanlar her şeylerini lale soğanına yatırmadıkları sürece kendilerini güvende hissetmiyorlardı. 1636’da Amsterdam’daki menkul kıymetler borsasında düzenli olarak lale satışı yapılırdı. 6 14 KASIM 2009 CUMARTESİ Kadınların pantolon giyebilme “özgürlüğü” bile büyük kavgalarla kazanılmış bir hak aslında. Kitapta bloomers yani bileğe toplanmış paçalarıyla bol bir pantolon ve geniş kenarlı şapkadan oluşan kadın kıyafetinin tanıtımında yaşananlar anlatılıyor. Yer İngiltere, tarih 1851. Adını The Lily adlı bir magazinin editörlüğünü yapan ve sıkı kadın hakları savunucusu Amelia Bloomer‘dan alan kıyafet için bir balo düzenleniyor. Bu kıyafeti giyme cesareti gösteren kadınların büyük çoğunluğunu seks işçileri oluşturduğu için balo erkeklerin saldırısına uğruyor. Kasabanın “namusu”ndan kendilerini sorumlu hisseden erkekler, bu “rezalet”e göz yumamayacaklarını söyleyerek salonun etrafını kuşatıyor. Bunda, balodan önce gazeteci Franz Berman’ın kaleme aldığı bir makalenin de etkisi var. “Irkımız tehlike altında!” diyor yazısında Berman, “Kadınlara erkek kıyafeti giydirmek yalnızca iffetli kadını fahişeleştirmek değil, aynı zamanda erkekleri sapkın ilişkiler için teşvik etmektir de...” YASAK KIYAFETLER Büyü, insanoğlunun yıllardır üzerinde kafa yorduğu ve korktuğu bir şey. 1500’lerde bu durum had safhaya ulaştı, komşulara hatta aile bireylerine karşı yapılan büyücülük suçlamalarında ciddi bir artış yaşandı. 1484’te iki meşhur cadı avcısı, Heinrich Kramer ve Jakop Sprenger, Papa VIII. Innocentius’u cadı hikâyeleriyle öyle paniğe sevk ettiler ki Papa tüm Almanya’da cadı avına çıkılması için fetva düzenledi. Bu Orta Avrupa’daki cadı çılgınlığının başlangıcı oldu. Meşhur cadı avcıları, cadı avının manifestosu olan bir de kitap yazdılar. Trier Başpsikoposu Johann von Schönenberg, 1587 ve 1593 yılları arasında 368 cadıyı yaktırdı ve iki köyde geriye yalnızca birer kadını sağ bıraktı. Cadıların neredeyse hepsinin kadınlar olduğunu söylemeye gerek yok. Özellikle de yaşlı, dul ve evlenmemiş yani erkeklerin evlilik aracılığıyla kontrol edemedikleri kadınlar... Bu kadınları dizginlemek için bulunan yol, cadılık suçlamalarıydı ve binlerce kadın yakıldı, kazığa oturtuldu, işkenceyle öldürüldü. CADI DELİLİĞİ Adanalı dizisinin Sofia’sı Serenay Sarıkaya psikolog olmak isterken kendini dizi setlerinde buldu. Kanına giren oyunculuktan fırsat bulursa ona da zaman ayıracak. Henüz 17 yaşında, yolu uzun. İstanbul’a da bu dizi için gelmiş. Alışamadığını saklamıyor ama şehrin kaosunun onu da büyülediğinin farkında. İşini seviyor, hırslı ve de tutkulu. İçimdeki küçük kız büyümeyecek Aynanın yaygınlaşmasıyla, kozmetik sanayinin gelişimi arasında bir paralellik kuruyor Şarlatanlığın Tarihi. İlk kozmetik ürünlerin, pek de faydası olmayan tuhaf şeyler olduğunu söylüyor. Tıpkı, Fransa Kraliçesi Bavyeralı Isabeau‘nun, eşek sütüyle banyo yapıp içinde yaban domuzu beyni, timsahın salgı bezleri ve kurt kanı bulunan bir losyonla yüzünü silmesi gibi. Bu, kadınların o dönem kullandığı tek yöntem değil: “Bir yaşına basmamış bebek kakasının cilt için çok faydalı olduğuna inanılıyordu. Ancak kakanın, yapıldıktan hemen sonra sütle karıştırılarak yüze sürülmesi gerekiyordu. Bu nedenle, soyluların malikanelerine getirilen bebeklerin başında bir hizmetçi bekler, bebek, kakasını yapar yapmaz hanımına ulaştırırdı. Güzel kokulu çiçekler kaynatılır, elde edilen su, kokuya karşı önlem olarak sütlü karışıma damlatılırdı”. Tıbbi şarlatanlığın kökeni çok eski zamanlara dayanıyor. Şarlatan doktorların başarısı, halkın doktorların yaptıklarını anlamaması nedeniyle onlara kuşkuyla yaklaşmasıydı. Kitaba göre, tüm zamanların en meşhur şarlatanı, 1798 Limerick doğumlu John Long. Resmi bir tıp eğitimi almamış ve bildiği her şeyi anatomi kitaplarından öğrenmesine rağmen tüberküloz ya da o zamanki yaygın adıyla “verem” konusunda uzman olarak ünlenmiş. Tedavisi, göğse sürülen sıvı bir merhemden başka bir şey değil. Long tedavi edeceği kişileri, hastalığı ilerlememiş olanlar arasından seçiyordu. Hatta verem teşhisi koyduğu insanların çoğunun hastalıkla hiç ilgisi yoktu; o zaman veremin yaygın olması ve hastalık hastalarının çoğunun verem oldukları sanısına kapılmaları Long’un işini kolaylaştırıyordu. Bu sayede Long, başarılı bir doktor olarak ünlendi. Kaderin Long’a oynadığı son oyun çarpıcıydı; kendisi de otuz altı yaşında veremden öldü... VEREM UZMANI GÜZELLİK MİTİ Serenay Sarıkaya 1991 Antalya doğumlu. Henüz çok genç. İlk olarak “Limon Ağacı” dizisiyle adını duyurdu. Adanalı dizisindeki Sofia karakteriyle iyice tanındı. Sarıkaya, Güzel Sanatlar ALİ DENİZ Lisesi’nde Tiyatro Bölümü öğrencisi. Ders zili ile dizi çekimlerindeki “moUSLU tor” anonsu arasında İstanbul’a alışmaya çalışıyor. Buna pek fırsatı olmadığından yakınıyor ama mutlu. İstediği işi yapıyor. Tesadüfler ve şansla geldiği bu noktada tutunmaya kararlı. Hırsına ve emeğine güveniyor. Şansını bir de beyazperdede denemek istiyor. Oyunculuğa çok genç yaşta ve ansızın başladınız. Bu yolda devam etmeye kararlı mısınız, yoksa şansınız varken kaçacak mısınız? Evet, hayatımda, aklımda oyunculuk yoktu. Tesadüfler ve şans beni buraya getirdi. Psikolog olmak istiyordum hâlâ da şansım var ama oyunculuk kanıma bir kere girdi. Dizi başladığında hazır olduğunuzu düşünüyor muydunuz? Hazır değildim, bir tercih yapmam gerekliydi ve yaptım. Zaten ben çok mantıklı olanı yapmadım, keyfi davrandım. İstediğim bir şeye karar verebilecek olmak benim için önemliydi. Her şey berraklaştıktan sonra da annemle İstanbul’a geldik. Şirin, güzel ya da çekici olarak anılmak istemiyorum. Bir şeyler yaptığımı, denediğimi, emek harcadığımı göstermek istiyorum yalnızca. Hırslı mısınız? Çok hırslıyım ve bu beni zor durumda bırakıyor. Sınırlarım yok, başarısız olunca üzülüyorum, yıpranıyorum. Öyle bir yerdesiniz ki tarif edilmesi zor. Yani genç bir kız mı yoksa bir kadın olarak mı hissediyorsunuz? Ben çabuk olgunlaştım çünkü bizimkiler ayrıldığında henüz altı yaşındaydım. Ayakta ve de yalnız kalmanın ne olduğunu biliyorum. Hayatla çok çarpıştım ama içimde kaybetmediğim, sakladığım küçük kız var. Onun önüne geçemiyorum. Belki de o yüzden küçük bir kadın olarak kalacağım. Bu işten keyfinizin kaçtığı ve sıkıldığınız zamanlar oluyor mu? İşten değil de İstanbul’dan oluyor elbette. Burası zor bir memleket, sektör de öyle. Herkes başka bir dünya. Destekçim annem, ona sığınıyorum o iyi bir sığınak. İstanbul’un üstesinden bir şekilde geliyoruz. C MY B C MY B Lale sadece Türkiye’de değil başka ülkelerde de çılgınca sevildi. 17. yüzyılın ilk yarısında Hollanda’yı saran lale çılgınlığı, devletin sosyal ve ekonomik sistemini yerle bir edecek kadar LALE ÇILGINLIĞI İstanbul’a gelmek, yeni bir düzen kurmak kolay olmasa gerek. Annem ve babam uzun zaman önce ayrıldı. O yüzden bu değişiklik bizim için bir kırılma noktasıydı. Annem Antalya’yı çok seviyordu. Bırakmakta zorlandı ama bana destek oldu ve benimle geldi. Buraya çok alışabilmiş değil. Siz alıştınız mı? Benim alışmaya fırsatım olmadı. Düzene giremedim. Her şey kaos, zorlayıcı. Hem okul hem de çekimler var. Herkesi, her şeyi bekletiyorum. Hayatımı bir türlü rayına sokamamama rağmen bu kargaşa ve yoğunluktan mutluyum. Televizyon sihirli bir alet. Görünür olmak da hoş olsa gerek. Dışarıda kaldığınızı hissediyor musun ya da hayatından uzaklaştığını? Henüz can sıkıcı boyuta gelmedi. İlk zamanlarda oyunculuğumdan söz edilmiyordu, “ne kadar tatlısın” diyorlardı. Şimdi yol almışım ki “ne güzel oynuyorsun” diyorlar. Çok hırslıyım, yıpranıyorum “Adanalı” dizisi ikinci sezonunu yaşıyor. İkinci sezonlar sıkıntılıdır, her şey değişebilir ama bu diziden çok şey öğrenmiş olmalısınız. Bu diziden elbette çok şey öğrendim. Kendimi orada keşfettim, yapabileceklerimi gördüm. Hem insanlık hem duruş anlamında çok şey öğrendim onlardan. Ben baskın bir karakterim aslında belki de o yüzden her şey yolunda. Zaten kimsenin arkasına sığınmıyorum önemli olan da bu. Babanızla ayrı olduğunuzu söylemiştiniz. Onunla görüşüyor musunuz? Ankara’da yaşıyor, görüşüyoruz, birbirimize zaman ayırıyoruz. Bizim İstanbul’da oluşumuzdan biraz tedirgin. Ona her şeyin yolunda olduğunu ona anlatmaya çalışıyorum. Bir de dans ile ilgileniyorsunuz? Yedi yıldır Latin dansları yapıyorum. Salsa’yı seviyorum, bana çok haz veriyor. Oyunculuk öncesinde de epey ilerletmiştim, şimdi biraz ihmal ediyorum onu. Yolun daha çok başındasınız ama gelecek için bir düşünüz var mı? Sinema hayalim var. Dram oynamak istiyorum. Melankolik, hüzünlü bir yüzüm olduğunu düşünüyorum. Hayalim sinema
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle