23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Konser 4 24 EKİM 2009 CUMARTESİ Hem alışıldık Yeni Zelandalı grup Babylon’da Vokalist Moana Maniapoto önderliğinde kurulan Moana & The Tribe, 29 Ekim Perşembe akşamı Babylon sahnesinde sevenleriyle buluşacak. Rusya’dan Amerika’ya, Avrupa’dan Avustralya’ya kadar dünyanın dört bir yanında binlerce insanın katıldığı 150’ye yakın konser veren topluluk Yeni Zelanda yerlileri Maoriler’in geleneksel müziğini, rock, soul, reggae ve klasik müzikle harmanlıyor. Şarkılarında Maori dili ‘Te Reo’yu kullanan grup performansını heyecan verici Haka dansçıları ve görsel öğelerle renklendiriyor. (0212 292 73 68, biletler 15 ve 10 TL) hem farklı bir şey Kargo’dan ayrılan Koray Candemir ve Serkan Çeliköz alıp başlarını gittikleri Grunge müziğin vatanı Seattle’dan yeni bir albüm projesi ve yeni şarkılarla döndüler. İkilinin gruplarının ismi Maskott, İlk çıkış parçalarının “Tuval”. Bu şarkı hem alıştığımız, hem de farklı bir şey. Akılda kalıcı, huzurlu ve iniş çıkışları yerinde. Yani ikili Seattle’a gittik diye kendilerine ve müziklerine yabancılaşmamış. Kargo grubunun ilk ayrılığı dört yıl sürmüştü. Sonra “Ateş ve Su” albümü ile geri dönen ekip, ayrılığı unutturmak için hızlı davranıp yedinci albümleri “Yıldızların Altında” ile ALİ DENİZ müzikseverlerle buluşmuştu ama gerisi gelmemişti. Zira bazen zamanında USLU bitirmek gerekiyor bazı şeyleri. İşte bu dönemden sonra da grubun vokali Koray Candemir ve Serkan Çeliköz, alıp başlarını grunge müziğin vatanı Seattle'da şanslarını denemeye karar verdi. Maskott isimlerini verdikleri yeni grupları ile müziğe devam ettiler. Biz de onlarla Maskott'un çalışmaları için geldikleri İstanbul'da buluştuk ve konuştuk. Koray ve Serkan “Yıldızların Altında” albümünden sonra grup olarak tembelleştiklerini ve ortaya farklı bir şey koyamamanın sıkıntısını yaşadıklarını söylüyor. Elbette 14 yıllık bir grubun alışkanlıkları da kaçınılmaz. Zaten bu ikili gruptan ayrı zamanlarda solo projeler için ayrılıp sonra tekrar bir araya gelmişlerdi. Koray, “o döngüyü kırmak istedik ama olmadı. Ne kargo ile ne de Kargo'suz oluyordu. Kangren olan bir ilişki gibiydi. Üstümüze çöken bu yetersizlik ve tatminsizlik... Toparlayamadık. Bu hayatımızla ilgili bir çıkmazdı. Kargo da hayatımızın bir parçası olduğu için bundan kaçamadı” diyor. Serkan da durumu “yaptıklarımız, sevdiğimiz ve kendimiz için işlerdi. Zaten müziğimizi başkaları için yapsaydık Kargo hiçbir zaman Kargo olmazdı. O yüzden bu ayrılık samimi bir karardı” diye özetliyor. Kanyon’da caz Ateş Tezer Trio, yarın 12.00 ile 14.00 saatleri arasında cazseverlerle Kanyon’da buluşacak. Duke Ellington’ın Caravan parçasından, Cole Porter’ın ünlü klasiği ‘I’ve Got You Under My Skin’e kadar geniş bir repertuara sahip Trio, Kanyon ziyaretçilerini müzik yolculuğuna çıkaracak. Kanyon aktivite alanında gerçekleşecek bu özel performansta ünlü caz davulcusu Ateş Tezer’e, vokalde Elif Çağlar, piyanoda Uğur Güneş, basta ise Kağan Yıldız eşlik edecek. (0212 353 53 00) Duvara çarpmak gibiydi İkili bu ayrılığın ardından Seattle'ın yolunu tutmuş demiştik. Peki müzik için bir El Dorado olan bu kentte şanslarını denemek risk değil miydi? Koray için de Seattle gerçek bir müzik mabedi; “Simya müzik oradaydı ve bizi çağırdı. Biz de gittik, kendimizi bulduk. Neredeyse tekrar insan olduk diyebilirim. Neyiz, kimiz, neler yapmışız, eksiklerimiz nelermiş? Bize ayna tuttu. Bir duvara çarpmak gibiydi Seattle.” Grunge müzik sevdalıları, Nirvana, Pearl Jam ve Soundgarden fanatikleri Seattle'ın değerini iyi bilir. Koray ve Serkan'ın da orada hissettikleri bu yüzden müzik adına çok değerli. İkili orada “Crocodile” isimli tanınmış bir grunge barda konser verdiklerinde şehrin ruhunu iyice hissetmişler. Koray'ın deyişiyle Crocodile, Seattle'ın Kemancı'sıymış. Gelelim Maskott'a ve dinlediğimiz ilk şarkıları Tuval'e. Bu şarkı hem alıştığımız, hem de farklı bir şey. Yani ikili Seattle'a gittik diye kendilerine ve müziklerine yabancılaşmamış. Elbette değişim belirgin ama sırıtmıyor. Grunge müzik için çok yapılan “üç akor ve bir çığlık” tanımı da hep hoşuma gitmiştir. Ama önemli olan o üç akor ve bir çığlıkla dünyayı değiştirebileceğinizi bilmenizdir. Grubun ismine gelince, iki dilde de aynı anlamı olan bir isim seçmişler. Değişimlerinin geleceğine bir gönderme olarak da uğur ve iyi şans anlamına gelen maskot ismini almaları bu yüzden. Converse serisi ‘City Star Nights by Converse’ konser serisi, günümüz bağımsız müzik üretiminin özgün isimlerini İstanbul’da ağırlamaya devam ediyor. Jason Molina’nın grubu ‘Magnolia Electric Co.’ 27 Ekim Salı akşamı Indigo sahnesine konser verecek. Uzun yıllardır üretken kimliği ve duygu yüklü besteleriyle gönüllere taht kurmuş saklı bir cevher olan Jason Molina, sadeliğin gösterişini cesurca ortaya koyan vokalleri ve karanlık şarkı sözleriyle dikkat çekiyor. Bant dergisinin Converse sponsorluğunda gerçekleştireceği gecenin kapı açılış saati 22.00. (0216 556 98 00, biletler 23.50, 18.50 TL) Defile tadında değil doyurucu bir konser Maskott ilk albümünü, Nirvana, Pearl Jam, Alice in Chains, 3 Doors Down gibi efsanelerin albümlerini kaydettiği London Bridge stüdyosunda düzenliyor. Tüm bu gelişmeler ve grubun ilk parçası “Tuval” www.maskottlive.com adresinden paylaşıma açıldı, açılacak. www.maskottlive.com ayrıca kendi müziğini üreten yeni yeteneklerin ürünlerini de paylaşabilecekleri bir platform olarak tasarlanmış. Bu arada Kargo da yola devam ediyor. Koray’a göre aralarında bir rekabet yok, bu bir yarış değil. Herkes huzurla müzik yapıyor. Onlar da ne yapacaklarını iyi biliyorlar. Maskot önümüzdeki aylarda Türkiye’de konserlerine başlayacak. İkili, konserlerin defile tadında değil de müzikle doyurucu bir şov olması gerektiğinde de hem fikir. Vartan İstanbul’da Fransa’nın efsanevi şarkıcısı Sylvie Vartan, Joy FM sponsorluğunda 26 Ekim Pazartesi akşamı ‘Erkan Özerman Show Business’da 50.Yıl’ gecesinde sahne alacak. TİM Türker İnanoğlu Maslak Show Center’de özel orkestrası ile konser verecek sanatçı Fransa’nın ilk rock yıldızları arasında yer alıyor. Vartan, yeni albümü ‘Toutes peines Confondues’deki şarkıların yanı sıra eski unutulmaz parçalarını da seslendirecek. Bu yazının içeriğini, okuyuculardan aldığım epostalar oluşturdu. Zaman zaman yeni çıkan albümleri sorup, “Neden onu da yazmıyorsunuz?”, “Neden bu albümden hiç söz etmiyorsunuz?” diyorlar. Öncelikle şunu söylemeliyim; o kadar çok albüm yayınlanıyor ki, hepsini yazmak olanaklı değil. Ancak aralarından ihmal edemeyeceklerimi seçiyorum. Ama bu hafta, okuyucuların sorduğu albümleri yazdım. Okuyucu istekleri ve melodinin içine kattığı farklı seslerle güçlendiriyor soundu. Bazı şarkılarda, usta müzisyenler eşlik etmiş Imogen Heap’e. Örneğin, “Canvas” adlı şarkıda akustik gitarı, ünlü Hint kökenli müzisyen Nitin Sawhney çalıyor. Sakin bir zaman dilimine, sabahın ve akşamın dinginliğine eşlik edebilecek bir albüm “Ellipse”. Bazıları için bu kadar sakinlik sıkıcı olabilir, ama sanatçının önceki çalışmalarını sevenler şüphesiz beğenecektir. Yine de, bana sorarsanız, “Ellipse”in Imogen Heap’in kariyerinde bir dönüm noktası olduğunu söyleyemem... ZÜLAL KALKANDELEN Pete Yorn & Scarlett Johansson Break Up Pete Yorn, bu albüm projesine Scarlet Johansson‘ı katmakla hata etmiş. Çünkü Scarlet’in iyi bir sesi yok ve şarkı söyleyemiyor. Tom Waits şarkılarını seslendirdiği albüm bir felaketti zaten, ama nedendir bilmem ısrarla müzik çalışmalarına devam edeceğini söylüyor. Güzel olan her Pete Yorn ve Scarlet oyuncunun müzisyen de Johansson. olabileceği fikrine nasıl varıldı bilmiyorum... Pete Yorn, şarkılarını yazarken, aklında, Serge Gainsbourg ile Bridget Bardot‘ya benzer bir ikili yaratmak varmış. Düşünmüş kim Bridget Bardot olabilir diye... Ve sinemada onun yerine aday gösterilen Scarlet’i uygun bulmuş. İyi de film çekmiyorsunuz ki, albüm yapıyorsunuz... Üstelik, Serge ile Bridget arasındaki özel ilişki, Scarlet ile Pete’in arkadaşlık ilişkisinden çok farklı olduğu için, bu albümdeki şarkılarda ruh da yok. Ama albümün iTunes satış listelerinde ilk 10 arasında olmasına bakılırsa, Yorn’un pek de fena bir pazarlama taktiği izlemediğini söylemek mümkün. Scarlet çok ünlü ya, medyada çok haberi çıkıyor. Keşke, şarkı söylemeyi bilen iyi bir ses bulup, onunla ikili oluştursaydı Pete Yorn... O zaman en azından ortalama bir pop albümü olurdu... sirin.guven?gmail.com BİRİLERİ Arctic MonkeysHumbug İngiliz alternatif rock müziğinin gözde grubu Arctic Monkeys’in 3. stüdyo albümü “Humbug”, oldukça iyi eleştiriler aldı. Çoğu kişi, grubun bu albümle daha olgun bir sound elde ettiğini düşünüyor. Kanımca, daha önceki albümleriyle kıyaslanırsa, “Humbug” daha sağlam bir altyapıya oturmuş. Bunun önemli bir nedeni, Quens of the Stone Age’den Josh Homme’un da prodüktör olarak bu albüme katkıda bulunması. Fakat bazen, “Crying Lightning”de olduğu gibi, gereksiz gitar sololara girildiğini düşünüyorum... Bu albüm, The Smiths etkisini daha fazla hissettiriyor. Belki de bu nedenle Humbug’ı öncekilere göre daha fazla dinlenebilir bulduğumu söylemeliyim. Solist Alex Turner’ın belirgin bir ironi ve espri anlayışıyla aktardığı sosyal hayat gözlemleri ilginç. Morrissey ve Jarvis Cocker’ın şarkı sözlerini sevenleri burdan yakalıyor Arctic Monkeys... Morrissey hayranlarına özellikle “My Propeller”, “Secret Door”, “Cornerstone” ve “Dance Little Liar”ı öneririm. Bir de, Alex Turner’ın yan projesi “The Last Puppet Shadows”un, grubun müzikal yelpazesinin genişlemesinde epeyce payı olduğu anlaşılıyor. O oluşumdan çok da güzel bir albüm çıkmıştı. Umarım devamı gelir. Bakalım postBritpop’da yükselen Arctic Monkeys trendi nereye varacak? NME dergisi, grubu yere göğe koyamayınca, İngiltere Başbakanı Gordon Brown bile her gün Arctic Monkeys dinlediğini söylemişti. Ama sonra da bir soru üzerine hiçbir şarkılarının adını hatırlayamamıştı. Bir grup moda olmaya görsün; o modayı izler görünmek için nasıl da sıraya giriyor insanlar...kzulal@yahoo.com, www.zulalkalkandelen.com Düşlerimiz sahneye çıkıyor Farklı müzisyenlerin ortak bir amaç için bir araya geldiği gönüllü müzik grubu Social Inclusion Band, ilk konserini Akbank 19. Caz Festivali Kapsamında veriyor. Yurtdışından ve Türkiye’den gönüllü caz müzisyenlerini bir araya getiren konser yarın akşam Roxy’de. Social Inclusion Band, on yıldır engelli ve sosyal dezavantajlı gençlerin hayata eşit katılımı için kültür, sanat ve spor projeleri üreten Alternatif Yaşam Derneği (AYDER)’nin Düşler Akademisi bünyesinde gerçekleştirdiği bir proje. Burada dünyanın çeşitli ülkelerinden toplumsal duyarlılığa sahip sanatçılar bir araya gelerek farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Gruplar, farklılıkları desteklemek, dezavantajlı grupları hayata dâhil etmek amacıyla bir araya gelerek gönüllü olarak projede yer alıyor. J. Alfred Mehnert (Perküsyon), Mehar Tellez (Vurmalılar), Baki Duyarlar (Piyano), Gucum Sezer (Gitar), Baran Say (Bas Gitar), Funda Sezer (Vokal), Meriç Demirkol (Saksafon) ve Düşler Akademisi Ritim Grubu’nun vereceği konserde dinleyicilerin de katılımıyla interaktif bir gece hedefleniyor. Bu konserde kurulacak olan Berlinİstanbul köprüsünde, Gücüm Sezer ve Baki Duyarlar’ın benzersiz sahne performansına da tanıklık edeceksiniz. www.duslerakademisi.org Imogen HeapEllipse İngiliz şarkıcı/prodüktör Imogen Heap’in yeni albümü “Ellipse”, elektro pop türünü sevenler için iyi bir seçim olabilir. Aşk, ilişkiler, ayrılık ve doğa temalı şarkılarda, özenli bir prodüksiyon çalışması yapılmış. Imogen Heap’in çok güçlü ve büyüleyici bir sesi yok; ama kullandığı teknikle bunu aşmanın yolunu bulmuş. Elektronik müziği folk tarzıyla birleştirip, kendine özgü farklı bir yöntem yaratmış. Çoğu zaman fısıldarcasına, usulca söylüyor şarkıları RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle